Bir Ayet:
Allah'a ortak kosanlar, kendilerinin kâfirligine bizzat kendileri sahitlik ederlerken, Allah'in mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onlarin bütün isleri bosa gitmistir. Ve onlar ateste ebedî kalacaklardir. Tevbe/17
Bir Hadis: Ey Allah'ın Resulü! dedik, mü'min korkak olur mu? ''Evet!'' buyurdular. Pekiyi cimri olur mu? dedik, yine: ''Evet!'' buyurdular. Biz yine: Pekiyi yalancı olur mu? diye sorduk. Bu sefer: ''Hayır!'' buyurdular. (Muvatta, Kelam 19)
Amerikancı Lübnan hükümetinin direnişe karşı ihanetlerini etkisizleştirmek amacıyla Hizbullah savaşçılarının Beyrut'un kontrolünü ele geçirmesiyle birlikte, Arap dünyasında ve ülkemizde sözde yazar ve kanaat önderlerinden bazıları, Hizbullah'ın Beyrut operasyonunu "Şiilerle Sünniler arasındaki bir savaş" gibi göstermeye çalışmış, bazıları da Sinyora hükümetinin Lübnan İslami direnişine karşı haince komplolarına gözlerini kapayıp Hizbullah'ı suçlayan açıklamalarda bulunmuşlardı.
Suudi Arabistan müftüsü ve dışişleri bakanları ise hakarette hiç bir sınır tanımayarak, Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah'ı tekfir ederek Beyrut'u işgal eden siyonist rejim şefi Arial Sharon'a benzetmeye kalkacak kadar alçaklaşmışlardı.
Hizbullah savaşçılarının kısa bir süre içinde Beyrut'un kontrolünü ele geçirmesi, bu tür sözde yazar ve kanaat önderlerinin Hizbullah'a karşı içlerinde sakladıkları kini, ikiyüzlü ve dürüst olmayan kişiliklerini, ön yargı ve hazımsızlıklarını ortaya çıkarmıştı.
Hizbullah'a ve Seyyid Hasan Nasrallah'a karşı yapılan böylesi alçakça hakaretlerde bulunanlara karşı, bir cevap vereceğini umduğumuz kişiler ise her nedense susmayı tercih ettiler....
Siyonist rejim askeri istihbarat kaynaklarına yakınlığı ile bilinen DEBKA internet sitesi, Hizbullah'ın Beyrut'un kontrolünü ele geçirmesinin arkasındaki gerçekleri ortaya koyarak, Hizbullah'ın Beyrut operasyonunun kimlere ve hangi güçlere karşı olduğunu gözlen önüne sermiş oldu.
Bu vesileyle, her zamanki gibi, Hizbullah konusunda dürüst ve yürekli değerlendirmesiyle konuya alabildiğince açıklık getiren Hakan ALBAYRAK kardeşimize şükranlarımızı sunuyoruz.
Hizbullah-Sinyora savaşına kör ve duyarsız kalanlara ithaf etmek üzere, DEBKA'nın sözkonusu haberini Ozan Kemal SARIALİOĞLU'nun çevirisiyle aynen yayınlıyoruz:
Exclusive from US sources: Washington urged Israel to seize opportunity and clobber Iran-backed Hizballah (Amerika Kaynaklı Özel Haber: Washington İsrail'i İnisiyatifi Ele Alarak İran Destekli Hizbullah'ın İşini Bitirmeye Zorladı)
11 Mayıs Pazar gecesi İsrail ordusu Hizbullah'ı vurmak için hazır konuma getirilmişti. Hizbullah savaşçıları Batı Beyrut'u ele geçirmek üzereydiler ve Kuzey'de de hükümet yanlısı güçlerle savaşıyorlardı. Olmert 11 Mayıs'taki olağan kabine toplantısına başladığında Washington'dan Hizbullah'ın ilerleyişini durdurmak için harekete geçme emrini almıştı bile. İletilen mesajda, Bush'un İsrail'e düzenlemeyi planladığı 60. kuruluş yıldönümünü kutlamaları ziyaretini, savaş çıksa ve Hizbullah Tel Aviv ve Ben Gurion havaalanını vursa bile ertelemeyeceği ve öngörüldüğü gibi ayın 14'ünde gerçekleştireceği bildirilmiş.
Amerikan istihbaratı, Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyine günde 600 füze fırlatabilecek kapasiteye sahip olduğunu tahmin ediyor.
Bununla birlikte Olmert, Barak ve dışişleri bakanı Lvini Lübnan'daki iç savaşa katılmaya yanaşmamışlar; Hizbullah da son iki yıl içersinde Amerika ve İsrail karşısında almış olduğu ikinci büyük zaferine de tereyağından kıl çekercesine ulaşmış böylece.
Debka'nın ABD'deki kaynakları, bu ülkenin İsrail'e daha ileriye gitmesi için sıraladığı delilleri de ifşa ettiler, buna göre: Hizbullah'ın elektronik kulakları İsrail'in ordu muhabere ve telefon şebekesinden tek bir tankın ve birliğin bile harekete geçemediklerini öğrendiklerinde, Güney'den beş bin silahlı savaşçıyı Batı Beyrut'un ele geçirilmesi için transfer etme riskini göze alabilmişler.
Washington'a göre bu şaşkınlık anı, Hizbullah'ın önünün alınabilmesi için iyi bir fırsattı. Plana göre Siyonist hava kuvvetleri Hizbullah'ın güney Lübnan'daki ve batı ve güney Beyrut'taki mevzilerini bombalayacaktı. Bu durumda da hükümet yanlısı olan hristiyan, Dürzi ve Sünni güçlere karşı saldırıda bulunma fırsatı doğacaktı. İsrail tankları eşzamanlı olarak Güney'den girerek iki koldan doğrudan Beyrut'a yürüyeceklerdi.
1) Batı kolu Tir-Sidon-Beyrut güzergahı üzerindeki kıyı ana yolu boyunca
2) Doğu kolu da Nebatiye-Cezin-Aley üzerinden kuzeye doğru ilerleyecekti.
Pazar akşamı Olmert, müttefikleri olan Lübnan başbakanı Fuad Sinyora, Hariri, Dürzi lider Canbolat ile Falanjistlerin lideri hristiyan Samir Geagea'yı çağırarak, İsrail'in Hizbullah'a saldırmayacağı ve yardımlarına gelemeyeceği acı haberini veriyor. Amerikan kaynaklarına göre hükümet yanlısı güçler bu haberi aldıklarında çökmüşler ve zafer yolunu açık bırakmışlar Hizbullah'a. Amerikalıların İsraillileri kınamaları artan bir şiddette devam etmiş her gün, Bush'un İsrail'i ziyaret etmesiyle de zayıflamış.
DEBKA'nın kaynakları Bush, Olmert ve Şimon Peres arasında görülen ve kamuoyuna sunulan sıcak ve dostane ilişkiler tablosunun arkasında; Bush'un ve üst düzey yardımcılarının İsrail'i Lübnan'daki büyük düşmanı karşısında pasif davranmakla suçladıkları gerçeği gizli.
Başkan Bush kutlama törenleriyle meşgulken Rice ve Amerikan milli güvenlik danışmanı Stephen Hadley İsrailli sorumluları sigaya çekmekle meşguldüler. Özellikle Hadley, Batı yanlısı Lübnan hükümetinin Suriye ve İran yanlısı Hizbullah karşısında teslim bayrağı çekmesinden dolayı İsrail'i suçluyor.
Ona göre eğer İsrail Hizbullah gerillalarını hareket ettikleri anda vursa idi Nasrallah Batı yanlısı güçlere diz çöktüremeyecekti.
Amerikalı yetkililerden biri Olmert ve Barak'a doğrudan hitap ederek şöyle dedi: "Hizbullah İran ve Suriye'den füzeler de dahil olmak üzere pek çok silah stoku yaparken iki yıldır parmağınızı bile kıpırtatmadınız. Hizbullah o gün Güney Lübnan'da askeri kapasitesini yapılandırırken karışmadınız. Şimdi de Beyrut'u ele geçirirken müdahele etmiyorsunuz...!"
Toplantıda hazır bulunan İsrailli subaylar, daha önce Amerikalıları bu şekilde kızgın ve lafı doğrudan söyler halde görmediklerini söylüyorlar. Amerikalılar, İsrail istihbaratının büyük hatasının, Hizbullah'ın 4 Mayıs'taki kavgacı çıkışını yanlış okumak olduğunu söylemişler. İsraillilerin yanlışı, bu hareketin kendileri aleyhine olmadığını zannederek müdaheleden kaçınmaktı.
Amerikalılar İsraillileri Hamas'a her yıl artan bir şekilde füze ve havan saldırıları yapma fırsatı verdiği için de eleştiriyorlar aynı şekilde. Hizbullah'a vurulacak etkili bir darbe Hamas için de caydırıcı olurdu diye hayıflanıyorlar.
