RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA Alaaddin Kaya anlatıyor:’ Okullara referanslar Cumhurbaşkanları çoğu zaman da Büyükelçilikler katında veriliyor. Bunların hepsi arşivlerde var. Diğer taraftan Hocaefendi Devlet’e saygısından, yaptığı her işi Devlet’in ilgili kademesine iletiyor. Ben bunun canlı şahidiyim. Mesela Fener Partiği Bartholemeus’un görüşme isteği bizi tedirgin etmiştir. Ben o tarihte MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç Paşa’ya durumu arzettim. Bana ‘Onların Hocaefendi’yle görüşmek isteyişinin nedeni, Heybeliada’daki okul için desdektir. MGK’nin bir çerçeve kararı var. Bunu size söylemekte fayda görürüm ve görüşmeden bu anlamda bir rahatsızlık duymayız’ dedi. Çerçeve de şudur: ’Onlar bu Okulun açılmasını istiyorlarsa biz de Yunanistan’da bir İHO açılmasını istiyoruz.’ Bunu Hocaefendiye’de aktardım. Hocaefendi görüşmeyi yaparken,’ Buraya kadar olanı unutalım. Geçmişin altına sünger çekebilmemiz için Devletimizin, milletimizin bir jeste ihtiyacı var. Siz bu Okul’un açılmasını İstiyorsanız, biz de özellikle Selanik’te, bu Devlet’in kurucusu Atatürk’ün adını taşıyan bir kolej açılmasını istiyoruz’ dedi. Sonra İlhan Kılıç Paşa’yı arayıp, böyle oldu, dediğim zaman gıpta ve takdirle karşıladı bu ifadeyi:’Bizi de aşan bir şey olmuş, teşekkür ediyorum’ dedi. İşleyiş budur bizde. Zamanın Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman’a gidip, ‘Paşam var mı bir rahatsızlık’ dedik. ‘Enteresan bulduğum faaliyettir. Daha enteresan gelen de solun, aydınların size karşı sıcak bakmış olmasıdır’ dedi. Arkasından MİT’e gittik. Orada yetkililer ve biz anlattık. Gelinen nokta şu: ’Bizim Hocafendi’ye bir teşekkür borcumuz var. Hocaefendi toplumda proplem çıkartacak meselelerin gündem maddesi olmasına izin vermemiştir. Güneydoğu sorununa bakış açısı devletin her an yanıbaşındadır. Orta Asya’daki Devletin poliitikasında bizden bağımsız olarak böyle bir başarıyı elde etmiş olmasından dolayı, başında da ifade ettiğim gibi sadece teşekkür borcumuz vardır.’ (Haşim Akman’ın Aktuel 345.sayıdaki mülakatından. Ayrıca NTV’daki 27.3.98 tarihli mülakat için bak İktibas Dergisi 232.) Hizbullahi Cemaati karalama kampanyasının içine giren ve bunu kendine bir görev ve misyon yüklenilmiş gibi hareket eden Fethullah Gülen Efendinin neyin peşinde olduğunu bilen var mı? Hıristyanlara ve Yahudi Siyonistlere göstermiş olduğu şefkati İslamın Mazlum evlatları olan Filistinlilere, Çeçenlere, Türkiyedeki mazlum, mustafaz Cemaat ve ferdlere gösterdiğini bileniniz, duyanınız var mı? Burası Kestane Pazarı minberi değil ve İslamın evlatları artık uyanık, bilinçli ve şuurludurlar, yani her ağlayanı ve her sakallı olanı dede görme devrinin bittiğini tüm dünyaya duyurmaktan gurur duyuyorum. Kendini dev aynasından gören Zaman Gazetesi yaptığı sözde habercilikle Müslüman halkın gözünde ne kadar komik duruma düştüğünün farkında mı? Acaba yukarda geçen Paşa efendilerle munasebetlerini sürmanşetten verirken nasıl bir haber şekli olarak verirlerdi. Hoca Efendiye Paşalardan şükran plaketi mi diye? Tüm dünyaya karşı (özellikle Kankanız olan Papa’ya karşı) göstermiş olduğunuz diyalog, sevgi, saygı, muhabbet ve Hüsni zan’a sizce Müslümanlar daha layık değiller mi? Hizbullahi Cemaati sahipsiz mi görüyorsunuz veya çamur at izi mi kalsın diyorsunuz? Yoksa Kemalistlerden daha kemalist ve laiklerden daha laik olduğunuzun mu ıspatlamanın peşindesiniz? Özellikle Türkiye Müslümanları olarak hak ve ihlas üzere tüm gücümüzle birbirimize yardım, destek, moral faaliyetleri içerisinde olmamız gerekmez mi? Kurum, Cemaat ve yapılar hak olduğunu söyleyebilir, fakat hak yalınzca benim deme hakkına sahip değildir. Öyle değil mi? Kişi ve yapılar sünni gündemlerle kendini yakma (her ne kadar acınak bir şeyse de) hakkına sahiptirler, ama Dini İslam-ı Mübin-i kullanarak bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur. 1990’lı yıllarda Fizik dersi sınavında göz altına alınıp Fethullahçı Polislerin yapmış olduğu işkenceleri şimdi buradan Fethulvahşet olarak mı lanse etmem gerekir? Peki bu Fethulvahşet’i yapan maaşlı memurların girişmiş oldukları iş terör değil miydi? O zamanlar Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünün 6. katında yaşananlar terörün daniskasıydı. Ama gel gör ki faşist bir kişiliği bizlere kakalamanın öyle birinden medet umulmayı bekleyen bir devlet sistemimiz var. Bence yakında Mesih 2 filmi sahneye konsa şaşırmayın. Asıl soru şurda gizli bu filme Güler misin? Ağlar mısın ? ORHAN YAPICI |