ABD ve Irak hükümeti arasında görüşülmekte olan güvenlik anlaşması hem Irak için hem de bölge ülkeleri için büyük bir önem arz etmektedir. Dolayısıyla Irak’taki son durumlara göz atmakta fayda vardır. Geçen hafta ABD, Irak hükümetini güvenlik anlaşmasını imzalamaya zorlamak için iki adım attı. Onlardan bir tanesi; Irak’taki Kürtlerin en etkin isimlerinden olan Kürdistan Demokrat Partisi genel başkanı Mesut Barzani’yi ABD’ye davet etmesidir. İkincisi ise; Suriye topraklarına saldırması idi. Göründüğü kadarıyla bu adımları, Irak hükümetine gözdağı vermek için atmıştır. Mesut Barzani’yi ABD’ye davet etmekle Irak hükümetine, eğer siz bu güvenlik anlaşmasını imzalamazsanız ben de Kürtleri sizden ayırırım mesajını vermek istedi. Irak’taki Kürtler, şu anda Irak Cumhurbaşkanlığını, Dışişleri Bakanlığını ve Başbakan yardımcılığını gibi önemli mevkileri de ellerinde bulundurmakta, ayrıca 275 sandalyeli mecliste 44 milletvekili bulundurmaktadırlar. Irak hükümeti Mesut Barzani’nin ABD ile olan siyasi ilişkilerini resmi olarak tanımamaktadır. Mesut Barzani’nin attığı bir takım adımlar, hem Irak’ın hem de bölgenin menfaatine aykırı olarak değerlendirilmektedir. Özellikle de son yaptığı açıklamalar… ABD Barzani’yi davet etmekle, bir taşla iki kuş vurma niyetini gütmektedir. Birincisi, yukarıda söylendiği gibi Irak hükümetine gözdağı vermek, ikincisi ise; bu güvenlik anlaşmasına şiddetli bir şekilde karşı çıkan İran ile Suriye ve Türkiye’yi, bağımsız bir Kürdistan devletini kurmak ile tehdit edip itirazlarını bertaraf etmek. Halbuki üç ay önce ABD Dış işleri bakanı Rice, Irak’a yapmış olduğu ziyarette Barzani ile görüşmemiş, sebep olarak da Barzani’yi Irak’ın milli bayrağını kullanmaması olarak izah etmişti. Buna karşılık bugün Barzani’nin ta ABD’ye kadar davet edilip Beyaz Saray’da ağırlanmasının mesajı nasıl algılanmalıdır? Bunun açık mesajı bir Kürdistan devleti midir, yoksa Kürdistan devleti ABD için aba altındaki sopa mıdır? Elbette ki ABD Kürdlerin derdine düşmüş değildir, onların hamisi de değildir. Daha önce ABD’nin bu hususta çok kötü bir notu var. Dolayısıyla ona güvenilmez. ABD kendi menfaatleri uğruna her türlü hileyi ve oyunu yapar, yapmıştır. Hal böyle iken Kürdistan ve Kürdlerin hakları konusunda ABD’den sağlıklı ve doğru olan ne beklenebilir ki… ABD’nin Suriye topraklarına saldırmasına gelince; bu saldırı, Irak’ın sınır komşusu olan ülkelerin güvenlik anlaşmasına olan itirazlarını haklı çıkarmaktadır. Ayrıca bu saldırı, ABD’nin Irak’tan çıkmaya niyeti olmadığını göstermektedir. Irak’taki güçlerini de bölgedeki siyasetlerini uygulamak için kullanacak, buna itirazı olan ülkelere de buradan gözdağı verecek. Ayrıca planlı ve programlı yapılan bu saldırı ile küçük Bush dönemi bitmeden, söz konusu güvenlik anlaşmasının imzalanması için Irak hükümetine gözdağı vererek, konun ciddi olduğunu söylemeye çalıştı. ABD, Irak hükümetine bu tür gözdağlarını vererek kendisi ile hareket edebilecekleri hesabını yapmaktadır. Ancak şu var ki ABD’nin bu tür hareketlerinin tümü ahmakçadır. Çünkü yaptığı her bir saldırı ile milyonların nefretini kazanmaktadır. Bu nedenle onun Irak’taki varlığına bölge halklarının tümü itiraz etmektedirler. Bunun en belirginleri ise geçen hafta, ABD’nin Irak topraklarını terk etmesi için yapılan yürüyüşlere yüz binlerce insanın katılmasıdır. Bu anlaşmaya Irak’ın tüm dini otoriteleri karşı çıkmaktadırlar. Ayetullah Sistani, böyle bir anlaşmayı asla kabul etmeyeceğini, ancak Irak halkının arzusu doğrultusunda varılacak bir anlaşmayı kabul edeceğini açıkça bildirmişti. Yine Irak dini liderlerinin önde gelenlerinden ve etkin olanlarından Ayetullah Seyyid Kazım Hairi de, yapılacak güvenlik anlaşmasına hiçbir şekilde yol vermeyeceğini açıklamıştı. Ben-i Sadr’ın bu konudaki tavrı malumdur. Bu şartlar altında Irak hükümetinin söz konusu bu anlaşmayı imzalaması, ortamı daha da gerecek, çatışmaları daha da körükleyecek ve kendi işini çok daha fazla zorlaştıracaktır. ABD’nin son haftalarda söz konusu bu anlaşmanın imzalanması için attığı bu adımların sebeplerinden başka bir tanesi de Bush dönemi bitmeden, atmak istediği şahince adımları atmasıdır.. Çünkü Beyaz Saray’ın yeni patronu seçilen Obama, Bush’un politikalarına karşı çıkarak seçimleri kazanmayı başardı. Bu nedenle Obama, Bush’un Irak, Afganistan ve orta doğudaki işgalci siyasetini gözden geçirmek zorunda kalacaktır, Bush’un ABD itibarına vurmuş olduğu darbeleri izale etmeye çalışacaktır. Söz konusu bu sözde güvenlik anlaşmasını da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor diye düşünüyorum. Allah’a emanet olun. HC. AHMET ÇELİK |