Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

DÜNÜ VE BUGÜNÜYLE 17 OCAK SÜRECİ -3- / ABDULLAH HOCAOĞLU

Rejime Karşı Faaliyetlerin Yoğunlaşması ve Müslümanları Bekleyen Diğer Tehlikeler

Rejimin kendi ideolojisini benimsemeyen tüm kesimleri ezmeye çalışması, toplumda Alttan alta infiale sebep olmuş, Sovyet bloğunun oluşturduğu rüzgârın etkisiyle sosyalist ve milliyetçi hareketler bölgede yer tutmaya başlamıştır.

Kemalist rejimin kurulmasıyla başlayan devlet zulmüyle beraber artık devrim adı altında İslam dininin inkârını kurtuluş yolu gören fikri girişimler Müslüman halkı tehdit etmekteydi. Müslümanlar hem Kemalist rejimlere karşı direnmek hem de İslam dinini tamamıyla reddeden ifsat hareketlerine karşı mücadele vermek zorundaydı. Yıllardır süren baskı ve zulümlerden dolayı birçok yönden sindirilen Müslümanların çalışması ve mevcut hareketler karşısında ayakta durması gerekirken, sükûnet ve yılgınlık uzun süre devam etmiş, birçok kesim ferdi olarak İslami yaşantıyı yeterli görmeye ve bununla yetinmeye başlamıştır.

Müslümanların mevcut baskılara karşı koyabilmelerinin tek yolu güç, kuvvet olmaları ve cemaatleşmeleri gerekirken, uzun süre bu gerçekleşmemiş, daha çok resmi oluşum ve arayışlarla bir yol bulunmaya çalışılmıştır.

Kürdistan’da Rejime Karşı Mücadele ve İslami Hareketlerin Gerekliliği

Kürdistan coğrafyası TC'nin tüm dayatma ve baskılarına rağmen İslami değerlerden kopmamış, tam tersine halkta İslami değerlere olan bağlılık giderek artmıştır. Rejimin baskılarından dolayı halk belki sessiz kalıyordu ama dine yönelen saldırılar Müslüman halkta rejime karşı büyük bir düşmanlık oluşturmuştur.  Baskıların geldiği aşamada denenen yol ve yöntemlerin fayda vermediği görülmüş ve İslami olarak bilinçlenen kesimlerde bir araya gelmeler ve grup ruhuyla hareket etme başlamıştır.

Kemalist rejimin ilk dönemlerindeki kıyamların kanlı bir şekilde bastırılması, Müslümanların bir kısmında çekingenlik oluştursa da İslami değerlere saldırı ve rejimin din düşmanlığının boyutu bilinçli Müslümanları yıldırmamış, her dönemde TC rejimine karşı faaliyetler olmuştur.

Toplumda İslam’a büyük bir bağlılık olmasına rağmen niye seksenli yıllara kadar İslami faaliyetler cılız kaldı diye sorulabilir… Kanaatimce bunu iki nedene bağlamak gerekir. Birinci neden; Müslüman kesimler örgütlü hareket etmiyor veya edemiyorlardı. ikinci nedense, milliyetçilik dalgasını arkasına alan mülhit ideolojilerin toplumda en az TC rejimi kadar tahribat yapması ve toplumu İslami değerlerinden koparma gayretidir.

Yapılan tüm deneme ve ferdi çalışmalarla veya ülke genelinde faaliyet gösteren İslami görünüşlü partilerle İslam adına gerçek anlamda bir şeyler yapılamıyordu. Bu noktada bir gerçeği hatırlatmak gerekir; Kemalist rejimin kurulmasından bugüne kadar İslam adına çalışan her kişi veya grubun mutlaka bir hizmet ve faydası, topluma İslami bilinç kazandırılmasına katkısı olmuştur. Bir şeyler yapılamamasından kastım, Müslümanların güç olarak ortaya çıkıp İslami değerleri gereği gibi savunamaması ve örgütlü hareket edilmemesidir.

Ancak süreç içinde Müslümanlar bir araya gelip örgütlenme dışında bir alternatiflerinin olmadığını anlamış, Müslüman kardeşler ve çevre ülkelerdeki diğer İslami hareketlerin de etkisiyle hem Türkiye genelinde hem de bölgede İslami eserlerin okunması, toplumun bilinçlenmesi artmıştır. Artık Müslümanların durması veya ferdi yaşamla yetinmesi demek bir taraftan rejimin diğer taraftan mülhit ideolojilerin toplumu İslam’dan uzaklaştırmasına sessiz kalmak demekti. Bunun için cemaat olgusu ve örgütlenme çalışmaları hız kazanmış özellikle de Kürdistan coğrafyasında pratiğe dönüşmüştür.

Hizbullahi Cemaatin Kurulması ve Faaliyetleri

Bölge halkı İslam'a bağlılık ve teslimiyet noktasında İslami bir çalışma için uygun olmasına rağmen bölgede cemaatleşme anlayışının olmaması, İslami açıdan büyük bir eksiklikti. Hizbullahi hareketin kurulma aşamasından önce hareketin ilk kadroları ülke genelinde olduğu gibi parti, dernek gibi legal yollarla İslam’a hizmet etmeyi denemiş ama kısa süre içinde bu yolların kalıcı neticeler getirmeyeceğini anlamışlardı. Hizbullahi hareketin kurucusu ve ilk rehberi Hüseyin Velioğlu’nun ifadesiyle: “ rejimin örgütlü gücüne karşı Müslümanların da örgütlü mücadele etmesi ve güç olması gerekir” gerçeği, bilinçli Müslümanlar arasında kabul görmüş, Ortadoğu’daki İslami hareketler ve İran İslam inkılâbının gerçekleşmesi de Müslümanları daha çok cesaretlendirmiş ve Hizbullah cemaati kurulmuştur.

Hizbullah cemaatinin kurulmasındaki temel felsefe; iyiliği emretmek, kötülükten menetmek, Kemalist rejimin İslam’a olan düşmanlığına karşı mücadele etmek ve toplumu İslami değerlerine kavuşturmak olarak ifade edilebilir. Elbette hareketin genel anlamda birçok hedefi vardır. Ama kuruluş döneminde en büyük saik İslami sorumluluk ve yukarıda zikredilen konulardır.

Hareket; kuruluşunun ilk on yılında bir yandan yoğun tebliğ çalışmalarında bulunurken diğer taraftan Müslümanların en büyük eksiği olan örgütlenme ve teşkilatlanmaya ağırlık vermiştir. Müslümanların örgütlenmesiyle Kemalist rejim zulümlerine karşı bilinçli ve sürekli bir mücadele verilebileceği ve halkın İslami değerlerine kavuşturulması için de planlı ve programlı hareket edilmesi gerekiyordu ve kuruluştan doksanlı yıllara kadar tamamıyla bu yapılmıştır.

12 Eylül askeri darbesi tüm yapıları olduğu gibi Hizbullahi hareketi de etkilemiş, İslami kesimde genel olarak bir durağanlığa sebep olmuştur. Ancak Cemaat yapısı tamamen gizli olduğu için askeri darbeyi yara almadan atlatmıştır.

Doksanlı yıllara gelindiğinde bölgede artık Kemalist rejimin karşısında iki güç vardı. Bir tarafta halkın milli duygularını kullanan ama gerçekte halk için bir şey yapmayan mülhit ideolojiler, diğer taraftan halkın değerleri için çalışan ve kuruluşundan bu aşamaya kadar Kürdistan’ın önemli bir kısmında örgütlenen Hizbullahi hareket.

Hizbullahi hareket silahlı mücadeleyi esas olarak değil, bir alternatif olarak benimsemiş, İslami akidesine ve kendisine fiili bir saldırı olmadığı sürece bu yola başvurmamayı benimsemişti. Bu nedenle Kemalist rejime karşı kısır silahlı bir mücadeleye girişmek yerine, Kemalist ideolojinin tahribatlarına karşı ciddi bir şekilde örgütlenme yoluna gitmiş ve halkı uzaklaştırıldığı değerlerine kavuşturmak yolunu seçmiştir. Bunda uzun süre başarılı olmuş ama mülhit örgütün bilinen nedenlerle harekete saldırmasından dolayı istemeden de olsa bölgede bir çatışmaya taraf olmak zorunda kalmıştır.

Hizbullah bu çatışmaların hem kendisini deşifre edeceğini hem de sadece İslam düşmanı rejime yarayacağını biliyordu. Yine akan kan nedeniyle mazlum Kürd halkının zarar göreceğini mülhit örgüte anlatmaya çalışıyordu. Ama girişimler neticesiz kalmış ve dayatılan bir savaş nedeniyle mülhit örgüt bölgede yüzlerce insanın ölümüne neden olmakla kalmamış, aynı zamanda yenilgiyi de tatmıştır. Ancak kazançlı çıkan taraf, Kemalist rejim olmuştur.

Hizbullahi hareket bu çatışmalardan tecrübe ve kazanımla çıkmış olsa da o güne kadar hareket hakkında fazla bilgi sahibi olmayan Kemalist rejimin Hizbullahi hareketi tanımaya başlaması ve hedef edinmesi, hareket açısından zararlı olmuş ve belki de istenmeden yeni bir fiili mücadele safhasına geçilmiştir.

Allah’a emanet olun. 

ABDULLAH HOCAOĞLU

Diger Basliklar
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -11
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -10
   KÖRLER VE SAĞIRLAR
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -9
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -8
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -7
   İKİ DAMLA GÖZYAŞI
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -6
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -5
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -4
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -3
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -2
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -1
   HİZBULLAH CEMAATİNE KİM NİYE SALDIRIYOR
   BUGÜN BAYRAM
   TEK TÜRKİYE TEK CEMAAT KİMİN PROJESİ
   FOTOKOPİ DELİL OLMAZMIŞ
   BÜYÜK FELAKET ( I I )
   BÜYÜK FELAKET ( I )
   BİRİLERİNİN HEDEF GÖSTERMESİYLE Mİ HAREKETE GEÇİLDİ?
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git