Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla İslami mücadelede öncü kadroların varlığı davanın ilerlemesi ve hizmetin gelişmesi için olmazsa olmazlardandır. Özellikle toplumun İslami değerlerden koparıldığı, Müslümanlara her türlü baskının yapıldığı ve mücadeleden bahsetmenin dahi korku olduğu bir coğrafyada hizmet daha zor ve öncü kadrolara daha çok ihtiyaç vardır. Kemalist rejimin tüm baskı ve uygulamalarına rağmen bilinçli Müslümanlar bu zorluklara göğüs germiş, sürekli olarak küfrü rahatsız eden İslami çalışmalar vücud bulmuş ve Allah’ın yardımıyla her dönemde mücadeleyi omuzlayacak öncü kadrolar yetişmiştir. Bünyesinde mümtaz şahsiyetler barındıran ve seçkin kadrolar yetiştiren Hizbullahi hareketin öncülüğünde İslami çalışmalar hız kazanmış ve Müslüman halk bilinçlenmeye başlamıştır. Hizbullahi hareket mensupları dava hizmeti için birçok eziyet ve sıkıntıya maruz kalmış, bu dava, başta Rehberi olmak üzere birçok seçkin mensubunu şehid vermiştir. Şehid Selahaddin ağabey de bu davanın öncü ve seçkinlerindendir. Hizbullahi hareketin bölgede hizmete başlamasıyla birlikte davadaki yerini almış ve son nefesine kadar hizmetten bir an geri kalmamıştır. Öyle ki daha verimli hizmet edebilmek için memuriyetinden ayrılmış ve tüm vaktini dava için vakfetmiştir. 5 Eylül 2001 de laik Kemalist rejim güçleri tarafından Adana Tekir yaylasında Şehid edilen Selahaddin ağabey Rehberden sonra sık sık dile getirdiği arzusuna kavuşmuş ve ilahi dergaha şehit olarak kabul yol almıştır. Davanın en sıkıntılı döneminde Selahaddin ağabeyin şahedeti büyük acı ve hüzün yaşatmıştır tüm Hizbullah erlerine. Ama aynı zamanda herkesin davaya daha sıkı sarılması için bir vesile de olmuştur şehidin kanı. Onu tanıyan herkes bilir ki şehidin kendisini emniyete alma imkanı olmasına rağmen, davanın içinde bulunduğu hassas şartlardan dolayı hizmetin aksamaması için bunu yapmamış, tüm riskleri göze alarak hizmet alanında kalmayı tercih etmiştir. Aslında onun bu tercihinin aynı zamanda Şahadeti seçmek olduğu da biliniyordu. Çünkü her gün yeni bir operasyonun yapıldığı, yoğun takip ve göz altıların olduğu bir dönemde yapı ile diyalogda olmak, onun için riskin en büyüğüydü. O da, onu tanıyan tüm kardeşler de bunu bilmelerine ve hatta bazı kardeşlerin kendisine, bir süreliğine çekilip tedbir alması tekliflerine; “ben belki kendimi emniyete alabilirim, ama böylesi hassas bir dönemde hizmet içinde olmamak olmaz” diyerek teklifleri kabul etmemiş, cemaatsel yapının operasyonlardan dolayı süregelen sıkıntılarını bertaraf edebilmek ve çalışmaların devam edebilmesi için elinden gelen gayreti göstererek canı pahasına büyük fedakarlıkta bulunmuştur. Şehid ağabeyimizin en belirgin özelliği; disiplinli, düzenli, planlı ve programlı oluşuydu. Her işine büyük hassasiyet gösterir ve programlarını muntazaman uygulamaya çalışırdı. Bölgede birçok alanda İslami çalışmaların gelişmesi ve halkımızın bilinçlenmesi, Allah’ın yardımı ve onun gibi değerli şahsiyetlerin gayretleriyle olmuştur. Şehid aynı zamanda büyük bir İslami birikime sahip, kültürlü ve oldukça da çalışkan bir şahsiyetti. Bulunduğu tüm alanlarda kendisiyle beraber çalışan kardeşleri için yol gösterici olmuş ve birçok kadronun yetişmesine de vesile olmuştur. Cesaret ve fedakarlığıyla her zaman örnek olan Şehid Selahaddin, daha önce tağuti rejim tarafından göz altına alınıp yoğun işkenceye maruz kalmış ve bir süre zindanda kalarak cemaatin zindandaki ilk kadrolarından olmuş ve orada da verimli çalışmalar yapmıştır. Zindandan tahliye olduktan sonra da çalışmalarına aralıksız devam eden Şehid, davanın en mahzun olduğu bir dönemde Kemalist rejim güçleri tarafından yapılan bir operasyonda Şahedete kavuşmuştur. Şüphesiz ki davalara öncü olan kadroların ve hizmeti yönlendiren böylesi azizlerin yerleri doldurulamaz. Ama onların, uğruna mücadele ettikleri davaları, bu yoldaki tecrübeleri ve öğretileri esas alınarak yolları sürdürülebilir. Onların yollarını sürdürmek demek, bıraktıkları mirasa sahip çıkmak, öğretilerine riayet etmek ve takipçileri olmak demektir. Ne mutlu ona ki mücadele hayatı boyunca bir çok güzelliğe vesile olmuş ve Allah Resulü (sav)’nün “Allah yolunda öldürülmem, bana bütün evlerde ve çadırlarda yaşayanların benim olmasından daha sevgilidir.” (Nesâî, Cihâd 30) sözleriyle dünyadaki her değerden üstün tuttuğu şahadete kavuşmuştur. Elbette böylesi bereketli bir ömrün şahadetle noktalanması, şehid açısından ilahi bir lütuftur. Bu aynı zamanda İslam uğruna mücadele veren tüm müminlerin gayesi ve hedefidir. Şüphesiz ki o ve tüm İslam şehidleri: “Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.”( -Al-i imran S. 170) ayetinin müjdesiyle istediklerine kavuşmuş, sevinç içersindedirler ve geride kalan kardeşlerinin mahzun olmayacaklarını müjdelemekte, dava hizmeti için tüm müminlere teşvik ve örnek olmaktadırlar. Rabbimiz İslam davasını ve çalışmaları böylesi mümtaz şehidlerin kanlarıyla bereketlendirir, inşallah. Kıymetli ağabeyimiz sizleri çok özlüyoruz. Rabbimiz şahadetinizi kabul etsin, makamınızı yüceltsin ve sizinki gibi bir hüsn-ü akibet bizlere de nasip etsin. Allah’a emanet olunuz. ABDULLAH HOCAOĞLU |