Ey kara toprak her zerren çatlasa da soğuktan, Sana şerefsiz bir şekilde dönmeyeceğiz. Hiçbir zaman hiç kimseye pes etmedik biz, Ya özgürlük, ya ölümdür seçeneğimiz. Açlık kıvrandırsa da kök yeriz, Susuzluk bezdirse de taşların suyunu içeriz. Çeçen Halkının karakterini en iyi yansıtan Çeçen Milli Marşının her iki mısranın sonu Lailahe İllallah tevhit kelimesi ile bitiyor ve her ikilinin sonunda Tevhit kelimesinin olması Çeçen Halkının Allah’a olan sadakatlarını, inanç ve itikatlarını sembolize etmektedir. İşte bu halk 400 yıldır Allah’a olan bu sadakat, inanç ve itikatla bağımsızlık uğrunda Ruslarla yaptığı mücadeleden vazgeçmeyerek yok olma pahasına da olsa direndi. Bu halk cesaretiyle ve bağımsızlığa olan düşkünlüğüyle tarihe geçti. Belki tarihte hiçbir halkın mücadelesi Çeçenlerin mücadelesi kadar asırlarca devam etmemiştir. Müslüman Çeçenlerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi 18. yüzyılın sonlarında başlamış, Çeçen Müslümanların lideri İmam Hamzat’ın şehit edilmesinden sonra bağımsızlık mücadelesinin başına geçen Kafkasların kartalı Şeyh Şamil’in 1834 yılından 1859’a kadar Ruslara karşı kahramanca direnmesi ile doruğa çıkmıştı. Ama şeyh Şamil’in tüm bu kahramanca direnişine rağmen Rusya Çeçenistan’a hâkim oldu. Rusya Çeçenistan’a hâkim olmasına oldu da ama Çeçenler hiçbir zaman bağımsızlık mücadelesinden vazgeçmedi. Şeyh Şamil’in başlattığı bağımsızlık mücadelesi ve İslami direniş günümüze kadar devam etti ve görünen o ki bu mücadele bağımsız ve özgür bir Çeçenistan oluncaya kadar da devam edecektir. Bağımsızlık ve özgürlük yolunda birçok lider ve devlet başkanını şehit veren Çeçenistan’ın en önemli isimlerinden birisi de hiç şüphesiz Aslan Mashadov’dur. Çeçenistan topraklarının bağımsızlığı için bütün hayatını adamış bir şahsiyet olan Mashadov, şehadetine kadar çok önemli görevlerde bulundu. Aslan Mashadov’un ailesi 1944 yılında Stalin tarafından Kazakistan’a sürgün edilmişti. İşte Aslan Mashadov 1951 yılında sürgünde doğdu. Kazakistan’dan Çeçenistan’a 1957 yılında 6 yaşında bir çocuk iken ailesi ile beraber döndü. Sovyet ordusunda topçu subayı olarak göreve başladı ve 1972’de Tiflis Askeri Topçu Akademisi’nden mezun oldu. Macaristan, Litvanya ve Rusya Federasyonu’nun bazı bölgelerinde Sovyet ordusunda görev yaptı. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ordudan ayrıldı ve 1992 yılında Çeçenistan’a geri döndü. Çeçenistan’a geri dönen Aslan Mashadov, Cahar Dudayev öncülüğündeki bağımsızlık mücadelesindeki yerini aldı. Dudayev’in devlet başkanlığı sırasında Genelkurmay Başkanlığına getirilen Mashadov, bu görevi üstün başarı ile sürdürdü ve birinci Rus-Çeçen savaşının kazanılmasında önemli etkileri oldu. 1996'da birinci savaşın son bulmasından sonra Çeçenistan’ın uğradığı yıkım ve tahribattan toparlanması için çaba sarf eden Mashadov, 27 Ocak 1997'de yapılan seçimde %63 oy alarak Çeçenistan Cumhurbaşkanlığı görevine getirildi. Aslan Mashadov, halkına derin muhabbet duyan, sorumluluk duygusu taşıyan ve halkın bağımsızlık mücadelesi yolunda pes etmemeye yeminli, mücadeleci bir devlet başkanı idi. Ruslar, Mashadov’ un yaşlı amcası, teyzesi ve halasını kaçırıp işkence yaparak ona haber gönderirler : “Akrabaların elimizde, sen savaşı terk edeceksin, istediğin yere gidebilirsin. Aksi halde hepsini öldüreceğiz.” derler. Aslan Mashadov onlara: “Onlar elinizde isterseniz öldürebilirsiniz. Tüm Çeçenler benim akrabalarım ve siz onları da öldürüyorsunuz. Ben savaşı durduramam!” der ve tavizsiz bir şekilde Çeçenistan’ın bağımsızlık yolundaki kararlılığını ortaya koyar. Rusların Aslan Mashadov’un akrabalarını kaçırarak pazarlık konusu yapması ve bu şekilde Mashadov’dan tavizler koparması yönündeki teklifleri karşındaki Mashadov’un: “Ben her Çeçen gibi dinim ve ülkem adına savaşmak için Allaha söz verdim. Sizin pazarlık teklifinizi elimin tersiyle itiyorum. Allah’la pazarlık yapan, insanların pazarlık tekliflerine aldırış etmez.” tavrı takdire şayandır. Savaşın bitmesi için birçok girişimlerde bulunan Mashadov, barış konusundaki samimiyetini göstermek için Şubat 2005’te tek taraflı olarak ateşkes ilan etti. Mashadov’un tüm barış girişimlerine rağmen her seferinde Rusya ve dünya kamuoyu tarafından görmezlikten gelindi. Tek taraflı ateşkes ilan eden Aslan Mashadov, barış çabalarının netice vereceği umudu ile Rus yetkililerle görüşmeyi kabul etti. Ama Rusların yeni bir ihaneti ile karşılaşacaktır. Ruslar tarafından her türlü güvence verilen Aslan Mashadov, görüşme için belirlenen yere gidince Rusya gizli servisi FSB elemanlarının kurduğu pusu ile karşılaşır ve teslim olması istenen Mashadov, teslim olmadan kahramanca çarpışarak o da Şeyh Şamil’den bu yana bağımsızlık yolunda şehit olan diğer liderler gibi sözüne sadık kalarak 8 Mart 2005 tarihinde şehadet şerbetini içti. Son olarak kendisinin çok anlamlı bir sözü ile konuyu bitirmek istiyorum: “Unutma, büyük savaşlar büyük kahramanlar ister.” Şehadetinin dördüncü yılında Lider Aslan Mashadov’u rahmetle anıyorum. Selam ve muhabbetle. CUDİ NUHOĞLU |