Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
Halka ve hakka dayanmayan Kemalist ve Baas türü rejimler, ayakta kalabilmek için iç ve dış düşmana ihtiyaç duyar. Halkı Müslüman olan ülkelerdeki bu tür rejimler, genellikle iç tehlike ve düşman olarak Müslümanları görürler. ABD ve Batılı devletlerin hegemonyasındaki bu rejimler geniş İslam coğrafyasında tevhidi düşünen Müslümanlara karşı her türlü zulüm ve işkenceyi yapabilmektedirler.
İşte İslam coğrafyasının en önemli parçasında da seksen yılı aşkındır hüküm süren Kemalist rejim, kendileri gibi Kemalistçe düşünmeyen ve yaşamayan herkesi düşman olarak telakki eder, “ya sev ya terk et” gibi çağdışı, ilkel bir yöntemle, Kemalist düşünceyi halka zorla kabul ettirmeye çalışmaktadır. Ya Kemalizm’i benimseyip seveceksin ya da Kemalistlerin ülkesi olan Türkiye’yi terk edeceksin. Çünkü onların fıtrat dışı anlayışlarına göre bu ülke Kemalistlerindir, Kemalistlerin dışında da hiç kimsenin bu ülkede yaşama hakkı yoktur.
Ya sev ya terk et anlayışı ile hareket eden Kemalistler için kendileri dışındaki herkes potansiyel düşmandır. Ve bu düşmanların imha edilmesi gerekir. Bundan dolayıdır ki, Kemalistler için her yola başvurmak meşrudur. Kemalizm’in bekası için hiç çekinmeden ülkeyi yakıp, toplumu soykırımdan geçirebilirler. Kürd ve Kürdistan için mücadele ettiğini iddia eden PKK de Müslümanlara “Ya PKK’nın hizmetine gireceksiniz ya da Kürdistan’ı terk edeceksiniz” şeklindeki tehdit ve zorbalıklarla kendilerini Kürdistan’ın yegane sahibi ve hamisi olarak görüyordu ve hala da böyle bir saplantı içerisindedirler. Kemalistler ve Apocuların temelde birbirlerine ne kadar benzedikleri aşikardır. Her ikisi de kendileri gibi düşünmeyen ve onların hizmetine girmeyenleri düşman olarak kabul ediyor ve kendilerini de imtiyazlı, efendi ve yaşadıkları coğrafyanın sahibi, ötekilerini ise hiçbir hak ve hukuku olmayan hizmetçi olarak görürler.
Yüzde beşi geçmeyen bu azınlık Kemalistler, seksen yıldır Müslüman çoğunluğa hükmederek, ülkeyi Müslümanlara zindan etmişlerdir. Onlar için demokrasidir, özgürlüklerdir, seçimle iktidar olmuşsun, AB kriterleridir… bunların hiçbir anlam ve önemi yoktur. Varsa yoksa Kemalizm, laiklik, üniter devlet… safsataları. Hararetli Atatürkçüdürler ama Atatürk’ten geçinirler. Kemalizm olmasa bunların hayatta kalmaları mümkün değildir. Çünkü Kemalistler 21. yüzyıl insanı değildirler. Bunlar ancak 1940’lardaki Türkiye’yi hayal ederler. Kemalistlerin dışındaki partiler değil yüzde 47, yüzde yüz oy alsalar bile, Kemalistlerin hizmetine girmedikleri müddetçe iktidarda kalma şansları yoktur.
Halkın bekçisi, muhafızı ve can güvenliğini koruyan değil, Kemalistleri ve rejimin bekçisi konumunda olan Kemalist ordunun kahramanlığı dış cephe ve savaşlarda kazandığı zaferlerden gelmiyor. Çünkü Cumhuriyetten önce orduya peygamber ocağı deniliyordu, büyük savaşlar yapmış ve İslam’a düşman değildi. Ama Cumhuriyetten sonra bu ordu Peygamber ocağından çıkarılıp, Kemalist ocağı haline getirilerek İslam ve Müslümanlara düşman bir ordu haline getirildi. Dolayısıyla bu ordunun Cumhuriyet tarihi boyunca; dış ceplerde girdiği ve kazandığı hiçbir kahramanlığı yoktur. Ama halkına, Müslümanlara ve Kürdlere karşı yaptığı iç savaşlarda kazandığı zafer ve kahramanlıkları vardır(!) Tabi eğer buna kahramanlık deniliyorsa.
Gücünün ve etkinliğinin zayıfladığını gören sivil Kemalistler ve asker Kemalistler, tekrar güç ve iktidarlarını pekiştirmek için birkaç yılda bir ya fiili ya da dolaylı olarak darbeler yapmaktadırlar. Tabi hemen tepeden yapmazlar. İlk önce darbeye zemin hazırlamak için Kaos ve kargaşa çıkarmaya çalışırlar. Siyasi ve iktisadi buhran oluştururlar. Hükümet ve devlet kurumlarını işleyemez hale getirirler. Böylece ortam psikolojik olarak darbeye hazır hale gelince de darbe yapılıp hükümet alaşağı edilir. İdamlar, siyasi yasaklanmalar, parti kapatmalar, zindan süreçleri… başlar. Kemalistlerin dışında herkes vatan haini, kendileri ise ülkeyi düşmandan kurtaran ve muzaffer olmuş bir ordunun mensubu olmaktan gurur duyarlar. İşte Türk Ordusu birkaç yılda bir yaptığı bu darbelerle kahramanlığını pekiştirir! CUDİ NUHOĞLU