Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

İSLAMCI MIYIZ ŞERİATÇI MIYIZ? / İBRAHİM FIRAT

İslam, Allah Teala’ya teslimiyeti ifade eden esenlik, rahmet ve barıştır. Başka bir tabirle dünyanın kötülüklerinden, sıkıntılarından, problemlerinden ve etrafımızı kuşatan günahlardan Allah Teala’ya yürüyüş, hicret ve teslimiyettir. Esenlik, mutluluk, iyilik ve barışın diğer adıdır. Ona tabi olan güzelliklerinden faydalanıp mesut ve mutlu olur. Hayatı güzelliklerle kuşanır. Ondan uzaklaşan üzerine mutluluk kapılarını kapatır. Fiziksel olarak mutlu görünse de içinde sıkıntılar başlar. Rahatsızlık ve sıkıntılar ruhunu çepeçevre kuşatır.

İnsanoğlunu yaratan Allah Teala, yaratıcısı olduğu kulları için neyin iyi neyin de kötü olduğunu herkesten iyi bilir. Bize, peygamberimiz vasıtasıyla en iyi din ve en iyi hayat şekli olan İslam’ı tayin edip, bu büyük abideyi bütün güzelliklerle donattı. Peygamberle birlikte yönümüzü tayin etmemiz için Kuran-ı Kerim’i hayat kılavuzu olarak gönderdi. İşte insanoğluna nasıl yaşanması gerektiğini öğreten, en ulvi olgularla hayatın yolunu açan kurallara şeriat denir.

İslam’ı din olarak kabul eden Müslümanlar, dayanağı Allah Teala’nın kitabı olan İslam’ın temel hükümlerini göz ardı edemezler. Yani Allah’ın şeriatına aykırı hareket edemezler. Etmeleri durumunda Allah Teala’nın tayin ettiği sınırları çiğnemiş olurlar. İslam, diğer adıyla Allah’ın şeriatı, Müslüman’ın varlığının gerçek anlamıdır. Müslüman’ın olaylara bakış ve değerlendirmesinde, davranışlarında, kısaca hayatının her alanına tayin edici tek esastır.

İslam düşmanlarının sıkça dile getirdiği, ancak son zamanlarda bazı Müslümanlar tarafından da dillendirilmeye başlanan şeriatla ilgili bazı sözler İslam karşıtlığına yol açmakta ve İslami kişiliğe halel getirmektedir. Örneğin “İslam’a inanırım ama Şeriata inanmam” veya “Şeriat kanunları 14 asır öncesine hitap ediyordu, bugünkü modern dünyaya hitap edemez” gibi yaklaşımlar İslam dışılığın hitap ve yaklaşım şeklidir.

Özellikle İslam’a düşman kesimlerin ve Batı medyasının İslam’ı vahşi olarak aksettirip sürekli vurgularla bunu gündemde tutmaya çalışması İslami kesimlerde karşılık bulmakta, bazı Müslümanları Allah’ın şeriatına karşı tepkisel bir pozisyona itmektedir. İslam düşmanlığını esas alan propagandalar İslami olmayan kesimlerde İslam’ın vahşi ve barbar olduğu anlayışını aşılarken, maalesef aynı etkinin benzeri bazı İslami kesimlere de sirayet etmektedir. Söz konusu kesimler özlerinden uzaklaşmakta, derin boşluklarda yüzen, huzur ve mutluluktan yoksun Batılılara ait değerleri İslam’a tercihe meyletmektedirler.

İşin acı yönlerinden biri de Müslümanların hayatına İslami olmayan birçok davranışın girme sıkıntısıdır. Şeriat çerçevesinde hayatın İslami olmayan yönlerinin kırpılması, İslam’ın helal saymadığı yollarla elde edilen kazançtan el çekme gibi bir sürü yükümlülük ortaya çıkmaktadır. İşte dünyanın cezp ediciliğinden, tatlı hayattan ve bol paradan el çekme zorluğundan dolayı şeriattan mesafe alma gayreti ortaya çıkmaktadır.

Müslümanların bir kısmı İslam’a inandığını, ancak şeriatı kabul etmediğini her fırsatta dile getirmektedir. Hâlbuki şeriatın İslam’ın kendisi olduğunu düşünmezler. Farkında olarak veya olmayarak çelişkilere girip laik anlayışa çanak tutmaya çalışırlar. Yani onların kastettikleri İslam, toplumsal hayatlarına müdahale etmeyen, kazançlarına dokunmayan, ancak kişisel bazı ibadetlerde varlık bulan bir inanca dönüşmektedir. Bu, kesinlikle saplantı ve yanlış bir yöneliştir. Müslüman kişi, bugünkü şartlarda bu kadarını yapabildiğini, şahsi zaafından dolayı diğer İslami sorumlulukları yerine getiremediğini söyleyebilir. Ancak, “İslam’ın şurasını kabul ederim de burasını etmem”, ya da “İslam’ı kabul ederim de şeriatı kabul etmem” gibi bir yaklaşım İslami değildir.

İman, hayatın ilahi bakış açısıyla yorumlanmasının ve yaşanmasının başlangıcıdır. Böylece Müslüman’ın düşünceleri, ilişkileri, davranışları ve adımları İslam’a göre şekillenir. İman eden her Müslüman aynı zamanda sırtına dava adamlığı yükünü yüklenmiştir. Kendisinden başlayarak halka halinde etrafını aynı ruh ve bilinçle donatma sorumluluğuna sahiptir. Ailenin, toplumun, şehrin, ülkenin ve tüm insanlığın şerri terk edip hayra yönelmesine, yeryüzünün bütünüyle ilahi renge bürünmesine kadar bu mücadele devam eder. Bu bir tercih değil, zorunluluktur. Allah Teala İslam’ı kabul eden her kulunu bu vazifeyle görevlendirmiştir. Sadece kendisiyle ilgilenme, başkalarını umursamama gibi bir yaklaşım kabul edilemez.

İmanla kalpte yeşerip etrafa dal budak salan İslam, yani insanın şahsiyetini geliştiren ve kemale doğru yönlendiren Allah’ın şeriatı bunalımlardan, sıkıntılardan ve buhranlardan çıkışın tek adresidir. Bu çerçevede iman kapısından girip davanın yükünü sırtlayan Müslümanlar, yardıma ihtiyaç duyan, içten çökmüş, manevi kaleleri yıkılmış insanlığa el atıp buhranlardan ve bunalımlardan kurtarmaya çalışmalıdır. Sarsılmaz iman sayesinde oluşturacağı güçlü İslami kişilikle boğazlarına kadar dünyanın nimetlerine dalmış, göz alıcı debdebelerden başka hiçbir şeyi görmeyen, büyük bir yalnızlık ve çöküş atmosferinde her gün biraz daha eriyen insanlığın imdadına kavuşmalıdır. Bu yolda atılacak her adım, bozulmaya yüz tutmuş insanlığın kurtuluşu için yeni bir vesile ortaya çıkaracaktır. Her gecikme, toplumda bozulma ve çöküşün yayılması ve insanlığı fesada sürüklemekle tehdit edecektir.

Selam ve dua ile

İbrahim FIRAT

 

Diger Basliklar
   VAHDET VE TAHAMMÜL -7
   VAHDET VE TAHAMMÜL -6
   VAHDET VE TAHAMMÜL -5
   VAHDET VE TAHAMMÜL -4
   VAHDET VE TAHAMMÜL -3
   VAHDET VE TAHAMMÜL -2
   VAHDET VE TAHAMMÜL -1
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -41
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -40
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -39
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -38
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -37
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -36
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -35
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -34
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -33
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -32
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -31
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -30
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -29
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git