Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

DÜNÜ VE BUGÜNÜYLE 17 OCAK SÜRECİ -2- / ABDULLAH HOCAOĞLU

Kemalist Rejimin Kurulmasıyla İslami Değerlere karşı saldırılar yoğunlaşmıştır

İslam davasını toplumsal yaşantıdan ferdi yaşama indirgeyen ve İslam'a açıktan düşmanlık yapan sistemlerin biri de şüphesiz ki Kemalist rejimdir. Kemalist rejimin islam'a olan düşmanlık ve tahribatlarına geçmeden önce bir iki noktaya değinmekte fayda vardır.

Bilindiği gibi Kemalist rejim Osmanlı külleri üzerine kurulmuştur. Osmanlı imparatorluğunda yöneticilerin İslami yaşantısından bahsetmek mümkün olmasa da toplumda İslami anlayış ve kurallar hâkimdi. Bu durum, imparatorluğun son iki asrına kadar devam etmiş ama gerileme ve yıkılış dönemiyle birlikte küfür ve şirke bulaşmış batı devletlerinin bilinçli çalışmalarıyla sadece yönetim kademelerinde değil toplum içinde de yozlaşma artmıştır. İslami değerler tahrif edilmeye, İslami yaşantı yozlaşmaya başlamıştır.

İslami değerlerin yozlaştırılması ve toplumun gayri İslami yaşantıya özendirilmesi, çöküş ve dağılma sürecini hızlandırmıştır. İdarecilerin ferdi vasıf ve amelleri bir yana, İslam adına hareket etmeleri, devlet eliyle İslam şeriatının genel anlamda uygulanması ve toplumun İslami değerlerine müdahale edilmemesi, Osmanlıyı asırlarca ayakta tutmuştur. İslami değerlerin tahrif edilmeye başlanması ve devlet idaresinde zaafiyetlerin üst seviyeye çıkması sonucu, imparatorluktan ayrılmalar başlamış ve Osmanlı kurtlar sofrasındaki hasta konumunda paylaşılmayı beklemiştir.

savaşta sürekli İslami argümanlar kullanılmış ve İslam davasının birleştiriciliğinden sonuna kadar istifade edilmiştir. Kemalist rejimin temelini atan Atatürk ve arkadaşları toplumun İslami hassasiyetlerini kullanmadan başaralı olamayacaklarını çok iyi biliyorlardı. Bu nedenle Kürd ve Türk toplumunda saygınlığı olan İslami şahsiyetleri ön plana çıkarmak ve onları tazim etmekten tutun da Atatürk’ün hutbe vermesine kadar bir dizi çalışmalarla toplum bir araya getirilmeye çalışılmış ve bunda başarılı olunmuştur.

İlk meclis üyeleri arasında İslami şahsiyetlerin çokluğu da Kemalist rejimin toplumun dini duygularını kullanma ve toplumu manipüle etmesinin bir neticesiydi. Atatürk ve arkadaşlarının halifeliği kurtarma ve ihdas adına savaş verdiklerini söylemeleri de bu işin ayrı bir boyutudur.

Yapılan bu çalışmalar etkili olmuş, gerek Anadolu gerekse Kürdistan'da halk milli duyguları bir kenara bırakarak İslam adına mücadele etmiş ve memleketi kâfir devletlerden koruduğunu düşünmüştür. Çünkü Atatürk ve arkadaşları sürekli Kürd ve Türk halkının eşitliğinden, ortak kaderinden, kardeşliğinden bahsetmekte, İslami payda ile de bunu süslemekteydiler.

Yeni cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte halklarda İslami bir yönetimin oluşturulacağına yönelik beklentiler artmıştır. Ama Kemalist rejim kısa sürede gerçek yüzünü göstermiş, İslami anlayışı yok etmek için tüm gücüyle İslami değerlere saldırmaya, İslami kurum ve kuruluşları ortadan kaldırmaya başlamıştır. İslam adına ne varsa Kemalist rejim için hedefti ve ortadan kaldırılması gerekiyordu.

 

Şeyh Sait Kıyamı ve İslami Hareketlerin Sükûnet dönemi

Kemalist rejimin İslam’a ve İslami değerlere olan düşmanlığı Müslüman halka karşı büyük bir zulüm ve eziyete dönüşmüştür. Toplumda öncü konumunda olan İslami şahsiyetlerin tevkif edilmeleri, takke ve zaviyelerin kapatılması, inkılâp adı altında toplumda İslam adına ne varsa saldırılıp yasaklanması ve yeni ideolojinin zorla halklara dayatılmasıyla Kemalist rejimin gerçek niyetini anlayan Müslüman halklar buna karşı durmaya çalışmış ve ağır bedeller ödemiştir.

Arap yarımadası dışında İslam diniyle ilk tanışan halklardan biri olan Kürd halkı arasında İslami yaşantı kök salmış ve toplumda tüm değerler İslamileşmiştir. Kemalist ideolojinin İslama olan düşmanlığı, İslam dinine fiili saldırısı ve Kürd kavmini inkârı, Kürd halkında da büyük bir hayal kırıklığı ve infiale neden olmuş, İslami değerlerin korunması ve küfür kabul edilen Kemalist rejime karşı mücadele edilmesi için arayışlar başlamıştır.

TC’in kurulması ve İslam dinine ihaneti, İslami şahsiyetleri harekete geçirmiş, bir çok beldede Kemalist rejimin islam'a olan ihanetine karşı durmak için girişimler başlamıştır. Cumhuriyetin ilk döneminde Kemalist rejime karşı en büyük kıyam Diyarbakır ve çevresinde Şeyh Said efendinin önderliğinde başlamıştır.

Kemalist rejimin gerçek niyetini ve İslami değerlere olan düşmanlığını gören şeyh Said, buna karşı mücadele vermek ve halkı bilinçlendirmek için Kürdistan’ın her tarafına elçiler göndererek Kemalist rejimle mücadele için hazırlıklara başlar. Gelişmeleri gören rejim güçleri provokasyonlarla kıyamın zamanından önce başlamasını sağlamıştır. Gerekli hazırlıklarını yapamadan fiili mücadeleye başlamak zorunda kalan Şeyh Said ve beraberindekilerin büyük fedakarlıklarla belli bir seviyeye getirdikleri kıyam; rejimin tüm gücü ile yüklenmesi, son dönemlerde görülmemiş şekilde zulüm sergilemesi ve içten bazı hainleri kullanması neticesinde bastırılır. Yüzlerce mümin şehid edilir. Esir düşen şeyh Said Diyarbakır da idam edilerek şehid edilir.

Şeyh Said kıyamı ve bölge Müslümanlarının Kemalist rejime karşı direnişleri dönemin en büyük kıyamıdır. Rejim, kıyamı bastırmak için hiçbir kaide ve kural tanımamış, İslam'a ve Müslümanlara olan düşmanlığını en üst seviyeye çıkarmıştır. Artık yeni rejimde İslami her sembol yasak olduğu gibi İslam'dan bahsetmek de suçtur. Yüzlerce mümin İslami sembol taşıdığından, rejimin inkılâplarını kabul etmediğinden ve İslami yaşantısından dolayı kurulan formalite istiklal mahkemelerinde cezalandırmış ve birçoğu idam edilmiştir.

Kemalist rejim savaştan çıkmış ve yıkım yaşayan topluma yardımcı olmak yerine, her gün halkın değerlerini yozlaştırmayı tercih etmiş, zulüm ve işkencenin dozunu giderek artırarak toplumu sindirme yolunu seçmiştir. Bu durum toplum içinde büyük bir korku, panik ve hayal kırıklığına neden olduğu gibi rejimin dayatmalarına tepkiler de gittikçe azalmaya başlamıştır.

Şeyh Said Kıyamından sonra değişik bölgelerde gerçekleştirilen nispeten daha küçük kıyamların büyük zulümlerle bastırılması Müslümanlarda ümitsizliğe yol açmış ve İslami mücadele açısından sükûnet dönemi başlamıştır. Baskı ve dayatmalar neticesinde İslami semboller zahirde yok edilmişse de toplum İslami değerlerinden ve yaşantısından koparılamamış, gizli de olsa herkes inandığı gibi yaşamak için çaba göstermiştir. Yine bu dönemde Üstad Bediüzzaman gibi şahsiyetler İslami değerlerin korunması ve dinsizlik cerayanlarına karşı çaba göstermiş, hizmet etmiş ve bu hizmetlerinden dolayı büyük zulümlere maruz kalmışlardır.

Müslümanların üzerindeki baskının seviyesi, rejimin camii ve mescitleri ortadan kaldırmasına ve yüce kitaba dahi tahammül etmemesine kadar varmıştır. Kemalist rejimin tüm gayreti yeni yetişen nesilleri İslam'dan uzaklaştırmak olmuştur. Bunun için köy enstitüleri açılarak köylerden toplanan çocuklar medeniyet adı altında İslam düşmanlığı ile yetiştirilmeye çalışılmıştır.

Kemalist rejimin zulümlerinden sadece Müslümanlar değil, muhalif olan herkes nasibini almaktaydı. Demokrasiyle idare edildiği iddia edilen ama gerçekte faşizmin uygulandığı bu yeni rejimde, Kemalist elitlerin sürüsü durumuna gelmeyen herkes potansiyel suçluydu ve cezalandırılması gerekiyordu. Bir devletin ilk kadın savaş pilotunun bu unvanı kendi halkını bombalayarak alması, rejimin şeklinin basit bir ifadesi olsa gerek.

Allah’a emanet olun

 

ABDULLAH HOCAOĞLU

Diger Basliklar
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -11
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -10
   KÖRLER VE SAĞIRLAR
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -9
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -8
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -7
   İKİ DAMLA GÖZYAŞI
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -6
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -5
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -4
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -3
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -2
   PSİKOLOJİK SAVAŞ -1
   HİZBULLAH CEMAATİNE KİM NİYE SALDIRIYOR
   BUGÜN BAYRAM
   TEK TÜRKİYE TEK CEMAAT KİMİN PROJESİ
   FOTOKOPİ DELİL OLMAZMIŞ
   BÜYÜK FELAKET ( I I )
   BÜYÜK FELAKET ( I )
   BİRİLERİNİN HEDEF GÖSTERMESİYLE Mİ HAREKETE GEÇİLDİ?
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git