Hizbullah Cemaatini Ergenekon ile ilişkilendiren tüm art niyetlilere : “Sizler müfterisiniz.” Eğer söylediklerinizde doğru iseniz Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu’nun kafirleri övücü bir tek sözünü veya onlarla beraber çekilmiş bir tane fotoğrafını veya konuşulmuş bir telefon kaydını gösterin ki inandırıcı olsun. Aksi takdirde herkes size yalancı diyecektir. Bu hususta hodri meydan diyerek şer güçlerine hizmet eden bütün medyaya ve bu doğrultuda yazı yazan tüm yazar-çizerlere seslenerek diyorum ki bir kanıt gösterin. Aksi taktirde yalancı olduğunuzu kabullenmiş olursunuz. İlk olarak eğer kanıtınız, kendi ağzıyla gay olduğunu itiraf eden bir Haham’ın “filan paşanın yanına gittim, Alamut Kalesi Ve Dağların Şeyhi Hasan Sabah isimli kitabı bana verdi. Kitabı okuduktan sonra Hizbullah’ın da Veli Küçük ve Teoman Koman paşa tarafından kurulduğuna kanaat getirdim.” Şeklindeki sözleriyle; bunu, hiçbir akliselim sahibi delil olarak gösteremez. Ayrıca bir haham’dan Hizbullah’ı övmeyi bekleyemezsiniz. Gerçi basiretsiz Ergenekon savcıları hahamın sözleri doğru imiş gibi yansıtmayı ihmal etmemişler. İkincisi: Hizbullah’tan ayrılan Ahmet isimli kişinin sözlerini kendinize delil gösterip Şehid Rehber’in Sendika seçimine girdiği tarihlerde Yüzbaşı Temel Cingöz Batman Komando taburunda görevli olduğu ve Hüseyin Velioğlu ile görüştüğünü söylüyorsunuz. Bununla birlikte Temel Cingöz’ün “ İznimiz olmadan kimse sendika seçimini kazanamaz” dediğini de aktarıyorsunuz. Halbuki neticede muhalifi olan PKK adayının kazandığını de söylüyorsunuz. Sizin bu mantığınıza göre dahi Hüseyin Velioğlu, Temel Cingöz tarafından desteklenmediği ve seçimi Cingöz’ün desteklediği PKK adayının kazandığı görülmektedir. Bunun gibi sizin getirdiğiniz delillerde dahi Hizbullah’a karşı grup oluşturarak çalışmalarına engel olunmuştur. Komplo ve hilelerle o zaman dahi Hizbullah’a karşı PKK’nin adayı desteklenmiştir. Üçüncüsü: Hizbullah Cemaatini Ergenekon çetesi ile ilişkilendirmek istediğinizin bir delili de “Efendim onlarda çıkan bombalar ile Hizbullah’ta çıkan bombalar aynıdır.” Bunun da aslı astarı yok. Çünkü iddianamede sözü edilen Ağrı’da Hizbullah Cemaatine mensup kişilerde bombalar yakalanmamıştır. Bu iddia doğru olsa bile Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde hangi köye gidilirse- korucu köyü olsun olmasın- onlarca M.K.E’ye ait el bombası bulabilirsiniz, satın alabilirsiniz. Hele doksanlı yıllarda çok daha rahat bir şekilde bulunurdu. Sizin bunu delil göstermeniz basitliğinizi göstermekten başka bir şey değildir. Söz konusu bölgelerde yaşayanlar çok iyi bilirler ki arama amaçlı evlere baskın yapan askerler cemaat mensuplarını tutuklamak amacıyla evlere kendi bıraktıkları silahları evde bulduk imajını vererek “ komutanım işte silah buldum” demeleri çok olmuştur. Dördüncüsü: Size Şehid Rehber için “HÜSEYİN VELİOĞLU'nun AYDA BİR ORTADAN KAYBOLDUGUNU, BİR HAFTA SONRA DA GELDİĞİNİ, kendisinin nereye gittiği ve ne yaptığı sorulduğunda İstanbul' a İranlılarla görüşmeye gittim dediğini, Örgütte kaldığı uzun yıllar içerisinde elde etmiş olduğu tecrübelerden HÜSEYİN VELİOĞLU'nun bu kaybolmalarının söylendiği gibi İran' lılarla görüşme değil kendisini yönlendiren gizli güçlerle bir araya gelmesi olarak değerlendirdiğini, Ancak bu güçlerin kim olduğu hakkında somut bir bilgiye sahip olmadığını…” denmektedir. İddianame dikkat edilirse, bu meçhul şahsın söylediği gidiş gelişler doğru olsa bile, sadece kanaatlerini ve yorumlarını dile getirmektedir. Hiçbir somut bilgi vermemiştir. Kaldı ki Şehit Rehber Hüseyin Velioğlu, cemaat kurulduktan sonra hiçbir zaman yalnız başına kalmamış, gerek cemaatsel işleri ve gerekse güvenliği açısından beraberindeki arkadaşları tarafından yalnız bırakılmamıştır. Şu anda yaşayan pek çok kişi bunu bilmektedir. Yeri ve zamanı geldiğinde inanıyorum ki bu konuları aydınlığa kavuşturacaklardır. Sonuç olarak yaptığınız bu asılsız ve mesnetsiz ithamlar Şehid Rehber için değil, onun sıradan herhangi bir arkadaşı için dahi söz konusu olamaz. Bunun aksine methettiğiniz diğer oluşumların karanlık güçlerle ilişkilerini ve hatta çekilmiş fotoğraflarını gizleyemezsiniz. Eğer zerre miktarı vicdanınız varsa gerçekleri araştırıp hakkı ve doğruyu söyleyin yada susun. Ama ağzınız yalan söylemeye alışmış da bırakamıyorsanız bilin ki “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar”. Yüce Rabbimiz Kur’an-i Kerimde şöyle buyurmuştur. Gerçeği sürekli ters yüz eden (yalan söyleyen), günaha düşkün olan herkesin vay haline. [Casiye- 7] Molla Hüseyin |