Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -16

11- HİCAP

Kur’an toplumunun diğer özelliklerinden biri de bu toplumun kadınlarının örtündükleri hicaptır. İslam tarihi boyunca İslami mezhepler ve İslam uleması tarafından ittifakla kabul edilen vecibelerden biridir. Kadının bedenini bakışlarından saklaması, uygun olmayan giysiden sakınarak mahrem olmayanların nazarından gizlenmesi başlangıçtan bugüne Kur’an toplumu tarafından İslam’ın bir emri olarak uygulanmıştır.

“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler. yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur Suresi, 31)

Kur’an toplumunun ana dinamiklerinden biri olan Müslüman kadının hayat programının sınırları ayeti kerime ile çizilmiştir. Kadının nasıl giyinmesi ve kendisini nasıl muhafaza etmesi gerektiği detaylıca anlatılmıştır. Temiz bir ortamda fıtri isteklere cevap vermek için gerekli olan helal yolun dışında Müslüman kadınların mahrem yerlerini kapatmaları emredilmiştir.

Süslenme ve güzellik kadının fıtratından doğan bir istek olduğundan İslam dini, kadının süslenmesinin önüne herhangi bir engel yerleştirmez. Ancak bu fıtri istek yeniden düzenlenip kontrol altına alınmış. Böylece kadının süsünü ve güzelliğini hayatı birlikte yaşadığı helaliyle paylaşmasının yolu açılmış. Başkasına yasaklanan ziyneti erkeğine helal kılınmış.

İslam güneşinin yeryüzünü aydınlattığı ilk yıllarda Allah Teala’dan gelen emirle kadınların örtülerine yeni bir düzen getirildi. Süs ve güzelliklerini göstermeyle ilgili kadınlardaki fıtri istek ve hayatlarında derin izler bırakan cahili geleneklere rağmen Allah Teala’dan vahyin gelmesiyle Müslüman kadınlar hiçbir tereddütte bulunmadan hayatlarını vahyin doğrultusunda şekillendirdiler. Te’villerin peşine düşüp yasaklanan alanlarda kendilerine pay çıkarmaya yeltenmediler. Hz. Ayşe (ra)’den nakledilen rivayet, hicap ile ilgili ayet-i kerime inince, Müslüman kadınların bulundukları yerlerde Allah’ın emrini yerine getirmek için fistanlarından birer parça koparıp bununla başlarını örttüklerini bildirir.

İslam, güzellik mefhumuyla ferdin insani yönüne hitap eder. Oysa bugünkü cahili toplumlarda öne çıkan, hayvani zevkin zirvede olduğu göz kamaştırıcı manzaraya güzellik nazarıyla bakmaz. İslam’ın güzellik anlayışında hayâ hâkimdir. Hayânın hâkim olduğu güzellik arındırılmış ve temizlenmiş bir güzelliktir. Güzelliğin zevkini yücelten, onu insana yaraşır bir kıvama getiren, algıda onu temizlik ve arınmışlık duyguları ile kuşatan hayâ duygusudur.

İslami ruh taşımayan toplumlarda güzellik unsurunun karşılığı yoktur. Hayvansal karakterler ön plana çıkınca zevk denen duyguda ciddi bir düşüş söz konusudur. Bedenlerinden yararlanarak, “kadın hakları” aldatmasıyla baştan aşağıya soyup sömürdükleri kadın meta haline getirilmiş, Kur’an-ı Kerim’in “ziynet” diye nitelendirdiği güzellikleri bir bir elinden alınmıştır. Teknolojide zirveyi yakaladığı halde modern Batı toplumlarında açılıp saçılan kadınlardan daha çok şehevi duyguları tatmin etme ve ticari malları pazarlama aracı olarak bedenlerinden istifade etme amaçlanmaktadır. Kadın tamamıyla sömürü aracı haline getirildiği halde bu düşük konumlarının adı “kadın erkek eşitliği” olarak nitelendirilmiştir.

İslam’ın “ziynet” olarak nitelendirdiği bedenini örtmekle sömürüden, çirkin bakışlardan ve güzelliğini kötü gözlerden korumakla kadına şerafet ve onur kazandırılmıştır. İşte Kur’an toplumunun kadınları, açılıp saçılmanın teşvik edildiği, örtünmenin birçok alanda suç sayıldığı bir dünyada, Allah’ın emri gereği örtünerek İslami hayata savaş açan ve sınırlamaya çalışan modern cahiliye toplumuna meydan okuyorlar. Basit ve gündelik zevklerin peşine takılıp kimliklerini yitirme ve onurlarını zedeleme gibi bir basitliğe yeltenmiyorlar.

Müslüman kadın, zaman ve şartların dayatmalarına rağmen İslami ahlakı, iffeti ve örtüsüyle Kur’an toplumunu kamil hale getiren en önemli dayanaklardandır. İslam’ın kendisi için ön gördüğü kimliğe sahip çıkışı ve Kur’an toplumunun bir bireyi olarak İslam dairesinde vazifesini icra edişiyle Müslüman toplumun moral gücünün yükselmesine ve her açıdan ilerlemesine yol açıcı bir konum elde etmiştir.

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzab Suresi 59)

Ayet-i kerimede zikri geçen cilbâb, "başörtüsü ve entari" olarak açıklanmıştır. Bazı kaynaklar "hımâr" denilen başörtüsünden büyük, vücudun üst kısmına giyilen ridâdan küçük dış örtü olarak tanımlarlar. Âlimlerden bazıları ise cilbâb kelimesinin çarşaf manasına geldiğini ileri sürerler.

İffeti koruma amacıyla güzelliklerin kapatılması manasında örtünme emri bundan önce bahsi geçen Nur suresinin 31. ayetinde zikredildi. Bu ayeti kerimede ise eza ve eziyetin engellenmesi amacıyla evlerinden dışarı çıkan Müslüman kadınların üzerlerine bir örtü örtmeleri istenmektedir.

Ayeti kerimelerde, toplumun ahlaksızlıklardan arınması için sürekli devam eden bir çabaya, Kur’an toplumun zaaf noktalarının birer birer ortadan kaldırılıp günahın önüne set çekerek yaşanacak temiz bir ortam oluşturmak için sonu gelmez bir gayrete tanık oluyoruz.

Günümüzde Müslüman kadınların örtülerini eleştirenler kadının üzerindeki örtünün kadını tutsak hale getiren bir zindan olduğunu iddia etmektedirler. Oysa kadınların açılıp saçıldığı yerlerde ahlaksızlığın zirveye çıktığını, toplumların manevi olarak büyük çöküş yaşadığına tanık olmaktayız. Aile kavramının geçersiz hale geldiği bu toplumların çoğunda kadınlar şehevi duyguları tatmin eden birer araçtan öte bir anlam ifade etmezler. Dolayısıyla ziynet ve güzellik mefhumu özelliğini yitirmiş, kadının bedeni her gün çok sayıda gözün üzerinde dolaştığı zevki tatmin aracına dönüşmüştür.

Kadının bedenini kuşatan örtü, çok değerli bir hazineyi örten çelikten duvarlar hükmündedir. Kadına şerafet kazandırdığı gibi kendine güven duymasını, güçlenmesini ve Kur’an toplumunun sağlam bir ayağı olarak yere basmasını sağlar.

Kur’an toplumu ise erkek ve kadınıyla ayrılmaz bir bütünü oluşturur. Herkesin vazifesini hakkıyla icra edeceği bir ortamda erdemli bir topluma doğru yükseliş devam eder. Kadının tesettürü bedenini örten bir bez parçasından daha geniş anlamlar içerir. Maddi olarak bir bez parçası olduğu halde, İslami kişiliğini oluşturan hayası ve İslami ahlakıyla birlikte hicabını örtünce kişiliği kâmil hale getirir. Kur’an toplumunun bir bireyi olarak vazifesini üstlenmeye hazır hale gelir. Toplumun birçok alanında sorumluluk yüklenecek konuma yükselir. Maddi ve manevi tesettürüyle Kur’an toplumuna güç katan Müslüman kadın, mücadelenin aşamalarında çok önemli ve kilit görevler yüklenir. Özellikle de sağlıklı ve muhkem bir toplumun oluşmasında Müslüman kadının katkısı tartışılmayacak derecede fazlalaşır.

İbrahim FIRAT

Diger Basliklar
   VAHDET VE TAHAMMÜL -7
   VAHDET VE TAHAMMÜL -6
   VAHDET VE TAHAMMÜL -5
   VAHDET VE TAHAMMÜL -4
   VAHDET VE TAHAMMÜL -3
   VAHDET VE TAHAMMÜL -2
   VAHDET VE TAHAMMÜL -1
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -41
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -40
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -39
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -38
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -37
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -36
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -35
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -34
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -33
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -32
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -31
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -30
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -29
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git