Lübnan Hizbullahı’nın genel sekreteri Seyyit Hasan Nasrullah önemli bir konuşmasında İsrail’in yenileceğini ve yok olacağını şu şekilde karakterize etmişti: “İsrail, örümceğin evinden daha zayıftır.”
Hasan Nasrullah ne kadar da doğru söylemiş, Hasan Nasrullah’ın sözünün isabet ve doğruluğunu 33 Gün savaşları ve ondan sonra gelişen olaylar teyit etmektedir.
İsrail 2006 yazının yakıcı sıcaklığını dünyanın yenilmez ordusu(!) ve en gelişmiş ateş kusan silahların yakıcı sıcaklığını birleştirmek suretiyle Hizbullah’a (tabiri caizse) bir nevi cehennemi yaşatmak istedi. Çünkü bugüne kadar Arap orduları ile her karşı karşıya gelişinde onları mağlup etmiş, yenilmezliğini tescil ettirmiş ve Arap ordularına İsrail korkusunu salmıştı. Arap ordularını defalarca yenilgiye uğratan İsrail; düzenli ordusu ve yeterli silahı olmayan, hareket kabiliyeti sınırlı Hizbullah gibi bir örgütün, kendisinin karşısında ancak birkaç gün durabilir hesapları yapılıyordu. Ama durum ABD ve İsrail’in yaptığı hesap ve planlar gibi gitmedi, İsrail için tam tersi bir vaziyet ve gidişat oldu.
33 gün süren savaşta İsrail, ABD ve Batılı devletlerin desteğini de arkasına alarak yenilmez ordusu ve en gelişmiş silahları ile Hizbullah savaşçılarının ve sivil halkın üzerine bomba yağdırdılar. Ama daha önce yıllarca İsrail’in saldırı ihtimaline karşı yığınak ve her türlü tedbiri alan Hizbullah, maddi ve manevi imkanlar dahilinde donanım ve teçhizata sahip savaşçıları sayesinde İsrail ordusunu ağır bir yenilgiye uğratarak bugüne kadar tatmadıkları bir acıyı tattırdılar. Cehennemi sıcaklığı yaşayan Hizbullah değil, İsrail oldu.
33 gün savaşı ile İsrail ordusunun yenilmezlik efsanesinin tılsımı bozuldu ve gerçekten de Seyyit Hasan Nasrallah, İsrail’in örümceğin evinden / ağından daha gevşek, zayıf ve kof olduğunu bütün dünyaya gösterdi. 33 gün savaşı İsrail’in talihini tersine çevirdi ve bir daha da İsrail eski İsrail olmayacak ve gün be gün zillet içinde zevale doğru gidecektir.
33 günlük savaşlarda Hizbullah karşısında tarihinin en ağır yenilgisini alan İsrail, Gazze’de hakimiyeti ele geçiren Hamas karşısında da tüm ambargo ve saldırılara rağmen kayda değer bir başarı gösteremiyor. Ve Hamas direnişi İsrail’i zorluyor.
Hizbullah ve Hamas karşısında performans gösteremeyen İsrail, direniş örgütlerine baş eğmek zorunda kaldı. Daha önce Hamas’ı tanımayan ve asla bu hareketle dolaylı ve dolaysız görüşmeyeceğini söyleyen İsrail, ne oldu da Hamas’la anlaşmaya yanaştı? Biz biliyoruz ki İsrail ve ABD gibi İslam düşmanları, Müslümanlar karşısında güçlü ve üstün oldukları zamanlarda asla barışa yanaşmazlar. İsrail’in Hizbullah ve Hamas’ın şartlarını kabul etmesi gösteriyor ki İsrail, direniş örgütleri karşısında her zamankinden daha aciz ve güçsüz bir duruma düşmüştür. Ve İsrail’in her iki tarafla da anlaşmaya yanaşması, direniş ve mukavemetin neticesidir. Eğer İsrail’i zorlayan mukavemet ve sürekli direniş olmasaydı İsrail asla Hizbullah ve Hamas ile görüşme ve müzakere yapmaya yanaşmazdı.
Hizbullah, 33 günlük savaş ile İsrail karşısında askeri zafer, esirlerin mübadele müzakeresi ile de siyasi zafer kazanmıştır.
Hizbullah’ın vakarlı duruşu, sürekli mukavemet ve direniş göstermesi, zaman ve şartların siyasetini kendi lehine iyi kullanması, genel olarak dünyanın özelde Orta doğunun siyasi buhran ve meselelerini iyi algılayıp analiz etmesi … gibi konularda maharet göstermesi 33 gün savaşları, Lübnan grupları arasında yapılan Doha Müzakeresi ve en son İsrail ile varılan esirlerin mübadele anlaşması gösterdi ki Hizbullah artık Orta doğunun en büyük ve etkin aktörlerindendir. Nitekim gerek 33 gün savaşları, gerek Doha ve gerekse esirlerin mübadele müzakeresinde en kazançlı çıkan Hizbullah oldu.
Hizbullah ve Hamas direniş hareketlerinin İsrail’i zorlayıp Müzakerelere mecbur etmesi ve İsrail’in de çaresiz kalarak direniş hareketlerinin çoğu şartlarını kabul etmesi, tevhidi ve inkılabi Müslümanlar için emsal teşkil etmelidir ve bir ilham kaynağı olmalıdır.
Tevhidi ve inkılabi Müslümanlar her nerede ve hangi şartlarda mücadele ediyorlarsa etsinler, bu zahmetli, yorucu ve sürekli olan mücadelelerinde asıl olan çizgi, ilke ve öğretilerinde tağyire gitmeden, yer, zaman ve anın şartlarına göre strateji geliştirerek mücadele ederlerse karşılarındaki güç her kim olursa olsun örümceğin evinden daha zayıf ve gevşek olduğunu görecekler. Ve tevhidi ve inkılabi Müslümanlar bilmelidir ki artık Hizbullah bakış, Hizbullahi yol ve Hizbullahi duruştan başka Müslümanları selamete götürecek başka yol yoktur.
M.CUDİ NUHOĞLU