b- İfade Özgürlüğü: Özgürlüğün önemli kısımlarından biri de, söylem ve düşünceyi ifade etme, inancı ve başkalarının görüş ve düşüncelerini özgür bir şekilde tetkik etme, araştırma ve inceleme özgürlüğüdür.Peygamberler zamanında geçerli olan bu özgürlük, Asr-ı Saadet devrindeki Kur’an toplumunda varlığını korumaktaydı. Kur’an-ı Kerim’de karşılığını bulan ifade özgürlüğü aşağıdaki ayette muhteşem bir tablo sergilemektedir:
“O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler, sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.” (Zümer Suresi, 18)
Ayet-i Kerime, insanın inanç ve düşüncesini dillendirme ve ifade etme, ifade edilenler arasında en doğru seçimi yapma irade ve özgürlüğüne sahip olduğunu ortaya koyar.
Özgürce ifade edilen farklı düşünce, fikir ve inançların dinlenmesi, içlerinden en iyisinin tespit edilip sahih seçenek olarak uyulması Kur’an toplumunun vasıflarından saymıştır.
Sözlerin dinlenmesi, incelenmesi, araştırmalarda bulunulması, bozulmamış fıtratlarına uygun olanın seçilmesi eylemlerinde Kur’an toplumu özgür bırakılmıştır.
İçlerinde güzellik barındırmayan sözler, Kur’an toplumu tarafından dinlenme ve zaman ayırma liyakatine sahip değiller. Kur’an toplumunun fertlerini kendine çekip cezp edebilecek söylemler, güzel ve hakikat yüklü sözlerdir. Bu mümtaz toplum, güzel ifadelerin içinden en güzellerini seçme olgunluğunu bulunduran iradeye sahiptir.
İnsanlar bozulmamış fıtratı fikirleri tahlil etme ve değişik inançları inceleyip içlerinden en iyisini seçme kabiliyetini barındırır. Ancak, değişik düşünce ve fikirlerden etkilenen ve gaflet fırtınalarına yakalanan insanlardan bu tercihte bulunmalarını beklemek güçtür. Kur’an toplumu, özünü yitirmeyen ve fıtratını koruyan özelikleriyle beyan edilen sözlerin, tebliğ edilen inanç ve düşüncelerin içinden en iyisini seçme olgunluk ve erginliğine sahiptir.
c- Davranış ve Eylem Özgürlüğü İnsanoğlunun en seçkin ve en güzide özelliklerinden biri de ferdi ve toplumsal davranışlarındaki özgürlüğüdür. İnsanların çoğunun eleştiri ve sıkıntıları, özellikle de yönetimlere yönelik en büyük şikâyetleri, davranış ve eylem özgürlüğünün kısıtlanması veya yok edilmesiyle alakalıdır. Sadece düşünce üretmek ve görüş geliştirmenin insan için bir faydası ve getirisi olmadığından, inanç ve düşünceleri hayata aktarmakla ilgili özgürlük büyük önem kazanmaktadır.
Yukarıda zikri geçen Zümer Suresinin 18. ayetinde “sonra da en güzeline uyarlar” ifadesi, amelin sözlerin en güzelinin seçilmesine uygun olarak yerine getirilmesini, bunun söz ve beyan özgürlüğünün neticesi olduğunu ortaya koymaktadır. Sözü dinleyip amel etmek için onun en güzelini seçme söz konusu olunca, hem ifadede hem de amelde Kur’an toplumunun özgürlüğüne işaret edilmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de dolaylı da olsa davranış ve eylem özgürlüğünden bahseden çok sayıda ayet vardır:
11- Kur’an toplumunun en önemli özelliklerinden biri iyiliği emr, kötülükten nehiydir.
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız: Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır” (Ali İmran 110)
2- Kur’an toplumunun özelliklerinden biri de istişareyi hayatın bütün alanlarına yaymasıdır. Hatta toplumun idarecilerinin halkla istişarelerine varıncaya kadar meşveret sahası geniş tutulmuştur:
a- Kur’an-ı Kerim peygamberlerden, halkın işlerinde bizzat kendileriyle meşverette bulunmalarını ister:
“O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever” (Ali İmran 159)
b- Meşveretin öneminden dolayı Kur’an-ı Kerim’deki bir sure (Şura) bu ismi taşımaktadır.
c- Çerçeve geniş tutulmakta, Mü’minler hayatlarının bütün alanlarında meşverette bulunmaya davet edilmektedir:
“Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında meşveret iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.” (Şura 38)
3- İman edip salih amel işleyen Kur’an toplumunun fertlerinin birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmeleri istenmiştir:
“Bundan ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr Suresi, 3)
“Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmak” (Beled Suresi 17)
KUR’AN-I KERİM'DE ÖZGÜRLÜĞÜN KIRMIZI ÇİZGİLERİ Allah Teala’nın hükmüne ve Hz. Peygamber (sav)’in sünnetine karşı çıkmama ve muhalefet yapmamanın dışındaki bütün alanlarda Mü’minler özgür bırakılmıştır.
“Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur" (Ahzab Suresi 36)
Görüldüğü gibi Mü’minler, Allah’ın kitabında ve Hz. Resulullah (sav)’in sünnet-i seniyesinde zikredilen sınırlara muhalefet etmedikçe ve bunları çiğnemedikçe istedikleri gibi düşünme ve yaşama hakkına sahiptirler. Kırmızı çizgi Allah Teala’nın kitabı ve Hz. Resulullah (sav)’in sünnetinde belirtilen sınırlardır. Müslümanların hayat kaynağını Kur’an ve sünnet oluşturduğuna göre, bunların tayin ettiği sınır nihai olup tartışma kabul etmez. Kur’an ve sünnetin izin verdiği alanlar özgürlük alanlarıdır.
Hz. Ali (ra), Hz. Hasan (ra)’a yazdığı mektupta Kur’an toplumunun fertleri için özgürlüğün ne anlama geldiğini güzel bir ifadeyle beyan etmektedir:
“Hiçbir zaman başkasının kölesi olma. Çünkü Allah Teala seni özgür olarak yaratmıştır”
İbrahim FIRAT
|