Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

VAHDET VE TAHAMMÜL -2

Diyalog

Diyalog iki kişi ya da kesim arasındaki karşılıklı konuşma ve söyleşi anlamındaki irtibat şeklidir. Kelime etimolojik olarak Yunanca kaynaklıdır. Diyalog ya da diyalektik şeklinde eski Yunan felsefesinde yoğun bir şekilde istifade edildiği görülür.

Diyalogun gerçekleşmesi için alıcı ve verici olan iki taraf ve iletilmek istenen mesaj bulunulmalı. Yaygın bir şekilde istifade edilen diyalogun dini, siyasi, ilmi, kültürel ve ahlaki alanlarda kullanıldığı görülür.

Diyalog aralarında ihtilaf olan, ancak müşterekleri de bulunanlar arasında gerçekleşir. Arada müşterekler yoksa diyalogun bir anlamı kalmaz.

Aslında beşer olmaları hasebiyle bütün insanlar arasında müşterekler bulunur. Farklı din mensupları arasında da müştereklerin olduğu görülür. Bu noktadan bakıldığında diyalogdan çok geniş perspektifte istifade edilebilir.

Toplumsal yaşamın sağlıklı bir zeminde yürümesinde ve insanlar arasındaki muamelelerde diyaloga şiddetle ihtiyaç duyulur. Düşünsel, kültürel, siyasi, dini ve mezhebi alanları kapsayabilecek derecede geniş sahaya sahiptir. Karşılıklı konuşarak ve yazışarak yapılabileceği gibi tebliğ alanında ve araştırmalarda da istifade edilebilen bir yöntemdir.

Bütün bunların ötesinde çoğu alanlarda müştereklere sahip cüzi konularda ihtilafları bulunan Müslümanlar arasına derin uçurumların bulunması diyalogu zorunlu hale getirmektedir.

Bu araştırmamızda Müslümanlar arasında samimi irtibatların kurulması ve diyalogun geliştirilmesi üzerinde durup bunların yollarını araştırmaya çalışacağız.

Müslümanların hayatında diyalogun yaygın bir şekilde kullanıldığı görülür. Her Müslüman tabii bir mübelliğ olduğundan, Allah’ın dinini tebliğ ederken insanlarla irtibat kurmayı ve diyaloga geçmeyi öğrenmelidir.

Diyalog, insanlar arasındaki ihtilafların çözümünde istifade edilen yöntemlerden biridir. Zira ihtilaf, varlık âleminde tabii olarak bulunan ilahi sünnetlerdendir. Ancak bu ihtilaflar düzene sokulmaz ve yönlendirilmezse zararlı hale gelebilir. İhtilaflar hakka ve doğruya doğru yönlendirilirlerse bunlardan ciddi şekilde istifade imkânı doğar.

Söyleşi ve diyalogu fıtri ihtilaflardan faydalanma yolu olarak önümüze çıkaran Kur’an-ı Kerim böylece zararlı yönelişlerden korunmanın yolunu göstermektedir.

İrtibata geçme ve diyalogda nihai hedef insanların hakka yönlendirilmesinde ortam ve şartların uygun hale getirilmesidir. Kur’an-ı Kerim’de bununla ilgili birçok örneğe rastlarız: “Allah’a çağıran, salih amelde bulunan ve: “Gerçekten ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Fussilet 33)

Sohbet ve Söyleşi

Sohbet ya da söyleşi, normal şartlarda basit gibi görünse de, insanların birbirleriyle irtibat kurma, başkalarına mesajlarını iletme, diğerinin mesajını alma ve birbirleriyle dayanışma içinde yaşamaları açısından büyük önem taşımaktadır. Söyleşi, karşılıklı konuşma, söyleme, dinleme ve sohbet manalarında da kullanılır.

Cedel (Münakaşa)

Sözlükte ipi sağlamca bükme, birini sert bir şekilde düşürme, tartışmada muhkem olma ve cephe alma anlamında kullanılır.

Bir tezin doğruluk veya yanlışlığını göstermek amacıyla yapılan tartışma kurallarından bahseden ilim dalı olarak tarif edilir.

Kur’an-ı Kerim’de iki yerde cedel kelimesi, iki yerde cidâl, yirmi altı yerde mücâdele kökünden türeyen değişik şekillerde kullanılmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de kesin delile dayanmayan, yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermek suretiyle hakikati reddetme ve batılı savunma amacına yönelik tartışmalar yasaklanmış, buna karşılık kesin delillerden hareketle yanlış fikirleri çürütme ve gerçeği ispat edip savunma maksadıyla yapılan tartışmalar caiz görülmüştür. Hatta bu anlamda Hz. Resul-i Ekrem (sav)’e muhalifleriyle cedel yapması için emredildiği de görülür.

Birçok ayeti kerimede Allah’ın dinine davet edildiklerinde buna karşı direnen müşrikleri susturmak ya da ikna etmek için tartışmaların yapıldığına şahit oluyoruz. Bazen de önceki peygamberlerin kendi kavimleriyle aralarında geçen tartışmalar zikredilir. Kur’an’ın sergilediği tartışmalarda değişik yöntemlerin kullanıldığı, inançsızlıkta diretenlere cevap verilirken insanın bütün yetenek ve özellikleri dikkate alınarak yerine göre felsefî, psikolojik, sosyolojik ve tarihî bilgiler ihtiva eden delillerden istifade edildiğini görüyoruz.

Bazı ayetlerde mücadeleden uzak durulması istenmektedir: “Fakat insan, tartışmaya son derece düşkün bir varlıktır” (Kehf 54) “Onlar sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi, gerçek ortaya çıktıktan sonra seninle tartışıyorlar. “ (Enfal 6)

Bazı ayetlerde ise cedel kelimesi güzel bir söyleşi şekli olarak ifade edilir. “…ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!” (Nahl 125), “Ehlikitap’la, en güzel olan yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin…” (Ankebut 46)

Ayetlerden anlaşıldığı şekliyle inat, çekişme ve delilsiz her türlü tartışma ret, güzel mücadele şekli ise teşvik edilmiştir.

Münazara

Sözlükte “bakmak, düşünmek” anlamındaki nazar kökünden türeyen ve “karşılıklı bakmak, birlikte düşünmek” manasına gelen münazara, terim olarak gerçeğin bilinmesine yönelik tartışmaların yöntem ve kurallarını araştırıp belirleyen ilmi disiplini ifade eder. Kur’an’da “münazara” kelimesi geçmediği halde “nazar” kökünden türeyen bazı fiillerle düşünmenin temel bilgi kaynakları arasında yer aldığına dikkat çekilmiş, fikrî tartışma ise “cedel” kavramı ile ifade edilmiştir.

Kur’an-ı Kerim, tartışmaların en güzel şekilde yapılmasını ister. Muhatabın ileri sürmediği bir görüşü isnat edip onu mağlûp etmeye çalışmak, kişiliğini küçük düşürücü tavırlar sergilemek, kesin delile dayanmadan münakaşalarda bulunmak, gerçeğin ortaya çıkmasından sonra tartışmayı devam ettirmek, hakkı bâtıl, bâtılı ise hak şeklinde gösterme gibi ilmî ve ahlâkî özelliklerden yoksun tartışmalar red edilir.

Kur’an’da, gerçeği savunma amacıyla yapılması istenen en güzel tartışma için bazı şartlar ileri sürülür. Tartışmayı uygun zeminde yapmak, kesin delile dayanmak, getirilen açık delili kabul edip tartışmaya son vermek ve muhataba yumuşak davranmak…

Kur’ân-ı Kerîm peygamberlerle kavimleri arasındaki tartışmaları aktarırken bu tartışmalarda bir fikrin doğruluğunu kanıtlama veya yanlışlığını gösterme şeklindeki metotların kullanıldığı görülür.

Cedel kavramında sertlik ve muhatabı mağlûp etmek için çabalama gibi İslâm ahlakıyla uyuşmayan bir anlamın bulunmasına karşılık münazaranın birlikte düşünüp en uygun sonuca varmayla irtibatlı olması bu yöntemin daha fazla benimsenmesine yol açmıştır.

Tartışmalara gelince, tartışan kimse naklettiği görüşü kaynağa dayandırmalıdır. Ancak naklettiği düşüncenin doğruluk veya yanlışlığını ileri sürmesi durumunda iddia sahibi olup tezini kanıtlamakla yükümlü hale gelir. Zira açık bir şekilde bilinemeyen her iddianın delillendirilmesi gerekir.

Cedel ya da münazaranın yapılmasında bazı kurallara riayet edilmelidir. Aksi takdirde hedefe ulaşmak söz konusu olamaz;

1. Tartışırken sözü gereğinden fazla uzatmamalı, anlaşılmaya engel olacak şekilde ise kısa tutmamalı

2. Hedefi saptıracak şekilde başka konulara girilmemeli

3. Tartışma esnasında gülme, öfkelenme gibi olumsuz tavırlardan kaçınılmalı

4. Muhataba konuşma fırsatı tanınmalı.

5. Münazara kural ve adabını bilmeyen, alaycı davranan ve böbürlenen kişilerle tartışmaktan kaçınılmalı

6. Muhataba karşı yumuşak ve saygılı davranılmalı

7. Muhatabın gerçeği ortaya çıkarma çabalarına engel olunmamalı…

İbrahim FIRAT
 

Diger Basliklar
   VAHDET VE TAHAMMÜL -7
   VAHDET VE TAHAMMÜL -6
   VAHDET VE TAHAMMÜL -5
   VAHDET VE TAHAMMÜL -4
   VAHDET VE TAHAMMÜL -3
   VAHDET VE TAHAMMÜL -2
   VAHDET VE TAHAMMÜL -1
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -41
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -40
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -39
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -38
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -37
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -36
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -35
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -34
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -33
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -32
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -31
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -30
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -29
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git