Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

DÜNÜ VE BUGÜNÜYLE 17 OCAK SÜRECİ -4- / ABDULLAH HOCAOĞLU

Kemalist Rejimin 17 Ocak Sürecine Kadar Hizbullahi Harekete Karşı Yürüttüğü Kirli Savaş

İslam davası uğruna mücadele etmek şüphesiz ki bedel ödemeyi, çile ve eziyet çekmeyi de beraberinde gerektirir. Tarih boyunca mücadele yürüten herkes için bu bir imtihan olmuş ve direnip sabredenler muvaffak olmuşlardır. İslam için mücadele edenlerin “Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele” (Bakara S: 155) ayetinde belirtildiği gibi imtihana çekileceklerinin bilincinde olmaları gerekir.

İslami mücadelede imtihan çetin ve şartlar ağırdır. Kuruluşu kan ve zulme dayanan, Müslümanların İslami değerlerini yok etmeyi devrim sayan Kemalist rejimle mücadele etmenin de bir çok sıkıntı ve zorlukları vardır. Bu rejim mazlum insanların idamına karar verip bilahare yargılanmasına diyecek kadar hukuktan uzaktır. Köyleri bombalayıp mazlum halkı öldürmeyi başarı sayan bir rejimin zulmünü herkes bilir. Gözaltına alınan insanlara insanlık onuruyla bağdaşmayan en ağır işkencelerle doludur Kemalist rejimin karnesi. Kemalist rejimin kuruluşundan günümüze nice insanlar bu işkencelerden geçmiştir. Hulasa kan, gözyaşı ve zulümden başka Müslüman halka bir katkısı olmayan Kemalist rejimden farklı bir davranış zaten beklenmez.

Böylesi geçmişi olan rejim, Hizbullahi hareketin tanınmasıyla birlikte yoğun istihbari faaliyetlere başlayarak hareketi deşifre etmek istemiştir. Karşılarında, açıktan savaşan ve silah kullanan bir yapı olmadığından cemaatin açık faaliyet alanı olan camilere yönelen rejim güçleri, camilerde Ku’ran-ı Kerim dersi veren çocuk yaştaki gençleri gözaltına alarak işkenceden geçirmeye, zindanlara doldurmaya başlamıştır. Yıllardır kendisini Müslüman gösteren, camilerin açık olduğunu iddia eden bir rejimin aynen otuzlu yıllardaki gibi camilere kilit vurmaya kalkması ve Kuran dersi verenlerin terörist muamelesine tabi tutulması, rejimin gerçek yüzünün göstergesidir.

Toplumun bir kesimi, Kemalist rejimin Hizbullahi harekete karşı operasyonlara 17 Ocak 2000 ile başladığını zan eder. Bu biraz da mülhit örgütün yalan propagandaları ve rejim kontrolündeki basın-yayının yanlı haberlerinden dolayıdır. Hizbullah cemaati, Beykoz'da yaşanan operasyona kadar yüzlerce operasyona maruz kalmış, binlerce mensubu işkenceden geçmiş ve yüzlercesi tutuklanmıştır.

Rejim güçleri resmi operasyonlarla binlerce Müslümanı Hizbullah mensubu savıyla işkence ve zindanlarla tanıştırmış, iğrenç ve kirli bir savaş yürütmekten geri kalmmamıştır. Amaç sadece Hizbullahi hareketi çökertmek değil, İslami yaşantıyı toplum hayatından tümden uzaklaştırmak için rejim güçleri ellerinden geleni yapmış ve eşine az rastlanır zulümlere imza atmıştır.

Tek suçu(!) camide Kur'an dersi vermek olan bir gencin, yakalanıp ağır işkencelere tabi tutulması ve dayatılan ajanlık tekliflerini şiddetle reddetmesinden dolayı tecavüze uğrayıp bu durumda resimlerinin çekilip şantaj amacıyla oturduğu muhite atılmasından daha aşağılık ve çirkef bir durum olabilir mi acaba? Rejim bu ve buna benzer onlarca icraatta bulunarak Müslüman nesli davalarından vazgeçirme ve kendilerine göre zayıf gördüklerini kullanma çabasına girmiştir. Bu kirli savaşı Mekke müşrikleri dahi yürütemiyordu. Kemalist rejimin Siyonistleri aratmayan zulümleri çoğu zaman gizlenmiş veya uygun bir kılıf bulunarak kapatılmıştır.

Gözaltında işkenceyle şehid edilen Hizbullah taraftarları için "kendini astı" veya "yer göstermeye götürüyorduk, binadan atladı" gibi düzmece beyanlarla kamuoyunu yanıltan rejim güçleri, gerçekte ne yaptıklarını çok iyi biliyorlardı. Ortada, ismi konmasa da bir savaş vardı. Bir tarafta kuruluşundan beri zulüm ve kanla İslami kesimi ve Müslümanları susturmak için uğraşan TC, diğer tarafta tek gayesi Allah’ın rızasını kazanmak ve O’nun dinini yüceltme çabasında olan Hizbullahi hareket vardı. Müslümanlar Kemalist rejimin zulüm ve dayatmalarından bıkmış ve rejimin İslami değerlere saldırılarına ne şekilde olursa olsun göğüs germe kararlığındaydılar. Kemalist rejim, Müslüman halkın kendi değerlerine dönmesiyle rejimin çatırdayacağını ve sonunun yaklaşacağını iyi biliyordu.

Kemalist rejim, terörle mücadele etme adına Müslümanlara karşı kirli bir savaş yürütmekteydi. Onlara göre Müslümanların kendi içlerine sızdırılmaya çalışan ajanları etkisiz hale getirmesi veya akidesine yönelik saldırılara karşı çıkıp müdahalede bulunması ve İslami değerlere sahip çıkılması terör sayılırdı. Ama kendileri çocuk yaştakilere ajanlık ve işbirliği teklifinde bulunacak, yazılmaktan hayâ duyulacak çirkeflikler yapacak ve binlerce insanı, Rabbim Allah dediği için işkenceden geçirecek, bunun adı terörle mücadele olacak. Bu olsa olsa Kemalist rejimin demokrasi oyunlarından sıkılıp aslına rücu etmesidir.

17 Ocak sürecine gelininceye kadar yüzlerce operasyona maruz kalan Hizbullahi cemaatin bir çok mensubu ve sempatizanı, hatta Hizbullah mensuplarının sıradan akrabaları TC’nin zulüm ve işkencelerinden nasibini almış, mağdur edilmiştir.

Gerçek bu olduğu halde Beykoz serecine kadar Hizbullah cemaatine karşı operasyon yapılmadığını veya korunduğunu iddia etmek kimden gelirse gelsin Kemalist rejimin zulmünü gizlemekten başka bir şey değildir.

Derin devlet yapılanmaları onlarca Hizbullah mensubunu kaçırıp gizli yerlerde işkencelerden geçirip kaybetmesi karşısında Hizbullah cemaati davasından ve düşüncelerinden taviz vermemek için mücadele etmekten geri kalmamış, yaşanan yüzlerce sıkıntı ve musibetle birlikte 17 Ocak 2000’de Hizbullah cemaati kurucusu ve rehberi Hüseyin Velioğlu’nun şehid edildiği İstanbul Beykoz operasyonuna gelinmiştir.

Bu operasyonlarla birlikte Kemalist rejim, yürüttüğü psikolojik savaş taktikleriyle birkaç cesedi sergilemiş, kontrolünde tuttuğu kartel medyanın yayınları vasıtasıyla kamuoyunu oyalamış ve tarihte az rastlanır zulüm ve operasyonlarla halk tabanı olan, bölgede kabul görmüş ve İslam için çalışmaktan başka amacı olmayan Hizbullah cemaatine ve mensuplarına karşı topyekün yok edip ortadan kaldırma planını uygulamaya başlamıştır.

Allah’a emanet olun                            

 

ABDULLAH HOCAOĞLU

Diger Basliklar
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -11
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -10
   KÖRLER VE SAĞIRLAR
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -9
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -8
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -7
   İKİ DAMLA GÖZYAŞI
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -6
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -5
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -4
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -3
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -2
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -1
   HİZBULLAH CEMAATİNE KİM NİYE SALDIRIYOR
   BUGÜN BAYRAM
   TEK TÜRKİYE TEK CEMAAT KİMİN PROJESİ
   FOTOKOPİ DELİL OLMAZMIŞ
   BÜYÜK FELAKET ( I I )
   BÜYÜK FELAKET ( I )
   BİRİLERİNİN HEDEF GÖSTERMESİYLE Mİ HAREKETE GEÇİLDİ?
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git