Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Gerçek su ki, kâfir olanlari (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler. Bakara/6

Bir Hadis:
Allah (c.c)'a yemin ederimki, Allah (c.c)'ın bir kimseye senin sayende hidayet vermesi, senin için kırmızı develere malik olmaktan hayırlıdır.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

BATI’NIN ÇÖKÜŞ AREFESİNDE ULEMANIN YERİ / İBRAHİM FIRAT

Şiddetli fırtınalara maruz kalıp dengesi sarsılarak bulunması geren yeri kaybeden İslam ümmeti, bütün çırpınışlarına rağmen içler acısı durumda kalmaya devam etmektedir. Acı veren kocaman iki asır boyunca ümmetin aydın ve ulemasının gösterdiği yoğun çabalar karanlık bulutların dağılmasına ve uğursuz çağın sona ermesine yeterli olamadı.

İslam’ın tebliğine başladığı, ezilen ve sömürülen insanların esaret zincirlerini kopararak İslam’ın baharında onurluca bir hayatı kucakladığı, yeryüzünde hayat ufuklarının yeniden açıldığı bir dönemde, bu kutlu doğuşun saltanatlarını yerle bir edeceği endişesine kapılan zamanın emperyalist güçleri insanlığa kurtuluş kapısını aralayan bu güneşi söndürmek için çırpınmaya başladılar. Yüz binlerce insanın hayatına mal olan Haçlı savaşları bu hakikatin söndürülmesi için yapılan savaşlardan sadece birkaçıydı. Zamanın emperyalist gücü Roma hiçbir zaman İslam’la barışmadı. Rakibi gördüğü rahmet dininin varlığını hiçbir zaman kabullenmek istemedi. İnsanlara kurtuluş vadeden bu ilahi dinin yeryüzünden silinmesi için hiçbir faaliyetten geri durmadı.

İslam ümmeti, birebir dövüşte sürekli galip durumdaydı. Tarih kitapları, saadet asrıyla birlikte şehadet aşkıyla tutuşan Müslümanların düşman karşısında gösterdiği başarıların destanıyla doludur. Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan ümmetin evlatları, düşmanla tutuştukları birebir dövüşte aynı destanları yazmaya devam etmektedir.

Oysa gün geldi gaflet, ümmetin ruhunu baştanbaşa kuşatmaya başladı. Düşman karşısında omuz omuza çarpışan kardeşlerin arasındaki ittihad yıkılmaya başladı. Ezeli düşman saydığı İslam ümmetine darbe vurmaya adanmış düşman, Müslümanların zaaf noktalarını kavramıştı. Farklı içtihatlardan doğan mezhepler halinde birbirleriyle kardeşçe yaşamaya alışmış Müslümanların bu bütünlüğünü bozmaya çalışan düşman, farklı içtihatlardan doğan mezhepleri birer din gibi lanse etmeye başladı. İlim ve takvadan uzaklaşıp gaflet denizinde yüzen ümmetin evlatlarının önemli bir kısmı fazla direniş göstermeden bu oyunun piyonluğuna soyundular. Bozgunun ilk asrında düşmanın kışkırttığı mezhep kavgaları bazı yerlerde kanlı çatışmalara sahne olmuş, pek çok Müslüman İslam’a hizmet adıyla farklı mezhepteki Müslüman kardeşinin kanını dökmüştü.

İkinci bozgun asrında tecrübeli usta maharetiyle işini başarılı bir şekilde yürütmeye muvaffak olan düşman, Müslümanlar arasındaki ayrılıkları dallandırıp derinleştirmeyi başardı. Ümmet evlatlarının kavmi farklılıklarını ayrılık sebebi sayarken; kin, nefret ve düşmanlığı daha da yaygınlaştırdı. Aynı dinin mensupları inançlarının yerine kavimlerini ikame etmiş, birbirlerinin canına girmişlerdi. Kardeş kavgaları neticesinde akıtılan kanlar ümmet coğrafyasının paramparça olmasıyla neticelendi. Müslümanları oyunlarına alet eden düşman İslam coğrafyasının büyük bölümünü işgal etti. Güçleri dağılmış ve paramparça olmuş ümmetin evlatlarının işgal edilmiş topraklarını kurtarmaya imkânları yoktu. Düşman karşısında tutunacak ve direnişe sevkedecek enerjilerini yitirmişlerdi. Osmanlı ordusu İstanbul’u alırken meleklerin dişi mi yoksa erkek mi olduğunu tartışan Hıristiyan din adamları gibi Müslüman ulemanın büyük bir kısmı, düşmanın direk veya dolaylıca tayin ettiği gündem rüzgârına kapılarak birbirleriyle uğraşıyor, işgal çizmeleri altında onursuz bir hayatla yetinmeye çalışıyordu.

Şeytanların vazifesi oyun kurmak ve aldatmaktır. Oynadıkları oyun sona erince yenisini devreye sokarlar. Müslümanların kendilerine geldiklerini, uyandıklarını ve sorguladıklarını fark edince yeni şeytanlıklarıyla ortalığı bulandırmaya çalışırlar.

İki asırdan fazladır insanlığı köleleştirerek hükmetmeye çalışan eski Roma’nın varisleri, enerjilerinin son noktasına ulaşmış bulunmaktadır. Düzenleri tamamen çıkmaza girmiş, çöküntüye doğru yol almaktadır. Bu sömürgeci düzenlerden insanlığın büyük kitlesini yetmiş yıl köleleştiren ve sömüren Komünist sistem miadını doldurarak layığı olduğu tarihin çöplüğündeki yerine atıldı. Şimdi de, yerküresi üzerinde yaşayan insanlığı farklı şekillerde sömürmeye çalışan kapitalist sistemin fatihasının okunma arefesidir. Ancak insanlığın fıtratına aykırı bu sistemin yeryüzünden tamamen silinip tarihin batıl sistemler çöplüğündeki yerini alması için kuvvetli bir alternatifin sahnedeki yerini alması gerekir.

Allah Teala’nın yeryüzünde yaşayan insanların mutlu bir hayat yaşamaları için kılavuz olarak gönderdiği, indirildiği günden beri tazeliğini ve canlılığını koruyan Kuran-ı Kerim ve öğretisi, bütün çağlara ve bütün insanlığa hitap edecek ve insanlığın sıkıntılarını ortadan kaldırabilecek güç ve enerjiyi barındırmaktadır. Müslümanların elindeki bu reçeteden haberdar olan düşmanlar, alternatiflerini engellemekle ömürlerini biraz daha uzatmaya çalışmaktadırlar. Yaktıkları mezhebi fitne ateşiyle Müslümanları oyuna getirmeyi başarmış, son yıllarda Pakistan, Irak ve Lübnan’da farklı mezheplerden Müslümanların birbirlerini boğazlayıp canlarına okumalarına zemin hazırlamışlardır. Farklı mezhepteki Müslümanların kanlarını akıtmayı İslami bir vazife bilen bazı çılgınlar, ibadethanelere bombalar atıp Rablerinin huzurunda kıyama durmuş insanların kanını akıtmaları, üzerlerine bombalar bağlayıp başka mezhepten farklı Müslümanların içine dalarak kendileriyle birlikte çok sayıda Müslüman’ı öldürme başarısını (!) göstermeleri esef vermekte ve kahretmektedir.

Bu vahşetler neticesinde Müslümanlar birbirlerini boğazlarken düşman gayrı meşru varlığını biraz daha devam ettirme zevkiyle tutuşmaktadır. Ümmetin evlatları farklı mezheplerden oldukları için kardeşlerini öldürmekle uğraşırken, kirli ellerini ümmetin içine daldıran düşman her gün yüz binlerce gencecik evladımızı uyuşturucuya, gayrı İslami ahlaka ve fesada bulaştırmaktadır. Biz birbirimizi katlederken düşman geleceğimizi toptan yok etmeye ve bizi dünyanın son gününe kadar köleleştirmeye ve iğdiş etmeye çalışmaktadır.

Bu acı ve esef veren tablo karşısında ulemanın sorumluluğu her zamankinden daha fazladır. Ulemanın, düşmanın oyunlarına karşı Müslümanları uyarması, diğer Müslümanlara karşı hoşgörülü davranmaları için telkinlerde bulunması, asırlardır zillet altında yaşayan Müslümanları bu acıklı durumdan kurtarmak için mezhep ve meşrepleri farklı da olsa diğer ulema ile el ele verip İslam ümmetini sıkıntılardan kurtarma alternatifini ortaya koyması gerekir. Oysa İslam gemisine kaptanlık yapması ve önderlik makamına geçmesi beklenen ulemanın ümmetin zaaf noktalarını kaşıyıp Müslümanlar arasındaki ayrılıkları daha da derinleştirmeye kalkışması, farklı mezheplerdeki insanları daha çok kin ve nefretle birbirlerine düşman hale getirmesi esef ve utanç vericidir. Afganistan ve Irak işgalinde ümmetin evlatlarının direnişi karşısında sıkıntılar yaşayan Amerika ve yandaşları, Filistin’de ve Lübnan’da aldığı darbelerle tarihinin en zor günlerini yaşayan Siyonist rejim, İslam ulemasının bu tür acı ve hoşgörüsüz yaklaşımlarından ne kadar da hoşlanmıştır. Ümmetin arasındaki bu ihtilaflardan beslenen Ortadoğu’daki kukla rejimler, Müslümanlar arasındaki ayrılıklar ve kavgalar devam ettikçe gayrı meşru saltanatlarını sürdüreceklerdir.

Mezhepleri, milliyetleri ve renkleri ne olursa olsun Müslümanların birbirlerine sevgi ve muhabbet beslemeleri, birbirlerine karşı hoşgörülü olmaları gerekir. Ümmetin arasındaki ihtilafları derinleştirmek İslam’ın ezeli düşmanlarının göreviyken Müslümanların, özellikle de ulemanın böyle bir işe kalkışması anlaşılır gibi değil. Pek çok alanda gayrı Müslimlere besledikleri hoşgörüyü mezheplerinden, milliyetlerinden veya renklerinden dolayı birbirlerinden esirgemeleri utanç vericidir. Günümüz Müslümanları, farklı renk ve milliyetten Müslümanların Hz. Resul’ün (sav) Medine’sinde el ele vererek kenetlenmeleri gibi kenetlenmek zorundadır. Ümmetin içerisindeki mezhebi ve kavmi çekişme ve düşmanlıklar rahmani olmadığı gibi İslam’ın maslahatına değildir. Uzunca zamandır acı üstüne acı tadan ve sıkıntı üstüne sıkıntı yaşayan İslam ümmetinin yeni sıkıntı ve zorluklara tahammül gücü kalmamıştır.

İstikbarın onlarca yıldır zor kullanarak dayattığı kapitalist sistem iflasın eşiğine gelmiş, büyük çöküşle karşı karşıya kalmıştır. Çıkara dayanan bu sistem yerküre üzerinde küçük bir azınlığı mutlu etmiş, modern kölelik sistemine tabi tutulan insanların büyük çoğunluğu sıkıntı ve zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmıştır. Azınlığın mutluluk sistemi ömrünün son günlerine ulaşmış bulunmaktadır. Baskı ve zulüm imparatorlarının pençeleri arasında uzun ve yorucu bir devir geçiren insanlık, yeni bir güneşin doğuşunu sabırsızlıkla beklemektedir. İnsanlığı bugünkü modern kölelikten özgürlüğe kavuşturacak bu doğuşun tek adresi İslam’dır. Batı’da İslam’ı yeni yeni keşfeden insanlar fevc fevc Müslüman olurken, İslam dünyası, özellikle İslam uleması böyle bir doğuşa öncülük etmenin oldukça uzağındadır. Müslüman aydın ve ulemanın en önemli vazifesi, ne pahasına olursa olsun Müslüman halklar arasındaki ayrılıkları giderip ümmeti İslam’ın yeniden doğuşuna hazırlamalarıdır.

İnsanlığın tek hakikati olan ve görkemli bir şekilde akmaya başlayan İslam nehrinin önünde set olmaya ve onu durdurmaya dünya istikbarının gücü yetmeyecektir. Bu hidayet güneşi gaflete duçar olup varlıklarından uzaklaşan Müslümanları yeniden harekete geçirmeye, yeryüzü insanlığını İslam’ın aydınlatan ve ısıtan aguşuna alarak onlara yaşanabilir bir hayat sunup zulmü ve zorbalığı ortadan kaldıracak yepyeni bir atmosfer oluşturmaya adaydır. Müslüman aydın ve ulema, bu coşkun hidayet nehrinin önünü açmaya, Müslümanlar arasındaki ittihadı daha da pekiştirerek, asrısaadette bedevileri yeryüzünün en medeni insanlarına dönüştüren İslami ruhun bugün de yeryüzü insanlığına hidayet yolunda kılavuzluk yapacak öğretmenler yetiştirmesine yardımcı olmalıdırlar. Gün; harekete geçme, fırsatlardan en iyi şekilde yararlanma, ortamı İslam güneşinin doğuşuna hazırlama ve İslam medeniyetinin yeniden doğuşu için imanlı yüreklerin bir araya gelerek çelikten ittihat oluşturma günüdür. Gün, Müslümanların birbirlerini kucaklayıp el ele vererek, sevgi, muhabbet ve hoşgörü atmosferinde zafere doğru yürümeleri günüdür. Gün, direniş erlerinin, mücahitlerin ve kahramanların günüdür. Bu vasıfları taşıyanlar bir adım ileri atıp büyük doğuşa doğru harekete geçsinler…

Yazan: H. İbrahim Fırat
Diger Basliklar
   VAHDET VE TAHAMMÜL -7
   VAHDET VE TAHAMMÜL -6
   VAHDET VE TAHAMMÜL -5
   VAHDET VE TAHAMMÜL -4
   VAHDET VE TAHAMMÜL -3
   VAHDET VE TAHAMMÜL -2
   VAHDET VE TAHAMMÜL -1
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -41
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -40
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -39
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -38
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -37
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -36
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -35
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -34
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -33
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -32
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -31
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -30
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -29
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git