Gazze, yeryüzünde yaşayan her akıllının hayatının en ciddi ve en önemli imtihanına tabi tutulduğu insanlık laboratuarıdır. Bugün; dinleri, milliyetleri ve renkleri ne olursa olsun, insani özelliklerini yitirmeyen herkesin mazlum ve masum insanların üzerine yağdırılan cehennemi bombaların karşısında duracağı gündür. Dinleri, kültürleri, milliyetleri ve coğrafyaları farklı da olsa insanlıklarını yitirmemiş insanların bir adım öne çıkıp masum ve mazlumların acısını paylaştığını ve düşmanların yüzüne tükürdüğünü duyunca yeryüzünde henüz kökü kurumayan insanlığın yüzlerimize çarpan hoş çehresiyle karşılaşıyoruz. İran liderlerinin Gazze’ye destek için özverili çabaları ve Venezuella cumhurbaşkanı Hugo Chavez’in Siyonist katillerin elçisini ve çalışanlarını ülkesinden kovması, yeryüzünü tasallutu altına alan şeytani Siyonist sömürüye rağmen yerküremizde bazı ülkelerin insani özellikleri olan insanların idaresinde bulunmasını göstermesi açısından ümit verici ve sevindirici gelişmelerdir. Chavez’in yaptığının daha fazlasını aynı milliyetten, dinden ve kültürden olan ve aynı coğrafyada yaşayanların yapması gerekirken, Siyonist uşaklık ruhuna bürünmüş bölgenin faşist Arap rejimlerinin alçakça tutumlarıyla bu onurlu davranışa layık olabilecek kadar insani bir özellik taşımadıkları görülmektedir. Zaten onlarda zerre kadar insani bir gayret ve onurlu bir kişilik olsaydı Gazze ateşe verilmezdi. Doğusundan batısına kadar Türkiye’nin dışındaki bütün ülkelerde, Türkiye’nin İslamcı bir iktidar tarafından yönetildiğine inanılmaktadır. Diğer ülkelerin haber kaynakları Türkiye hükümetinden bahsederken “Ankara’nın İslamcı hükümeti” ya da “Ankara İslamcıları” tabirini sık sık kullanırlar. Hükümet yetkilerinin bunu inkâr ile ilgili yoğun çabaları içerde etkisini gösterebilmişse de dışarıda fazla etkili olamamıştır. Bu kimlikten sıyrılmak için 70 kere laiklik suyuyla yıkansalar bile ülke dışında bu isimden sıyrılmaları kolay görünmemektedir. İnsani ruh ve bilinç taşıyan her insanın vicdanını harekete geçiren ateşler içerisindeki Gazze karşısında Ankara’nın İslamcı hükümetinin çok somut ve önemli adımlar atması, başta Müslüman halklar olmak üzere yeryüzünde insanlıklarını yitirmemiş bütün halkların beklentisidir. Başbakanın Gazze dramı karşısında gürlemesinin ardından ciddi adımlar atılması beklenirken şu ana kadar bunları lafta bırakması anlaşılır gibi değil. Her şeyden öte, insan ve Müslüman olarak Allah’a ve mazlum halklara karşı sorumluluğu olan herkesin, özellikle de hükümet yetkililerinin sorumluluk bilinciyle hareket edip Siyonist işgalcilere cevap niteliğinde ameli bazı girişimlerde bulunmaları İslami ve insani vazifeleridir. Recep Tayyip Erdoğan, binlerce kilometre ötede, sadece insani özelliklerinden dolayı Siyonist rejimin elçisini ülkesinden kovan Chavez’den daha fazlasını yapmak zorundadır. Başta Siyonist rejimin elçiliği kapatılmalı, ardından ülkeden işgalci rejime aktarılan ve Filistin’in mazlum halkının başlarına bomba olarak yağdırılan ticari anlaşmaların tümü iptal edilmelidir. Hükümet sözcüsü Cemil Çicek’in: “Türkiye ve İsrail arasında inişli çıkışlı bir ilişki süreci yaşandı, ancak bağların koparılması söz konusu olamaz, çünkü askeri işbirliği Türkiye`nin ulusal çıkarlarına hizmet etmektedir...” açıklamaları bölgedeki Faşist Arap rejimlerinin elebaşlarının sözleriyle benzerlik taşımaktadır. Bu zihniyete hizmet edenler, mazlum insanların başlarına günlerdir cehennem bombaları yağdıran Siyonist çetelerle dostluklarını izhar etmektedirler. Eli kanlı Siyonistler ne yaparlarsa yapsınlar onlarla ilişkilerin devam edeceğini ifade eden bu açıklamayla, Emperyalist batı ülkeleri ve Faşist Arap rejimleriyle eli kanlı Siyonist rejimin safında bir tercihin gözlendiği görülmektedir. Özellikle başbakan ve cumhurbaşkanının yüreklerinin Gazze için yandığı herkesin malumu. Ancak, büyük bir sorumluluğun ve tarihi bir aşamanın eşiğinde olduklarını, Allah’ın, mazlum Filistin halkının, yeryüzünün bütün adil ve özgürlük taraftarlarının ve özgür aklın istediği şey, harekete geçip amelleriyle mazlumların yanında, işgalci ve katillerin karşısında sözle yetinmeyip atılması gereken somut ve caydırıcı adımları atarak yer almalıdırlar. Bu tarihi aşamada tepkilerini amele dökmezlerse, gelecekte ne dünyada ve ne de ahirete yaptıklarının altından kalkabilecekler. 60 yıldır başta Filistin halkı olmak üzere insanlığa kan kusturan cinayetkar Siyonist rejimin varlığı, insanlığın fıtratına, özgürlüğüne, adalete ve akla terstir. Bu eli kanlı rejim ortadan kaldırılmadıkça başta Ortadoğu olmak üzere yeryüzü halkları rahat yüzü göremeyeceklerdir. Hükümet yetkilileri, eli kanlı canilerin elçiliğini kapatıp bu rejimle aralarındaki ticari anlaşmaları askıya almakla en büyük tokadı vuracak, eli kanlı rejimin Türkiye cephesinde ciddi bir yenilgi almasına sebep olacaklardır. İslam âleminde ve dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan özgür haklar, Türkiye başbakanı ve cumhurbaşkanından, Siyonist işgalcilere karşı ciddi bir adım atmalarını ve önemli bir girişimde bulunmalarını beklemektedir. İmkânı olanların harekete geçmemeleri ve imkânlarını kullanmamaları Siyonist çeteleri daha da azdırmaktadır. Hükümet yetkilileri en azından Hugo Chavez gibi ilk başta Siyonist çetenin elçiliğini kapatmalı, ardından bu aşağılık rejimle şu ana kadar yapılmış bütün anlaşmaları iptal etmelidir. Tepkiyi amele dönüştürmeyip sadece lafta bırakmaya devam ederlerse Müslüman milletlerin vicdanlarında yargılanacaklarını unutmamalıdırlar. Gazze ve Gazze insanı ateşler altında... Zerre kadar insanlığı olan herkesin harekete geçme zamanıdır. Yarın çok geç olabilir...
H. İbrahim Fırat |