Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref 9 yıl şaibeli iktidarından sonra siyasi muhalefet ve halkın baskısına dayanamayarak istifa etmek zorunda kaldı. Pervez Müşerref 1999 yılında Amerikan’ın yardımı ile askeri bir darbe sonucu dönemin Nevaz Şerif hükümetini devirerek iktidarı ele geçirdi. 11 Eylül olayının gerçekleşmesinden sonra terörizm ile mücadele iddiası ile Amerikan’ın en önemli müttefiki oldu. Böylece, Kuruluş felsefesi ve sloganı “Allah yolunda Cihat” olan Pakistan ordusunu Amerikan’ın hizmetine vererek Taliban ve Elkaide`ye savaş ilan etti, komşusu Afganistan`ın yabancılar tarafından işgal edilmesine yardımcı oldu ve ülkesi Pakistan`ı terörizm ile mücadele adı altında Amerika ve İsrail’in çıkarlarını koruyan bir ülke haline getirdi. Amerika ile arası o kadar iyi idi ki Amerika Başkanı George W. Bush geçen sene ona kardeşim diye hitap etmişti. İsmi; Şereflenmiş, yüceltilmiş, şerefli, onurlu veya onurlandırılmış manasına gelen Müşerref, eğer isminin manası ile amel etse idi veya geçmişte sırtını Amerika’ya dayayan liderlerin veya devletlerin akıbetlerinin ne olduğunu dikkate alarak gereken dersleri alsaydı, hiç olmazsa komşusu olan İran Şahı’nın yakın tarihte başına gelenlere bir ibret gözüyle baksaydı asla Amerika Başkanını kardeş kabuk ederek Amerika ve İsrail devletine sırtını dayayıp onların vaatleri ile amel etmezdi. Ama demek ki Müşerref, ismindeki o yüce manayı ve tarihteki diktatörlerin de nasıl bir akıbetle karşılaştıklarını anlamamış olacak ki, şerefi ve onuru tercih edeceğine Amerika Devleti’ne sırtını vermekle zilleti ve onursuzluğu tercih etmiş oluyor. 9 yılık iktidarı boyunca Müşerref’in en büyük destekçisi ve hamisi Amerika ve Pakistan ordusu oldu. Ama son dönemlerde siyasi muhalefetin ve halkın yükselen sesleri karşında Müşerref’i kurtaramayacaklarını anlayan Amerika ve Pakistan ordusu desteğini çektiler. Amerika daha önce Pakistan’ın en küçük meselesine dahi müdahale ederken, bu sefer Müşerref konusu Pakistan’ın iç meselesidir ve Amerika müdahale etmeyecek açıklamasını yaptı. Pakistan ordusu ise tarafsız kalacağını ve hiçbir tarafı himaye etmeyeceklerini beyan etti. Müşerref’in iktidarı süresince Pakistan’da bir çok önemli olaylar yaşandı ki muhalefet bu olayların müsebbibi olarak Pervez Müşerref’i göstermektedirler. Onlarca Müslüman’ın öldürüldüğü Lal Camii baskını, Seçimden önce olağanüstü halin ilan edilmesi, Belucistan’daki bir kabilenin büyüklerinden Ekber Han’ın terör edilmesi, Benazir Butto’nun öldürülmesi ve yargı mensuplarının görevden alınması gibi olaylarda, direk veya endirek Müşerref’in parmağının olduğu konusunda hem siyasiler hem de halk hemfikirdirler. Dolayısıyla Muhalefet, Pervez Müşerrefin bu hadiselerden dolayı mahkemeye çıkarılmadan dışarıya çıkmasına müsaade etmeyeceklerini dile getiriyorlar. Hatta ellerinden gelse idama kadar götürecekler. En büyük muhalefet partisi Cemaat-i İslami’nin dış ilişkiler sorumlusu ve sözcüsü Abdulğaffar Aziz “Pervez Müşerref, bir çok adımları, kanuna aykırı yapmıştır. O, siyasi özgürlükleri sınırlandırdı ve ülke için aşılmaz sorunlar getirdi. Dolayısıyla muhakeme olmadan Müşerref’in ülkenin dışına çıkmasına izin vermeyeceklerini” söyledi. Ama ellerinden gelse Amerika, İsrail, İngiliz ve Suudi Arabistan gibi ülkeler bu işin gerçekleşmesine izin vermeyeceklerdir. Aynı ülkeler sürgünde yaşayan muhalefet parti liderleri Benazir Butto ve Nevaz Şerif’in Pakistan Hükümeti’nin yeniden yapılanmasında ve şekillenmesinde Müşerref ile anlaşmasını sağlamıştılar. Hükümetin yeniden şekillenmesinde; Müşerref cumhurbaşkanı, Benazir Butto ise başbakan olacaktı. Ama Benazir’in bir suikasta kurban gitmesiyle bu plan gerçekleşmedi. Dolayısıyla bu ülkeler Müşerref’in idam edilmesine asla müsaade etmeyecekler. Çünkü daha sonraları Müşerref’e ihtiyaç duyabilirler. Amerika’nın Ortadoğu’daki hedefi Siyonist rejimi korumak ve inkılabi İslam düşüncesinin yayılmasını ve iktidar olmasını önlemektir. Amerika’nın attığı bütün adımlar bu esas üzerinde olmuştur. Ama Amerika’nın bütün bu gayret ve çabalarına rağmen şimdi Ortadoğu, Siyonist Rejimin zayıf ve güçsüzlüğüne, Amerika’ya sırtını dayayan ve Amerika’nın programları paralelinde iş gören siyasi parti ve hükümetlerin çözülüş ve yok oluşlarına şahit olmaktadır. Pakistan’da Müşerref’in istifası ve gelişen diğer olaylar gösteriyor ki Amerika yanında yer alarak politika geliştiren hiçbir siyasi parti Pakistan halkı içerisinde yer edinemez. Pakistan’ın bekası ve burhanlardan kurtuluşu Amerika politikasını takip ederek değil, iç ve dış siyasetini İslami çizgide yürütmek ve halka dayanmak sureti ile olur. Pervez Müşerref’in Pakistan cumhurbaşkanlığından istifa etmesi ile Pakistan halkının Müşerrefin istifasını sevinç ve kutlamalarla karşılaması, Amerika destekli diktatör lider ve hükümetler için çok büyük bir derstir. M. CUDİ NUHOĞLU |