Uzun bir süreden beridir sitede devam eden Said Gabari imzası ile yazılan “Rejim’in Hizbullahi Harekete karşı Derinden Mücadelesinin Karanlık ve Kirli Perdeleri” başlıklı yazı dizisinde bu dava uğurunda verilen çabaları ve gösterilen fedakarlıkları müşahede ettim. Aynı zamanda Kelimetullah’ı hakim kılmak için yola çıkan bu nurlu hak yolun yolcularının yolunu kesmek için tağutun ne türlü kirli oyunlar oynadığı, hidayetten sonra küfür bataklığına sapanların ne denli alçaldıkları gözler önüne serilmektedir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri “Savaş cephesinde mevzini kayıp ettiğin zaman bak mermiler en çok hangi noktaya gidiyorsa bil ki o mevzide olan kardeşlerindir” ilkesi gereğince Hizbullahi harekete karşı oynanılan kirli oyunları okudukça görülmektedir ki, bu mevzide olanlar Müslüman’ım diyen herkesin kardeşi ve her Müslüman’ın bu mevziye gelmelerinin elzemliği görülmektedir. Yine bu mevziye yoğun bir saldırının olduğu dönemlerde bu mevzidekileri merak edenlerin meraklarını giderecek bilgilerin bu dizide yazıldığını gördüm. Özellikle 2000’li yıllarda fasıklardan gelen her haberi aklıselim ile değerlendirmeden Müslüman kamuoyuna servis edenlerin de bu yazı dizisindeki kirli oyunları servis etmelerini şahsen bekliyorum. Her devirde olduğu gibi bu gün de vicdanlarını satan, kutsal emanetlerine ihanet eden ve gerçeği örtbas etmek için çalışan insanlar vardır. Davalarına ihanet eden insanlar incelendiğinde, bu tiplerin düşük karakterli, yapı içinde genelde sorun teşkil etmiş, yapının içinde erimemiş, hastalıklı, nefisperest, tahammülsüz…. kişilikler oldukları görülmektedir. Kalplerindeki hastalık daha da derinde olduğundan İslami bir yapının içinde olmalarına rağmen, karşılaştıkları imtihanları çabucak kayıp edip esfele-i safilin taifesine katılmaktadırlar. Bu insanlar Allah tarafından lanetlenmiş olarak ölürlerken, arkalarından kimselerin ağlamadığına ve üzülmediğine şahit oluyoruz. Davalarına ihanet edenlerin tarih sayfalarının derinliklerinde boğuldukları görülmektedir. Pek anılmadıkları gibi, anıldıkları zamanlar da lanetle anılmaktadırlar. Akrabaları bile onların unutulması için uğraş vermektedirler. Yaptıkları kötülüklerin utancını akrabalarını da utandırmakta, meclislerde anılmamalarını ve bir an önce unutulmalarını arzulamaktadırlar. Alçalmış, davalarına ihanet edenler bir süre efendilerine hizmet ettikten sonra kullanma tarihlerinin geçmesi ile efendileri tarafından da kovulurlar. Artık içine girdikleri ahlaki bataklık onların insani özelliklerini yitirmesine de yol açtığından dolayı toplumda da yer edinemezler ve hep dışlanırlar. Bu durumları onları rezil ve rüsvay ettiği gibi korku ve endişe içerisinde yaşamalarına sebep olmaktadır. Peygamber efendimiz bir hadislerinde; “Her kim Allah’tan korkarsa, her şey ondan korkar. Her kim Allah’tan korkmazsa, her şey ona korku verir” buyurmaktadırlar. Bazıları ise işleri bittiğinde efendilerince hemen ortadan kaldırılırlar. Genellikle ihanet içine girenlerin ömürleri de kısa olur. Tüm ihanet ve engellemelere rağmen Allah’ın nuru hiçbir zaman sönmemiş ve bütün hızı ile ilerliyor. Bu yolda ilerlerken mücadele safına milyonları iltihâk ettiriyor. İslam düşmanları bu nur yolun yolcularını durdurmak veya hızını kesmek için satılmış kirli ruhluları devreye koymaktadır. Bence bu boşuna bir çabadır, çünkü satılmış ruhluların, alçalmış insanların kendini Allah’a adamış ruhlara bir tesiri olmaz… Allah’ın davasına ihanet etmeyen ve ihanete razı olmayan, şereflice, mertçe ve fedakarca ilahi dava için gecesini gündüzüne katan fedakar insanlar da hep olmuş ve saygı ile anılıyorlar. Bu dava; uğrunda ter, kan ve gözyaşı dökmeye, zindanlara, işkencelere ve hicretlere merhaba deyip göğüs germeye değer bir davadır. Bu uğurda şehid olanlar veya vefat edenler de şeref içinde rablerine kavuşmuşlardır. Bunlar, kayıp değil kazanımlar olup toprağa ekilen tohumlardır. “Müminler arasında öyle kimseler vardır ki, Allah’a verdikleri sözde sadık kaldılar. Bazıları sözünü yerine getirdi (bu uğurda canını verdi), bazıları da vermek için beklemektedirler. Onları, hiçbir şey döndürememiş, değiştirememiştir” (Ahzâb 23) M.Celal Mücahid |