Birleşmiş Milletlerin Afganistan’daki sivil insanların öldürülme sebeplerini araştıran Philip Alston, konuyla ilgili hazırladığı raporda, buradaki yargısız infazların Amerika’nın istihbarat teşkilatı CİA ile diğer Batılı istihbarat örgütlerinin kontrolünde gerçekleştirildiğini ifade etti. Alston, Newyork üniversitesinin öğretim üyelerinden olup Birleşmiş milletler teşkilatının insan hakları şurasının özel raportörü olarak yargısız infazlar alanında faaliyet yürütmektedir. Onun hazırladığı rapor, Afganistan’da faaliyet yürüten Batılı ülkelerin istihbarat örgütleriyle Afgan polisinin yaptığı kanunsuz işlerle ilgili küçük bir pencereyi aralamış, böylece Amerika öncülüğünde Afganistan’ı işgal eden güçlerin işgali devam ettirmeyle ilgili her türlü itirazlarının boş olduğunu ortaya koymuştur. İlgili raporun kamil şeklinin bu yılın sonunda neşredilmesi bekleniyor. Alston, raporunu Amerika ve diğer ülke askerlerinin sivil Afganlıları öldürmeleri üzerine odaklandırmış. Bu yılın ilk dört ayında 200 sivil Afgan vatandaşı Afganistan’da bulunan yabancı güçlerin saldırıları sonucu hayatını kaybetti. Ancak milletler teşkilatı ve diğer uluslar arası kurumlar, Afganistan’da işgal güçleri tarafından bu zaman zarfında öldürülen Afganlıların sayısının çok daha fazla olduğuna inanmaktadırlar. Hava saldırılarında hayatlarını kaybeden Afganlılarla birlikte, Alston’un raporunda işaret ettiği diğer öldürmelerin mesuliyetinin bu ülkedeki işgal orduları ve Afgan güçleri tarafından üstlenilmediği görünmektedir. Alston, geçen Perşembe Newyoork’ta gerçekleştirdiği basın toplantısında, Batılı devletlerin istihbarat örgütlerinin Afganistan’daki faaliyetleri ve sivilleri öldürmedeki rolleri üzerinde durmuş, görünüşe göre bu faaliyetlerin bir nevi hukuksal dokunulmazlık altında gerçekleştirildiğini bildirmişti. Açıklamasında Alston, buradaki bazı öldürmelerin yargısız idam şeklinde olduğunu dile getirdi. Bu yılın Ocak ayında Kandahar kentinde işgalci güçler tarafından yapılan saldırıda iki kardeş öldürüldü. Bu iki kardeşin Taliban ve el Kaide ile herhangi bir irtibatları olmadığı gibi, öldürülme şekilleri de şüpheliydi. İşin ilginci bu ülkedeki işgalci güçlerden hiç kimsenin bu olayı üstlenmemesiydi. Olayla ilgili hiçbir yerde herhangi bir kayda da rastlanmadı. Afgan emniyet güçlerinin işgalci güçlerin komutanlarının emriyle Kandahar ve Nangahar eyaletlerinde bazı yerlere saldırdıklarıyla ilgili canlı tanıklar var. Raporda, baştan başa silahlarda donatılmış işgalci askerlerle Afgan komandolarının sivil Afgan halkını öldürdüğünü, olaydan sonra hiçbirinin bunları üstlenmediğini bildirmektedir. Kabil’de görev yapan Batılı makamlardan biri, tahkikat esnasında Alston’a şu bilgileri vermiştir; 2001 yılında Taliban’ın görevden uzaklaştırılmasından sonra Amerikalılar, yıllarca süren iç savaşta tecrübe kazanmış Afganlıların önemli bölümünü toplayıp bazı eğitimlerden geçirdikten sonra saldırı gücü olarak kullanmaya başladılar. Afganistan’daki katliamların tümünün bu tür gölge güçler tarafından gerçekleşmediği, Afganistan polisinin de kanun tanımadan çok sayıda Afganlıyı yargısız infaz ettiği ithamı Alston’un raporunda zikredilmiştir. Alston’un beyanına göre Afgan polisi ülkede emniyeti sağlama ve kanunla amel etme vazifesini yerine getireceğine daha çok kabilesel temayüllerin peşine düşmüştür. Alston’un raporunun belki de en ilginç yanı, Afganistan’daki Amerika ordusunun ve Afgan devletinin yargısız olarak katledilen Afganistanlıların durumlarıyla ilgili küçük bir ilgi duymamaları ve bunu önemsememelerinin ortaya çıkmasıdır. Alston, basın toplantısında, Afganistan devletinden geçen yıl silahlı saldırılarda yaralanan sivil Afganistanlıların sayıları hakkında bir rapor istediğini, Afganistan devlet yetkililerinin verdikleri cevapta, bu tür konular hakkında rapor tutma gibi bir durumun Afganistan’da yürürlükte olmadığını bildirdiklerini ifade etti. CİA ve diğer Batılı istihbarat örgütlerinin cirit attığı Afganistan’da bu tür katliamlar yeni bir konu olmamakla birlikte hayret edilecek bir yanı da yoktur. 1970’li yılların sonlarında CİA bu ülkede faaliyetlere başlamış, bazı Afgan kabileleriyle ilişkilerini geliştirmişti. Bu casusluk şebekesi, Afganistan’daki iç savaş yıllarında faaliyetlerine aralıksız devam etti. Afganistan’ın işgaliyle CİA ajanları ve bu örgütün operasyon timleri faaliyetlerini ordunun içerisine kaydırdılar. Amerika haber kaynakları, Irak’taki katliamları gerçekleştiren ölüm mangalarının CİA tarafından gizlice himaye edildiğini 2005 yılında ifşa ettiler. Bu ölüm mangaları, Irak işgaline karşı çıkan siyasileri öldürüyorlardı. Knight Ridder haber ajansının muhabiri Yaser Saliha, ölüm mangalarının Iraklı siyaset adamlarını nasıl katlettiklerini araştırmaya çalışırken, Haziran 2005’te başına bir kurşun sıkılmış halde cesedi bulundu. Irak’taki ölüm mangalarının faaliyetlerinin 1980’lerde Latin Amerika’da, Amerika siyasetine karşı çıkan solculara karşı gerçekleştirilen katliamlarla benzerlik taşıdığı yayınlandı. CIA’nin faaliyetleri çok gizli yöntemlerle korunmaya çalışılır. Ancak CIA’ye bağlı çalışan şirketlerden birinin çalışanı David Pasaru’nun 2003 yılında bir Afganlı vatandaşı öldürecek derecede işkence etmesi deşifre olmuş, bu durum, casus şebekesinin Afganistan’daki faaliyetleriyle ilgili bir olayı su yüzüne çıkarmıştı. Pasaru, Abdulvali isimli Afgan vatandaşına iki gün boyunca vahşice işkencelerde bulunmuş, Abdulvali işkence altında hayatını kaybetmişti. Önemli pek çok nokta Alston’un raporuna yansımadığı halde rapor, Batılı haber kaynaklarının haber sansürü ve sükutuyla karşılaştı. Bazı haber kaynaklarının haberler arasında çok kısa bir şekilde değindikleri dikkati çekti. Yazan: Rıza Sadat Kaynak: Cam-ı Cem Gazetesi Çeviren: Hanefi Aydın
|