Irak Başbakanı Nuri el-Maliki’nin, ABD’nin Irak’tan çekilmek için bir tarih belirtmesini istemesi; Irak’taki mevcut yönetimin bu konuda Irak halkının iradesine boyun eğmek zorunda kaldığını göstermektedir. Nuri el-Maliki’nin yani Irak halkının bu isteğini, Pentagon anında reddederek, Irak’tan çekilmek için herhangi bir tarihin belirtilmesinin imkansız olduğunu açıkladı. Ayrıca ABD’nin beyaz saray sözcüsü, yaptığı açıklamada; Irak’tan çıkmak için şartların olgunlaşması gerektiğini ve şu anda bu şartların olgunlaşmadığını, dolayısı ile Irak’tan çekilmek için zaman tayin edilmesinin söz konusu olamayacağı ve ayrıca bu konuda hem ABD hem de Irak hükümetinin mutabakat içinde olduklarını iddia etti. Ama Irak başbakanı’nın açıklamasında böyle bir mutabakatın Irak açısından var olmadığını ve ayrıca devlet adamlarının, aşiret reislerinin, ulemanın ve tüm grupların yaptıkları açıklamalarda da ABD’nin Iraktan çıkması için bir zaman tayini yapmasını istemektedirler. Bu açıklama ve isteklere karşı beyaz saray sözcüsü iki noktayı dile getirdi. Birincisi; Bush’un kesinlikle bir zaman tayınına karşı olduğunu, ikincisi ise; görüşmelerde Irak’tan çekilmek için zaman tayınının gündeme gelmediğini açıkladı. Ancak beyaz sarayın bir başka sözcüsü olan Gordon Johdroe da; ABD’nin, Irak’tan çekilmek için zaman tayınına karşı olduğunu, ama müzakere yollarının da kapalı olmadığını belirtti. ABD makamlarının yaptıkları bu açıklamalar, Irak yönetimine; ABD ve Irak arasında bizim istediğimiz doğrultuda bir güvenlik anlaşması imzalanmadan Irak’tan çekilmek için herhangi bir zaman tayininin söz konusu olamayacağını ve bu işgalin daha uzun yıllar süreceğinin mesajını vermek istemektedirler. Nuri el-Maliki’nin; görüşmeler çıkmaza girdi açıklamalarına rağmen, nasıl oluyor da ABD halen görüşmelerin devam ettiği ve anlaşmanın imzalanma aşamasına geldiğini açıklayabiliyor? ABD herhalde bu açıklamalarını Kürt yönetimi ile yaptığı görüşmelere dayandırmaktadır. Çünkü Nuri el-Maliki’nin, görüşmelerin çıkmaza girdiğini açıkladığı dönemde, Irak Dış İşleri Bakanı Hoşyar Zebari de şöyle bir açıklama yapmıştı: “ABD ve Irak hükümeti arasında yapılan güvenlik anlaşmasında ilerleme kaydedildi ve imzalama aşamasına gelindi” demişti. Anlaşılan Kürt yönetimi bu anlaşmanın imzalanmasını çok istemektedir. Bu insanlar ne çabuk da ABD’nin Saddam’a verdiği kimyasal silahlar ile Kürt halkından çocuk, kadın, genç ve yaşlı ayrımını yapmadan 5 binini kıyımdan geçirdiğini ve bu cinayetlerde ABD ve Batının payı en az Saddam’ın ki kadar olduğunu unuttular! Yoksa onlar da Demirel’in siyaseti olan “dün dündü, bugün bugündür” düsturunu mu benimsediler? Kürt yönetimi şunu unutmasın ki, ABD’nin onlarla işi bittiği gün, Saddam’ın ve Pakistan’ın başına getirdiklerini bir bahane uydurarak onların da başına getirecektir. Çünkü ABD kirli işlerinin gerisinde delil bırakmamaya çalışacaktır. Kürt yönetimi; ulemanın, siyasetçilerin, milletvekillerinin ve grup temsilcilerinin söyledikleri “bu antlaşma işgalden daha beterdir” sözünü söyleyip bu kan emici zalimlerin işgal ettikleri toprakları terk etmeleri için gayret içerisine girmelidirler. Ayrıca ABD’nin, Irak’ta askeri varlığının gerekli olduğunu Irak’a ve dünyaya göstermesi için de Irak’ta kargaşanın ve güvensizlik ortamının devam etmesi gerekir. Kargaşanın devam etmesi için ise; terörist(!) avına çıkıyorum bahanesiyle sıradan halkı terörist(!) ilan ederek halkın evini yıkmakta, yakmakta, gündüz ortasında rasgele halka ateş ederek masum insanları öldürmekte, Müslüman halk arasında mezhep çatışmalarını çıkarmak için de camileri ve kutsal yerleri CIA ve MOSSAD ajanlarına bombalatmaktadır. Şimdiye kadar Uluslar arası araştırmacılara göre Irak’ta yapılan bombalama ve diğer eylemlerin 200 tanesi ABD eli ile yapılmış yada yaptırılmıştır. H.Ahmet ÇELİK |