Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Gerçek su ki, kâfir olanlari (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler. Bakara/6

Bir Hadis:
Allah (c.c)'a yemin ederimki, Allah (c.c)'ın bir kimseye senin sayende hidayet vermesi, senin için kırmızı develere malik olmaktan hayırlıdır.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

KÜRDİSTAN / İBRAHİM FIRAT

Türkiye’de olduğu gibi tarihin hiçbir döneminde bir dil ve bir coğrafyanın adı yasaklanmamış, yasaklar bu kadar uzun süre devam etmemiş ve bir coğrafyanın halkı bu derece küçük düşürülmemiştir. Türkiye’nin dışında bir halkın yasaklanan ismini ve dilini kullandığı için cezalandırıldığı görülmemiştir. Tarihin hiçbir döneminde yasakçı ve dayatmacı bir rejimin bir milleti yok etmek için zorla dayattığı yasaklamalar toplumun bir kesimi tarafından bu ciddiyetle kabul görmemiş ve kültür halini almamıştır.

Halk arasında kullanımı çok eskilere dayanan Kürdistan kavramı, ilk defa Selçuklular zamanında resmen kullanılmaya başlandı. 12. Yüzyılda Selçukluların hâkimiyetinde bulunan Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın ismi, dönemin Selçuklu sultanlarından Sultan Sencer zamanında Kürdistan ismiyle telaffuz edilmeye başlandı. Bu tarihten sonra bu coğrafyada hükmeden bütün yönetimler Kürdistan ismini kullandılar. Altı asırlık Osmanlı hâkimiyetinde Kürdistan ismi hiçbir çekince olmadan kullanıldı. Kemalist rejimin temellerinin atıldığı ilk günlerde Kürtlerden faydalanmak isteyen M. Kemal’in, Kürdistan ismini sık sık dile getirdiği resmi belgelerde mevcuttur.

Kürtlerin yaşadığı İran topraklarında Kürdistan isminin kullanılmasına hiçbir engelleme getirilmemiş, Selçuklular zamanında kullanılmaya başlanan bu isim günümüzde de kullanılmaktadır. Bugünkü İran’da Kürdistan isimli bir eyaletin olduğu herkesin malumudur. İranlı bir Türk’ün yanında bile Kürdistan yerine Türkiye’nin Güneydoğusu dediğiniz zaman ağzı açık kalmakta, şaşkınlığını gizleyememektedir.

Baas rejiminin aşırı zulmüne ve yasaklamalarına rağmen Irak’ın Kuzeyi için kullanılan Kürdistan terimine yasaklama getirilmemiş, hiç kimse Kürt ve Kürdistan isimlerini yasaklama gibi bir eğilim içinde olumamıştır.

Kemalist rejimin yok etmek istediği Kürt ve Kürdistan, yok sayılmasına, engellenmesine ve yasaklanmasına rağmen, bir toplumun yaşadığı bir gerçekliği olduğundan yok edilememiştir. Bir topluluk Kürt ise ve bu topluluğun yaşadığı yerin ismi yüzyıllardır Kürdistan ise, bu tarihi gerçekler yasaklansa da, yüzyıllardır bu isimle anılan topraklar üzerinde yaşayanlara rağmen başka isimlerle anılsa da var olan gerçeği değiştirmek mümkün değildir.

İşin ilginç yanı, Kemalist rejimin baskıcı, yasakçı ve inkârcı politikalarının bazı çevrelerde inanç ve kültür halini almasıdır. Bu inancın belleklere kazınmasıyla birçok alanda tahriflerin yapıldığı görülmüştür. Yüzlerce yıllık kitapların Türkçeye çevirisinde Kürt ve Kürdistan isimleri ya kitaplardan çıkarılmış veya değiştirilmiştir. Özellikle İslami mücdelesiyle ve çağı İslami ruhla kuşatan Risale-i Nur’uyla günümüze ışık tutan Üstad Bediuzzaman’ın kitaplarında yoğun tahrifata gidilmiş, Kürt ve Kürdistan kavramları çoğunlukla yok edilmiştir. Kürdistan isminin yerine Şark-ı Anadoli gibi uyduruk isimler yerleştirilerek ırkçılığın farklı bir boyutu sergilenmiştir.

Toplumda yaygın olan, özellikle de İslami kesime yerleşen hastalıklardan biri de Kürt ve Kürdistan kelimelerini kullanan kişileri ırkçılıkla suçlama psikolojisidir. Türkler Türkiye ve Türk, Türkmenler Türkmenistan ve Türkmen, Araplar Arabistan ve Arap, Yunanlılar Yunanistan ve Yunan isimleriyle bölgelerini ve milletlerini kasttiklerinde ırkçı kabul edilmiyorlar da Kemalist rejimin amentüsüne takılan ve bu rejimin yasakçı ve inkârcı verilerini kültür edinenlere göre Kürdistan ve Kürt kelimeleri ırkçılığı çağrıştırıyor. Kürdistan ve Kürt kelimelerinin ırkçılıkla hiçbir alakası yok. Kürdistan ve Kürt kelimelerine karşı çıkmak tamamıyla ırkçılık temayülünden kaynaklanmaktadır. Kürt ve Kürdistan’a karşı çıkmak, bir toplumu, bir milleti ve bu milletin yaşadığı bir coğrafyayı inkâr etmek anlamına geldiği için ırkçılıktır. Bunu inkârdaki ikinci suç ve günah ise İslam’ın her toplum ve kavim için tanıdığı hakları inkâr edip, ırkçı, faşist ve uyduruk bir öğretiyi kültür haline getirmektir. Allah Teâlâ Kur’an-ı Mübin’de farklılıkların sebebini şöyle dile getirir: “13. Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır“ (Hucurat Suresi, 13)

90 yıldır yürütülen yasaklamalar ve engellemeler o kadar ileri boyutlara ulaşmış ki, onlarca yıl Kürt illerinde Kürtçe konuşma yasaklanmış, devlet dairelerinde Türkçe bilmediğinden meramını Kürtçe dile getirenler cezalandırılmıştır. Bugün bile Amerikalı bir yetkilinin TBMM’de İngilizce konuşması büyük teveccüh ve alkışla karşılanırken, toplumun önemli bölümünün dili olan Kürtçe’nin mecliste konuşulması büyük bir suç teşkil etmekte ve konuşanlar hapishaneleri boylamaktadır. İngilizce veya başka dillere verilen serbestlik Kürtçe için yasaktır. Oysa içimizde İngiliz kökenli yokken, halkımızın önemli bir kısmı Kürt’lerden müteşekkildir.

İnsanların birçok şeyden mahrum oldukları eski çağlarda toplumların kendi dillerini konuşmalarının yasaklandığına tarihin hiçbir döneminde rastlanmaz. İsrailoğullarını köle edinen Mısır Firavunları, bu toplumun birçok özgürlüklerini ellerinden aldıkları halde dillerine ve kültürlerine yasaklama getirmediler. Yüzlerce yıl bir isimle anılan coğrafyaya isim yasağının getirildiğine tarihin hiçbir döneminde rastlanmaz. Ancak tarihte benzeri rastlanmayan Kemalist rejimin gülünç yasaklamaları, yasaklar ansiklopedisindeki boşluğu doldurabilmiştir.

Diller Allah’ın ayetleridir. Coğrafya Allah’a aittir. Müslümanların, herkesten daha fazla özgürlükçü olmaları, insan hak ve hukuku alanında geniş düşünce ve perspektife sahip olmaları gerekir. Çünkü insan hak ve hukukunu kamil manada tanıyan tek din ve düşünce İslam’dır. Müslümanların Kemalist rejimin yasaklarına takılmaları, bu rejimin kültüründen fışkıran pis kokulara kuyruk olmaları kabul edilemez. Bir insan Türk, Fars ve Arap kavramlarını kullanmakla ırkçı olmuyorsa, aidiyetini ifade etmesi için kullandığı Kürt kavramıyla da ırkçı olmaz. Pakistan ve Arabistan kavramlarının kullanımıyla ırkçı olunmuyorsa, coğrafyayı tanımlamak için bu isimlerin kullanımı tabii görünüyorsa, Kürdistan kavramını kullanmanın da ırkçılıkla alakası olmadığı gibi, tabii olarak Kürtlerin yaşadığı coğrafyayı tanımlayan bir kavramı ifade etmektedir.

İlim ve teknolojide insanlığın büyük bir ilerleme kaydettiği çağımızda toplumları ve coğrafyaları inkâr etmek, bu inkâra da dini kılıf uydurmak mantıki, insani ve İslami değildir. Evrensel olan, bütün çağlara ve bütün insanlığa hitap eden İslam dininin elbisesine bürünmüş Müslümanların bakışaçılarında daha geniş olmaları, İslami olmayan düşünce ve kültürlerin esaretinden kurtulmaları gekerir. İnkârcı ve zorba rejimlerin payandası olmanın İslami düşünce, kültür ve kişilikle alakası yoktur. Allah Teâlâ'nın hür yarattığı insan, hür düşünmeli ve kararını hür bir şekilde vermelidir. Bakışaçısına İslam’ın dışındaki şeyleri karıştırdığı zaman rotasını kaybettiği gibi başkalarının güdümünde payanda olmaktan öteye gidemez.

"...Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." (Araf Suresi, 128)

 

İbrahim Fırat

Diger Basliklar
   VAHDET VE TAHAMMÜL -7
   VAHDET VE TAHAMMÜL -6
   VAHDET VE TAHAMMÜL -5
   VAHDET VE TAHAMMÜL -4
   VAHDET VE TAHAMMÜL -3
   VAHDET VE TAHAMMÜL -2
   VAHDET VE TAHAMMÜL -1
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -41
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -40
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -39
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -38
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -37
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -36
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -35
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -34
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -33
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -32
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -31
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -30
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -29
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git