Allah’ın
adıyla!
DİNİ İSTİSMAR EDEN TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE MÜCADELE VE ÖNLEME STRATEJİ VE
TAKTİKLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ
Radikalleşme ve Din İstismarı Çalıştayı Değerlendirme Raporu
UTSAM RAPOR NO: 3
RAPOR EDİTÖRÜ: Doç. Dr. İhsan BAL
RAPOR HAZIRLAYANLAR: Doç. Dr. Süleyman ÖZEREN
Dr. Hüseyin CİNOĞLU
Dr. Oğuzhan BAŞIBÜYÜK
Dr. Oğuzhan Ömer DEMİR
Dr. M. Alper SÖZER
Arş. Gör. Nurullah ALTUN
Arş. Gör. M. Salih ELMAS
RAPOR TARİHİ: 10. 12. 2008
Polis Akademisi Başkanlığı
Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM)
İçerik: Hizbullah örgütü mensuplarının radikalleşme süreçleri ve bu süreci
geriye döndürme stratejileri.
Tarih ve Saat: 25 Kasım 2008 tarihinde 09. 30 – 17. 00 saatleri ve 26 Kasım 2008
tarihinde 09. 30 – 12. 00 saatleri arası.
Yer: TADOC 2. Kat Toplantı Salonu
Katılımcılar: Polis Akademisi Araştırma Merkezleri Başkanı Hüsrev SALMANER;
UTSAM Müdürü Doç. Dr. İhsan BAL; İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Recep
GÜVEN; Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yavuz
ÜNAL; Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Psikiyatri Kliniği Şefi
Doç. Dr. Erol GÖKA; UTSAM’dan Doç. Dr. Süleyman ÖZEREN, Dr. Hüseyin CİNOĞLU, Dr.
Oğuzhan BAŞIBÜYÜK, Dr. M. Alper SÖZER, M. Salih ELMAS ve Nurullah ALTUN; TEMÜH
Dairesi Başkanlığından Şube Müdürü Hasan Hüseyin GERÇEK, Dr. Necati ALKAN ve
Müslüm NALBANT; İstihbarat Dairesi Başkanlığından Dr. Süleyman DEMİRCİ, Dr.
Mutlu KÖSELİ ve Uğur ESKİ; Ankara Emniyet Müdürlüğünden Dr. Yılmaz ŞİMŞEK, Aydın
ALTUNKAYA ve Mustafa ALPSAR; Güvenlik Dairesi Başkanlığından Şube Müdürü Ömer
Murat KESKİNKILIÇ ve Murat ÇETİNER; Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezinden S.
Ahmet EREN ve İçişleri Bakanlığı Dernekler Daire Başkanlığından Selami SAZİL
çalıştaya katılmışlardır.
Hizbullah
Cemaatinin başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerimiz olmak üzere metropol
kentlerimizin gecekondu bölgelerinden eleman kazanma faaliyetlerine hız verdiği
gözlenmektedir. Bu durumla etkin mücadelenin ilk evresinin Cemaatin
faaliyetlerini bilimsel analizlere dayanan strateji ve yöntemlerle irdelemek
olduğu kabul edilmiştir.
Bu çerçevede hazırlanan “Hizbullah Örgütüne Yönelik Eylem Planı” doğrultusunda
İstihbarat Dairesi Başkanlığı ve Terörle Mücadele ve Harekât Dairesi Başkanlığı
ile koordineli olarak “Dini İstismar Eden Terör Örgütleri ile Mücadelede Önleme
Strateji ve Taktiklerinin Geliştirilmesi” projesi hazırlanmıştır.
Proje ile terörle mücadelede görevli güvenlik ve istihbarat birimlerinin
yürüttüğü çalışma ve uygulamalar analiz edilecek; akademisyenler, uygulayıcılar
ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek yapılacak bilimsel analizler
ışığında pratiğe dönük yeni stratejiler geliştirilecektir.
Proje kısaca beş ana aşamadan oluşmaktadır;
-ön çalışma,
-literatür taraması,
-mülakatlar (Cezaevinde bulunan Hizbullah örgütü elemanları, örgütle mücadelede
aktif rol alan uygulayıcılar ve Adalet Bakanlığı, TRT, İçişleri Bakanlığı gibi
kurumlarda çalışan ilgili kişiler),
-özgeçmiş analizleri,
-çalıştaylar, seminerler ve sonuçların sunulacağı bir panel.
Çalıştayda terörün psikolojik altyapısı, terör örgütlerinin eleman kazanma
süreci, bireylerin Hizbullah örgütüne katılmasının psikolojik ve sosyolojik
nedenleri, örgütün eleman kazanma yöntemleri, radikalleşmeye giden süreç ve
tespit edilen bu problemlerin kurumlar arası eşgüdümle giderilmesine yönelik
öneriler ele alınmıştır.
DEĞERLER SİSTEMİ
Değerler sisteminin daralması radikalleşme sürecinin ve dolayısıyla da
terörizmin temeli olarak kabul edilmektedir. Birçok değeri olan, yani hayata
birçok alandan bağlanmış bir kişi hem kendisine hem de başkalarına zarar verecek
eylemleri çok daha zor işler. Bunun sebebi değer sisteminin genişliğidir, yani
kaybetmek istemediği ve değer verdiği birçok şeyin hayatında bulunmasıdır.
Bireyin sevdiği ve değer verdiği ailesi, eşi, çocukları, arkadaş ve akraba
çevresi varsa, ulaşmak istediği hayata dair geleneksel hedefleri varsa (iyi bir
iş, iyi bir eğitim vb. ), yine geleneksel meşguliyetleri de bulunuyorsa (spor
uğraşısı, hobileri vb. ) bir ideolojinin fanatiği olma ihtimali düşüktür. Değer
sistemi daralan bireyler daha keskin davranış biçimleri göstermeye başlarlar. Bu
bireylerin düşün sistemleri daha çok beyaz-siyah metaforundaki gibi gri rengin
reddi ile kendisini ifade eden bir sistematiğe dönüşür.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim üyesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri
Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Yavuz ÜNAL, “Din İstismarı ve Radikal Eğilimlerin
Zihinsel Arka Planı” başlıklı bir sunum yapmıştır. Sunumun özeti aşağıda
sunulmuştur.
Değerler sistemi ve radikalleşme arasındaki ilişkiye bakıldığında; radikalleşen
bireylerin İslam’ın kuruluşundan itibaren geçen 14 asırlık gelişim, modernleşme
ve oluşturulan değerler sistemini göz ardı ettikleri bariz bir şekilde
görülmektedir. Dini istismar eden örgütlerin Hz. Muhammed’in hayatı ve sünneti
ile Hoca Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli gibi İslam
düşünürlerinin ortaya koydukları yorumları yok sayarak, asıl kaynak Kuran’ın
tercümesine dair kişisel yorum ve içtihatlarıyla günümüz Müslümanlığını tersine
evirme gayreti içerisinde oldukları görülmektedir. Bu şekilde bir İslam
anlayışının, 14 asır önce belli sebep ve hikmetlere bağlı olarak indirilmiş
kutsal kitabın salt tercümesine bakan ve dinin kabul gören diğer kaynakları olan
hadis, kıyas, icma ve içtihattan ayrı tutan, teolojik ve sosyal gerçekliklere
ters bir yorum olduğu açıktır.
‘Günümüz Müslümanlığı’ ve ‘14 asır önce belli sebep ve hikmetlere bağlı olarak
indirilmiş kutsal kitabın salt tercümesine bakan ve dinin kabul gören diğer
kaynakları olan hadis, kıyas, icma ve içtihattan ayrı tutan’ önermeleri rejimin
rafine İslam anlayışını ve İslami hareketlere bakışındaki oryantalist mantığı
göstermektedir. İslami kaynaklara dönüşü savunan ve ilk Müslüman nesli örnek
gösteren Hizbullah Cemaatini İslam’ın temel kaynaklarından uzak olduğunu iddia
etmek eklektik düşüncenin, istismarcılığın, münafıklığın ta kendisidir. Cemaat
İslam’ın bütünlüğünü ve Müslümanların vahdetini savunmakta, ümmetin tamamını
kuşatacak evrensel İslami hareketi hedeflemektedir. Ulusalcı din anlayışını
Cumhuriyetin kuruluşundan beri dayatan rejimin kendisidir.
Dışlayıcı siyasal İslam’ın temel çıkış noktaları şunlardır:
a) Modernitenin Sömürgeciler Tarafından Empoze Edilişi
Modernleştirme iki çelişen tepkisel duyguyu beraberinde getirmiştir: özenme ve
nefret etme.
b) Modernleşmenin Tepeden İnme ve Zorlayıcı Olması
Modernleşmede orijinal kaynaklara (Kur’an, Sünnet, Hadis, yorum kitapları, vs)
erişim yollarının tıkanık olması da bu süreci olumsuz yönde etkilemiştir.
c) Elit ve Aydınlarla Muhafazakâr Halk Arasındaki Kopukluk
d) Modernleşme ve Dini Doğru Kaynaklardan Öğrenmenin Kesintiye Uğraması
Sorunlarla boğuşan büyük kitleler, dinin kaynağına inme fırsatını bulamamış,
kulaktan duyma ve sloganvari öğretilerle dini öğrenme durumunda kalmışlardır.
Hızlı modernleşme ve modernitenin İslam’a karşıymış gibi algılanması İslam
dininin terör örgütlerince istismar edilmesine zemin hazırlayan önemli bir
faktördür.
Din, bir insani ihtiyaç olarak görülüp meşru zeminde yaşanılmasına imkân
sağlandığında istismar edilme olasılığı en aza indirilmiş olacaktır.
Din istismarında;
-Olgunlaşmayan kişilik,
-Hurafelerin nakil olarak bireye taşınması,
-Pasif bir din üretme çabası,
-Diyanete güvenle ilgili tarihsel sıkıntılar,
-Dini bilgi eksikliği,
-Hukuk alanındaki boşluklar,
-Dini sapma,
gibi temel etmenlerin etkisi bulunmaktadır.
Bu problemleri aşmak için Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “konulu hadis”
projesi gibi önlemlerin alınmaya başlandığı görülmektedir. Bu projede modern
insana İslam peygamberin mesajının ne olduğu ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Eleman kazanma konusunda Hizbullah ve PKK terör örgütleri kendi aralarında
benzerlikler göstermektedir. Elemanlar birebir ilgilenilerek kazanılmaktadır.
Arkadaş çevresi, hemşericilik ve akraba ilişkilerinin eleman kazanma noktasında
etkin bağlantı noktaları olarak kullanıldıkları görülmüştür. Düğün, cenaze ve
çiğ köfte partileri gibi sosyal etkinliklerin ilk temasın sağlanabilmesinde
örgütler tarafından sıklıkla kullanıldığı bilinmektedir. Örneğin, Hizbullah
Ankara’da eleman kazanma çalışmalarında Kürt orijinli vatandaşlarımızın yaşadığı
Haymana ilçesi, İyice kasabasını sıklıkla kullanmaktadır. Hizbullah militanları,
burada yaşayan vatandaşlarla ilişkilerini çiğ köfte partileri ve futbol maçları
gibi sosyal aktiviteler düzenleyerek geliştirmektedirler. Sosyal faaliyetler
kullanılarak arttırılan samimiyet sonrası örgüt dergi ve diğer yayınlarını
okutarak hedef elemanları militanlaştırma sürecine almaktadır.
Kur’an öğrenmek ve dini sohbetlere katılmak vaatleriyle genç ve çocuklar örgütün
etki alanına çekilmektedir. Örgüte katılanların 7–8 kardeşli ailelerden geliyor
olmaları sebebiyle ana-baba kontrolünün az olduğu ve dolayısıyla kandırılmaya
müsait bireyler oldukları izlenimi oluşmaktadır. İlk temastan sonra grup
dinamiği içine çekilen bireyler önceki sosyal ortamlarından soyutlanmaktadır.
Sonrasında, seçilmiş eserler okutularak ideolojik besleme yapılır ve bu şekilde
yeni tutumların geliştirilmesi sağlanır. Bireyler siyah-beyaz (dikotom)
düşünceli olma yönünde teşvik edilirler ve mücadele için fikri altyapı böylece
oluşturulmuş olur. Ayrıca, araştırmalar, örgüte en fazla katılımın 14–25 yaş
gurubu içerisinden gerçekleştiğini göstermektedir.
Allah’a emanet olun.
MUSTAFA AY
|