Bir hareketi hareket yapan o hareketin hedefi, imajı, görkemi ve heybetidir. Hedefi,  imajı ve heybeti olmayan bir hareket ne yaparsa yapsın başkası tarafından kale ve ciddiye alınmaz.

         Tarih boyunca nice insanlar ve hareketler güzel işler yapmasına rağmen büyüklük ve heybetine dikkat etmedikleri için başkaları tarafından ciddiye alınmamış, hak ettikleri halde gereken konuma gelememiş ve zamanla de bunca emek, tecrübe ve kazanımları heba olmuştur.

         Hizbullah Hareketi tarih sahnesine çıktığından bu yana kendi görkem ve heybetine dikkat ederek yaptığı tüm icraatlarında heybetine heybet katan noktalara dikkat etmiş ve ona göre adımlar atmıştır. Heybetini düşürecek veya heybetine zarar verecek hiçbir içsel ve dışsal tepkiye müsamaha göstermemiştir.

Dava ve mücadele büyük ve görkemli olduğundan davanın mücadelesini yürüten hareketlerin de bu görkem ve heybeti muhafaza etme zorunluluğu vardır. Hizbullah Hareketi’nin vazifesi görkemli ve kutsal olduğundan Hareketin Rehberi Şehit Hüseyin’in her mesele karşındaki çözüm, tavır ve duruşu bu büyüklüğe yakışır bir şekilde olmuştur. Belki de Hizbullah Hareketinin görkemine görkem katan aziz Rehber’in tavizsiz tavır ve duruşu idi.  

         Şehit Rehber’in meselelere getirdiği orijinal çözüm, tavizsiz tavır ve duruşu sayesinde Hizbullah Hareketi toplumumuzda itibar kazanarak kitlelere mal oldu. Kemalist rejim, yerli işbirlikçi mülhit örgüt ve diğer yerel unsurların tüm engelleme ve düşmanlıklarına rağmen; Hizbullah Hareketi taviz vermeden üzerine düşeni yapmaya çalışmış, Müslüman halkımıza sahip çıkarak bu uğurda nice maddi ve manevi bedeller ödemiştir. Hizbullah Hareketi’nin sahneye çıkışından bu yana her aşaması çile, cefa, kan, gözyaşı ve sıkıntılarla geçmiştir ve bu günlere de kolay gelinmemiştir. Hizbullah Hareketi; bu büyüklük ve heybeti çile, kan, gözyaşı, zindan ve muhaceret gibi tahammülü zor bedeller ödeyerek elde etmiştir. 

         Bir hareketin heybet ve görkemi kırılırsa artık bunu telafi etmek gerçekten zordur. Heybeti kaybolan bir hareketten kimse korkmaz ve hesaba da katmaz. Bir hareketin heybet ve görkemi karşı tarafı korku ve endişeye sevk ettiği gibi kendisine karşı girişilecek saldırıları da bir nebze de olsa engeller.

         Heybet ve görkem kendi kendine oluşmaz ve bunu oluşturan durumlar vardır. Kararlılık, her konudaki sağlam tavır ve duruş, vakar, disiplin, sözbirliği… Gibi tutum ve davranışlar, bir hareketin heybet ve görkemini artırdığı gibi toplumun hatta düşmanların nazarında bile o hareketi takdire şayan kılar. En zor zamanlarında taviz vermeden hareketinin heybet ve azametini her şeyin üstünde tutanlar, düşmanları tarafından bile övgü ile yâd edilir. Hizbullah Hareketi’nin efsanevi rehberi Hüseyin, bu konuyu şu güzel veciz sözü ile dile getirmiştir: “Zor zamanlarda davasından taviz vermeyen kişiler, düşmanları tarafından bile övülür. Davasından taviz verip kendi düşmanının hizmetine girenler, hizmetine girdikleri kişiler nezdinde bile aşağılık olarak görülürler. Tarihte de günümüzde de bunun örnekleri çoktur.”

         Bugün Hizbullah Hareketi’nin düşmanları fiili saldırının yanında, Propaganda yoluyla Cemaatin heybet ve görkemliliğini kırmaya çalışıyorlar. Bunu gerek basın yayın gerekse televizyon yoluyla yapmaya çalışıyorlar ki, Cemaatin halk nazarındaki heybet, görkem ve teveccühünü kırabilsinler. Zaten heybeti, görkemi ve teveccühü kırılan bir hareket düşman için artık tehlike olmaktan çıkar. Bunu bilen İslam düşmanı Kemalist rejim bütün yoğunluğu ile Cemaatin bu yönünü kırmaya çalışmaktadır. Bu kirli emellerine ulaşmak için de halk nazarında Müslüman olarak görülen bir Fesat Grubunu da kullanarak Müslümanlara karşı komplo, karalama, iftira ve ihanetlere kadar varan yöntemleri kullanarak Hizbullah Hareketi’nin şanını lekelemeye çalışmaktadırlar. Ama Kemalist rejim ve işbirlikçi Fesat Grubu bilsinler ki, Hizbullah Hareketi, birçok badirelerden geçerek bu günlere gelmiştir. Onun hamurunda mazlumların emek, çile, kan, gözyaşı ve duaları vardır. Tarih boyunca hiçbir silah ve propaganda mazlumların emeğine, çilesine, kanına, gözyaşına ve duasına galip gelmemiştir ve bundan sonra da gelmeyecektir. Daima da mazlumların çilesi, kanı, gözyaşı ve duası galip gelerek, zalimleri boğmuştur. Tarihte de günümüzde de bu böyledir ve gelecekte de bu böyle olacaktır.    

         Bir hareket için en önemli nokta toplum nazarındaki heybet, görkem ve teveccühüdür. Eğer bir hareket bunları kaybederse, hareket olma vasfını yitirir ki artık ona hareket denilemez. Dolayısıyla Müslümanlar için Hizbullah Hareketi’nin şahs-i manevisi, heybeti, görkemi ve teveccühü her şeyden evladır ve Cemaatin aziz mensupları, Cemaatin bu vasıflarını canları kadar kıymetli bilirler ki, kendi şahsında bir zarar gelmesini istemedikleri gibi, başkaları tarafından da Cemaatin heybet ve görkemine zarar vermesine asla müsaade etmezler.  

         Selam ve muhabbetle.

CUDİ NUHOĞLU