Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -3- / İBRAHİM FIRAT

Allah Teala’nın koyduğu hükümler Mü’minler için belirleyici özelliklere sahiptir. Mü’minler Allah Teala’nın hükümlerini bırakıp başka kanun ve hükümlere yapışamazlar.

 

Allah Teala, Mü’minlerden emirlerine uymalarını ve hayatlarını Allah’ın hükümlerine göre düzenlemelerini ister. Kur’an-ı Kerim bunu çok güzel ifade etmektedir:

 

a-Mü’minler Kur’an-ı Kerim’in Emirlerine Uymak Zorundadırlar

Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz.” (Araf 170)

 

Onlar kitaba sarılıp, hayatlarını kitabın koyduğu çerçeveye göre şekillendirip namazlarını da dosdoğru kılarlarsa salih amel işlemiş olurlar. Bunun karşılığında AllahTeala’nın mükâfatıyla ödüllendirilirler.

 

İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.” (Enam 155)

 

Allah Teala, inanan, salih ameller işleyen ve bu doğrultuda Kur'an’ın hükümlerini hayatının bağlayıcı desturları kabul edip bunlara uyulmasını, Allah Teala’dan hakkıyla korkulmasını böylece Allah Teala’nın merhamet edeceğini buyurmaktadır. Çünkü Kur’an’ın hükümlerine bağlılık hem dünyada ve hem de ahirette mutluluğun ve kemalin yoludur. Böylece Mü’minler, Allah Teala’nın merhamet çemberiyle kuşanacaklar.

 

Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tâbi olun.” (Zümer 55)

 

Beklenmeyen, hazırlıkların yapılmadığı, boğaza kadar günahların içinde debelenme esnasında Allah Teala’nın azabı kapıyı çalabilir. Böylece amellerdeki eksiklikleri telafi imkânı doğmayacağı, günahların yükü altında son fırsatın elden çıktığı bir fırtınaya tutulmaya karşı Mü’min kullar uyarılmaktadır. İşte Allah Teala, insan hayatının çerçevesini çizen hidayet kaynağı Kitabına yönelmeyi ve tabi olmayı istemektedir. Mü’minlerin Kur’an’ı bütün desturlarına uyacakları bir hayat kaynağı olarak tutmaları istenmektedir.

 

b-Mü’minler Allah Teala’nın ve Resul-i Ekrem (sav)’in Emirlerine Uymak Zorundadırlar.

 

“(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez. (Aliimran 31-32)

 

Allah Teala’yı ve Resulünü (sav) sevme, emir ve nehiylerine harfiyen uymayı gerektirir. Allah’ın koyduğu ölçülere uymayanların Allah ve peygamber sevgisi boş iddiadan öteye bir anlam ifade etmez.

 

Kulların Allah Teala tarafından sevilmelerinin yolu, Resulullah (sav)’ın getirdiklerine iman etmek, hayatı bu düsturlar çerçevesinde şekillendirmek, sıkıntıda, darlıkta ve bollukta, kısaca hayatın bütün alanlarında bu düsturlara sıkıca sarılmayı gerektirir. Ayette açıkça belirtildiği gibi, "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin..." desturu, Allah Resulü’nün çizgisine tabi olmayı ve O’nun belirttiği ölçülere sıkıca yapışmayı gerektirir.

 

 Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Her kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir.” (Nur, 51-52)

 

Mü'minler Allah'ın kitabı ile Resulü (sav)’in sünneti­nin hakem kılınması konusunda Allah'a ve Resulüne (sav) davet edildikleri za­man dilleriyle ve kalpleriyle: İşittik ve itaat ettik. Yani Resulullah (sav)’ı ve onun getirdiği İslam’ı hakem kılmak konusundaki çağrıyı işitip buna iman ve itaat ediyoruz cevabını verirler.

 

Dünyanın bütün meselelerinde Allah'a ve Resulünü ölçü alan, bu ölçüden başka ölçüleri tanımayan, ortam ve şartlar ne olursa olsun Allah ve Resulü (sav)’in çizgisinden şaşmayanlar kurtuluşa erenlerdir. Çünkü onlar Allah'a ve Resulüne itaati her şeye tercih etmekle, İslami anlayış ve yaşamı tek alternatif tanımakla bu özelliği elde etmişlerdir.

 

C- Mü’minler Allah Teala’nın Belirlediği Sınırları Gözetlemekle Yükümlüdür

…Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.” (Bakara, 229)

 

Mü’minler Allah Teala’nın çerçevesini çizdiği sınırları gözetmekle yükümlüdür. Bu sınırları aşma Kur’an toplumunun düşünce ve kimliğiyle bağdaşmaz. Allah Tela’nın koyduğu sınırları ve kırmızı çizgileri çiğnemek yasaklanmıştır.

 

Allah’ın koyduğu sınırları aşanlar öncelikle kendilerine zulmetmektedirler. Fıtrat üzere yaratılmış kişiliği günahlara daldırarak çizgiden saptırıp kirletmektedirler. Allah Teala, tertemiz yarattığı kişiliğin kirletilmesini ve fıtratın bozulmasını istememekte. Allah Teala’ya rağmen buna yeltenenler zalimler olarak nitelendirip cehennem ile tehdit edilmektedir.

 

Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa, 14)

 

D-Mü’minler Din Öğretisinin Hakimiyetine Çalışmalıdır.

 

Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyla uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.” (Maide 68)

 

İnsanlar, Allah Teala tarafından gönderilenleri uygulamakla mükellef kılındılar. Allah Tela’nın peygamberleri, geçmişlerin hikayelerini insanlara duyurmak için kitapları getirmediler. İnsanın fıtratına hitap eden ve hayatının bütün aşamalarında yol haritası niteliğinde olan kitapların uygulanması hayatı çevreleyen ve insana acı çektiren zorlukların aşılmasını da beraberinde getiriyordu. Oysa insan, nankörlük ipine sarılıp fıtrat çizgisinden uzaklaşmayı tercih etmekte, Allah Teala tarafından indirilenleri bir kenara bırakıp kendi çıkarlarına uygun kurallar üretip uygulamaya çalışmaktadırlar. Bu da sorunların, sıkıntıların ve musibetlerin yayılmasına, toplumlarda bozulmalara sebep olmaktadır

 

"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.” (Şura, 13)

 

E- Mü’minler İçin Hükmün Çerçevesi Kur’an Tarafından Çizilmiştir

 

Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir.” (Maide 48)

 

Mü’minler, farklı görüş, politika ve menfaatler yüzünden birbirleriyle uğraşan, birbirlerini yemek için can atan insanlar gibi olamazlar. Allah Resulü (sav)’in çağırdığı hayırlı hedeflere varma yolunda yarış içinde olurlar.

 

“(Sana şu talîmatı verdik): Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır.” (Maide 49)

 

Günahların başa bela olması terör, kan dökmeler, sürgünler, işgaller, depremler, sel baskınları, salgın hastalıklar gibi musibet ve felaketlerle kendini gösterir. Allah Teala’nın öğretisinin bir tarafa bırakılması ve işlenen hadsiz günahlar bela ve musibetlere davetiye çıkarmakta, dengenin bozulmasına sebep olmaktadır.

 

Mü’minlerin, Allah Teala’nın hükümlerini ellerinin tersiyle itip günah işleme lüksleri yoktur. Çizgiden sapınca kafaları duvara çarpar, belayla karşılaşırlar. Allah Teala’nın hadsiz mağfireti olmazsa hiçbir şey karşılıksız kalmayacak. Çünkü Allah Teala Mü’min kullarını yakıcı azaptan korumak için işledikleri günah karşısında dünyada bela ve musibetlerle karşı karşıya bırakmaktadır. Hem bazı sıkıntılarla yüzleştiriyor ve hem de yanlışlarını anlayıp Allah Teala’ya dönmeleri için önlerine imkan sunuyor.

 

Oysa boğazlarına kadar günaha dalmış toplulukların refah içinde yüzmelerine gelince, bunların günahları haddi aştığından hesapları ağırlaşmış ve cezaları ahirete bırakılmıştır. Dünyadaki birkaç günlük refahlarına karşılık ahirette zor bir imtihanla karşı karşıyadırlar.  

 

Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır?” (Maide, 50)

 

…Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide 44)

 

Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.” (Maide 45)

 

İncil'e inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.” (Maide 47)

 

Selam ve dua ile…

İbrahim FIRAT

Diger Basliklar
   VAHDET VE TAHAMMÜL -7
   VAHDET VE TAHAMMÜL -6
   VAHDET VE TAHAMMÜL -5
   VAHDET VE TAHAMMÜL -4
   VAHDET VE TAHAMMÜL -3
   VAHDET VE TAHAMMÜL -2
   VAHDET VE TAHAMMÜL -1
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -41
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -40
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -39
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -38
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -37
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -36
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -35
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -34
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -33
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -32
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -31
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -30
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -29
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git