Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH KÜRDİSTAN'IN GERÇEĞİDİR / CUDİ NUHOĞLU

Kemalist rejimin Kürdistan’da yaptığı zulümler o kadar korkunç boyutlara ulaşmıştı ki Müslüman Kürd anneleri çocuklarını Türk askerleri ile korkutarak “yavrum Rumiler geliyorlar” gibi sözlerle sakinleştirmeye ve uyutmaya çalışıyorlardı. Bu zulümler o kadar katmerli bir hal almıştı ki TC askerleri Kürdistan köylerine gittiklerinde köylüler “vahatın askeré rumé” şeklinde birbirlerine haber vererek askerlerin zulmünden emin olmak için en selametli yer olan dağlara kaçıyorlardı. Kemalist rejimin Kürdistan’da yaptığı bu zulüm, vahşet ve katliamlardan dolayı askeri, Rum askeri ile özdeşleştirilmişti.

Kemalist ordunun Kürdistan’da yaptığı rumivari zulüm, vahşet, katliam, soykırım ve asimilasyon hareketleri tüm korkunç boyutları ile bir asra yakındır devam ederek günümüze kadar süregelmiştir. Ve bu zulümden ötürü halen yaşlılar tarafından TC askeri için “askeré rumé” tabiri kullanılmaktadır.

İşte Hizbullah Hareketi böyle zulüm ve vahşetlere duçar edilen bir halkın bağrından çıkarak mücadele sahnesine çıkmış ve bizzat kendisi de birçok zulümlere maruz kalarak çeyrek asırlık mücadele geleneğiyle birçok aşama ve badirelerden geçerek Kürdistan’ın vazgeçilmez gerçeği haline gelmiştir.

Zulmün ve vahşetin her türlüsüne maruz bırakılan bir halkın içinden gelen ve bizzat kendisinin de böyle zulümleri iliklerine kadar hissetmiş olan Hizbullah Hareketini Kürd sorununa duyarsız ve kayıtsız kaldığını görmek veya eleştirmek Hizbullah gerçeğini saptırmaktan başka bir niyet taşımamaktadır. Hizbullah gerçeğini görmezlikten gelmek veya dikkate almamak hiç kimseye bir yarar sağlamayacağı gibi Kürd sorunu ile ilgili hiçbir adım ve çözümün de Hizbullahsız gerçekleşme başarı şansı yoktur ve olamaz. Hizbullah, bağrından çıktığı kendi halkının İslami ve insani haklarının elde edilmesi için mücadele etmede kararlı olduğu Müslüman Kürd halkının faydasına olmayan her türlü adım, proje ve çözümü kabul etmesi de mümkün değildir.

Hizbullah Hareketi her platformda, toplumsal sorun ve çatışmaların tümünün rejim kaynaklı olduğu gibi Kürd sorununun da rejim kaynaklı olduğunu, Kemalist rejim devam ettiği müddetçe bu sorunun devam edeceğini, zaman zaman Kürd sorununda iyileşmeler olsa bile bunun sıhhi pansumandan öteye geçmeyeceğine inanmış ve bu düşüncesini son Kürd açılımı tartışması sürecinde kamuoyuna deklere etmiştir.

“Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca yaşanan ve günümüze kadar süre gelen toplumsal sorun ve çatışmaların tümü, rejim kaynaklıdır. Laik Kemalist rejimin ırkçı ve İslam düşmanı karakteri ve özelliği sorunun esasını ve temelini teşkil etmektedir.”

Kemalist rejimin ırkçı ve İslam düşmanı karakteri ve özelliği sorunun esasını ve temelini teşkil ettiği halde, sorun çıkarıp toplumsal barış ve ahengi bozan tarafın Kürdler olduğunun, böyle olmasına rağmen Kürdlere merhamet eden ve bu sorunu çözmeye çalışan tarafın TC olduğunuun yansıtılmaya çalışılması, TC’nin kurulmasıyla başlayan zulüm tarihini temizlemeyecektir. Hâlbuki Müslüman Kürd halkı Tarih boyunca İslam dairesi içerisinde herhangi bir halkla sorun yaşamadığı gibi bilakis Müslüman unsurlar arasında İslami rabıtanın güçlenmesine vesile olmuştur. Müslüman Kürd halkı, adalet esasına dayalı olarak eşit haklar çerçevesinde tüm Müslüman halklarla birlikte yaşama arzusu taşımaktadır. Fakat Müslüman Kürdlerin bu birlikte yaşama arzusuna rağmen onları tanımayan ve İslam’ı da bir kenara bırakanların, Kürdlerle et tırnak gibiyiz, bin yıl beraber yaşamışız gibi sözleri söyleme hakları var mıdır? Mademki Kürdlerle beraberliğiniz bin yıla dayanıyordu, kardeştiniz, et tırnak gibiydiniz o zaman niçin sizin kadar hak sahibi olan kardeşlerinizin haklarını vermediniz ve varlığını inkâr ettiniz?

Müslüman Kürd halkının tarih boyunca yaptığı tüm bu İslami ve insani fedakârlık ve özverisine rağmen hem Müslüman ve hem de aidiyetinden dolayı bir halk, bir devlet, bir rejim tarafından yıldırma, susturma, imha ve asimile hareketlerine maruz bırakılırsa Kürdlerin böyle bir halk, bir devlet ve bir rejimle beraber yaşama zorunluluğu olmadığı gibi İslami referanslar çerçevesinde kendi geleceğini tayin etme hakkı niye olmasın?

Geçmişte Müslüman Kürd halkının başka halklarla beraberlikleri ya zoraki veyahut İslam kardeşliği çerçevesinde gönüllü beraberliğe dayalı olmuştur. Kürdler İslam ile şereflendikten sonra milletlerle olan ilişki ve birlikte yaşama ölçüsü olarak İslam’ı esas almış ve İslam’ın dışında başka referansları beraberliğin ölçüsü olarak kabul etmemiştir. Kürdlerin Türkler ile olan beraberlikleri ise Cumhuriyetin kuruluşuna kadar İslam esasına dayalı olarak gönüllü beraberliğe dayanmış, fakat Kemalist rejimin kurulmasıyla başlayan faşizan uygulamalar neticesinde bu gönüllü beraberlik bozularak yerine zoraki beraberlik yer almıştır. 80 yılı aşkındır Müslüman Kürdlerin TC ile olan beraberlikleri kerhendir ve zorakidir.

Kürd İslam kıyam hareketinin en büyük rehberi şeyh Sait, Kürdler ile Türkleri birbirine bağlayan ve beraberliklerini sağlayan İslam olduğunu şöyle dile getirmişti: “Bizi Türklerle birlik kılan şeriat ve hilafetti. Türkler şeriatı yok sayıp hilafeti kaldırdıklarına göre artık bizi birbirimize bağlayan bir şey kalmamıştır.” Zaten Şeyh Said’i o büyük kıyama sevk eden neden de bu gerekçe değil miydi?

Kürdleri zoraki bir şekilde hâkimiyeti altında tutan TC, Kürdleri hem Müslüman ve hem de Kürd olduğundan dolayı düşman ve imha edilmesi veya güdülmesi gereken bir unsur olduğu politikasından vazgeçmeyip, Kemalist rejimin insanlık dışı politikalarını sürdürmeye devam ederse, Müslüman Kürd halkı, böyle ceberut ve çağdışı bir rejimle hem dünyasını ve hem de ahiretini mahvetme mecburiyetinde değildir.

Müslüman Kürd halkının çağdışı, ilkel, ceberut ve İslam düşmanı rejimlerin hâkimiyetinde yaşaması, kaderi olmadığı gibi kendi kadim coğrafyası üzerinde özgürce yaşayabilecek ve Kur’an’ın hüküm sürdüğü İslami bir devlete sahip olma hakları da vardır. Kürdlerin İslami bir devlete sahip olmaları İslami ve insani ilkelere aykırı olmadığı gibi uluslar arası temayüllere de uygundur. Hata İslami bir Kürd devletinin olması ümmet için bir zenginlik olur.

Fakat her din ve meşrepten olan halklara hatta Yahudi’ye, Ermeni’ye ve Çingene’ye devletleşme meşru görülürken ve uluslar arası destek alırken tarihi, kültürü ve coğrafyasıyla kadim bir halk olan Müslüman Kürd halkı söz konusu olunca bu hak onlar için meşru görülmediği gibi, kendi anadillerini kullanmasına bile müsaade edilmemektedir. Bu da genelde dünyanın özelde hâkim güçlerin Müslüman Kürd halkına karşı ne kadar adaletsiz bir tutum içerisinde olduklarını göstermektedir.

Mazlum Müslüman Kürd halkının umudu ve hamisi konumda olan Hizbullah Hareketi’ni Kürdistan’ın realitesi olarak görmemek Hizbullah gerçeği yoktur anlamına gelmez. Hizbullah çeyrek asırlık mücadele geleneğiyle sahnededir ve bunca düşmanların ölümcül darbelerine rağmen bir gün bile sahneden çekilmiş değildir. Kürdistan’daki Hizbullah gerçeğine rağmen Kürd sorunu ile ilgili Hizbullah’ı görmezlikten gelmek, es geçmek veya bu sorunun muhatabı olarak görmemek başta hükümete ve diğer yerel Kürdistani unsurlara bir fayda sağlamayacaktır.


CUDİ NUHOĞLU

Diger Basliklar
   UNUTMAK MI? ASLA!..
   DAVA ÖNCELİKLİDİR
   ÇİYAYÊ CUDİ VEYA ÇİYAYÊ BÊXÊR OLMAK
   2011 DİKTATÖRLERİN DÜŞÜŞ YILI
   TC VE PKK'NIN KUYRUK ACISI
   HİZBULLAH'A DÜŞMANLIK KİMSEYE FAYDA GETİRMEMİŞTİR
   TC MAHKMELERİNE GÖRE SEVİNMEK BİLE SUÇ
   GELECEK RAHATINI TERK EDENLERİNDİR
   ŞEHİT REHBER HÜSEYİN'İ ANLAMAK
   BU CEMAATİN KÜLLERİNDEN ON CEMAAT ÇIKAR
   ÇÖZÜM ODAKLI ANLAYIŞIN ÖNÜ DAİMA AÇIKTIR
   HİÇ KİMSE VAZGEÇİLMEZ DEĞİLDİR
   MÜSLÜMAN KÜRD HALKININ MUHKEM KALELERİNİ YIKMAK İSTİYORLAR
   MÜCADELE AŞKI
   HİZBULLAH'IN İFTİHARI / CUDİ NUHOĞLU
   HİZBULLAH KÜRDİSTAN'IN GERÇEĞİDİR / CUDİ NUHOĞLU
   KÜRD MESELESİ / CUDİ NUHOĞLU
   MÜCADELEDE TEŞKİLATIN VAZGEÇİLMEZLİĞİ / CUDİ NUHOĞLU
   MÜSLÜMAN KÜRD HALKININ İFTİHARI ŞEYH SAİD / CUDİ NUHOĞLU
   KENDİNİ DAVANIN SAHİBİ OLARAK GÖRMEK / CUDİ NUHOĞLU
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git