Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -10

Kur’an toplumunun özelliklerinden birini oluşturan itidal çeşitlerinden ikisini geçen bölümde zikretmiştik. Bu bölümde itidalin diğer kısımlarını zikredeceğiz.

3- Günlük Yaşamda ve Maddi Alanlarda İtidal

“Ey İnananlar! Allah'ın size helal ettiği temiz şeyleri haram kılmayın, hududu da aşmayın, doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez. Allah'ın size verdiği rızktan temiz ve helal olarak yiyin. İnandığınız Allah'tan sakının.” (Maide Suresi 87, 88)

Kullarına verdiği rızkın dilediğini helal kılan ve dilediğini haram kılan Allah Teala, bütün bu helal ve haramları insanın fıtrat özelliklerine göre ayırmıştır. Kulların, fıtratlarına uygun olarak tayin edilen haram ve helallere riayet etmeleri, Allah’ın koyduğu sınırı çiğneyerek haddi aşmamaları istemektedir. Allah’a inanmayla, Allah’ın koyduğu sınırları aşma kesinlikle zıt iki kutbu oluşturduğundan bir arada bulunmaları mümkün değildir.

Allah Teala’nın koyduğu sınırlarla birlikte kullar için bazı kolaylıklar da getirilmiştir. Verilen rızıklardan güzelce istifade edilmesi istenmektedir. Temiz ve güzel rızıklar engellenmemiş, insan hayatı güzel rızıklardan arındırılıp uzlete hapsedilmemiştir.

İbni Cerir (ra) Efendimiz Hz. Peygamber (sav)’den rivayette bulunur: Bir gün ashabıyla oturan Peygamberimiz (sav) ashabına bazı hatırlatmalarda bulundu. Sonra onları daha fazla korkutmadan kalkıp gitti. Ashaptan birkaç kişi: "Eğer bir şeyler yapmazsak kurtulamayız. Nitekim Hıristiyanlar kendilerine bir takım şeyleri haram kılmıştı. Biz de kendimize bazı şeyleri haram kılalım!" dediler. Buna bağlı olarak, bazıları et yemeyi ve gece yatmayı, bazıları gündüzleri yemeyi, bazıları ise kadınlarla evlenmeyi kendilerine haram kıldılar. Gelişmeden haberdar olan Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdular: "Bazılarına ne oluyor ki, kadınları, yemeği ve uykuyu haram kılıyorlar? İyi bilin ki, ben geceleyin hem uyurum ve hem de namaz kılarım, bazen oruç tutarım, bazen tutmam. Kadınlarla da evlenirim. Benden yüz çeviren benden değildir." Bunun üzerine, "Ey müminler, Allah'ın size helal kıldığı tertemiz nimetleri haram saymayın, sınırları aşmayın.." şeklinde başlayan yukarıdaki ayet nazil oldu.

"Allah'ın kulları için yarattığı ziynet ve temiz rızıkları haram kılan kimdir?" "Bunlar, dünya hayatında inananlarındır, kıyamet gününde de yalnız onlar içindir" de. Bilen kimseler için ayetlerimizi böylece uzun uzun açıklıyoruz. De ki: "Rabbim sadece, açık ve gizli fenalıkları, günahı, haksız yere tecavüzü, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmanızı, Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır." (Araf 32-33)

Ayet-i kerimede Allah'ın helâl kıldığı şeyi haram kılan kişiler kınanmaktadır. Güzel yiyecek ve giyeceklerden istifade etmenin, kıyamet gününde olduğu gibi mü'minlerin hakkı olduğu, mü’minlerin diğer insanlardan daha lâyık olduğu beyan edilmektedir.

Temel ölçü Allah Teala’nın koyduğu haram ve helallerdir. Helal ve haramlarla itidalin sınırı tayin edilmiştir. Allah Teala’nın koyduğu haram ve helal sınırlarına riayet eden mü’minler itidali yakalamış olup övülen kimselerdir.

“Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez” (Kasas Suresi 77)

Karun gibi hazineler sahibi birinin şahsında yapılan bir öğütte dahi, Kur’an’ın, “Dünyadan da nasibini unutma” tavsiyesinde bulunması, İslam’ın dünyadan vazgeçmediği, dünya ile ahiret dengesi olan itidale yapılan vurguyu göstermektedir. Sonraki ayetlerde ise dünyaya tamamıyla dalmanın getireceği felaketleri canlı bir şekilde gözler önüne seren Kur’an-ı Kerim, dünya ve ahireti dengeleyen mutedil bir yol tutulmasını tavsiye eder.

4- Bağışta İtidal

“Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma”
(İsra Suresi 26)

Ayet-i kerimeden akrabanın, yoksulun, yolda kalmışın, imkânları olanlar üzerinde hakkı olduğunu ve insanın boynuna borç bir yardım türü olarak kabul edildiğini anlıyoruz. Bu, birinin canı istediği için başkasına yaptığı yardım türü değildir. Allah Teala’nın farz kıldığı, belirlediği kulluk ve tevhid ilkesiyle birlikte ele aldığı bir haktır. Mükellefin vermekle görevini yerine getirerek kendisini kurtardığı, Allah'ın farz kıldığı bir görevin yerine getirilmesiyle kendisi ile yardım edilen arasında sevgi ortamı oluşturan bir alışveriştir.

Kur'an-ı Kerim, malı saçıp savurmanın yasaklandığını bildirir. Mücahid, bir insanın malının hepsini Allah yolunda harcamasının "saçıp savurma" olmayacağını, bir avucunu bile doğru olmayan yerlere harcamasıyla "saçıp savurmuş" olacağını ileri sürer.

Az ya da çok harcamayla ilgisi olmayan saçıp savurmanın en önemli yönü harcamanın yapıldığı yerle ilgilidir. Saçıp savuranlar boş yerlere, kötü şeylere ve günaha harcarlar. Böylece sınırı aşıp itidal çizgisinden saparlar.

“Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun." (İsra Suresi 29)

İtidal Kur’an toplumunun üzerinde şekillendiği en önemli ilkelerinden biridir. Aşırı gitmek de, ihmal etmek gibi itidali bozar.

Cimrilik elleri boynuna bağlı bir insan olarak tasvir edilir. Savurganlık ise, hiçbir şey tutmayan sonuna kadar açılmış bir el olarak gösterilir. Cimriliğin sonu da savurganlığın sonu da bir oturuş şeklinde ortaya konur. "Kınanmış ve yorgun düşmüş" bir insanın oturuşu. Ayette geçen "Hasir" kelimesi sözlükte "yürüyemez hale gelmiş, zayıflığından ve acizliğinden durup dinlenen hayvan" demektir. Cimrinin hali de böyle. Cimriliği, öyle yorar ki, takatten düşürür, durup dinlenmek zorunda bırakır. Savurganın savurganlığı kendisini yorgun düşmüş hayvanın durumuna getirir. Her iki halde de insan kınanmıştır. Demek ki, işlerin en hayırlısı orta olanı yani itidalidir.

Bu orta yol önerilip emredildikten sonra rızık verenin Allah olduğu, rızkı genişletip bollaştırdığı gibi, daraltıp kısanın da O olduğu belirtilir. Harcamada itidali emredenin de rızkı verenin de kendisi olduğu açıklanır.

“...Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. "İhtiyaç fazlasını" de. Allah size âyetleri böyle açıklar ki düşünesiniz” (Bakara Suresi 219)

5- Harcamada İtidal

“(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan Suresi 67)

Kur’an toplumunun yöneldiği dosdoğru yola işaret edilmektedir. Ne israfa ne de cimriliğe yer verilir. İkisi arası olan itidale dayanan ölçü biricik ölçüdür. Zira İslam’ın binası itidal üzere yükselmiştir.

Müslüman savurganlıkla eli sıkılık arasında orta yolu benimsemekle yükümlüdür. Savurganlık kişiyi ve toplumu bozar. Eli sıkılık ise hem sahibinin hem de etrafındaki insanların bu maldan yararlanmasına engel olduğu gibi bir nevi malı hapseder. Çünkü mal, toplumsal hizmetler için kullanılması gereken bir araçtır. Gerek savurganlık gerekse eli sıkılık hem toplumsal ortamda hem de ekonomik alanda büyük sıkıntılara ve karışıklıklara neden olur. Malı hapsetmek krizlere yol açar, sınırsız ve hesapsız şekilde serbest bırakmak da öyle. Bunun yanında kalplerde bozulma başlar, ahlak harap olur, toplumda fesat alır başını gider.

Hayatın yönünü tayin eden İslam, öncelikle ferdin ruhsal dokusunu örmeyle işe başlar. Bu yüzden dengeli ve itidalli davranmayı Müslüman’ın özelliği kabul eder.

“İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin; rızkı daralmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.” (Talak Suresi 7)

6- Yeme ve İçmede İtidal

“Ey Âdemoğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez” (Araf Suresi 31)

Cahiliye döneminde Arap yarımadasının farklı yerlerinden hacca giden Arapların hac mevsiminde etli yemekler yemedikleri ve Kâbe'yi çıplak tavaf ettikleri zikredilir.

Kur’an toplumunun yönünü tayin eden ve hayatına yön veren Allah Teala mescitlere girişte ve secdede güzel elbiseler giymelerini, Allah Teala’nın yarattığı nimetlerden istifade etmelerini, bütün bunlarda itidalli davranıp israfa kaçmamalarını istemektedir.

7- Yürümede ve Konuşmada İtidal

“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir” (Lokman Suresi 18-19)

Burada kastedilen, başkalarına önem vermeden kasıla kasıla böbürlenerek yürümektir. Bu, Allah Teala’nın sevmediği yürüyüş türüdür. İnsanda bulunan hasta psikolojinin dışa yansıması böbürlenerek yürüme şeklinde kendini gösterir. Böbürlenerek yürümenin yasaklanması ile birlikte, aşırı tavırlardan arındırılmış itidalli yürüyüş tavsiye edilir. Adım atmada, yürümede, insanlar arasındaki davranışlarda tabiiyet, yani itidalli bir seyir Mü’min’in özelliğini oluşturur.

Ahlaki olgunluğa sahip, kendilerine güvenen, hakikat üzere olan, yalan ve boş şeylerle ilişkisi olmayan insanların bu üstün özellikleri iç rahatlığı yansıtır. Hiddetli, kaba, bağırma ve çağırmayla insanları baskı altına almaya çalışanlar ise eksikliklerini, boşluklarını ve yanlışlıklarını çirkin davranışlarının arkasında gizlemeye çalışırlar.

"Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir" vurgusunu yapan Kur’an-ı Kerim tiksindiricilik ve çirkinlikle birlikte, insanı alaya almaya çağıran gülünç bir sahneyi gözler önüne serer.

Kur’an toplumunun en önemli özelliklerinden biri olan itidalde özet olarak üç ana esas üzerinde durulur:

a- Allah Teala insanı mutedil bir varlık olarak yaratmıştır.

b- Allah Teala insanlığa mutedil bir din tayin etmiştir.

c- Allah Teala insandan mutedil bir hayata sahip olmasını, toplumu itidal üzere bina etmesini istemiştir.

İbrahim FIRAT

Diger Basliklar
   VAHDET VE TAHAMMÜL -7
   VAHDET VE TAHAMMÜL -6
   VAHDET VE TAHAMMÜL -5
   VAHDET VE TAHAMMÜL -4
   VAHDET VE TAHAMMÜL -3
   VAHDET VE TAHAMMÜL -2
   VAHDET VE TAHAMMÜL -1
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -41
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -40
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -39
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -38
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -37
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -36
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -35
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -34
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -33
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -32
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -31
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -30
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -29
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git