Herkesin en iyi arkadaşı onun aklıdır. Akıl, öyle bir arkadaştır ki yirmi dört saat insanla beraberdir, insandan ayrılmaz. İnsanı bırakması ve terk etmesi ancak akli fonksiyonlarını yitirmesi ile olur. Dünyada insana akıl kadar değerli ve mühim bir şey verilmemiştir. Eğer bir insanda, aklının noksan veya başkalarının aklından daha düşük olduğu kanısı oluşursa, hayat onun için anlamsız ve statik olur, yaptığı veya yapacağı her işe de tereddütle bakar ve böylelerinden de başarı beklenemez. Çünkü artık aklına güvenmez ve güvenmediği için de kendini daima başkasına muhtaç görür. Kendini yetersiz, eksik, bağımlı ve muhtaç gören kişi ise, zamanla özgüven duygusunu yitirir. Özgüven duygusunu yitiren bir kimsenin başarılı olma olasılığı azalır. İnsan, olaylar karşısında bazen kararsız kalır ve çözüm üretemez hale gelir. Hani avamca bir deyim ile “Tıkandım, kafam çalışmıyor” diye bir noktaya gelinir. Bu tür mazeretler bizzat insanın ürettiği ve aslında gerçek olmayan, aynı zamanda insanın gelişmesinin önündeki engellerdir. Gerçekten tıkanma veya aklın çalışmaması diye bir şey yoktur. Aklı kullanmama ve akıldan yeterince istifade etmeme vardır. Eğer akıldan iyi derecede ve yeterince istifade edilebilirse insanoğlunun bu dünyada çözemeyeceği ve halledilemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Çünkü dünyada hiçbir şey çözümsüz değildir ve her şeyin bir çözümü var olduğu gibi belki birden fazla çözüm alternatifleri de vardır. Eğer insana bir problem çözümsüz ve halledilemez gibi geliyorsa, bu demek değildir ki bu problemin çözümü ve hal yolu yoktur. Bir sorun, mesele ve hastalık varsa, muhakkak onun çözümü, halli, ilacı ve tedavisi de vardır. Kişi, sorun ve olaylar karşında aciz ve çaresiz kalarak meseleyi çözüm ve neticeye götürmeye yönelik tıkanıp ve aklı çalışamaz duruma gelmişse, bu, sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklanmıyor, kişinin kendi bakış açısından kaynaklanıyordur. Halbuki doğru bir bakış açısıyla meseleye baksa, çözümünün ne kadar basit olduğunu görecektir. Genel olarak taassubu olan, önyargılı ve zihni menfileşmiş kişiler; sorunlara, meselelere ve olaylara tek bir zaviyeden ve dar bir bakış açısıyla baktıklarından, bunların sorunlar karşısında sağduyu ile durabilme, halletme, çözüm alternatifleri geliştirme gibi irade ve yetenekleri zayıf olur. Eğer bu zaviye ve bu bakış açısında meselenin çözümü yoksa, konu ona çözümsüz ve girift gibi görünür. İşte genelde meseleler karşısında tıkanan ve aklı çalışamaz duruma gelenler bu tür insanlardır. Müslümanlar, hareket olarak İlahi dava ve tevhit mücadelesinin temsilcisi olduklarından ve bu mücadele sürecinde ilahi dava için çok kıymetli ve değerli bedeller verdiklerinden; ilahi davaya ve verilen bedellere halel gelmemesi için her şeyden önce kendilerini her türlü taassup, önyargı ve zihni karışıklıktan arındırarak, taassupsuz, önyargısız, müspet zihniyet, berrak düşünce ve sağduyuya odaklayarak kendi aklıyla beraber kardeşinin aklından da istifade ederek yol almalıdır. Akıl, yalnız başına yeterli değildir. İnsanoğlunun, kendi aklı yanında başka akıllara da ihtiyacı vardır. Çünkü bir insan her yönüyle kendine yetmemektedir. Bir bilgeye sormuşlar: “Akıllı kimdir? Aklını kullanabilendir. Peki en Akıllı kimdir? Aklı ile beraber başkasının aklını kullanabilendir” demiştir. Eğer Müslümanlar bugün mücadelesini verdiği İlahi davada başarılı olmak istiyorlarsa ve bu dava ve mücadele için verilen aziz bedellerin de zayi olmasını istemiyorlarsa, bilgenin bu sözünün gereğini yaparak, başta Allah’ın insana en büyük lütuf ve nimeti olan kendi akıllarını kullanmakla birlikte, kardeşlerinin akıllarından ve ehil insanların da bilgilerinden istifade etmelidirler. Nitekim bir hadiste buyruluyor ki; “Hikmet Mü’min’in yitiğidir, onu nerede bulsa alır”. Davası, idealleri ve hedefleri büyük olanlar, yalnızca kendi akılları ile yetinmezler. Bu neviden insanlar, en yüksek derecede akıllarını kullandıkları gibi başkalarının aklından da istifade etmesini bilirler. Ama alelade, sade ve bir ideali olmayan insanlar, başkalarının akıllarından istifade etmekten ziyade, sadece kendi akıllarıyla yetinirler. Dava ve mücadele yolunda son nefese kadar aklı ve mertliği en güzel ve yerinde kullanma dileği ile selam ve muhabbetle… M. CUDİ NUHOĞLU |