Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
...Farsça ve Kürtçe’de “yeni gün” manasına gelen Newruz İslamiyet’ten önce var olup günümüze kadar devam ede gelmiştir. Newruz, geniş Ortadoğu ve Ön Asya’da çeşitli halklar ve topluluklar tarafından yeni yıl ve bahar bayramı olarak kutlanmaktadır.
Newruza ilişkin bir çok tartışma yapılıyor, bu tartışmaların Newruzun kökeni konusu üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Bu konuda, öteden beri Newruzun İran menşeli bir yeni yıl festivali olduğunu savunan görüşler kadar, Newruzu Türklere kadar dayandıran görüşler de dikkat çekmektedir. İran kökenli bir bayram olduğu ve İran’dan diğer halklara geçtiği görüşü daha ağır basmaktadır. Sasani devleti tarih sahnesinden silinip İslam hakimiyeti altına girince Newruz geleneği Araplara da geçmiştir. Newruz bayramının menşei ne olursa olsun herhangi bir millet ya da coğrafyayla sınırlandırmak mana ve ihtiva açısından bugün, gelinen noktaya bakıldığında pek uygun düşmemektedir. Çünkü günümüzde çok geniş bir coğrafyada ve bütün Orta doğu ve Orta Asya Müslüman ve Müslüman olmayan bütün halklar tarafından baharın müjdecisi olan Newruz coşkulu bir şekilde kutlanmaktadır. Dolayısıyla Newruz bayramını bir millete ve sınırlı bir coğrafyaya has kılmak yanlış olur. Newruz her ne kadar dini bir bayram olmazsa da günümüzde en çok kutlanan bayramlardan biridir.
Newruz köken ve menşe olarak ister Zerdüşt’e, ister Demirci Kava’ya, ister Ergenekon’a ve isterse de başka destanlara dayandırılsın bunlar efsaneden öte somut bir anlam ifade etmemektedir. Ama Newruzun baharın habercisi ve müjdecisi olması bakımında anlam ifade eder.
Biz Müslümanlara, Newruzun bahar ve yeni yılın başlangıcı olması, baharda kainatta meydana gelen canlanma ve hareketliliği ilgilendirir. Biz, Newruza efsaneler ve destanlar açısından değil de, Newruzla beraber ölü kışın ardından Allah’ın kainatta meydana getirdiği diriliş ve canlanma penceresinden bakıyoruz. Allah Teala kainattın dirilişini ve uyanışını Kur’an’ı Kerim’de çok anlamlı bir ifade ile buyurmaktadır: “Allah'ın rahmetinin belirtilerine bir bak. Nasıl yeri ölümden sonra diriltiyor? Şüphe yok ki, o ölüleri diriltir. O her şeye kadirdir.” (Rum-50) Baharın gelmesi ile tabiatta oluşan canlılık, hareketlilik ve değişiklikler bir nevi bu ayetin tefsiri mesabesindedir.
Allah, Soğuk ve ölü kıştan sonra baharın dirilişi ile birkaç gün zarfında küçük ve büyük canlı ve bitkilerden binlercesini haşredip neşrediyor. Bu küçük haşır manzarası büyük haşır olan kıyametin habercisidir.
İç karartıcı, durgun günlerin ardından yepyeni bir gün doğuyor. Bu doğan gün çok hareketli, güneşli, kuş ve hayvan seslerinin birbirine karıştığı mahşeri bir günü andırır. Kışta tabiatın her tarafını kaplayan soluk, siyah ve daha çok beyazın hakim olduğu renklerden sonra baharla birlikte bu renklerin yerini yeşilin değişik tonları arasında çıkan bin bir renk cümbüşü yer alır. Kış hareketsiz, şekilsiz; bahar ise kıpır kıpır, şekil şekil, çiçek çiçek... Kış, sağır ve dilsiz; ilkbahar duygulu, coşkulu ve sesli... Birinde tabiat hayat dolu ve diri diğerinde donmuş, ölü, yeniden canlanmak ümidiyle donup, kalmış.
Baharın başlangıcı 21 Mart gününe Newruz denilmiştir yani yeni gün. Yeni gün ne demektir? Allah Teala'nın bütün günleri aynıdır. Hangi gün yeni gün olabilir? Yeni gün olabilmenin şartı vardır. Kendisinde büyük olay vuku bulan bir gün yeni gün olabilir. Büyük bir olay gerçekleştirdiğiniz bir gün de yeni gündür. Allah’ın yeryüzünün ölümünden sonra tekrar dirilttiği gün ve aynı zaman küçük bir haşir neşir olan Newruz büyük bir gün değil mi?
Allah’ın tedriç ve değişim kanuna göre her şey değişir. Nasıl ki bir insan doğar, büyür, olgunlaşır, yaşlanır ve ölüyor ise Allah’ın diğer yaratıkları için de bu kanun geçerlidir. İşte Allah’ın bu değişim kanuna göre tabiatta meydana gelen bu değişiklikler, tarih boyunca her milletin hayatının üzerinde etki bırakmıştır. Baharın gelişi ve tabiatın canlanışı Fars, Kürt, Türk, Arap ve diğer milletlerin destanlarında, masallarında, şiirlerinde ve şarkılarında yer alarak edebiyatlarını zenginleştirmiştir.
Uzun ve çetin kış günlerinden sonra geçimini toprak ve hayvancılıkla sağlayan topluluklar için baharın gelişi çok daha anlamlıdır. Böyle bir topluluk için kışın o soğuk ve zemhelili günlerinin geçtiği yerini sıcak, bereket ve bolluğun yer aldığı, ekinlerin yeşerdiği, hayvanların yavruladığı, hayvansal ürünlerin bollaştığı, kışta toprağın altına atılan tohumların ve bunun için harcanan emeğin filizlenip boy attığı ve harcanan bu emeğin sevinçle seyretme zamanıdır bahar.
Tabiatın Ölü ve cansız kıştan kurtuluşunun, bolluk ve berekete kavuşmanın simgesi olan Newruz günü, güneşin koç burcuna girdiği vakit olup, Rumi takvimde Mart’ın 9’na, Miladi takvimde mart’ın 21’ne, Hicri Şemsi takvimde ise Ferverdin’in birine tekabül etmektedir. 21 Mart günü gece ve gündüz eşit duruma denk geldiği bir zaman dilimidir. Hicri Şemsi yılın başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Newruz bayramını kutlayan halklar arasında en çok İranlılar Newruz bayramını canlı, hareketli ve coşkulu bir şekilde kutlamaktadırlar. Bu canlılık da tarihlerinden kaynaklanıyor. Zerdüşt öncesi dönemlere kadar uzanan Newruz kutlamaları İran tarihinin her döneminde kutlanmıştır. Yönetimler değişmişse da bu gelenek devam etmiş ve İslam’la şereflendikten sonra da bu geleneklerini bırakmayarak, biraz da İslamileştirmişlerdir. İslam’ın İran’da hızlı yayılması surecinde Newruz kutlamaları olduğu gibi devam etmiş ama Newruza ilişkin değerlendirmelerde İslami yorumlar yapılarak bazı olayları Newruzla ilişkilendirmişlerdir. Bugün İran’da Newruzun bu kadar canlı kutlamalarının bir sebebi de Newruzla ilişkilendirilen bu rivayetlerin etkisi elbette vardır. Kabul edip etmeme noktasında değil de bilgilenmek açısından birkaç olayı zikredelim. Dünyanın Newruz günü yaratıldığı, Hz. Adem’in o gün yaratıldığı, Hz. Nuh'un tufandan sonra Newruz günü karaya ayak bastığı, Hz. Yusuf’un Newruz günü kuyudan kurtarıldığı, Hz. Musa’nın Kızıl Deniz'i yararak geçtiği, Hz. Yunus’un balığın karnından Newruz günü çıktığı; Hz. İbrahim’in putları yıktığı gün gibi rivayetlerdir. İran için Newruzun başka bir anlamı daha vardır. O da Newruzun İran İslam Cumhuriyeti’nin kullandığı Hicri Şemsi yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş olmasıdır. Hem baharın gelişi hem de yeni yılın başlangıcı Newruz olması hesabıyla, dua ve Kur’an okunarak, İslami bir adap ile Newruz karşılanmaktadır. Yaklaşık olarak iki haftalık Newruz kutlamaları devam ediyor ve bu süre içinde resmi tatil yapılmaktadır.
Her yıl Newruzla beraber Kainatta yepyeni bir sayfa açılıp ve yepyeni bir hayata başlanılıyor, bu değişim ve dönüşüm o kadar hızlı gelişiyor ki ne bir bitki ne de bir canlı ayak uydurmama veya sistemin dışına çıkma gibi bir disiplinsizlik yapıyorlar. Değişim ve dönüşüm tabiatta olduğu gibi, bir insan, bir toplum veya bir hareket için de kaçınılmazdır. Değişmeyen ve gelişemeyen hiçbir insanın başarı şans ve kudreti yoktur.
Newruzu, diriliş, silkiniş ve yeni bir hayatın başlangıçı olması dileğiyle, Newruzun en güzel çiçeklerini; tağutun zindanlarında baharı yaşayamayan ve ülke dışında muhacereti yaşayan o güzel insanlara gönderiyor, onları hasretle kucaklayıp, Newruzlarını kutluyorum.