Bugün bayram; bir aylık taat ve ibadetlerin semeresi olan ilahi armağan idrak edilir tüm âlemi İslam’da. Sıkıntı ve meşakkatler bir yana itilir, dostlarla hasbıhal, akraba ve yakınlarla kaynaşma vesilesi olur. Ziyaretler, unutulmuş ve ihmal edilmiş mağdurlar hatırlanır bugün. Tüm açmazlar bir kenara itilerek rabbin inayet ve lütfüyle sevince gark olur müminler. Ama gurbette ayrı bir hüzün ve acıyı da beraberinde getirir bayramlar. Yalnızlığı tüm benliğiyle hisseder insan. Yarenlerden ayrılığın verdiği elem iki damla gözyaşı olarak süzülür. Bayram havasının olmadığı garip diyarlarda yalnızlık ve kimsesizlik ağır basar. Kutlu dava uğruna kan vermiş can vermiş şehidleri hatırlar, onların emaneti olan çocuklarına ulaşamamanın ezikliği ve eksikliğini taşırım omuzlarımda. Hazin bir bayramda üç evladını şehid vermiş bir annenin; “oğul buna da şükür bugün kapımıza gelen biri var, nice bayramlar hiç kimseyi göremedik” tesellisiyle yürek dağlanır. Şehid ailelerinin hazin ve buruk geçen bayramlarına ağlarım. Bugün bayram; zindan günlerini anımsar, bayram sürgünlerini, dört duvar arasında kalıp iki metrelik mesafede olan can dostlarla bayramda dahi bir arada olamamanın acısını tekrar yaşarım. Zindanda bayram daha bir hazin olur. Aynı kantinden alınmış tek renk tek tip şekerlerin ulaşılmaz duvarlardan diğer dostlara bayramlık diye serpiştirilmesinin adı bayram olur zindanlarda. Hayatın tüm yorgunluğunu yüzünde taşıyan gözü yaşlı anne babaların mahdut görüş saatlerindeki sevinç gözyaşlarını hatırlarım. Çocuklar masum, çocuklar bihaber sıkıca kucaklar hiç bırakmayacak gibi zindandaki babalarını. Ayrılık saati gelince elinden oyuncağı alınmış gibi ağlayan masum çocukların çığlıkları kalır zihnimde. Gözü yaşlı, çilekeş ama vakur, iffet timsali annelerin çocuklarını bir şekerle teselli etmesinin adı Bayram olur zindanlarda. Bugün bayram; yalnızlık olur bayramın ismi muhaceret diyarında. Sayısı artık unutulan bayramlarda muhacirlerine ulaşamayan gözü yaşlı anne babaların dua ve umudu olurum, onları düşünerek ağlarım bugün. Muhaceretin açmaz ikliminde bayram hüznünü yaşarım. Zindan duvarlarından gelen bayramlık şekerler dahi ulaşılmayan bir ayrıcalık gibi olur gurbette. Bugün bayram bir teselli, sevinç ve ferah bulmak için uğraşırım. Ama nafile binlerce yetimin ağırlığı ürpertir bedenimi. Bir ömrü zindanda tüketen bahadırların halini düşündükçe kahrolur, iç çekerim. Tüm sıkıntı ve ağırlığına rağmen ilahi armağanı hissetme, yaşama telaşına girerim. Kuyu gibi dipsiz karanlık gurbet dikilir karşıma, muhaceretin binbir elem ve sıkıntısı bağlar beni. Vesveselere kapılır, üzülür hayıflanırım. Ağlarım geceleri çilenin bitmesi için. Tazarru ve niyaz ile yalvarırım rabbime, dostların hasbıhali, şehid ailelerinin sevincini, zindanilerin kurtuluşunu isterim. Garip muhaceret ve gurbetlerin bitmesiyle gerçek bayramları yaşayabilmeyi arzularım. Yinede ye’se kapılma der bir ses; gurbet, muhaceret ve yalnız bayramlarda olsa her gecenin bir sabahı, her elemin bir lezzeti olduğunu hatırlar teselli bulmaya çalışırım. Nice yıllar oldu gerçek manada bayram yaşamayalı, yinede tek sığınak olan Rahmanın dergâhına yönelirim. Temenni ederim tüm İslam beldelerinde Kuran ikliminin hakim olduğu bayramların yaşanması için yalvarır ve umutlanırım. Şehid, tutuklu ve muhacir ailelerin unutulmaması temennisiyle tüm dava dostlarının bayramlarını tebrik, rabbimin İslam ve Müslümanları muzaffer etmesini temenni ederim.
Allah’a emanet olunuz. ABDULLAH HOCAOĞLU
|