Mümin kullar her hadiseden, her olaydan kendini Allah’a yaklaştıracak ibretler çıkarmasını ve bunları Allah namına pratiğe dökmesini bilen kişilerdir. İşte bunlardan bir tanesi öykü bu ya anlatılır; 4 MAHALLELİ KASABA Küçük bir kasabanın dört ayrı mahallesi varmış. Birinci mahallede Evetama'lar yaşıyormuş. Evetama'lar ne yapılması gerektiğini bildiklerini düşünürlermiş. Yapma zamanı geldiğinde ise "evet, ama" diye yanıtlarlarmış. Yanıtları hep yanlış olurmuş. Suçu başkalarına atmakta da ustaymışlar. İkinci mahallede Yapıcam'lar yaşarmış. Ne yapacaklarını bilirlermiş. Kendilerini yapacakları şeye adım adım hazırlarlarmış, ama yapacakları sırada şanslarını kaçırdıklarının farkına varırlarmış. Bu mahallede insanların dizleri dövülmekten yara bere içindeymiş. Yaşamı ertelememek için verdikleri kararı bile ertelerlermiş. Üçüncü mahallede yaşayan Keşkeci'lerin, hayatı algılama güçleri mükemmelmiş. Neyin yapılması gerektiğini daima en isabetli şekilde bilirlermiş ama, her şey olup bittikten sonra. Keşke'cilerin de başları hep kanarmış, duvarlara vurmaktan. Kasabanın en yeşil bölgesinde, en güzel evlerin olduğu mahallede ise iyikiyaptım'lar otururmuş. Keşkeci'ler bu mahallede yürüyüşe çıkar, etrafa hayranlıkla bakarlarmış. Yapıcam'lar Keşkeci'lerle birlikte bu mahallede yürüyüşe çıkmak ister ama bir türlü fırsat bulamazlarmış. Evetama'lar ise mahallenin güzelliğini görmek yerine, ağaçların gölgelerinin yeterince geniş olmadığından, güneşin daha erken saatte doğması gerektiğinden şikayet ederlermiş. İyikiyaptım mahallesindeki insanların kusuru da, beyinlerinde mazeret üretme merkezlerinin olmayışıymış. Bu öykü son zamanlarda İslam Cemaatini karalamaya çalışanların ruh halini yansıtmaktadır. İslama ve Müslümanlara hizmet namına bir şey yapamayanların yapacağı tek şey elbetteki hizmet edenleri karalamadır. Bu Hz. Adem’den günümüze kadar devam edegelmiş bir nefs-i emmare ürünüdür. Ama Elhamdulillah Müslüman halkımızın göstermiş olduğu basiretli tutum ve olgunca tavır, şer güçlerinin oynadıkların oyunları başlarına geçirmiştir. Bu tip kötü karakter oyuncularının memleket evlatları olmadıklarını gördük. Üstlendikleri çirkin oyunları dahi iyi oynayamadıklarını ve kaçarak ecnebi ellerinde Hahamlık yaptıklarına şahit olduk. Bu bilinen bir gerçektir ki; tüm hareketlerde kazanımlar olduğu gibi kayıplarda olagelmiştir. Bununla birlikte yapılar, hareketler kazanımlarını halklarıyla paylaştıkları gibi kayıplarının da izalesine giderler, o eksikliklerini gidermenin çaresini düşünürler, ama bu hiçbir zaman Evetamacılar veya Yapıcamcılar ve Keşkeciler’in göstermiş olduğu tür ve davranışlar olmamalıdır. İslami Camia içinde en acıklı durum ve duruş şudur ki; Bana karışmayan yılan bin yıl yaşasın görüşünün hala zinde oluşudur. Öyleyse ellerimizi açalım ve Rabbimizden dileyelim; Ey Rabbimiz! Bizlere hakkı hak olarak tanıt ve hakkı yaşamayı nasip eyle, batılı batıl olarak tanıt ve bizi ondan uzat tut. Genelde İslam Ümmetinin, özelde İslami Cemaatlerin bugün içine düştüğü içler acısı durum yukarda anlatılan öykünün somutlaşmış bir hali görünümündedir. Her Müslümanın bundan çıkarması gereken ibretleri en güzel şekilde çıkarması dileğiyle HAYAT VE HÜRRİYETİN GERÇEK SAHİPLERİNE SELAM OLSUN. ORHAN YAPICI |