 Geçen günlerde Katar, Lübnanlı grupların hassas müzakerelerine ev sahipliği yaptığı gibi Mısır’da Ortadoğu’nun iki oyuncusuna iki müzakere konusuna ev sahipliği yaptı. Birincisi fırsatçı Bush ile Ürdün yöneticilerinin, ikincisi ise Siyonist rejimin temsilcisi ile Filistin yönetimi arasında gerçekleşen müzakerelerdi. Bunlar, uzlaşı projesini çıkmazdan kurtarmayı ve işgal topraklarında iki devletin kurulması için Bush’un önerdiği teklifi hayata geçirmeyi hedefliyordu. Müzakerelerin ikinci ayağı, Gazze’nin geleceğiyle ilgiliydi. Bunlar, Hamas temsilcileriyle Telaviv’in temsilcileri arasında Mısır’ın arabuluculuğuyla ayrı ayrı gerçekleşen bir dizi görüşmelerdi. Hamas’ın sözcüsü İsmail Rıdvan’la bütün bu gelişmeleri kapsayan bir söyleşi yaptık. - Mısır Şerm’uş Şeyh’te Amerika başkanının Arap ve İsrail taraflarıyla çıkmaza giren uzlaşı politikası için yapılan müzakereler yeni bir döneme ışık tutabilir mi? Amerika Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, Bush’un bu müzakereleri devam ettirmek için bölgeye tekrar gelebileceğini iddia etmekte. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bu tür oturumlarla ilgili hiçbir ümidimiz yok. Amerika, Siyonist rejimi savunmak için tek taraflı olarak Ortadoğu’da iki savaş başlattı. Bush’un savaş siyasetlerinin amacı direnişe, özellikle de Hizbullah, Hamas ve diğer direniş gruplarına karşı İsrail’in menfaatlerini korumaktı. Hiç şüphesiz bu oturumlar Filistin halkına düşmanlığın göstergesi ve onların neticesi de Filistin halkının haklarının inkarından başkası değildir. - Bush, Mısır ve Arabistan’da değişik münasebetlerle yaptığı konuşmalarda Filistin devletinin kurulmasını istediğini, bu vadini Arap tarafına kabul ettirmek için uğraştığını dile getirdi. - Bu yalana dayanan boş bir sözdür. İsrail parlamentosunda yaptığı konuşmada Filistinlilerin haklarını inkar etti. Siyonist rejimi ise savundu. Biz Filistinlilerin haklarıyla ilgili hiçbir şey söylemediği gibi, hatta direniş güçlerine karşı savaşın devam edeceği sözünü verdi. Onun açıklamaları Siyonist düşmanın maslahatları ve menfaatlerine yönelikti. O, küçük parçalara ayrılmış, güçsüz ve dağınık bir Filistin devletine taraftardır. Siyonist yerleşimciler için yaptırılan şehirlerin de topraklarımızda kalmasını istemektedir. O, Mahmut Abbas’ı ve Arap kanadını himayeye yönlendirip İsrail’in emniyetini garanti altına almaya çalışmaktadır. - Filistin makamları ile Hamas temsilcilerinin Mısırlılarla müzakereleri yeniden başladı. Bu oturumların müspet bir neticesi yoksa sizler hangi çözüm yollarını düşünüyorsunuz? -Siyonist düşmana karşı programı olmayan ve sonu görünmeyen hiçbir teşebbüsün içerisinde bulunmayız. Zira bunun peşinden vahim sonuçlar ortaya çıkacak. İsrail’e karşı yumuşak bir tavrın gösterilmesini istemiyoruz. Zira biz kendi toprağımızı ve ülkemizin insanını savunmayı taahhüt ediyoruz. Tek yolumuz direniştir. Siperimizi asla terk etmeyeceğiz. -Bush’un kabinesi, yedi yılık başkanlık döneminde Bush’un Araplarla İsrail’i uzlaştırmayı başaramadığını kabul etmektedir. Sizce onlar, iktidarda bulunacakları yedi ayda bu alanda bir başarı yakalayabilecekler midir? -Güçsüz bir siyasetçi Filistin olayında başarı sağlamaya güç yetiremeyecek. Zira onun güçsüzlükten ve mahrumluktan kaynaklanan zihniyeti bu alanda en büyük engeldir. Bush, Beyaz Saray’ı terk etmek üzeredir. Bu telaşları gerçekleştirecek fırsatı yoktur. -Amerika’nın gelecekteki başkanının, yani Bush’un muhtemel halefinin Filistin olayıyla ilgili yeri hakkında ne dersiniz? -Biz Amerika hükümetlerine hiçbir ümit bağlamadık. Onların siyaseti sürekli tek taraflı olmuş ve Siyonist düşmana yardım üzerine bina edilmiştir. Onlar sürekli haklarımızı görmezden geldiler. -Gelecekte direniş projesinin başarıya ulaşması için hangi güçlerden ve kaynaklardan faydalanmayı tasarlıyorsunuz? -Direniş güçleriyle irtibatlarımız düzenli bir şekilde sürekli devam etti. Bize göre kabul edilmeyecek şey, Siyonist düşmanla irtibat kurmak için haklarından vazgeçip kendi köklerini inkar etmektir. Bizim, İran, Katar, Suriye, Mısır, Yemen ve bizi savunan bütün grup ve ülkelerle irtibatımız var. Siyonist rejim çöküş halindedir. Kalacak tek şey bizim haklarımız ve meşruiyetimizdir. Dünyanın esaret altındaki bütün insanlarının Filistin’e dönüşü bizi hoşnut edecek tek şeydir. -Rıdvan Bey! Kahire’de ateşkes girişimiyle ilgili birkaç gün devam eden müzakerelerde nasıl bir noktala ulaştınız? Gerçekten İsrailliler böyle bir projeyi kabul etmeye yanaşıyorlar mı? -Onların cephesinde iki başlılık görüyoruz. Siyonist rejimin içine girdiği krizden dolayı Gazze’de barışın sağlanmasıyla ilgili Mısır’daki görüşmelerin sarsıntıya uğrayacağını bekliyorduk. Siyonist hükümetin içerisinde birbirine tamamen zıt iki görüş ortaya çıkmış durumda. Bunlardan biri Siyonistlerin ateşkes sağlamasına taraftar, diğeri ise buna muhalefet yapmakta olup Gazze şeridine karşı savaş malzemelerinden ve tehditten faydalanmaktadır. -Telaviv’in Gazze’de ateşkes tasarısı kabul etmeyle ilgili problemi sadece Olmert’in görevini bırakma ihtimaline mi dayanıyor, yoksa bunun başka sebepleri de mi var? -Siyonist rejim mevzisindeki karışıklıklar farklı sebeplere dayanıyor. Bunun bir sebebi, Siyonist kabinesindeki siyasi ve grupsal çekişmelerdir. En mühim sebebi Siyonist rejim ordusunun Gazze şeridinde direnişçilerden aldığı ağır yenilgilerdir. Son günlerde Siyonist rejimin makamlarından çoğu Gazze’de Filistin halkının direnişinin, işgalcilerin bu bölgeye yönelik geniş çaplı askeri çıkarmasıyla ilgili bütün plan ve programlarını altüst ettiğini itiraf ettiler. Bize göre Barak’ın savaş bakanlığının askeri projelerinin boşa çıkmasının bu meselede büyük tesiri olmuştur. Düşman, Gazze’de gerçekleştirdiği sayısız cinayetlerine rağmen bu güne kadar bu bölgedeki hedeflerinin hiçbirine ulaşma başarısını gösteremedi. -Ateşkes tasarısını retten sonraki duruma kendinizi hazırladınız mı? -Bu rejimin askeri tehditlerinden hiçbir korkumuzun olmadığını defalarca dile getirdik. Kendimizi ve milletimizi savunmak için bütünüyle hazırız. Bize karşı savaş açılırsa imanımızın iradesine ve ideallerimize dayanarak kendimizi savunacağız. - Bugünlerde Avrupalı tarafların Hamas’la bazı temaslar gerçekleştirdiği, Siyonistlerin bundan rahatsız olduğu haberleri gündeme yansıdı. Bu temasların gerçek bir yönü var mı? Varsa temaslar hangi düzeyde gerçekleştirildi? -Avrupalı taraflar, gönüllü olarak Hamas’ın siyasi rehberleriyle defalarca görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerde Avrupa’nın farklı bir görüşünün olduğunu ileri sürdüler. Bu durum gösteriyor ki dünya, bölgenin siyasi sahnesinde Hamas’ı yok saymanın mümkün olmadığına inanıyor. Bugün Hamas, bölgede etkili bir güce dönüşmüştür. Bölgenin geleceğiyle ilgili bütün kararlar bu hareketin katılımıyla alınabilir. -Bu tür temaslar Gazze kuşatmasının tamamen kaldırılmasına yol açabilir mi? -Avrupa’nın Amerika’nın baskılarına boyun eğmemesi gerektiğini daha önce de söyledik. Hamas’ın, ateşkesle ilgili hüsnü niyetini ortaya koymasıyla Siyonist rejimin gerçek yüzü ortaya çıkmış oldu. Bütün yabancı taraftarların Filistin milletinin seçme hakkını resmiyette tanımasını ve bu konuda Fransa’nın siyasetine uymalarını bekliyoruz. Kaynak: İran Gazetesi Çeviren: Hanefi Aydın |
