Hicap olayı bir emir olduğundan bütün Müslüman nesilleri ve bütün asırların insanlarını kapsamaktadır. İlahi bir emir olduğu için insanlık ondan vazgeçemez ve onunla ilgili duyarsız davranamaz. Bundan dolayı Müslüman ve Müslüman olmayan toplumların gündemini sürekli teşkil etmiştir. Bütün ilerlemelere ve beşeri temeddünlere rağmen insan topluluğunun ona ihtiyacı var. İnsanlığın namusunun korunması, aile kurumunun ayakta kalması ve nesillerin selameti için zaruri olup eskimeyen bir gerçektir. Öyleyse onu tekrar tekrar dile getirmek, onun gerekliliğini konuşmak ve Allah’ın emrine itaat etmek farzdır. Hicap, ayet-i kerimede zikredildiği üzere toplumsal bir vazifedir. Allah Teala, ziynetleri ve veya ziynet yerlerinin görülmesini, eşler, eşlerin babaları, çocuklar, kocanın çocukları, kardeşler, kardeşlerin çocukları, bacıların çocukları ve kadınların dışındakilere caiz kılmamıştır. Kadının topluma çıkışı hicapla yani bedenini tamamen örtünmesiyle mümkün olabilir. Nur Suresinin 31. ayeti örtünün zaruretini ve onun sınırlarını tayin etmektedir: “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini kocaları veya babaları ve kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya müslüman kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah'ın hükmüne dönün.” Bu ayet-i kerimeyi tefsir eden muteber müfessirler, ayetin nüzul asrında geleneksel hayata dikkat çekildiğini dile getirmektedirler. O zamanın geçerli örfünde kadınlar örtülerini başlarının ya da kulaklarının arkasında bağlarlardı. Boyunları ve göğüsleri ise açıktı. Bu ayet-i kerime, sadece başlarını örten Mü’min kadınlara boyunlarını ve göğüslerini de örtmelerini emretmektedir. Başın cezp ediciliğe sebep olmasından dolayı ayeti kerimeden örtünün zorunluluğu hükmü çıkarılmıştır. Aynı şekilde İslam’ın o zamanki numune İslam kadınlarının hicaba verdikleri önem örtünün gerekliliği ve hicabın zaruretini ortaya koymaktadır. İki cihan serveri Allah’ın Resulü’nün (sav) mümtaz ailesi Mü’min kadınlar için en iyi numunelerdir. Mü’minlerin anneleri olan Resulullah (sav)’ın eşleri, Hz. Fatıma (ra), Hz. Zeynep (ra) ve diğer Mü’min kadınlar, bu alanda insanlık tarihine olgu olacak büyük fedakarlıklarda bulunmuşlardır. Ümmü’l Mü’minin Hz. Ümmüseleme (ra) hicapla ilgili şunları dile getirmektedir: “Allah’ın Resulü (sav), gözleri görmeyen Ümmü Mektum geldiğinde bile hicabımızı örtmemizi emrederdi.” İki cihan güneşi Allah’ın Resulü’nün Mü’min kadınların olgusu olan eşleri, Kuran’ın ve Allah’ın Resulü’nün (sav) emri gereği toplumun içerisinde ve mahrem olmayanların bulunduğu ortamlarda hicaplarını en güzel şekilde örterlerdi. Ayrıca Kuran-ı Kerim, onlarla perde ya da duvarın arkasından konuşulmasını emretmektedir. Bütün bunlar kadınların ve kızların düşüncesiz erkeklerin bakışlarından ve eziyetlerinden korunmaları içindir. İlahi namus niteliğinde olan kadının cevher olan bedeninin korunması Allah Teala’nın hükmü olarak kararlaştırılmıştır. Yazan: Nehle Kerui Naini Kaynak: Kitab-e Zenan Dergisi Çeviren: A. Hikmet Akdeniz
|