Allah Tela’nın aziz Peygamberimize (sav) gönderdiği en son kitabı Kur’an-ı Kerim insanlığa yeni bir vizyon sunan, etraflarını kuşatan karanlık dalgaları birer birer dağıtan hayat kitabıdır. İnsanın nasıl olması gerektiğini açıklayan ve ideal toplumun nasıl meydana getirileceğini tarif eden Kur’an-ı Kerim, yeryüzünde insan hayatı var oldukça canlılığını ve diriliğini muhafaza eden ve bütün insanlığa hitap edici özelliklere sahip ilahi mesajı içermektedir. Nazil olduğu çağa bahşettiğini, her çağa, her topluma ve toplumsal bütün şartlara bahşetme özelliğine sahiptir. Bedevi olup birbirinin canına düşmüş bir toplumdan insanlığın en mükemmel medeniyetini vücuda getiren Kur’an-ı Kerim, cehalet külleri arasında can çekişen Yesrib’den Medine’tür-Resul olan Medine-i Fazıla’yı vücuda getiriyordu.
Günümüz insanının sıkıntı ve musibetlerinin kaynağı Kur’an-ı Kerim ile arasındaki derin ayrılıklar ve paramparça olmuş bağlardır. Müslümanların izzetli günlerine dönmeleri ve yaşadıkları bunalımlardan kurtulmalarının tek reçetesi Kur’an-ı Kerim’e yeniden dönmeleridir. İnsanımızın hayatı Kur’an’la şekillendirilmeden, kısacası Kur’an-ı Kerim toplumumuzun hayat damarlarını yeniden canlandırmadan arzulanan güzel günlere ulaşma çabaları olumlu sonuç veremeyecektir.
Bu yazı dizisinde Kur’an-ı Kerim’i temel alarak Kur’an toplumunun özelliklerini irdelemeye çalışacağız. Böylece Kur’an’la yoğrulmuş, Kur’an-ı hayatı için yol gösterici ve hayat kaynağı olarak alacak toplumun hangi özelliklere sahip olması gerektiğini bizzat Kur’an-ı Kerimden getireceğimiz misallerle açıklayacağız.
İMAN
Kısaca iman; inanç ve itikadın kalpte yer edinmesidir. Diğer bir ifadeyle, içerisinde şek ve şüphenin bulunmadığı, itmi’nan derecesinde kalbe yerleşen inançtır.
Bütün insanların imanları aynı derede değildir. Mü’minler, her yerde hazır ve nazır olan Allah Teala’ya, gaybe ve ahiret gününe imanda birbirlerinden farklı seviyede bulunur, farklı tabakalar oluştururlar.
İman, Kur’an toplumunun en önemli özelliğini oluşturur. İslam dininin en temel itikadi dayanağıdır. Allah Tela’nın gönderdiği kitaplar ve insanlığa Allah Telaa’nın dinini tebliğ eden peygamberler imanı, dinin en önemli temeli saymış, imanla işe başlamışlar.
Dolayısıyla Kur’an toplumu, Allah Teala’nın istediği şekilde içerisinde şek ve şüpheden zerre miktarının bulunmadığı, saf ve kâmil imana sahip topluluktur.
Kur’an toplumu nelere iman etmelidir? Allah Teala’nın kitabı, Kur’an toplumunun iman etmesi gereken şeyleri birer birer zikreder. Genel olarak Kur’an toplumu şu hakikatlere iman etmeye davet edilir; Allah’a, Allah’ın meleklerine, geçmiş peygamberlere, Allah’ın kitaplarına, ahiret gününe, Kur’an-ı Kerim’e, gayb âlemine, Resulullah (sav)’a ve Allah Teala’nın ayetlerine iman.
İman ile ilgili ayet sayısı oldukça fazladır. Kur’an toplumunun iman etmekle yükümlü olduğu konuları zikreden birkaç ayetle konumuzu açmaya çalışacağız.
“Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.” (Bakara: 3-4)
Burada “gayb” kelimesiyle insanın his ve duyularıyla kavranmayan varlıklar kastedilmektedir. Örneğin Allah Teala’yı ve Allah Teala’nın ayetlerini his ve duyularımızla kavrayamayız.
Duyu organları gaybı anlamada ölçüyü oluşturamadığından bazı ayetlerde Allah Teala’nın kullarının bakışlarını duyularıyla kavradıklarına ve maddeye hasretmemeleri gerektiği ifade edilip salim akılla hareket etmeleri istenir.
Gaybe imana gelince, duyuları aşan hisler ütesi gerçeklere inanmaktır. Kur’an toplumuna bağlı fertlerin özellikleri, “gaybe iman ettiklerini kalpleriyle tasdik ve dilleriyle ikrar eden ve amelleriyle doğrulayanlar” şeklinde izah edilebilir.
"Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin. (Bakara 136)
Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler. (Bakara: 285)
Bütün peygamberler tek bir çizgiyi ve tek bir grubu temsil ederler. Biri diğerini tamamlamakta, her biri diğerini desteklemektedir. Her peygamber bir sonraki peygamberi müjdelemekte ve kendi taraftarlarını ona iman etmeye, kendisinden önceki peygamberin risalet misyonuna saygılı olmaya çağırmaktadır. Çünkü bütün peygamberlerin davetleri ve şeriatları kendi bütünlükleri içerisinde birbirleriyle çelişmez ve birbirlerine aykırı düşmez. Aralarındaki farklılıklar aşamalardan kaynaklanmaktadır. Eşyanın zamana göre planlanması ve sınırlandırılması ile ilgilidir. Bir zamanlar için geçerli olan en yararlı uygulama başka bir zamanda daha değişik bir uygulama gerektirebilir. Bu da yeni bir maslahat için yeni bir hükmün belirlenmesine ihtiyaç duyabilir.
Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyle sapıtmıştır. (Nisa: 136)
Peygamberlerin insanlara sunduğu kitaplarının kaynağı Allah Teala’dır. Allah'a teslim olmak, bütün sıfatlarıyla Allah Teala’yı'ı birlemek, hayatta uyulup uygulanması gerekenin sadece yüce Allah'ın belirlediği sistem olduğunu kabul etmektir. İşte bu bütünlük içerisinde bütün kitaplar yüce Allah'ın insanlığa hidayet kılavuzu olarak gönderilmişlerdir. Allah Teala, peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği kitaplarda insan hayatının neşrü nema bulduğu en güzel hayat sistemini dizayn etmiştir.
Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır. (Araf 157)
Ayeti kerimede Kur’an toplumunun rehberi Efendimiz (sav)’in dokuz sıfatı zikredilmiştir: Nebi, resul, ümmi, "yanlarındaki Tevrat ve İncil'de (ismini ve sıfatlarını) yazılı bulacakları..." ifadesiyle ile anlatılan peygamber, "kendilerine iyiliği emrediyor" sözleriyle tarif edilen peygamber, ''onları kötülükten nehyediyor" ifadesiyle tasvif edilen peygamber, Allah Teala’nın helallerini duyuran peygamber, haramlardan uzak durulmasını isteyen peygamber, son olarak da, “O, onların ağır yüklerini ve sırlarındaki zincirleri indiren…” peygamber şeklinde anlatılmıştır.
Ve onlar ki Rablerinin ayetlerine inanırlar. (Mu’minun 58)
Burada “Rablerinin ayetleri”nden maksat, insanlığın yönünü Allah Teala’ya yönlendiren, insanların Allah’a yönelmesinde kılavuzluk yapan şeylerdir. Bunlar Allah’ın peygamberleri, kitapları ve bu peygamberlerin tebliğ etti şeriatları olup, Allah’ın elçilerinin nübüvvetlerini ortaya koymaktadır. Kur’an toplumu bütün bunlara iman etmekle yükümlüdür.
Diğer taraftan bazı müfessirler "âyet" kelimesini Allah Teala’nın varlığına işaret edip ona delil teşkil eden tabiat kanunları olarak da açıklamışlardır.
Selam ve dua ile
İbrahim FIRAT |