Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Bilakis onlar diridirler ancak siz fark edemiyorsunuz. (Bakara, 2/154)

Bir Hadis:
Büyüklerle oturunuz, alimlere sorunuz. Hikmet ehli ile düşüp kalkınız.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

DÜNYA ADALET’ E, ADALET ADİL’ E MUHTAÇ / CUDİ NUHOĞLU
Bismihi Subhanehu!

Evet! Hiç şüphesiz dünyanın bütün sakinleri ADALET’e muhtaçtır. Ancak adalet tatbik ister. Onu tatbik etmek için ADİL insana, ADİL idarecilere şiddetle ihtiyaç vardır.

“Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir.” (Nisa, 58.)

“Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.” (Nahl, 90.)

“Sevgi kalbi bir duygudur. Adalet ise aklın gereğidir. Sevgi beğenilene, adalet ise hak edene verilir.” ( Şehit Rehber )

Arapça bir kelime olan Adalet, A-de-le fiilinden bir mastar olup doğru olmak, doğru davranmak, aynı düzeyde yapmak, düzenli ve dengeli davranma, her şeyin ve herkesin hakkını vermek, haksızlıklardan uzaklaşarak orta yolu tutma, bir şeyi yerli yerine koyma, düzen, ölçü, dengeli davranış, insaf, eşitlik, tarafsız hüküm, hak gözetme, hakkı yerine getirme gibi anlamlara gelir. Adaletin zıddı zulümdür.

Hz Adem’in yaratılışından bugüne kadar insanoğlu birçok devir ve çağ atlatmıştır. İnsanlık tarihi, içerisinde adaletleri ile çağları aydınlatan veya zulüm ve tuğyanları ile çağları karanlık ve zulmetlere boğan idarecilerle doludur. Peygamberler ve peygamberlerin takipçileri olanlar aydınlık ve adaletin zirve noktadaki temsilcileri iken, Firavun, Nemrut, Ebu cehil ve bu zihniyette olanlar da karanlık ve zulmün zirve noktadaki temsilcileridirler. İnsanlık tarihi hak, hukuk ve adaleti temin ve üstün kılmaya çalışanlar ile kendi heva ve heveslerine dayanan yönetimsel hegemonyalarını kurmaya çalışan zalim ve diktatörler arasındaki mücadele tarihidir.

Bu heva ve hevesine uyan ve halkı da kendi çıkarları için alet edinen zalimlerle yapılan adalet ve özgürlük mücadele tarihinde adalet savaşçılarının zaferleri, kahramanlıkları tarih kayıtlarından nesilden nesile aktarılmış ve her dönemde insanlık için yol gösterici olmuştur. Çünkü adalet mülkün, evrenin, devletin, idarenin, hayatın ve her şeyin temeli ve rüknü olduğundan adalet temeli üzerinde kurulmayan hiçbir şeyin ayakta kalma kudreti ve şansı yoktur. Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır. Zulmün olduğu yerde de insanlık namına hiçbir insani değerden bahsedilemez. Çünkü insan artık köleleştirilmiş, en değerli varlık sebebi olan özgürlük ve hürriyetini kaybetmiştir. İşte hakka, adalete dayanmayan sistemler tarih boyunca insanlığı bir çok felaketlere duçar etmiş, yer ve göğü titreten zulüm ve cinayetlere imza atmıştır. Bu zulüm temsilcileri; Firavunlar, Nemrutlar, Ebu cehiller, Kemaller, Saddamlar, Şaronlar, Bushlar…ve onların takipçileri olanlardır. Adalet ve özgürlüğün temsilcileri ise peygamberler, peygamberin varisleri Ehli Beyt imamları, alimler, Aliler, Ömerler, Saitler, Hüseyinlerdir.

Kutlu, nurlu ve adalet dönemi olan asr-i saadet döneminden sonra Halifeliğin saltanata dönüştüğü Emevi Devleti ile beraber dünya bir daha adaletin gerçek yüzünü görmedi. Ve artık adalet, idarecilerin çıkar, heva ve heveslerine göre uygulanır bir hale getirildi. Ömer Bin Abdülaziz iktidara gelince kendinden öncekilerin yaptığı tüm haksızlıkları ve adaletsizlikleri telafi etmeye çalıştı. Kimin elinde haksız alınan mal varsa ya hak sahibi bulup iade edecek ya da Beytülmal’e bırakacaktı. Fakat işe kendi nefsinden başlamak istiyordu. Menkul, gayri menkul ne kadar malı varsa tetkik ve tahkik etti. Öz ve helal malından geri kalan neyi varsa hepsini hazineye teslim etti. Bir ara gözü parmağındaki yüzüğe ilişti. Düşündü: Bu yüzüğün taşını ona Velid b. Abdülmelik vermişti. O da onu mağrip diyarından getirmişti.. Bu da onun hakkı değildi.. Hemen yüzüğünden o kıymetli taşı çıkardı ve Beytülmal’e iade etti.

Kendi nefsinde bizzat bunu tatbik ettikten sonra düşüncelerini tatbik sahasına koydu. Valilere gönderdiği emirlerle Muaviye zamanından kendi zamanına kadar meydana gelen ne kadar haksız mal edinme varsa geriye iadesini istedi.. Ve hayatının sonuna kadar bu mücadelesinden vazgeçmedi..

Ömer Bin Abdülaziz tekrar o adalet ve saadet dönemini geri getirmek ve Vahyin ruhuna uygun olarak adaleti tesis etmek istemiş ve tüm icraat ve gayretleri bu yönde olmuştur.

Hukuk karşısında bütün insanlar eşittir. Soy sop, makam ve hanedan ailesinden olmak hiçbir surette ayrıcalık vesilesi ve payesi olamaz.

“Ey İnananlar! Kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhlerine de olsa, Allah için şahit olarak adaleti gözetin; ister zengin, ister fakir olsun, Allah onlara daha yakındır. Adaletinizde heveslere uymayın. Eğer eğriltirseniz veya yüz çevirirseniz bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.” ( Nisa, 135 )

Ömer b. Abdülaziz'in, Medine valisi Ebu Bekir b. Muhammed'e yazdığı bir mektubunda ne kadar hak ve hukuka dikkat ettiği yönüyle zikretmeğe değerdir:

“Evinde oturup durmaktan sakın. İnsanlar arasına gir ve meclislerinde hiç kimseyi biri diğerine tercih etme. ‘Bu Emir'ül Müminin hanedanındandır, onun akrabasıdır’ deme. Zira bugün ehlimle diğer şahıslar, benim yanımda müsavidirler. Hatta ben, kendileriyle münazara ve münakaşa edenlere zulmedebilirler düşüncesiyle, kendi ehlimden olanların durum ve vaziyetlerini diğerlerinden daha çok araştırıp tetkik ve tahkik ettiriyorum.. Bir meselede müşkülatın olur ve zorlanırsan, hemen bana yazarsın.”

Hazineden Ömer Bin Abdülaziz’e gösterilmek üzere çıkarılan misk yanına getirilince, burnunu kapadı. Sebebini soranlara: “Hakkım olmayan bir kokuyu koklamaktan, Allah'a sığınırım,”dedi. Bu ne müthiş ve bu ne derin bir adalet anlayışı idi ki, hakkı olmayan bir kokuyu dahi koklamıyor ve burnunu tıkıyordu.

Kendileri ile danıştığı ve istişarede bulunduğu kişilerden ilk şart olarak adalet mefhumunu arıyor ve şartlarını şöyle sıralıyordu:

1) Bana adaleti göstermek

2) Hayırda yardımcı olmak

3) İhtiyacını söyleyemeyenlere aracılık yapmak

4) Yanımda kimseyi gıybet etmemek

5) Yüklendiği vazifeyi yerine getirmek

Asırlardır dünya adalete susamış, muhtaç ve adalet savaşçılarını beklemektedir.

Eğer bugün dünya, İslam adaletine göre kurulu değilse, zulüm her tarafı kaplamış, mazlumlar, mustazaflar ve yalın ayaklılar feryat edip adalet ve özgürlük savaşçılarını bekliyorlarsa, sorumluluk sahibi Müslümanların kendi yataklarında rahat uyumaları ve geçici-aldatıcı dünyevi hesaplar peşinde koşmaları düşünülemez. Buna rağmen bu rehavet içinde olanları anlamak mümkün değildir.

Selam ve muhabbetle…Adaletli duruşunuz kavi olsun.

CUDİ NUHOĞLU

Diger Basliklar
   UNUTMAK MI? ASLA!..
   DAVA ÖNCELİKLİDİR
   ÇİYAYÊ CUDİ VEYA ÇİYAYÊ BÊXÊR OLMAK
   2011 DİKTATÖRLERİN DÜŞÜŞ YILI
   TC VE PKK'NIN KUYRUK ACISI
   HİZBULLAH'A DÜŞMANLIK KİMSEYE FAYDA GETİRMEMİŞTİR
   TC MAHKMELERİNE GÖRE SEVİNMEK BİLE SUÇ
   GELECEK RAHATINI TERK EDENLERİNDİR
   ŞEHİT REHBER HÜSEYİN'İ ANLAMAK
   BU CEMAATİN KÜLLERİNDEN ON CEMAAT ÇIKAR
   ÇÖZÜM ODAKLI ANLAYIŞIN ÖNÜ DAİMA AÇIKTIR
   HİÇ KİMSE VAZGEÇİLMEZ DEĞİLDİR
   MÜSLÜMAN KÜRD HALKININ MUHKEM KALELERİNİ YIKMAK İSTİYORLAR
   MÜCADELE AŞKI
   HİZBULLAH'IN İFTİHARI / CUDİ NUHOĞLU
   HİZBULLAH KÜRDİSTAN'IN GERÇEĞİDİR / CUDİ NUHOĞLU
   KÜRD MESELESİ / CUDİ NUHOĞLU
   MÜCADELEDE TEŞKİLATIN VAZGEÇİLMEZLİĞİ / CUDİ NUHOĞLU
   MÜSLÜMAN KÜRD HALKININ İFTİHARI ŞEYH SAİD / CUDİ NUHOĞLU
   KENDİNİ DAVANIN SAHİBİ OLARAK GÖRMEK / CUDİ NUHOĞLU
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git