Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah'in izni olmaksizin hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir. Tegabün/11

Bir Hadis:
Biat etmeyerek ölen kimse cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur. Müslimin diğer bir rivayetinde; Cemaatten ayrılarak ölen kimse cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -14

Allah’ın adıyla!

Hizbullah örgütüne katılımın nedenleri aşağıda özetlenmiştir:

–Bölgede varlığını devam ettiren feodal toplum yapısı,

–Adaletsizlik ve haksızlığa uğrama duygusu,

–Bölge halkının kendilerini devlet karşısında ikinci sınıf vatandaş olarak görmesi,

–Eğitim eksikliği (Kuzey ve Güney Adana örneği, güney Adana sosyo-ekonomik açıdan kuzeye göre daha geri planda kalmıştır ki örgüt mensuplarının büyük bir kısmı bu bölgede görülmektedir. )

–Cennet, cehennem, şehitlik gibi dini kavramların çok etkileyici ve motive edici bir şekilde kullanılması, ölümün basitleştirilmesi ve sevdirilmesi,

–İslami yaşam ve düşünceyi modernite ile uyumlu hale getirecek donanıma sahip din bilginlerinin bulunmayışı ya da az bulunması,

–Din eğitimi verecek görevlilerin yetersiz olması ve formel mekanizmaların etkin şekilde çalışmaması,

–Hedef kitlenin Abdullah Azzam gibi bazı yazarlar ve eserlerinin duygusal coşkunluğuna kapılması,

–Bazı birey tipolojilerinin özellikle seçilmesi,

–Hizbullah mensuplarının faaliyette bulundukları bölgelerde dini yaşam noktasında model olmaları ve müezzinlik, imamlık ve temizlik gibi camiyi ilgilendiren hizmetlerde bulunarak halka sevimli görünmeleri ve onların güvenlerini kazanmaları.

Özetle, Bölge halkının Hizbullah örgütüne sıcak bakmasının temelinde, kendilerini algılayış biçimi, diğer terör örgütlerinin baskısı, bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı yatmaktadır. Dolayısıyla, Hizbullah örgütünün eleman kazanma sürecine yönelik mücadele strateji ve yöntemleri çok boyutlu olarak ele alınmak durumundadır. Bu doğrultuda; ekonomik, sosyal, siyasal ve psikolojik alanlarda yapılması gerekli olan çalışmalar bulunmaktadır. Ancak terör örgütü ile mücadelede, terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen “terörist kimlik inşası”nın önlenmesi ve bu sürecin örgüt aleyhine tersine çevrilmesi güvenlik tedbirlerini de aşan bir süreçtir. Bunun yanında örgütle bağlantılı olarak bireylerin soruşturma sürecine dâhil edilmeleri ya da operasyonu gerektiren bir olayla ilgili bulunmaları durumunda da uygulamaya konulacak bazı hususlar da kimlik inşasının önlenmesinde son derece yaşamsal öneme sahiptir.

Buna göre; örgüte katılımın önlenmesini 3 ayrı başlık altında incelemek gerekmektedir: Terör örgütleri yeni militan devşirirken çevre ve aile baskısı altında bulunan, azınlık psikolojisi yaşayan, edilgen ve içine kapanık kişilik özellikleri olan toplumdan soyutlanmış, kendisini ötekileştirilmiş olarak gören, eğitimsiz, hayatlarının en az bir döneminde psikolojik travmaya uğramış, kötü yaşam koşulları içinde bulunan, ümitsiz kimseleri tercih etmektedir.

Ekonomik zorluklar, çarpık kentleşme, varoşlar, yaşam standartlarındaki dengesizlik, aşırı milliyetçilik, aidiyet duygusundan yoksun olma gibi sebepler de örgüte katılımı arttırmaktadır.

Koruyucu hekimlik benzeri bir yaklaşımla; örgüt, nasıl bireylerin kendilerine özgü ya da içinde yaşadıkları toplumun sorunlarını istismar ederek bu bireylerin örgüte katılmasına çalışıyorsa bununla mücadele de benzer bir yaklaşımla ilgili kurum ve çalışanlar aracılığıyla devletin potansiyel bireyleri, bire bir markaja almasını gerekli kılmaktadır.

Eleman kazanma sürecinin tersine çevrilmesi, örgütün kendi strateji ve taktikleri aracılığıyla, potansiyel kitleden tecrit edilmesidir.

–Ülkemizdeki teröristle mücadele yaklaşımı yerine önlemeye yönelik eksiklikler tespit edilip giderilerek, bireylerin daha örgüte katılmadan toplumla iletişimlerinin arttırılması, toplumla entegre olmaları ve terör örgütlerine katılmış olan bireylerin de örgütten koparılarak tekrar toplumun bir parçası haline gelmelerine yönelik entegre-dinamik bir uygulama modeli geliştirilmeli ve bu perspektif eğitimler ve ortak çalışmalar aracılığıyla ilgili tüm kurumlara kazandırılmalıdır.

–Önlemeye yönelik yapılan çalışmaların etkinlik ve verimliliklerinin artırılması için bilimsel analiz çalışmaları yapılmalıdır. Geliştirilecek olan “Entegre Uygulama Modeli”nin yaşama geçirilmesi için yaygınlaştırma eğitimleri verilmeli, uygulamaya yönelik ilgili tüm kurumların görev ve sorumluluklarını nasıl yerine getireceklerine ilişkin Rehber ve El Kitapları hazırlanmalıdır.

–Entegre ve dinamik uygulamalar için çok sektörlü bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, medya, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve ilgili diğer kurumların katılımıyla “farkındalık yaratılması” amacıyla seminer ve çalıştaylar düzenlenmelidir. Entegre Modelin Uygulanması

–Önleme faaliyetlerinin yürütülmesinde kurumlar arası koordinasyonu etkin hale getirmek ve “Önleme Faaliyetlerinin Entegrasyonu ve İzlenmesi” amacıyla çok sektörlü katılımla “Koordinasyon Toplantıları” en az iki ayda bir düzenli olarak yapılmalıdır.

–Bölgesel çapta yapılan çalışmaların “Bölgesel Koordinasyon” adı altında üç ayda bir yapılmasını sağlamak amacıyla da idari ve yasal düzenlemelere gidilmelidir.

–Bu toplantılarda yapılan çalışmaların değerlendirilmesi amacıyla hem uygulayıcı hem akademisyenlerin aynı anda katılımı sağlanmalıdır.

–Metropol kentlerin “gecekondu bölgeleri”nde yaşayan gençliğe yönelik “sosyal projeler” hazırlanarak yaşama geçirilmelidir.

–Merkezi ve yerel yönetimlerin sosyal hizmet birimleri ile ilgili STK’ların sayıları arttırılmalıdır.

–Merkezi ve yerel yönetimlerin sosyal hizmet uzmanlarının sayılarının arttırılması büyük önem taşımaktadır.

–Kürt kökenli vatandaşlarımız arasında Türkçe bilgisini arttırmak için farklı düzeylerde kurslar açılmalı ve okullarda Türkçe eğitimine ayrı bir özen gösterilmelidir. Kürtçe ve Türkçe bilgilerinin harmanlanması ise başarılı sonuçlar verecektir. Kadınların Türkçe bildiği evlerde çocukların da Türkçe bilgileri doğal olarak artacağı için kadınlara yönelik okuma-yazma kursları açılarak Türkçe bilgileri arttırılmalıdır.

–İlgili STK’lara fonlar sağlanarak var olanların çalışmalarını sürdürmeleri sağlanmalı ve bu alanda faaliyet gösterecek yeni STK’ların oluşması teşvik edilmelidir. Kentlerin içerisinde dezavantajlı semtler ile ekonomik anlamda belirli bir gelir düzeyine ulaşmış, altyapı problemlerini aşmış semtler arasında “kardeş semt uygulaması”na gidilerek, buralardaki sorunların çözümünde diğer semtlerin aktif katılımlarını sağlanmalıdır.

–Katılımın etkinliğini arttırmak noktasında fayda sağlayacak aktörler net bir şekilde tanımlanmalı ve bu aktörlerin ulaşmaları gereken somut hedefler konulmalıdır. Örneğin esnaflara, okullara, öğrencilere, ev hanımlarına, STK’lara ve belediyelere; okullardaki eksikliklerin giderilmesi, dil eğitimi verilmesi, gençlere mesleki becerilerin kazandırılması, sosyal hizmet birimlerinin kurulması, çeşitli sportif aktivitelerin organizasyonu gibi alanlarda sorumluluklar verilmelidir. Büyükşehir belediyeleri, kardeş semtler arasında ortak yürütülen projelere ekstra fonlar sağlamalıdır.

Okul ve gençlik dönemleri bireyin hayatında yaşamsal bir konuma sahiptir. Bu çerçevede okul idarecileri, rehber öğretmenler, psikologlar ve okul aile birlikleri sorunlu bireylerin kişilik kazanmaları ve eğitiminde önemli rol üstlenmektedir.

Kriminoloji teorilerine göre 15–17 yaş arası suça karışma açısından kritik bir dönemdir. Bu nedenle, lise öğrencilerinin suçla tanışmamaları maksadıyla okul idarecileri, rehber öğretmenler, psikologlar ve okul aile birlikleri tarafından izlenecek özel programlar ve ilgili aktörlerin katılacağı toplantılar ile bu riski en aza indirecek karşılıklı diyalog kanalları kurulmalıdır.

Okullarda örgütün eleman kazanma faaliyetlerine karşı okul idarecileri, öğretmenler ve psikologlar bilinçlendirilmelidir. Okul güvenliğinden öncelikle okul personelinin sorumlu olduğu bilinci eğitimcilere verilmelidir. Bu alanda gerekli bilgi ve beceri düzenlenecek seminerler aracılığı ile okul yöneticilerine ve personele kazandırılmalıdır. Kürt kökenli vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bölgelerde hizmet verecek öğretmenler, görevlerine başlamadan çalışacakları okulların ve bu okullardaki öğrencilerin özel şartları konusunda önceden düzenlenecek seminerlerle bilgilendirilmelidir. Bu şekilde, öğretmenlerin karşılaşmaları muhtemel problemlerde daha bilinçli ve profesyonel davranmalarını sağlamak mümkün olacaktır.

Veli-okul diyalogunun zaman zaman velilerden kaynaklanan nedenlerden ötürü zayıf kaldığı, bu durumun ise eğitimin verimliğini düşürdüğü görülmektedir. Bu diyalogu geliştirmek amacıyla veliler çeşitli aktivitelerle okullara çekilmeli ve öğretmenlerin evlere ziyareti teşvik edilmelidir.

Okul idarecileri, rehber öğretmenler, psikologlar ve okul-aile birlikleri, öğrencileri Kültür Bakanlığı’nın sağlayacağı sinema, konser biletleri, yayınlar (Klasikler Dizisi) gibi ödüllerle motive edebilirler. Belediyeler tarafından kendi gerçekleştirdikleri sosyal etkinliklerde başarılı öğrenciler için bilet kontenjanı ayrılarak bunların öğrencilere okul idarecileri aracılığıyla ulaşması sağlanmalıdır.

Terörle mücadelede önleme birimleri, gençleri örgütten kurtarabilmek için aileleri ile birebir görüşme yapmalıdır. Orta öğretim ve yükseköğrenim gençliği, terör örgütlerinin eleman kazanma yöntemleri konusunda bilinçlendirilmelidir. Merkezi sınavlara hazırlanma sürecine de katkıda bulunacağı göz önüne alınmalıdır Fiziksel yetersizliklerin ve öğretmen açıklarının kapatılmasına önem gösterilmeli ve bu süreç içeresinde gecekondu semtlerine ayrıca öncelik tanınmalıdır. İhtiyaç duyulan bölgelerde gönüllüler aracılığı ile hafta içi ve hafta sonu ek dersler, etütler ve kurslar verilmesi bu gençlerimizin okul başarılarını artıracağı gibi Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan.

Özellikle spor müsabakalarında, İstanbul gibi büyük metropoller düşünüldüğünde taraftar kimliği oluşturma ve sosyal statü sağlama noktasında bir kısım takımların maçlarına ödül amaçlı ücretsiz gidişleri sağlanmalıdır. Bu örnekleri artırmak mümkündür.

Terör bölgelerinde düz liselerden çok meslek liseleri kurulmalı ve bunların yatılı olması tercih edilmelidir.

Bölgedeki okul sayısı artmalı ve her bir derslik ve öğretmene daha az öğrenci düşmesi sağlamalıdır. Hassas bölgelerde, alt yapısı elverişli olmayan okullar onarılmalıdır.

Bölgede kütüphaneler ve sosyal tesislerin sayısı artırılmalıdır.

Güney ve Doğu Anadolu illerimize açılmış üniversiteler ve yüksekokullar desteklenmeli, bu üniversitelerde ve yüksekokullarda verilecek eğitimlerde bölgenin ihtiyaçları ve gereksinimleri dikkate alınmalıdır. Dicle, Van ve Gaziantep gibi büyük merkezler başta olmak üzere bölgedeki üniversitelerde, mesleki ve teknik eğitim fakülteleri açılmalıdır. Bu üniversiteler ve yüksekokullarda görev alacak öğretim üyesi yetiştirmek üzere bir taraftan Türk üniversitelerindeki doktora programları yaygınlaştırılırken, diğer taraftan yurt dışında doktora için burs imkânları genişletilmelidir.

Öğrenci kapasitesi belli bir sayının üzerinde olan okullara birden fazla psikolojik danışman atanması gerekmektedir. Psikolojik danışmanların verimliliklerinin nasıl arttırılacağı konusunda ilgili aktörlerle toplantılar ve bilimsel çalışmalar yapılmalıdır.

Dini günlerde özel içerikli Kürtçe yayınlar yapılmalıdır. Örneğin Miraç Kandili, Kutlu Doğum Haftası ve dini bayramlarda Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki din görevlilerinden Kürtçe bilenlerin bu programlara katılımı sağlanmalıdır.

El-Kaide ve Hizbullah önce var olan itikat temellerini sarsarak kendi görüşlerini yerleştirmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla hedef kitlenin sağlam ve doğru bir dini inanca sahip olması için gereken çalışmalar ilgilerce yapılmalıdır.

Kürtçe TV’de Türkçe öğretim programlarının olmasına özen gösterilmelidir.

Kürtçe yayından beklenen faydanın sağlanması hazırlanacak paket programların içerik kalitelerine bağlıdır. Yayınlar çeşitli düşünülmeli ve ülkemiz lehinde argümanlar geliştiren kişiler programlara çıkarılmalıdır.


Allah’a emanet olun.

MUSTAFA AY
 

Diger Basliklar
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -15
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -14
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -13
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -12
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -11
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -10
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -9
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -8
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -7
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -6
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -5
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -4
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -3
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -2
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -1
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git