Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
Vahdet oluşumu bütün Müslümanlar için hayati ve vazgeçilmez bir unsurdur. Genelde Müslüman’ım diyen herkes, özelde ise İlahi dava uğruna Şehid vermiş yıllarca çeşitli sıkıntı ve zorluklara katlanarak bedel ödeyen inançlı ve bilinçli kişiler bu oluşumun öncülüğünü yapmalıdırlar. Bu ister devlet bazında olsun ister Cemaat bazında, isterse de bilinçli fert bazında olsun fark etmez.
Hepimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in “Hepiniz çobansınız. Her çoban güttüğünden mesuldür.” Hadisi şerifinin muhataplarıyız. Bu yüzden basit mezhebi veya fıkhı meseleleri bırakıp Müslümanlar için hayati olan birlik ve beraberliğimizi sağlayarak kaldığımız yerden hızla ilerlemeye çalışalım ki Allah ve Resulünün sevgisine laik olalım.
Bilinmeli ki Ümmet için vahdet izzettir. Bakın, Allah’ın yardımıyla birlik ve beraberlik içinde hareket eden Lübnanlı Hizbullah’i kardeşlerimiz, dünya çapında havada 6. karada 4. güce sahip olan Siyonistleri 33 günlük savaşta dünyanın gözü önünde, süper güç olan ABD’nin bütün yardım ve desteklerline rağmen rezil ve rusvay ettiler. Zillet Bizden Uzaktır diyerek izzeti seçtiler. Bu bir sünnetullahtır ki, her kim kendini o dereceye getirirse Allah ona yardım eder ve izzet verir. Aksi takdirde mağlup olur. Bu konuda Allah (c.c) şöyle buyurmuştur. “Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı (savaşta) sabit kılar.” (Muhammed Süresi ayet 7)
Ümmet için ihtilaf ise zillettir. Ortadoğu’daki Müslüman Ülkeler birbirleriyle ihtilaf halinde olduklarından, sırtlarını birbirlerine değil de her biri bir ecnebi ülkeye verdiği için bu dünyada ne bir itibarları var ne de kaale alınıyorlar. Birkaç yılda bir ABD ve müttefikleri çeşitli eften püften bahanelerle bir ülkeyi işgal ediyorlar. Orada yaşayan Müslüman halkın namus ve haysiyetleri coniler tarafından ayaklar altına alınıyor. Söz konusu Müslüman olan diğer ülkeler ise seyirci kalmaktan başka yaptıkları bir şey yoktur.
Her ne zaman Müslümanlar arasında ittifak olmuşsa itibar kazanıp aziz olmuşlar ve her ne zaman ihtilaflar baş göstermişse kendi kendileriyle uğraşıp itibarları kaybolmuş ve zelil olmuşlar. Bu hususta Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur. “Muhakkak Allah kendi yolunda kurşunla yapılmış bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. ( Saf süresi ayet 4)
Bu yüzden ilan ediyoruz ki Zillet Bizden Uzaktır. Genelde tüm dünya Müslümanlarıyla özelde ise çevremizdeki ve muhattab olduklarımızla bu vahdeti gerçekleştirip mezhep ve ırk gözetmeksizin tüm Müslümanlara aynı mesafede olmalıyız ve kardeş gözüyle bakmalıyız. Biz böyle olduk, bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğiz inşallah.
Eğer İslam için çalıştığını iddia eden birileri bilinçli olarak vahdeti zedeleyici davranışlara yelteniyorsa bilinmelidir ki bu kibirden dolayıdır. Malumdur ki kibirde şeytani bir haslettir ve şeytanın kibrinden dolayı nasıl bir hale geldiği de ortadadır. Bu durum kişiyi zillete götürür.
Böylece Zillet Bizden Uzaktır diyerek Müslümanları Vahdet çatısı altında birleşmeye davet ediyorum. Çünkü hasseten Kürdistan bölgesinde, bir yandan Kemalist rejim tarafından diğer yandan da mülhit örgüt tarafından Müslüman Kürt halkı üzerinde çeşitli plan ve hileler uygulayarak onları İslam’dan ve özlerinden uzaklaştırmaktadırlar. Bunlardan bir kaçına örnek verecek olursak; Kemalist rejim güçlerinin, saf ve temiz olan bazı gençleri mitleştirerek fuhuş bataklığına sokmaları, fahişe kadınları bölgeye getirerek söz konusu gençleri dinden imandan uzaklaştırarak pisliklere bulaştırmaları, hatta hırsızlık şebekelerini kurarak gençleri İslam’dan uzaklaştırmaları vb. Diğer taraftan Mülhit örgüt ise Kemalist rejimin yapamadığını daha sinsi bir şekilde ve milliyetçilik ismi altında yapması. Örnek verecek olursak; Müslüman Kürd halkı arasından mahremiyetin pek çok yerleşim yerinde kaldırılması, kadınlı-erkekli el sıkışmalar, genç kızları dağa çıkartmaları ve bizi geri bırakan İslam’dır diyerek Müslüman Kürt halkını İslam’dan uzaklaştırmaya çalışmışlardır.
İşte yaptığımız, tüm Peygamber ve varislerinin devam ede geldiği ve kıyamete dek devam edecek olan hak-batıl mücadelesinin bir devamı olup bu iki unsura karşı şereflice mücadele ederek şehitler verdik, zindanlara girdik ve muhacir olduk ama yılmadık ve yılmayacağız inşallah. Bu hususta Rabbimizin bize müjdesi şudur. Allah yolunda öldürülenlere «Ölüler» demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz ( Bakara süresi ayet.154)
Davamızdan aldığımız anlayış ve inanç budur ki hiçbir vakit Şehadet, Zindan ve Hicret Müslümanlar için mağlubiyet değil, Yüce Allah (c.c.) tarafından bir ödül ve ikram olup belki geride kalanlar için daha fazla toparlanma ve kendine gelmeye sebep olmuştur. Yaptıklarımızı Allah için yapmışız bu uğurda başımıza gelen tüm bela ve sıkıntılara göğüs germişiz, bedel ödemişiz, buna canı gönülden razıyız, yeter ki Rabbimiz bizden razı olsun.
İzzetli yaşamak varken zilletle yaşamak hiçbir Müslüman’a yakışır mı?