Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah O'dur ki, rüzgârlari gönderir, bunlar da bulutu kaldirir. Derken, Allah onu gökte diledigi gibi yayar ve parça parça eder nihayet arasindan yagmurun çiktigini görürsün. Allah diledigi kullarina yagmuru nasip edince, onlar seviniverirler. Rum/48

Bir Hadis:
Bir adamın hayra sarfettiği paranın en efdali, iyaline infak ettiği para ile, Allah yolunda kullanacağı atı için verdiği ve bir de Allah rızası için (mücahid) arkadaşlarına sarfettiği paradır.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -10

Allah’ın adıyla!

Militan Yetiştirme Süreci

Bazı Hizbullah üyeleri, doğu bölgemizde yaşayan ve Müslüman kimliğini üst kimlik olarak tanımlayan insanların problem çözmede “devlet yanlısı” yaftasıyla etiketlenmemek ya da gerçekten devletin sorunlarını çözeceğine inanmamaları gibi sebeplerle devlet ve aygıtlarını kullan(a)madıklarını beyan etmişlerdir. Bu kişiler PKK’yı da Marksist-Leninist ideolojisi ve dine karşı negatif duruşu nedeniyle tercih etmemektedirler. Dolayısıyla problem çözücü adres olarak Hizbullah’ı kullanmak durumunda kaldıklarını ifade etmişlerdir.

Devletin PKK karşısında halkın güvenliğini sağlayamaması, yargının zamanında davaları sonuca bağlayamaması, diyanetin camilere asli imamları atayamaması, okullara öğretmenlerin gönderilememesi ve mevcut öğretmenlerin yetersizliği ortamında etkinleşen Hizbullah, kısa sürede bölge halkının güvenlik, yargı, din ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanması konusunda müracaat edilen bir otorite haline dönüşmüştür. Bölgede yaşayan gençler aşiret reislerinden gördükleri baskı veya anne babası ile yaşadıkları zıtlaşmalarda çözümün adresi olarak Hizbullah’ı görmüş ve benimsemişlerdir. Bu şekilde örgüte katılan kişiler, örgüte çok sıkı bağlarla bağlanmışlardır. Bu bireyler zaman içerisinde çok özel durumlarını bile örgüte bildirir hale gelmişlerdir.

Örgütün 2000 sonrası izlediği stratejide şimdilik bir şiddet kullanımı ve söylemi görülmemekle birlikte bunun bir strateji gereği olduğu kati olarak düşünülmektedir.

Örneğin, mustazaf İran devrimini gerçekleştiren grubun ismidir. Bu ismin altında yatan mesajın da, İran devrimi gibi bir devrim yaparak rejimi değiştirme olması kuvvetle muhtemeldir.

Örgüt 2000 sonrası ortaya çıkarılan cinayetler ve mezar evler vahşetinin oluşturduğu negatif imajı silmeye çalışmaktadır. Ancak, inzar (uyaran, tehdit eden, bir tehlikeyi haber vererek başkasını uyaran) ve müjde isimli dergileri, Yesrib (Medine) isimli web siteleri ile mevcut düzeni yıkarak yerine yeni bir düzen getirme mesajlarını ilettiği de göz ardı edilmemelidir.


Hizbullah’ın Bir Dönem Şiddeti Tercih Etmiş Olması Meşru Müdafaa Kapsamında Değerlendirilebilir mi?

Meşru müdafaa hakkı evrensel bir hak olup gerek İslam hukukunda gerekse de Türk Ceza Kanununda düzenlenmiştir. Bugüne kadar bu hak gerek mevcut hukuki düzenlemeler, gerekse de İslami hukuk bağlamında Hizbullah vakasına tatbik edilip tartışması yapılmamıştır.

Bu takdimin asıl konusu bu olmadığından aşağıdaki iktibasla iktifa ediyoruz:

“Hanefi fûkahası; “Cana, mala, dine, ırz ve namusa yapılan haksız tecavüzlere karşı, meşru müdafanın caiz olduğu hususunda” ittifak etmiştir. 1

Ancak meşru müdafaa için şu şartların bulunması esastır:

A) Haksız bir tecavüz bulunmalı ve bu tecavüz başka yollarla (Ulû’lemr’e, Muhtesibe, Kadı’ya vs. şikâyetle) defetme imkânı bulunmamalıdır.

B) Meşru müdafaa, tecavüzün sınırını aşmamalıdır.

C) Meşru müdafaa anında, haksız tecavüz devam ediyor olmalıdır. Şurası muhakkaktır ki; insanın can emniyeti her şeyin üzerindedir.

Nefse karşı haksız bir tecavüz söz konusu olduğunda, meşru müdafaa vacip olur. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav)’in: “Müslümanlar üzerine kılıç çeken kimse, kendi kanını helal kılmış olur” 2 buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla silah çekerek bir Müslümanı öldürmek isteyen kimse, haksız tecavüz peşindedir. Müslüman kendisine silah çekeni; başka bir yolla durdurma imkânına sahip değilse, öldürmesi vacip olur.

Kendisine ne kısas, ne de diyet gerekmez. 1

“Meşrû müdâfaa; mal, can veya ırza yönelik haksız bir saldırıya karşı devlet gücüne başvurmaksızın kendi gücüyle, İslâmi ölçüler içinde savunma yapmak, anlamında bir İslâm Hukuku terimi.

Gerek özel hukukta, gerekse kamu hukukunda, genel kural; hakkın devlet eliyle korunması olmakla birlikte hukuk düzeni istisnaî olarak bazı özel hallerde, hak sahibinin, hakkını bizzat korumasına imkân tanımaktadır. Kişinin kendi hakkını bizzat kendisinin koruyabileceği özel durumların başında “meşru müdâfaa (haklı savunma)” hakkı gelir.

Meşrû müdâfaa, bir kimsenin, gerek kendisinin gerekse başkasının canına, ırzına ve malına karşı yapılan hukuka aykırı bir saldırıyı savuşturmak (defetmek) için yaptığı uygun ve ölçülü savunmadır.

Meşrû müdâfaa hakkının kapsamı, sadece ferdin bizzat kendisine yönelen haksız saldırılarla sınırlı olmayıp, aynı şekilde başkalarına vaki olan haksız saldırıları da içine almaktadır. Buna göre, bir kimse, başkasının canına, ırzına veya malına tecâvüz edilmesi durumunda, o tecavüz bizzat kendisine yapılıyormuşçasına meşrû müdâfaa hakkını kullanabilir. Başkası adına meşrû müdâfaa yapmanın şer’î dayanaklarından birisi Hz. Peygamber’in (s. a. v):

“Her hangi biriniz bir kötülük görürse, gücü yetiyorsa onu eliyle değiştirsin. . . “ 2 hadisiyle yine yakın bir anlamı ifade eden;

“Kim kardeşinin -yani toplumun herhangi bir ferdinin- namusunu korursa Allah da kıyamet gününde onun yüzünü Cehennem ateşinden korur” 3 hadisidir.

Bununla birlikte, saldırıya uğrayan kişinin içerisinde bulunduğu psikolojik durumun (hâlet-i ruhiye) da göz önünde bulundurulması gereklidir. “ 4 (Savunmalar)

1 İmam-ı Serahsi-El Mebsut-Beyrut: ty C: 24, Sh: 37. Ayrıca Şeyh
Muhammed İbn-i Süleyman-Mecmuaû’l Enhur (Şerhû Damad) İst:
1316 Mtb. Amire Tab. Ofset Beyrut: ty D. İhya Yay. C: 2, Sh: 623-
624.
2 Molla Hüsrev-Dürerû’l Hükkam fi fierhi’l Gureri’l Ahkâm-İst:
1307, C: 2, Sh: 92. Ayrıca Sünen-i Nesai-İst: 1401 Çağrı Yay. C: 7, Sh: 117 ve Tahrim Suresi: 26. Ayet
1 İbn-i Nüceym C: 8, Sh: 344. Ayrıca Molla Hüsrev C: 2, Sh: 92.
/Emanet ve Ehliyet
2 Müslim, İman, 78
3 Tirmizi, Birr, 20/IV, 327
4 Şamil İslam Ansiklopedisi

Örgüt 2003 sonrası dernekler çevresinde faaliyet göstermeye başlamıştır. Mustazaf-der altında illerde şubeler açma yoluna giden örgüte yapılan denetimler sonrası yüklü cezaların kesilmesi, tek bir dernek çatısı altında toplanma yerine mahalle bazlı küçük ve ayrı isimler altında dernekler kurma stratejisinin izlenmesine yol açmıştır.

Derneklere yapılan polis baskınları sonrası gözaltına alınan şahısların serbest bırakılması, örgütün illegal bir örgüt olmadığı, yapılan faaliyetlerin terörist faaliyeti olmadığı propagandasını güçlendirmektedir. Bu bakımdan yeterli delil ve suçlamaya mesnet teşkil edecek bir husus bulunmadan derneklere baskın yapılmamasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

2003–2008 arası tekrar büyümeye başlayan örgütün bayanlara yönelik faaliyetlerinin arttığı dikkatlerden kaçmamaktadır. Bayanlara özel ders grupları ile daha aktif bir bayan kolu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Örgüte yeni katılımların daha çok eski örgüt mensuplarının çocuklarından olması da dikkatleri çekmektedir. Son operasyonlarda gözaltına alınan örgüt mensuplarının % 30’unu cezaevinden çıkıp tekrar örgüte dönenler oluşturmaktadır. Dolayısıyla, örgütün 2003 yılından sonra eski tabanına tekrar ulaşma ve onları tekrar örgütün saflarına katma gayreti içerisinde olduğu düşünülmektedir.


Allah’a emanet olun.

MUSTAFA AY
 

Diger Basliklar
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -15
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -14
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -13
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -12
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -11
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -10
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -9
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -8
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -7
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -6
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -5
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -4
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -3
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -2
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -1
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git