Bir toplumda İslam’ın aydınlatan nuru parıldayıp insanları iman ve maneviyat okyanusunda geliştirmeye ve olgunlaştırmaya başladığı zaman, aziz İslam’ın düşmanları korku ve panik hastalığına tutulurlar. İslam’ın tüm çağlara ve tüm nesillere hitap eden pörsümez ve eskimez sedasının önünde fikirleri, mantıkları, felsefeleri ve kabiliyetleriyle duracak güç ve cesarete sahip olamadıklarından, fitne, fesat, tehdit ve saldırılarla hakkın önünü almaya çalışırlar.
Yıllar sonra evlatlarının İslami duyarlılık mektebinde bilinçlenerek fıtratıyla buluşan halkın özüne dönüşünün mülhitlere ortamı daraltmasıyla, farklı yerlerde Müslüman gençliğe yönelik saldırılar başlamış, birçok Müslümanın kanı dökülerek şehit edilmişti. İslam’dan aldıkları ruhla varlığını sürdüren Müslüman gençliğin onurlu duruşu ve eşsiz direnişi mülhit örgütün çözülüşüne ve yenilgisine yol açmıştı.
Müslüman halkın öze dönüşü ve İslami duyarlılık çizgisinde ilerleyişinden rahatsızlık duyan Kemalist rejim, temel dayanaklarından olup bizzat kendisi tarafından palazlanan Fetullah grubunu, aziz İslam’ın önünü kesmek için rejimin yeni yüzü olarak ileri sürdü. Kemalist rejimin gücüne dayanarak elleri çok fazla uzanan bu grubun tek silahı iftira, fitne ve yalan kampanyalarıydı. Elindeki basını sonuna kadar kullanarak, fitne, fesat, yalan ve iftirayla toplumda dalga dalga yayılan İslam’ın nurunu söndürmeye çalıştı. İftira kampanyalarını gazete sayfalarında, radyolarında ve televizyon ekranlarında ibadet ruhuyla işleyen rejimin bekçileri, İslam’dan başka hiçbir hedefleri olmayan ve bütün varlıklarını bu büyük ve pörsümez gerçeğe adayan Müslümanlara darbeler indirip dağıtacaklarını zannetiler. Allah’a şükürler olsun ki mayası İslam’la yoğrulmuş millet, İslam düşmanı rejimleri yaşatmak için seferber olan belamların iftiralarını duymayacak olgunluluğu göstererek, evlatlarına sahip çıkacak özveriyi gösterip belamların çirkin saldırılarını boşa çıkardı.
Onlarca yıldır Filistin halkının evlerini başlarına yıkan, topraklarını işgal eden, toplu katliamlarla nesillerini yok etmeye çalışan, çocuklarının kanını acımasızca döken Siyonist işgalcilerin ölen bir iki çocuğu için gözyaşları döküp içinin kan ağladığını ileri süren bir şahıstan türeme gruptan, ülkede İslam düşmanı rejimin gönüllü silahşörlüğü, dışarıda da emperyalizmin gönüllü askeri olmaktan başka ne beklenebilir ki?
Hayatlarını seferber edip halkın yardımına koşan, yoksulun, mustazafın ve ihtiyaç sahibinin elinden tutan, ardına kadar açık fesat denizlerinden yükselen dalgalardan etkilenen gençleri düştükleri bataklıktan kurtarmaya ve Kur’an ışığında yeniden yetiştirmeye çalışan Müslüman gençliğe halkın sempati ile yaklaşımı, yıllarca zor kullanarak halkı sömürüp ellerindekini alan iblis mantıklıların nefes borularını tıkamaya başlamış olacak ki, tehdit ve zor kullanarak, İslam’ın nurunu söndürmeye çalışmaktadırlar. Adana’da daha önce yaptıkları gibi, baskı ve zorla İslam’ın nurunu söndürebileceklerini zannetmektedirler. Bunlar, 90’lı yılların takvim yapraklarını karıştırsalar, belki yaşanan acı tecrübeden bir nebze ibret alırlar ve neticesi daha ağır olacak maceralar peşinde koşmazlar.
Tarih boyunca, hakkın çizgisinde insanlara hizmeti hedefleyen fert ve hareketler sürekli mülhitlerin engeliyle karşılaşmıştır. Aynı sürecin tekrar edildiği bugünün mülhitleri, bu iman ve özgürlük nurunu söndürmeye çalışmaktadırlar. İftira, fitne, fesat, yalan ve çirkin saldırılara rağmen, ilahi kaynaktan beslenen, kökleri derinlerde, dalları yeryüzüne yayılan bu ilahi nur varlığını sürdürecektir. Ortaya çıkan her engel ve karşılaşılan her sıkıntı, dayanakları sadece Allah Teala olan gençlerin imanlarının artmasına, dava ve düşüncelerine daha sağlam yapışmalarına ve daha emin adımlarla yürümelerine yardımcı olacaktır.
Açtıkları dernek çatısı altında gecelerini gündüzlerine katarak yoksullara, muhtaçlara ve mustazaflara yardıma koştuklarından dolayı saldırıya uğrayan bütün kardeşlerime geçmiş olsun dileklerimi iletir, büyük hizmetlerinden dolayı tebriklerimi sunarım.
H. İbrahim Fırat |