BİSMİ TEALA Son zamanlarda değişik medya çevrelerinde Hizbullah’i Cemaat ve onun aziz Şehid Rehberi Hüseyin velioğlu hakkında yalan ve iftirayı ahlak edinmiş kimi nasipsizler, Hizbullah’i Cemaat’i güya ergenekon derin devlet ile beraber gösterme çabalarına girişmişlerdir. Herkes Şunu iyi bilsin ki Hizbullah’i Cemaat berrak net ve kusursuz bir aynadır. Herkes onda kendini görür. Şahsiyet ve kişiliğini anlatır. Hakikat biz Hizbullah’i Müslümanlar olarak bu yalan ve iftiraların yabancısı değiliz. Aynı iftira ve karamalar yıllardır art niyetli insanlıktan nasiplenmemiş çevreler tarafından bizlere atılmaktadır. Bunu da onların davamı görüyor ve öyle inanıyorum. Bizler yani Hizbullah’i Müslümanlar O mübarek insanların, başta Hz. Muhammed ve diğer tüm Peygamberlerin varisleriyiz onların yollarının yolcularıyız. Onlar ki kainatın seçilmişleri insanlığın en Eşref’leri en Ekmelleriydiler. Öyle yalan ve iftiralara maruz kaldılar ki şu anda bizlere yapılan yalan iftira ve karalamalar onlara yapılanların yanında çok az ve değersizdir. Hangi hak davetçisi mübarek insana deli, kahin, sihirbaz, yalancı, millet düşmanı, dış uyruklu gibi gayri insani yakıştırmalarda bulunulmadı. Biz Müslümanlar olarak Peygamberlerin hayatlarından detaylı olarak haberdarız. Ba husus son Peygamber Hz. Habibullah’ın hayatından, siyretinden, Mücadelesinden, ona yapılan iftira ve yalanlardan, gördüğü eza ve cefalardan ve o en güzel ahlakından. Hz. Habibullah’ın doğumundan Peygamberliğine kadar tek bir Mekkeliye kapalı ve gizli bir yanı yoktu. Herkes onu öz evladı gibi tanır ve takdir ederdi. Emniyet ve güvenirliliği doğruluk ve dürüstlüğü dilden dile dolaşırdı. Muhammed emindir dediler bu isimle çağırdılar. Zaman geldi yüce Allah diledi son müjdeci ve son uyarıcı olarak Hz. Muhammedi özelde kendi kavmine genelde tüm insanlığa gönderdi. Ne vakit kavmini Allah’ın birliğine, hakka, adalete, iyiliğe, selamete, kemalete davet etti kavmi sanki onu hiç tanımıyor gibi ona düşman kesildi. İnsafsızca vicdansızca ona iftira ve yalanlarda bulundular. Karalama ve yok etmeye çalıştılar. Ona Muhammed-ul emin diyenler haşa Muhammed-ul kezzap dediler. Yalancıdır, kahindir, delidir, sihirbazdır, anarşisttir dediler. Peygamberliğini hazm edemediler. Peygamberlik bundan başkasına gönderilmeliydi dediler. Yemameli Rahman’dan ders almış ondan talimat almış dediler. Biz Rahman’ı tanırız asla ona inanmayız dediler. İnsafsızlık vicdansızlık ettiler. Nefislerine uydular şeytan’a tabi oldular. Cinin demirden kaçması gibi onlar hak ve adaletten İslam’dan ve selametten kaçtılar. Budur küfrün ve kafirlerin ve onlara yardımcı olan münafıkların ahlakı onların bize ve Peygamberlerimize düşmanlıkları bizim Rabbimize olan tesliyetimiz ve Müslüman olmamızdan başka bir şey değildir. Kafirler Hz. Şuayb (as)’e dediler. (Dediler ki ey Şuayb atalarımızın tapmakta olduğu şeylerden yahut mallarımız hakkında ne diliyorsak yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Şüphesiz ki sen hakikatte yumuşak huylu aklı başında bir kimsesin (Hud 87) Hakikat her inatçı kafir ve münafık bizlerin aklı başında yumuşak huylu kendine sahip insanlığın kurtuluşunu isteyen hak davetçileri olduğumuzu bilir. Onların bize karşı düşmanlıkları bizlerin cami saflarını çoğaltmamız Kur’an sedasını yükseltmemiz meydanları Muhammed aşıklarıyla doldurmamızdandır. Yoksa şahsımızla bir sorunları yoktur onların. İslam’la Müslümanlıkla sorunları vardır. Onlar Kürdistanın bağrından çıkmış, Bu milletin öz evlatları olan başta Şehid Rehberimiz Hüseyin velioğlu ve tek tek bütün Cemaat fertlerimizi kendi öz evlatları gibi tanırlar ve bilirler. Mekkelilerin Peygamberimizi tanıdıkları ve bildikleri gibi… Bunlar yalan yere şahadet edenlerdir. İftirayı ahlak edinmiş şerre hizmet etmekle aldanmışlardır. Bakmayın sözlerine hoşgörü şefkat ve merhamet demogöjilerine kime şefkat kime merhamet hangi Müslüman’ı höşgördüler. Müslümanların içinde ağladılar konuştular göz yaşları döktüler. Muhammed’im dediler, ağlayan, yanan, yok edilen, evi başına yıkılan, namusu kirletilen, toprağı işkal edilen, işkencelerde öldürülen hangi Muhammed’inin gözyaşlarını sildiler derdine derman oldular yaralarını sardılar. Efendimiz buyuruyor. (Müslüman müslüman’ın elinden dininden emin olan kimsedir.) Yüce mevlamız da o tatlı kelamında buyuruyor. (Ey iman edenler eğer fasık (yalancı günahkar) bir kimse size bir haber getirirse önce iyi araştırın ki bilmeyerek bir topluluğa sataşırsınız da yaptığınıza pişman olan kimseler olursunuz. (Hucurat 6)
Asrın müceddi üstad Bediüzzemandan şöyle diyor (Ey ehl-i îman! Zillet içinde esâret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilâfınızdan (ayrılığınızdan) istifâde eden zalimlere karşı: (Mü’minler ancak kardeştirler) kal’a-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz (korununuz). Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Ma’lümdur ki; iki kahraman birbiriyle boğuşurken, bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir mizanda iki dağ birbirine karşı muvazenede (dengede) bulunsa, bir küçük taş, muvazenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir. İşte ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husümetkarane (düşmanca) tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat-ı ictimaiyenizle alakanız varsa: (Mü’minin mü’mine karşı nisbeti, kurşunla örülmüş duvar gibidir. Birbirlerine destek verirler düstür-ı aliyeyi (yüce düsturu) düstür-ı hayat yapınız, sefalet-i dünyevi yeden (dünyada rezil olmaktan) ve şekavet-i uhrevi yeden (ahiret azablarından) kurtulunuz!” (mektübat, 22. Mektüb, 97)
Vallahi dostlar kardeşler Müslümanlar. Bu yalan ve iftiralar o kadar onur kırıcı mesnetsiz, asılsız ve kasıtlı ve garazlıdır ki benim gibi yazı yazma ahlakı olmayan birisine dahi yazı yazdırttı yazma mecburiyetinde bıraktı. Çünkü ben bir insanım ve elhamdülillah Müslüman’ım insanlık ve Müslümanlığım sessiz kalmama müsaade etmedi. Son günlerde Hizbullahi cemaate ve onun aziz Şehid Rehberi Hüseyin Velioğlu hakkındaki yalan ve iftiralar gökleri çatlatacak, şeytanlara rahmet okutturacak cinstendir. Yahu bir teşkilatın bir cemaatın kaç tane bağlantıları, uyrukları, kurucuları, destek verenleri olur.
Tarih boyunca hak davetçilerine iftira yalan ve karalamalarda bulunan zalimler mazlum toplumların değerlerini suistimal edip, iftira ve yalanlarına insanları inandırmaya çalışmışlardır. Bu gün de aynı zihniyetin gıdalanmışları, mazlum ve müslüman halkımın değerlerini onurlu ve şerefli kişiliğini su istimal ederek hakkın davetçisi olan Hizbullahi cemaatimize ve Resulullah’ın varisi olan şehid rehberimize büyük iftiralar atmakta, yalan ve karalamalarla yok etmeye çalışmaktadırlar Efendim, hizbullah bilmem kimlerle irtibatlıymış. Hizbullahın hamisi ergenekonmuş. Hizbul-kontra jitem elemanları..... gibi delilsiz dayanaksız haktan uzak akıldan beri iftira yalan ve karalamalar. Yahu insafsızlar! elinizi vicdanınıza bırakın. Yıllardır on binlerce Hizbullah elemanları yakalandı. Zindanlara tıkatıldılar. Hepsinin şu anda zalim ve çarpık mahkemelerinizde dosyaları vardır. Gidin de o körelmiş gözlerinizle o dosyaları A’dan Z’ye kadar harf harf inceleyin. Bakın bakalım, sizin attığınz iftiraları doğrulayacak yalanlarınıza delil olacak tek bir kanıt bulabilecek misiniz ? bulamazsınız ve bulamayacaksınız. Zalim rejim ve zorba güçlerle yıllardır mücadele edenler. Bu mücadelede yüzlerce azizini şehid verenler « A. Selam, Ata murat, Şehmus, Osman, Hasan, Hüseyin... » ve niceleri. Mezar taşlarına tahammül edilemeyenler zalim rejim tarafından susaları yıktırılanlar, köyleri, evleri roket ve bombalarla yakılanlar, gece ansızın kapıları patlatırılanlar, vahşi, acımasız barbar operasyonlara maruz kalanlar, süresiz göz altılarda tutulanlar, her türlü işkence ve hakarete reva görülenler, işkencelerde öldürülenler Sakat bırakılanlar,. cezaevinde asılanlar : « Gül yüzlüm, canım cemalim » gibi, keyfi muamelelere tabi tutulanlar, sürgün edilenler, hicrete zorlanılan yerlerinden, yurtlarından edilenler, hep biziz ve biz olduk. Bu saydıklarım daha devede kulaktır. Zalim ve zorbaların zulüm ve zorbalıklarını anlatmaya sözcükler yetmez. Kardeşlerim ! Dostlarım ! Müslüman halkım. Bu fitne ve yalan şebekesinin söylediklerini öyle es geçmeyin. Bunlar halkımızın duygularıyla oynuyorlar. Rahmeti azabla gösteriyorlar. İbrahim’i Nemrut’la, Musa’yı Firavun’la, Hizbullahi Müslümanları, zalim rejimin çeteleriyle göstermeye çalışıyorlar. Bunları kasıtlı ve bilinçli yapıyorlar. Onlara son sözüm ve son nasihatim yüce kitabımız Kur-an’ı Kerimdendir : « O gün zalim kimse büyük bir nedametle ellerini ısırıp şöyle der : Keşke ben de Peygamberle beraber bir yol tutsaydım. Vay halime ne olurdu falancayı dost edinmeseydim » (Furkan 27-28) M. Şakır AK |