“Kim Allah'ı, O'nun Resulünü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphesiz galip gelecek olan Hizbullah’tır.” (Maide 56) Tarihte ve günümüzde kazanılan zafer, başarı ve muvafakkıyetlerin sebepleri, sırları, görünen ve görünmeyen yönleri insanların merak, ilgi ve araştırma konusu olmuştur. İşte bu zaviyeden bakılarak herkes Hizbullah’ın zaferlerinin sırlarını merak edip, bu nasıl bir harekettir ki dünyanın yenilmez dördüncü ordusu olarak görülen ve en gelişmiş silahlarla donatılan İsrail ordusunu üç seferdir yenilgiye uğratıyor? Hizbullah’ın 1981- 1982 teşkilinden bu yana kendi tarihlerinin ve aynı zamanda Arap ve İslam alemi için gurur verici ve İsrail içinse kahredici Hizbullah’ın en önemli ve dönüm noktası teşkil eden zaferleri şu şekilde sıralayabiliriz: Hizbullah’ın birinci zaferi; 2000 yılında Siyonist işgal ordusunu Güney Lübnan’dan çekilmeye mecbur ederek, Siyonist ordunun yalnızca Şeba çiftliklerini elinde bulundurarak zelilane bir şekilde Güney Lübnan’dan çekilmesi. İkinci zafer de 33 Günlük savaş idi ki, 33 gün boyunca Amerika ve bütün Batılı devletler ve onların uşaklığını yapan bazı (halkı Müslüman olan) ülkeler, 24 saat Hizbullah’ın yenilgisini beklerken Hizbullah onların gözleri önünde Siyonist ordusunu yenilgiye uğrattı. Hizbullah bu zaferle İsrail’i yenilgiye uğrattığı gibi aynı zamanda İsrail’in şahsında ABD, Batılı devletler ve diğer destekçi devletleri de yenilgiye uğrattı. Hizbullah’ın üçüncü zaferi ise İsrail ile yapılan esir mübadelesidir ki ilk olarak İsrail’e taviz verilmeden kayıtsız şartsız İsrail’i esir değişimine mecbur eden bir antlaşmadır. Hizbullah zaferleri iyi tahlil edildiğinde; bu zaferlerle Hizbullahın gün be gün zirveye doğru gittiğini gerek Lübnan’da, gerek Arap toplumlarında ve gerekse diğer İslam toplumlarında Hizbullah’ın en itibarlı ve genel sekreteri Seyit Hasan Nasrullah’ın ise dünyanın en sevilen lideri olduğu neticesini vermiştir. İsrail açısında değerlendirildiğinde ise bu zaferlerle İsrail’in ilerleyişi durdurulmuş, İsrail devleti ve ordusunun da ankebutun ağından daha zayıf, çürük ve kof olduğu bütün cihana gösterilmiştir. Hizbullah’ı İsrail Siyonist Devlet’i karşısında başarılı kılan sırlarlardan en önemlisi ve asli olan bir tanesi “Allah’a iman ve O’na olan tevekkül” dür. İman ve tevekkül; zafer ve başarının öyle bir sırrıdır ki Hizbullah güçlerini yirmi yılı aşkındır sürekli ve can siperane olarak dünyanın dördüncü ordusu karşısında mukavemet göstermesini ve durmasını sağlıyor. Hizbullah’ın güvenilir kaynaklarından birisi bu konu hakkında şöyle diyor: “ Hizbullah’ın o kadar manevi havası ve ruh hali yüksektir ki eğer yüz sefer bu savaş gerçekleşirse tekrar tahammül edebilir. Gerçekten bunu hissediyoruz ve görüyoruz. 33 Günlük savaş Receb ve Şaban ayına rastlamıştı. Mukavemet güçleri yüzde 90, 33 Günlük savaş için hazır idi. Şimdi de yeniden böyle bir savaş olursa Hizbullah Güçleri böyle bir savaşa hazırdır ve düşmanı Lübnan’dan kovmaya muktedirdir.” Hizbullah’ın Allah’a olan güçlü imanı, tevekkül ve Mukavemet Güçlerinin cesaret ve kahramanlığı, onun Siyonist ordu karşında ayakta kalmasını sağladı. Hizbullah zaferinin diğer sırrı ise, Hizbullah hiçbir zaman Siyonist ordusuna karşı ok, kılıç gibi ilkel silahlarla savaşacağız demedi. Hep hedefinde çağın gelişmiş silahlarına sahip olmak ve teknolojiyi en iyi şekilde kullanmak vardı ve bu yönde de Askeri silah ve teknolojiyi elde etmek için programlar geliştirerek, neticede İsrail’i ortasında vuracak gelişmiş silahlara sahip oldu . Zafer kazanma, dava ve mücadele yolunda başarılı olmanın şartı; Allah’a iman ve Allah’a olan tam tevekkül, her konuda iyi bir programa sahip olmaktır. M. CUDİ NUHOĞLU |