 Dünya Siyonizm Karşıtı Yahudilerin Lideri Haham Moshe Ayre Friedman ile söyleşi: Siyonist aleytarı Yahudilerin önemli hahamlarından birinin İran'a geldiğini duyduğumda onunla yakından tanışmayı istiyordum. Gerekli girişimler yapıldıktan sonra, Siyonizm aleyhtarı Yahudi hareketinin Avrupa temsilcisi büyük haham Moshe Friedman ile dışişleri bakanlığının misafirhanesinde söyleşimizi gerçekleştirdik. Bir saatlik görüşme boyunca farklı konulardan bahsedildi. İşin ilginç yanı, bu Yahudi din adamının Siyonist aleytarlığıyla ilgili oldukça keskin ifadeler kullanmasıydı. Siyonist rejimin Yahudi dinine kuruntular yerleştirerek, insanlık aleytarı pek çok cinayetler işleyip en büyük zararı savaş karşıtı ve barış taraftarı Yahudilere verdiğini, Yahudilerin bir rehberi olarak bunları anladığını ifade ediyordu. Boş kuruntularla kendini Yahudiliğe bağlı gösteren bu rejime karşı yeryüzündeki Yahudilerin feryadının yükseldiğini dile getiriyordu. Holokast'tan, Batı siyasetindeki Yahudi Lobisinden, iletişim araçlarının insan fikirlerine tasallutundan, bütün din taraftarlarının İsrail'e karşı çıkması gerektiğen ve başka çok ilginç noktalardan bahseden ruhani lider Haham Moshe Friedman'ın, Siyonistlerle ilgili şefaf açıklamaları söyleşiyi daha da calip hale getirmektedir. Muhterem okuyucuların bu söyleşiden yeterince istifade edeceklerini umuyoruz. - İlk soru olma hasebiyle, Siyonistlerin dünyadaki hedeflerini bildirir misiniz? - Siyonistler, Allah'a ve peygamberlere olan inancın köklerini kazmak için ortaya çıkmışlar. Her ne kadar bu saldırıların hedefinde Yahudiler bulunsa da aslı hedefleri, yeryüzünde hiç kimsenin Allah'a itikadının kalmamasıdır. Siyonistler, Yahudilerin kimliklerini dini açıdan değiştirip nasyonalist ve faşist bir şekle dönüştürmeye çalışıyorlar. Bu hedefe ulaşmak için, dünyanın ekonomik ve iletişim gücünü ele geçirip Siyonist bir devlet kurmayı hedeflemişlerdi. Bütün bunlarla birlikte, yalana dayanan ve kriz üzerine kurulan Siyonizm'in hedefi dinin yok edilmesidir. - Siyonistler, Yahudilerin Beyt'ul Mukaddese dönmelerini bahane edip cinayetler işliyorlar. Sizce Yahudilere böyle bir vaatte bulunulmuş mudur? Yoksa bu sözler kendilerinin uydurmaları mıdır? - Siyonistler, işgallerine sebep olarak, "Mukaddes topraklara dönmemiz vaat edilmiş" sözlerini dile getirirler. Oysa bu sözler tamamen uydurma ve yalandır. Çünkü Allah, Yahudilerin hiçbir şekilde Beyt'ul Mukaddes'e dönmemeleri ve orada kalmamaları üzerine kasemde bulunmuş. Allah, Beyt'ul Mukaddes'te fiziki kalmayı değil, burayla ruhi temasta bulunmamızı emretmiş. Oysa Siyonistlerin, Filistin işgalinin itikadi bir dayanağı olduğu düşüncesi tamamen yalan üzerine bina edilmiş olup Hz Musa (as) ile de hiçbir alakası yoktur. - Yahudilerin dini bir rehberi olarak, Siyonistlerin hedefinin Yahudiler ve diğer ilahi dinlerde dinin temellerini ortadan kaldırma olduğunu iddia ediyorsunuz. Bununla şu neticeye varıyoruz ki Siyonistler, dini şiarları kötüye kullanmış, din ve dindarların aleyhinde onlardan istifade etmişler. Bu hususta görüşlerinizi bildirir misiniz? - Aynen beyan ettiğiniz gibidir. Siyonizm'in hedefi, bir taraftan Yahudiler ve diğer ilahi dinlere ait temelleri kazmak, diğer taraftan hedeflerine ulaşmak için dini ve dini şiarları kötüye kullanmaktır. - Bununla birlikte Siyonistlerle, Yahudi dinine bağlı, Hz Musa'nın gerçek takipçileri olan inançlı ve bilinçli Yahudiler arasında herhangi bir bağ yok mudur? - Siyonistler kesinlikle Hz. Musa'ya karşıdırlar. Zaten hedefleri Hz. Musa'nın din ve inancının ortadan kaldırılmasıdır. Diğer hedefleri ise dünyanın diğer milletlerinin yok edilmesi, kendilerinin ise dünyaya hakim olmasıdır. - Yukarıda kısmen değinildiği gibi Siyonistler, kendilerini Yahudiliğe bağlı olarak tanıtmaktadırlar. Hz. Musa (as) ve Yehud isimlerini haksızca kullanarak her türlü cinayet ve soykırımı işlemekte, dünyanın özgür insanlarını karamsarlığa düşürmektedirler. Yahudilerin rehberi olarak bu husustaki görüşleriniz nelerdir? - Bu soruya cevap vermek için Siyonizm'in geçmişine ve onun ortaya çıkışına bakmak lazım. Gerçekten Siyonistler, Siyonist bir devlet kurmak maksadıyla Yahudileri büyük bir faciaya sürüklediler. Bu hedeflerine ulaşmak için Yahudi kavmini alet olarak kullandılar. Siyonist rejim, tarihin en cinayetkar rejimdir. Bununla birlikte Siyonistler, ekonomiyi ve dünya iletişim araçlarını ele geçirip kudrete ulaşma uğruna Yahudileri cinayetlere bulaştırıp büyük bir felakete sürüklediler. Yahudiler için tehlikeli olan ve onların varlığını tehdit eden Siyonizm'dir. Bu büyük facianın önüne geçmek için bütün imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Bunun diğer bir çözüm yolu, ilgisi olmayan Yahudilerin kurtuluşu, Holokast (soykırım) tarihiyle ile ilgili bağımsız ve ilmi araştırmaların yapılmasıdır. İran İslam Cumhuriyetiyle işbirliği yaparak ve ortak çalışmalar yürüterek gerçek Yahudilerin Siyonistlerden ayrı olduğu ortaya konulmalıdır. - Yahudi bir din adamı olarak Siyonizm'le mücadelede ne tür faaliyetlerde bulunuyorsunuz? - İsrail devletinin ve Siyonist rejimin dünya üzerinden yok olması için sadece dua etmeyle yetinmiyoruz. Bununla birlikte en büyük dini sorumluluğumuz Siyonist rejimin yok olması için mümkün olan her çareye başvurmamızdır. Bu işi yapmak için Hz. Musa'nın gerçek bağlılarının vahdet oluşturmaları gerekir. Bu yolda desteğe ihtiyacımız var. Siyonistler bizi yok etmek ve faaliyetlerimizi durdurmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Siyonistlerin aleyhinde hiç kimsenin bir şey söylememesi için, bizi yok edip dünyayı da krize sürüklemek istiyorlar. Siyonistlerin vahşetlerine karşılık sadece ibadetlerimizde duayla yetinmiyor, amelde de bu rejimin aleyhinde çalışıyoruz. İran'a gelişimiz ve Cumhurbaşkanı Ahmedinecat Bey ile görüşmemiz Siyonistlerin aleyhindeki faaliyetlerimizden bazılarıdır. Sadece beyaniye ve ilan dağıtmakla yetinmiyor, amelde de faaliyetler yürütüp bu rejimin yaptıklarına karşı çıkıyor, yalanlarını ve hilelerini deşifre ettiğimizi düşünüyorum. - Siyonistlerin Holocast (soykırım) ile ilgili çıkarttıkları gürültünün sebebi nedir? - Siyonizm'in insanlık aleyhinde gerçekleştirdiği vahşiliklerle ilgili yürütülecek muhalefetin bir bölümü "Bu rejimin resmiyette tanınmasıyla" ilgili olmalıdır. Bununla birlikte "Siyonist rejimin resmiliği" ile ilgili adalet ilkelerine riayet edilmelidir. Şunu söylemek gerekir ki adaletin sağlanması, bu rejimin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşir. Böylece, yurtlarını terk etmiş Filistinliler topraklarına geri dönecekler. Bu hedefe ulaşmanın önündeki en büyük engel, tamamı yalan olan Holokast mefhumudur. Siyonistler, Filistin'in işgali için de bunu bahane etmektedirler. Barış ve adaletin önündeki en büyük engel, Holokast ile ilgili uydurulan yalanlardır. Siyonistler, dünyanın her tarafında Holokast'la ilgili propagandalar yapmış, bununla ilgili ambargolar uygulamışlar. Holokast'la ilgili konuşanın sorgulanacağını ve zindana atılacağını söylemişler. 1945 ile 1955 yıllarında Avusturya'da yürürlüğe konulan bir kanuna göre Holokast'ın varlığı, mahiyeti ve Siyonist rejim hakkında soru soranın zindana atılacağı zikrediliyordu. Kesinlikle barışın ve Beyt'ul Mukaddes'in özgürlüğünün önündeki en büyük engel Holokast mefhumudur. Mevcut problemlerin çözümü için ciddi bir şekilde Holokast olayının üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan Siyonist rejim, Holokast muhaliflerini ortadan kaldırmak için dünyanın her tarafında imkanlarını seferber etmiş. Holokast konferansını düzenlediği için İran İslam Cumhuriyetine, özellikle de Cumhurbaşkanı Ahmedinecat Bey'e teşekkürlerimi bildirmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı bu uydurma efsaneyi ifşa etmeye çalışıyorlar. Diğer taraftan Siyonistler ve onlara bağlı kuruluşlar, İran İslam Cumhuriyetinin gerçekleştirdiği Holokast konferansının hedefine ulaşmaması için dünya çapında yoğun faaliyet yürütmektedirler. Bu konferansın gerçekleşmemesi için gerek İran içinde ve gerekse de İran dışında bütün imkanlarını seferber edecekler. - İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Dr. Ahmedinecat'ın Holokast efsanesi ile ilgili yerini nasıl tarif edeceksiniz? - Ahmedinecat Bey'in yerinin çok iyi ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. İran halkıyla birlikte Siyonizm'le mücadeleye ve Holokast efsanesinin gerçek yüzünü ifşa etmeye hazırız. İranlıların bütün imkanlarını kullanarak, hakikati araştıran komisyon vasıtasıyla ve başka yollarla Holokast'ın gerçek yüzünü insanlık için açığa çıkarmaları gerekir. İsrail'in gücünü kullanarak bunun önünü almaya çalıştığıyla ilgili haberler alıyoruz. Onlar, bizim hedefimize ulaşamayacağımızı ispat etmeye çalışıyorlar. Oysa hedefimize ulaşacağımızı ispat etmeliyiz. Holokast, Siyonist rejim için hayati bir meseledir. Onun gölgesine sığınıp geniş çaplı propagandalar yapmakta, mazlum rolleri oynamaktadır. - Siyonist rejimin Lübnan Hizbullah'ı ile karşı karşıya gelmesi ve bundan sonraki gelişmeler hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Bunu, iki ayrı ülkenin karşılıklı savaşı olarak telakki edebilir miyiz? - Lübnan savaşını iki ülke arasında meydana gelen bir savaş olarak görmüyorum. Tarihe göz attığımızda görürüz ki savaş, iki meşru ülkenin haklarını almak için birbirleriyle savaşmalarıdır ki, bunun konusu da sınır çatışmaları… vb. şeklindedir. Lübnan'a gelince, bir tarafta bağımsızlığa yapılan tecavüzler sonucu vücuda getirilen gayrı meşru bir ülkeyi görmekteyiz. Aynı şekilde meşruiyet hakkı olmayan bir rejimle karşı karşıyayız. Siyonist rejim, hem dini öğreti bakımından ve hem de tarihi öğreti bakımından meşru değildir. Ortada olmaması gereken bir rejim mevcut olup, varlığını koruma ve kendini savunma hakkına sahip bir ülkeye saldırmaktadır. Bu durumda, sahip olduğumuz Hizbullah ve onun kahraman rehberi Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan halkının büyük bölümünün desteğine sahiptir. Aynı zamanda Hıristiyan toplumun desteğini de almaktadır. Bütün bunlarla birlikte Lübnan, Hizbullah ülkesidir. Uluslararası topluluğun çıkıp; "Ülkenize sahip olma hakkınız yok" demesi kanun dışıdır. - Siyonist Rejimin Hizbullah'la savaşının sonuçları hakkında görüşünüz nedir? - Lübnan'ın İsrail'le savaşı, bütün Siyonistlerin Lübnan'ın kahraman direnişçileri karşısında şaşkına dönmeleri ve acze düşmeleriyle sonuçlandı. - Burada size sormak istiyorum. Siyonistlerle ilgili tutumunuzda, özellikle muhalifleri her üzere de olsa onlara tahammüllerinin olmayacağı düşüncesinden hareketle, Siyonistlerin başınıza bir bela getireceği endişesini taşımıyor musunuz? - Şu noktanın altını çizmem gerekir ki, Allah Teala'nın dışında kimseden korkumuz yok. Özellikle Tahran'dan, Holokast konferansından dönünce Siyonistlerin saldırılarını bekliyordum. Benim ve ailemin tehlikeye düşeceği beklentisini taşıyordum. Dünyanın her yerinde imkanlarını seferber eden Siyonistler, Holokast konferansına katıldığım için, Avusturya ve Avrupa polisinden beni ve ailemi yakalamalarını istiyorlardı. Ama Allah'ın lütfüyle, benim aleyhimde itham sayılabilecek bir şeyler yapmaya muvaffak olamadılar. Beni yakalatmaya muvaffak olamayınca, zayıf bir hedef seçmeyi kararlaştırdılar. Dünya tarihinde ilk defe bir rejim; "Birini cezalandırmak istiyorsanız, gidip çocuklarını cezalandırınız" söyleme cesareti bulabiliyor. Çocuklarımıza eziyet etmeyi, onların güvenliklerini, eğitimlerini ve her şeylerini tehlikeye atmayı kararlaştırmışlardı. Böylece dünya insanlarına, "Holokast konferansına katılanların çocuklarını yok edeceğiz" mesajını vermeye çalışıyorlardı. Bu hedeflerine ulaşmak için çabucak harekete geçtiler. Mossad'dan birkaç kişi, İsrail'in Viyana'daki büyükelçiliğinin işbirliğiyle çocuklarımın okuduğu Viyana'daki devlet okuluna baskın yapıp, çocuklarımı tekme tokat okuldan attılar. Siyonist rejim işbirliği yapmalarını emrettiği için Avusturya polisi ile okul idarecilerinin hiçbir tepkileri olmadı. Avusturya kanunlarına göre çocukların dövülüp okuldan atılmaları kanuna aykırı olduğundan, Avusturya yüksek mahkemesi çocukların yeniden okula dönebileceği kararını verdi. Yüzsüzlükleriyle meşhur Siyonistler, Viyana'da basın toplantısı düzenleyip, zor kullanma dahil, mahkemenin kararına karşı ellerinden gelen her şeye başvuracaklarını ilan ettiler. Öyle bir girişim ki tarihte benzerine rastlanmaz. Ondan sonra çocuklarım okula geri döndüler. Bu arada İsrailliler, polisin gözleri önünde defalarca çocuklarımı dövüp hastahanelik ettiler. Siyonist rejimle işbirliğinde olan polis müdahale etme gayret ve cesaretinde bulunamadı. Ayrıca beni ve ailemi defalarca ölümle tehdit ettiler. - Kendinizi İranlılara ne kadar yakın hissediyorsunuz? - Çok! İranlıları tanıdığım kadar gördüm ki Siyonistlerin ve dünya zorbalarının düşmanıdırlar. Diğer bir özellikleri de hak ve adaletin takipçileri olmalarıdır. İranlıların bu iki özelliği beni oldukça cezp etmektedir. - Şu anda yanınızda oturan bir Müslüman olarak içimde iyilik hisleri taşıyorum. Her ikimizin karşılıklı saygı ve samimiyet içerisinde bir dairede barış duygularıyla ve özgürce bir arada yaşayabileceğimize inanıyorum. Bu konuda düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. - (Gülümseyerek bana bakıp, birkaç saniye sonra cevap verdi) Kesinlikle sizin hislerinizi paylaşıyor ve sizin gibi düşünüyorum. Bu konuda delilimi açıklamak istersem¸ dünyayı gören bir insan olarak farlı ülkeleri gezdim. Fakat dünyanın hiçbir yerinde İranlılar gibi muhabbet dolu ve zeki insanlar görmedim. İranlılarla çok iyi hatıralara sahibim. Bunların İslami değerler ve İslami tebliğin eserleri olduğunu düşünüyorum. İranlılar, heyecan ve panik içinde yaşayan Batı insanının aksine sakin ve rahat insanlardır. Huzurlu ve sıcak kanlıdırlar. - Amerika asıllı biri olarak Avrupa Yahudilerinin liderliğini yürütüyorsunuz. Amerika'nın Siyonistlere destek vermesinin sebebi nedir? - Şunu biliniz ki Amerika insanının bakış açısı ve düşüncesi iletişim araçları tarafından oluşturulmaktadır. Bu, Amerika insanının özelliğidir. Haber kaynakları, yanlış propagandalarla kamuoyunu aldatırlar. İletişim araçlarını kontrollerinde bulunduran Siyonistler, kamuoyunu istedikleri gibi yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Onlar kamuoyunu şekillendirdiklerinden, siyasiler de kamuoyuna uymaya mecbur kalmaktadır. İletişim araçlarının camdan kulesini yıkmak için, iletişim araçlarını harekete geçirip Batının iletişim araçlarıyla mücadele edilmelidir. Bunun yolu da İran basın yayın organlarının Amerika kamuoyunu aydınlatmak için bizzat Amerika topraklarında faaliyet yürütmeleridir. Bu konuda biz Yahudilerin sizinle işbirliği yapacağımıza inanın. Şunu da söylemem gerekir ki, kamuoyunu saptırma aynı zamanda Amerika halkına yapılan bir zulümdür. Sizin aydınlatmanızla aynı zamanda Amerika halkına da hizmet edilmiş olacak. Batı medyasının faaliyetleri de bunun gibidir. Uzun yıllar boyunca Batı medyası, kendi halkının kamuoyuna musallat olmuştur. Onların tarzını kullanarak onlarla mücadele etmeliyiz. Yani, medya vasıtasıyla ve söyleşilerle Batının kamuoyunda faal olmalıyız. Size belki de ilginç gelecek ama, özgünüm ki Batı'nın haber kaynakları Tevrat ve İncilin tahlil ve tefsirini bile tahrif ediyorlar. Amerikalıların okudukları ve bildikleri Tevrat ve İncil, medya kurumlarının kendileri için tasvir ettikleridir. Bunlar gerçek İncil ve Tevrat değil!! - Şu ana kadar Irak'ta bir milyondan fazla insan öldürüldü. İşgalciler, işgal edilmiş bu ülkenin emniyetiyle ilgili vazifelerini neden yerine getirmiyorlar? - Amerika Irak'ta sıkışmış durumda. Irak gerçeğini bir hançer gibi kendi karınlarına sokmuşlar. Şundan mutmain olunuz ki medya kurumları savaşın gerçek yüzünü Amerika halkına iletmiyorlar. Hakikati değiştirip yalan haber üretiyorlar. Siyonistler, yalan haber yaymak, gerçekleri tahrif etmek ve faraza düşmanları olarak İran'ı tanıtıp zihinleri istedikleri gibi yönlendirmekle meşguller. Amerika siyasetçileri de halklarına Irak gerçeğini anlatmıyorlar. Yalan söyleyerek ve gerçekleri tahrif ederek iletiyorlar. İran çok fazla nüfuza sahip bir ülke olup bugün İran'ın iktidarı gittikçe güçlenmektedir. Son zamanlarda meydana gelen bazı olaylar üzerine Amerika halkı, yöneticilerinin Siyonist Lobisinin tesirinde olduğunu anlamıştır. - Sorularımızı sabırla dinleyip cevapladığınız için teşekkürlerimi bildirmek istiyorum. -Ben de teşekkür ederim. * * * * * * Kaynak: Keyhan Gazetesi Çeviren: Hanefi Aydın
|
