Bı nawé Xwuda Kendinizi Hak olarak görürseniz, Hak yalnızca bizleriz derseniz, herkesi haksız görürsünüz. Evvela Hak penceresinden bakmak lazım. Siz Hak adına haksızlık yapamazsınız. Evet, İslam’i bir yapı olduğunuzu söylüyorsunuz, yani söylemde Müslümansınız, eylemde ise belirsiz! İsterseniz birkaç kısa cümle ile değineyim de siz de kendinizi birde benim Dürbünümden tahlil edin olmaz mı? Kürdistan da yaşamış ve oranın zor koşullarını gören biri olarak soruyorum. Neden bugüne kadar Kürdistan da bir varlık gösteremediniz, neden yoktunuz veya hiç gereği gibi uğramadınız. Evet, uğradığınız oldu ama genelde size göre elit bir tabaka vardı. Onlar da Müslüman kimseler olmalarına rağmen, ümmet bilincinden uzak kişi veya kişilerdi, kendileri gibi zenginlerin dışında kimselerle merhabaları olmadığı gibi, insanlara tepeden bakarak küçümserlerdi. Ayrıca çok nadir uğradığınız dostlarınız aracılığı ile açtığınız dershaneler üzerinde, ilgilendiğiniz insanlar arasında da uçurumlar açtınız. Güya okul dersleri iyi olanlar adam olacak mantığıyla özel ilgi alanınıza alırken, diğer yanda derslerde başarılı olmayanları ise potansiyel tembel sınıfına sokarak onlarla ilgilenmediğiniz gibi, kaale de almadınız. Şimdi bu iki örnekte tam tersi olmalıyken, Siz kendi mantığınıza göre hareket ederek ilgiye muhtaç veya yardıma muhtaç insanlarla değil de, kendi ayakları üzerinde durabilen ekonomik gücü yerinde olan insanlarla sürekli dirsek temasında bulundunuz. Bu davranışınızla kültürü bir, örf ve âdeti bir olan insanlar arasına bile husumet açtınız ve insanları ötekileştirdiniz. Evet, kaynağınız Risale-i nur külliyatı olmuştu, fakat kaide ve kuralları siz belirlediniz. O kadar bilinçsizce davrandınız ki, bir kısım Kürt halkını neredeyse Bediuzzeman Said (Kürdi) Nursi’ ye yanlış tanıtarak düşman ettirdiniz. Ki bilinçli yaptığınızı biliyorum. Hadi diyelim ki bilmeden yaptınız. Said ‘é Kürdi, Kürt olmasına rağmen onu Türk yapmaya çalıştınız. Ve dahası risale-i nurun mesajlarını umuma hitab etmesine rağmen sizler bu güzel mesajları hususa indirgeyerek, güya maslahat gereği bu insanları yanlış yönlendirdiniz. Adına maslahat dediniz, diyalog dediniz, oysaki size biraz ferasetle bakıldığında ırk kokusundan başka da bir şey görülmüyor. Tek gayeniz Türk ırkını üstün göstermek, her şeyi bu uğurda sarf etmekten geliyordu. Ne dersiniz sizce Yahudiler ne yapıyor? Onlarda Yahudiler en üstün ırktır, diğer ırklar ise bizim hizmetkârlarımızdır demiyorlar mı? Peki, sizin ABD’ye güya tedavi için giden! Ve hala dönmeyen hocanız 32. Günde gazeteci m. Ali Birand ile yaptığı söyleşide aynen şöyle diyor. ’’Niçin yani dünyanın Amerika’sı olmayalım’’ ve devamla ’’ şahsen İslam birliği hiç düşünmedim’’ diyor. Yani Türkleri ABD düzeyinde bir ülke yapmayı düşünürken, İslam birliğini dahi hiç düşünmüyor. Tek hedefi var o da Türkiye’nin ABD gibi olması ve Türkçenin de dünya dili olmasıdır. Sanki ABD örnek alınacak bir devletmiş gibi açıklamaya yapıyor. Şimdi sormak lazım sizlere, yoksa sizler insanları ırklarına göre mi değerlendiriyorsunuz yahut dinlerine göre mi? Anlamak hakikaten çok zor. Neredeyse Türk ırkını üst kimlik kabul ederken, dini alt kimlik olarak görüyorsunuz. Peki, yüce dinimiz ırkçılık yapanların bizden olmadığını belirtmesi bu kadar aşikâr iken, sizler ne adına Türk ırkçılığını ayakta tutuyorsunuz. Buda yetmiyormuşçasına, Kemalist devletin bekası için elinizdeki mahzun insanların tüm emeklerini, gayretlerini bu sistemin ayakta kalması için harcıyorsunuz. Fethullah hocanız Atatürk için ’’Ben Atatürk’e söz söylettirmedim aleyhinde bir tek kelime ettirmedim Onu bir dahi olduğunu çeşitli platformlarda dile getirdim’’ derken gözlerindeki fer dışarı çıkacakmış gibi samimiyetini ifade ediyor. Sizler acaba bunları görmüyor musunuz? Irk hastalığınız o kadar yayıldı ki, MHP yanınızda çok ılımlı kalıyor. Bu hastalığınızı uluslar arası platformlara dahi taşıyarak olimpiyatlar düzenliyorsunuz. Eğer ırk hastalığını yaydığınız kadar, İslam dinini tanıtımına katkıda bulunmuş olsaydınız daha makbul olmaz mıydı? Sadece Türkçe olimpiyatları için harcadığınızın çeyreğini muhtaçlara dağıtsaydınız bundan daha karlı bir iş yapmamış olacaktınız. Belki de bu alış veriş sizleri Allah katında mazur gösterirdi de kurtuluşunuz için vesile olurdu. Sizler ırkınızı bu kadar seviyorken, bir başkasının da ırkından nefret etmesini bekleyemezsiniz. Türk ırkının tebliğini yaptığınız kadar, İslam’ın tebliğini yapsaydınız, Emin olun ki sizin zihniyetinizi çok iyi tanıyan ve tahlil eden Kürdistan’ın Müslüman halkı da en az sizi siz den daha çok savunurdu ve desteklerdi. Şimdi sizin icraatlarınız sizi bu kadar net tarif ederken, tekrar tanımak için arif olmaya gerek kalmıyor… Selam ve Dua ile. Devamı gelecek… MUSTAFA SABIRERİ |