“Siz, ey dünya mustazafları, ey İslam ülkeleri ve ey dünya Müslümanları! Kalkın. Hakkınızı dişinizle tırnağınızla alın ve süper güçlerle satılmış uşaklarının propaganda yaygaralarından korkmayın; emeğinizi sizin ve aziz İslam’ın düşmanlarına teslim eden cani yöneticileri ülkenizden kovun, yönetimi kendiniz ve ahdine sadık hizmet ehli ele alın ve hepiniz İslam’ın şanlı bayrağı altında toplanarak İslam’ın ve dünya mahrumlarının düşmanlarına karşı müdafaaya girişin, bağımsız ve hür cumhuriyetleri olan bir İslam devletine doğru ilerleyin, onun kurulmasıyla dünyanın bütün müstekbirlerine haddini bildirecek ve tüm mustazafları yeryüzünün imam ve varisi olmaya ulaştıracaksınız. Allah Teala’nın vaat etmiş olduğu o günün ümidiyle” diyen İslam inkılâbı’nın büyük rehberi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu İmam Humeyni, 3 Haziran 1989 tarihinde dünyaya gözlerini yumarak Melekût-i Alaya kavuştu. 89 yıllık baştan sona iftihar dolu bereketli hayatıyla Müslümanların uyanışına, İslam’ın yeniden hayat ve azamet bulmasına yol açan, İslam âleminin tarihini adeta yeniden kuran bir lider ve eşsiz bir rehber hakkında yeterince bir değerlendirmede bulunmak ona sağlıklı bir yorum getirmek son derece zor bir iştir. Ben bu makalede yalnızca İmam Humeyni’nin şahsiyeti, gücü, kudreti ve varlığının bereketiyle gerçekleşen bazı hadiseler üzerinde durmak istiyorum. İmam Humeyni’nin Kum ilimler Havzası’na İnkılâp öncesi ve sonrası ilim, ahlak, felsefe ve irfan aşılaması ve bu ilmi merkeze yeni bir hayat ve çehre kazandırmaya muvaffak olması, ulema tarihinde benzeri olmayan bir iştir. İmam Humeyni’nin İslam’ı inzivadan kurtarıp, mezarlıklardan yönetime taşımaya muvaffak olması, Asrı Saadet’ten bu yana tarihte eşi benzeri görülmemiş olağanüstü bir hadisedir. İmam Humeyni’nin İslam’ın uzay çağında toplumu yönetebilecek güç ve kudrette olduğunu kanıtlaması tarihi bir olay ve önemli bir neticedir. İmam Humeyni’nin halkın kanını emen ve hiç kimsenin onların gidebileceğini tasavvur etmediği, ebedi sanılan Pehlevi Hanedanı’nın ve 2500 yıllık şahlık rejiminin köklerini kazıması ve tarihin çöplüğüne atması devrimler tarihi açısından önemli bir olaydır. İmam Humeyni’nin Batı ve Doğu emperyalizminin baskıcı ve totaliter gücünü kırıp halkları “süper güçlere karşı koyulamaz” düşüncesinden kurtarması ve birçok alanda onları dize getirip, teslim olmaya zorlaması dünya tarihinin en büyük hadiselerinden olup, mahrum, mustazaf ve özgürlük savaşçılarına cesaret, ümit ve moral getirmiştir. İmam Humeyni’nin İslam ve İslam fıkhından sahih bir şekilde beslenerek, İslam’ın zengin kültürünü canlı bir metotla sahneye çıkarması ve bu yolla yeni bir kapı açarak yeni ufuklar sunması fevkalade önem taşımaktadır. Araştırmacılara ve talebelere yeni yollar açmakla birlikte, İslam fıkhına yepyeni içtihat kapıları açtı. İmam Humeyni’nin İslam İnkılâbı’na karşı bütün sahalarda ve alanlarda girişilen değişik komploları teşhis edip, daha sonra onları ifşa ettikten sonra tesirsiz hale getirmesi ve bütün bu komplo ve desiselerden başarılı bir şekilde çıkması tarihte benzeri bulunmayan hadiselerdendir. Devrimler tarihini incelerseniz; büyük bir fedakârlıkla zafere ulaşan devrimlerin zaferden sonra yeni bir tuzağa düşürüldüğünü ve yeni oyunlarla zayıflatıldığını veya tamamen etkisiz bir hale getirildiklerini göreceksiniz. Siyasi gözlemciler; her devrim ya Doğu’ya bağımlıdır veya Batı’ya ve eğer bir devrim Doğu veya Batı bloğuna dayanmıyorsa başarılı olma şansı yoktur veya başarıya ulaştıktan sonra bu iki bloktan birine kesin olarak bağlanılmasının kaçınılmaz olduğu yolundaki bütün teori, varsayım, yorum ve öngörüleri İmam Humeyni, alt üst ederek bir inkılâbın Doğu veya Batı’ya bağlanmadan ayaklarının üstünde durabileceğini ispatlaması başlı başına büyük bir önem taşımaktadır. İmam Humeyni ve İslam devrimine karşı yapılan bunca düşmanca propagandaya rağmen dünyanın en uzak noktalarına kadar nüfuz etmesi ve dünyanın her yerindeki hak taraftarlarının muhabbetini kazanmış olması tevhit mücadele tarihindeki büyük olaylardan biridir. 89 yıllık bereketli ömrünü takva, nefsini tezkiye etme, Allah’ın yakınlığını kazanma, ilim öğrenme ve öğretme, ezilmiş, mahrum ve mustazaf halkları müstekbirlerin zulümlerinden kurtarma yolunda geçiren; tek kelimeyle Muhammedi öz İslam’ın aşkının pervane misali yanıp tutuşan İslam inkılâbı’nın büyük rehberi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu İmam Humeyni’yi, rıhletinin 20. yılında rahmetle anıyorum. Selam ve muhabbetle CUDİ NUHOĞLU |