Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Bilakis onlar diridirler ancak siz fark edemiyorsunuz. (Bakara, 2/154)

Bir Hadis:
Büyüklerle oturunuz, alimlere sorunuz. Hikmet ehli ile düşüp kalkınız.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

TÜRKİYE’DE ULUSALCI ÇETELEŞME HEP OLDU. / CUDİ NUHOĞLU
TC. Kemalist rejim kurulduğundan bu yana devlet yanlısı ve hukuk dışı ergenekonvari örgütlenmeler hep var olmuştur. Bu kanun dışı yapılanmaların kökleri TC’nın NATO üyesi olduğu 1950’lere uzansa da, bu tür örgütlenmeler Cumhuriyetten de eski, İttihat ve Terakki’ye kadar dayandırılabilir. 1950’lerden önce durumdan vazife çıkarıp harekete geçen yapılar vardı. 1943 tarihinde orgeneral Mustafa Muğlalı Van’ın Özalp ilçesine bağlı Kukur Deresinde 33 masum Kürd’ü ellerini arkada bağlayarak kurşuna dizmişti. Zaten bu ve buna benzer infazlar hemen hemen her Kürd ilinde görülmektedir. Kemalist Rejimin hukuk dışı çetelerinin Kürd illerinde yaptığı sayısız yargısız infaz ve cinayetleri mevcuttur. Eğer bir gün tarihçiler TC’nın Kürdistan ve illerinde yaptığı infaz, zulüm, cinayet ve soykırıma varan eylemleri araştırıp tespit edebilseler yer yerinden oynayacaktır. Kürdistan illerinde Kemalist rejimin mağdur etmediği hemen hemen hiçbir aile kalmamıştır. Herkes dolaylı ve dolaysız bir şekilde bu meşum rejimden çekmiştir.

Son günlerde kökleri derinlere dayanan 'Vatansever', 'ulusal', 'milli' gibi adlarla örgütlenen birçok yapının bileşimi olan Ergenekon’a yapılan operasyon gün geçtikçe genişliyor. Yakalanan Ergenekoncuların çeşitli meslek gruplarından olması dikkat çekicidir. Kemalist Ergenekon çetesinde yer alan şahıslara baktığımızda bu şahısların çoğunun emekli asker, gazeteci, yazar, siyasi parti lideri, bilim adamı ve rektörlerin…olması ülkenin ne ciddi tehlikeler altında olduğunu açıkça gösteriyor. Kadim tarihte çete, mafya türü hukuk dışı oluşumların içinde okumamış ve cahil insanlar yer alırdı ve bu menfaat grupları hukuku ve sosyal adaleti gelişmemiş kapalı toplumlarda olurdu. Ama Ergenekon’a baktığımızda bunun artık böyle olmağını, durumun tersine döndüğünü görüyoruz. Artık çeteleşme ve mafya yapılarının içinde asker, siyaset ve bilim kol kola girmiş vaziyettedir. 21. yüzyılda Asker, siyaset ve bilim dünyada toplumların değerlerini geliştirme ve ilerlemesini sağlarken, Türkiye’de bu, tam tersine olmaktadır. Asker, siyaset ve bilim… çeteleşmekte ve halkın değer yargıları ile savaşmaktadır.

Kemalist Rejim tarihine bakıldığında Rejim sanki çete ve mafya üretiyor. Derin devletin ürettiği bu hukuk dışı örgütlenmeler ulusalcı, milliyetçi, Kemalist ve laik karakterlidirler. Kendini hukuksal olarak koruyamayan Kemalist rejim bu sefer hukuk dışı yapılarla kendini korumaya çalışmaktadır. Meşru zeminde muhaliflerini ikna edip susturamayınca, kanun dışı oluşumlarla susturuyor, yok ediyor ve etmektedir. Kendisini korumak için yasadışı yollara başvurmaya tenezzül eden bir rejimin meşruluğundan nasıl bahsedilebilir?

1998 ve 2007 dönemine baktığımızda Kemalist ve laik karakterli çeteleşme ve mafyanın ne denli korkunç boyutlara ulaştığı hakkında açık bir fikir vermektedir. Bu on yılık dönemde Emniyet 3012 çete operasyonu yapmış ve aynı dönemde Jandarma 771 operasyon yapmış, yani on yılda toplam dört bine yakın operasyon yapılmış ve 35 binin üzerinde kişi yakalanmış. Rakamlarda da görüldüğü gibi çeteleşme korkunç boyutlara ulaşmış ve Türkiye çete cenneti haline gelmiştir. Bu kadar operasyon yapılmış, bu kadar kişi yakalanmış ama bu işin sonu getirilemiyor. Gün geçtikçe de yeni çeteler ortaya çıkıyor veya çıkartılıyor. Bu işin sonunun geleceği konusunda da kimse ümide kapılmasın. Çünkü bu çetelere baktığımızda arkalarını devlete dayanmış, kökleri derinlere uzanmış ordu, siyaset, üniversite, medya türü kurum ve kuruluşlardan beslenen, kendine her türlü yolu mubah gören, ulusalcı, laik, Kemalist, solcu Türk ve bu karakterdeki Kürtlerden oluşmaktadır.

Türkiye’de Ergenekon tipi çetelerin bitirilmesi kolay değildir. Çünkü Bu tür yapıları bizzat derin devlet organize etmektedir. Kemalist ideolojide, rejimin bekasını korumak için her yola başvurmak meşrudur. Hukukla, kanunla ve meşru yollarla kendini koruyamayacağını anlayan Kemalist Rejim seksen yılı aşkındır bu tür hukuk dışı ve gayri meşru yollarla kendini muhafaza etmekte ve muhaliflerini imha etmektedir. JİTEM yıllardır Kürdistan’da rejim muhalifi güçlere ve şahıslara karşı imha ve susturma savaşı vermektedir. JİTEM gibi devlet destekli yapılar, Hizbullahi Harekete karşı çok kirli ve insanlık dışı yollara başvurdu. JİTEM’in Hizbullahi Hareket’e karşı yaptığı kirli savaşını daha iyi anlamak için ‘Hüseyni Sevda’ yazarı sevgili Said Gabari’nin yazılarına havale ediyorum.

Ergenekon gibi çete ve mafya gruplarının başını çekenler muhakkak emekli olmuş veya daha olmamış bir asker, bir yargı mensubu oluyor. Zaten bunlar olmadığı zaman böyle olayların yaşanması, pervasızca faaliyette bulunması, herkese duyura duyura cinayet işlemesi mümkün değil. Devlet ve ordunun içinden dayanakları, yardımcıları, destek verenleri ve ortakları olmadığı müddetçe bu kadar rahat faaliyet etmeleri de mümkün değildir.

Kızıl Elma ittifakı olan milliyetçi, solcu, ulusalcılardan oluşan Ergenekon, askeri darbeye zemin hazırlamak için kaosa ve kargaşaya sebep olacak her türlü eylemi kendine meşru telaki etmiş ve böylece Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atmış, Danıştay saldırısını gerçekleştirmiş, Hrant Dink’ı öldürtmüş, rahibi katletmiş.... ve bütün bu olayları, ülkede kaos yaratmak için gerçekleştirmiştir.

İster susurluk, JİTEM, isterse Ergenekon, hangi isim takılırsa, takılsın hepsinin amacı ve kökeni birdir ve bir yeri adres gösterir o da ‘Derin Devlet’tir. Derin devletin de adresi ordudur. Derin devlet hiçbir zaman ülkede özellikle Kürdistan’da sükunet ve asayişin olmasını istemez. Dönemin Başbakanı Turgut Özel Kürd sorununa ılımlı bakıyordu ve Kürt sorununun sadece silahlı mücadeleyle çözülemeyeceğini düşünüyordu. O tarihte Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis de Turgut Özal gibi, Kürt sorununun silahlı mücadeleyle çözülemeyeceğini kabul ediyor, siyasi ve sosyal çözümlerin de üretilmesini istiyordu. Ama şüpheli uçak kazası ile öldü. Turgut Özal’ın da aynı derin devlet projesi kapsamında öldürüldüğü tezi çok yaygındır.

Uğur Mumcu’dan, Necip Hablemitoğlu, Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması, Danıştay saldırısı, Hrant Dink, Misyoner ve rahibin öldürülmesine kadar hepsinin faili Ergenekon gösteriliyor. Bu cinayetlerin hepsinin amacı ülkede kaos meydana getirip ordunun darbe yapmasını sağlamaktı. 2004’de yapmak istedikleri darbe planları tutmayınca, 2009 için darbe yapma planları kurdular. Bunun için bir darbenin alt yapısını hazırlamaya çalıştılar.

Darbenin alt yapısı için cinayetlerden tutun, kaçakçılık, mafya, insan ticareti, fuhuş çetesine…kadar ülkeyi kaosa, güvesizliğe ve bilinmezliğe götürecek her yolu denediler. Bu şekilde kaotik ve güvensiz bir ortam oluşacak, ordu da darbe yapıp AK Parti hükümetini iktidardan uzaklaştıracaktı. AK Parti Hükümeti döneminde ne kadar provakatif olay varsa hepsi derin devletin diğer adı Ergenekon’un operasyondur.

AK Parti Hükümeti biraz da olsa Ergenekon gibi kökleri derinde olan ulusalcı, milliyetçi, solcu, laik ve Kemalist çeteler üzerine gidince, kendini rejimin hamisi ve koruyucusu gören, hukukla değil de çete ve mafya oluşumlarla bekasını sağlama almaya çalışan derin adamı rahatsız etmiş olacak ki, AKP’yi kapatma emri vermiş. Eğer yapabilirlerse, böylece Ergenekon’un rövanşını AKP’yi kapatarak alacaklardır.

CUDİ NUHOĞLU
Diger Basliklar
   UNUTMAK MI? ASLA!..
   DAVA ÖNCELİKLİDİR
   ÇİYAYÊ CUDİ VEYA ÇİYAYÊ BÊXÊR OLMAK
   2011 DİKTATÖRLERİN DÜŞÜŞ YILI
   TC VE PKK'NIN KUYRUK ACISI
   HİZBULLAH'A DÜŞMANLIK KİMSEYE FAYDA GETİRMEMİŞTİR
   TC MAHKMELERİNE GÖRE SEVİNMEK BİLE SUÇ
   GELECEK RAHATINI TERK EDENLERİNDİR
   ŞEHİT REHBER HÜSEYİN'İ ANLAMAK
   BU CEMAATİN KÜLLERİNDEN ON CEMAAT ÇIKAR
   ÇÖZÜM ODAKLI ANLAYIŞIN ÖNÜ DAİMA AÇIKTIR
   HİÇ KİMSE VAZGEÇİLMEZ DEĞİLDİR
   MÜSLÜMAN KÜRD HALKININ MUHKEM KALELERİNİ YIKMAK İSTİYORLAR
   MÜCADELE AŞKI
   HİZBULLAH'IN İFTİHARI / CUDİ NUHOĞLU
   HİZBULLAH KÜRDİSTAN'IN GERÇEĞİDİR / CUDİ NUHOĞLU
   KÜRD MESELESİ / CUDİ NUHOĞLU
   MÜCADELEDE TEŞKİLATIN VAZGEÇİLMEZLİĞİ / CUDİ NUHOĞLU
   MÜSLÜMAN KÜRD HALKININ İFTİHARI ŞEYH SAİD / CUDİ NUHOĞLU
   KENDİNİ DAVANIN SAHİBİ OLARAK GÖRMEK / CUDİ NUHOĞLU
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git