Bir Ayet:
Allah yolunda hicret edip sonra öldürülen veya ölenlere gelince; Allah onları muhakkak güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Hacc, 22/58)
Bir Hadis: Resulullah (sav) buyurdular ki: ''Ademoğlunun şu üç şey dışında (temel) hakkı yoktur, ikamet edeceği bir ev, avretini örteceği bir elbise, katıksız bir ekmek ve su.'' (Tirmizi, Zühd 30, (2342)
Bugünlerde ABD ve Irak hükümeti arasında Irak’ın geleceğini ilgilendiren bir takım anlaşmalar imzalanmaktadır. Emperyalist ABD’nin amacı, Irak topraklarında daimi ve kalıcı askeri üsler kurma ve bu ülkenin topraklarını diğer ülkelere, özellikle de komşularına karşı kullanabilmeyi hedeflemektedir. Bu anlaşma Irak hükümetinin kendi içinde yapacağı bir takım formalite olan görüşme ve danışmalardan sonra sonuçlandırılıp Temmuz ayının sonunda yürürlüğe girecek.
ABD, İslam inkılabından bu yana İran İslam cumhuriyetine karşı daima düşmanlık yapmış ve bu son yıllarda da sürdürmüş olduğu düşmanlığını güya İran’ın uranyumu zenginleştirmesinden dolayı yaptığı görüntüsünü vermeye çalışmaktadır. ABD bu anlaşma ile İran İslam Cumhuriyetine karşı açacağı muhtemel bir savaşın alt yapısını hazırlamaktadır.
Kısa bir müddet önce ABD’nin Irak’tan sorumlu Komutanı General David Petrus ve bu ülkenin büyük elçisi; Senatoya ve Askeri işler komisyonuna, hiçbir delile dayandırmadan asılsız iddialarla İran’ı Irak’ın iç içişlerine müdahale etmekle şikayet edip suçladılar. Bu brifingde David Petrus, İran’ın Irak’ın içişlerine karıştığını katılımcılara kabul ettirmek için İran’ın ismini 105 kez zikretti. Ayrıca ABD, Irak’tan tamamıyla çekilememeye “çekilirsek İran’ın Irak’ta ve bölgedeki etkinliği yüzde yüz olur” bahanesini ileri sürmektedir.
Bu bağlamda ABD’li yetkililerin Arap ülkelerine son olarak yaptıkları ziyaretlerde, İran’ın Irak’taki etkinliğini azaltmak için Arap ülkelerinin Irak ile siyasi ve diplomatik ilişkilerini sıklaştırmalarını, eğer bu ilişkilerde başarılı olunmazsa bu kez de Irak ile ekonomik ilişkilerini fazlalaştırmalarını telkin etmektedirler. Bu çerçevede ABD Dışişleri Bakanı Rice, Arap ülkelerinden, Irak’ta konsolosluklarını açmalarını istedi.
ABD’nin ileri sürdüğü, İran’ın Irak’ın içişlerine karıştığı iddiasına hiç kimse inanmamaktadır. Aksine ABD, Irak üzerinden İran içişlerine karışmaktadır. Çünkü komşunun evini alevler sarmış ise, ateş kıvılcımlarının her an senin evine de sıçrama ihtimali vardır. Bu nedenle Irak’ta devam eden bu huzursuzlukların İran’ın sınır eyaletlerine de sıçrama ihtimali yüksektir. Hatta İran’ın sınır eyaletlerinde işgalci güçlerin elleriyle birkaç bombalama olayı bile yaşandı. Irak’a ve bölgeye huzur ve barışın gelmesi için işgalcilerin Irak’ı terk etmeleri gerekmektedir.
ABD, yalanlar üzerine bina ettiği bahanelerle Irak’ı işgal etti ve ardından buraya demokrasi getireceğini dillendirdi. Ancak yalanları ortaya çıktığı gibi, maskesi düşüp çirkin yüzü de göründü. Irak’ta hiçbir şey iyiye gitmedi, aksine her gün daha da kötüye gitti. Kargaşa ve çatışmalar halen devam ediyor ve gün geçtikçe de daha artıyor.
ABD’nin Irak’ı 2003 Mart’ında işgalinden bu yana resmi rakamlara göre asker kayıplarının sayısı 4 bini aşmaktadır. Bu beş yıllık süre zarfında ABD için en kanlı yıl 2007’dir. Bunu 2006’ya göre hesaplayınca kanlı yıl ortaya çıkmaktadır. ABD’nin 2006’daki kaybı 822, 2007’deki kaybı ise 901’dir. 2005’teki kaybı da 846’dır. Tabi 2007 yılı sadece ABD için en kanlı yıl değildi, aynı şekilde Iraklılar içinde 16 bin ölü ile en kanlı yıl oldu.
Dünyadaki bilinmiş ve tanınmış analistlere göre ABD, Irak üzerinde yapmış olduğu tüm plan ve programları alt üst olduğundan rezil ve rüsvayı olmuştur. Bu rezilliklerinin üstünü örtmek için kendilerine bir suçlu aramaktadırlar. Her nedense, suçluyu hiçbir zaman kendi içlerinde aramazlar, hep dışarıda arar ve bulurlar! Onlar için suçlu bulmak çok kolay, birisine bir kulp takarlar olur biter!
Washington ve Bağdat arasında imzalanan anlaşmanın en önemli maddesi; ABD, Irak’ı her çeşit inkılap ve askeri darbelere karşı koruyup himaye etme, Anayasaya saygı duyma ve ihtiyaç duyulan her çeşit silahını karşılama karşılığında, daimi ve kalıcı olarak ne zaman çıkacağını belirtmeden 14 adet büyük askeri üs kuracak. Bununla birlikte ABD diğer ülkelerden Irak’a ve kendisine herhangi bir tehlike hissettiğinde onlara saldırmak için bu ülkenin topraklarını, sularını ve havayollarını kullanabilecek. Buna mukabil Irak hükümeti, ABD’nin izni ve rızası olmadan hiçbir ülkeden silah alamayacak ve güvenlik güçlerini eğitmesi için de hiçbir ülke ile antlaşma imzalayamayacak.
Ayrıca hiçbir ABD vatandaşı ve askeri, Irak mahkemelerinde yargılanamaz, ancak Irak’ın vatandaşları ve güvenlik birimleri ABD mahkemelerinde yargılanabilecek.
Şüphesiz ki bu anlaşma Irak hükümetinin ve halkının başına geçirilmiş büyük bir külahtır. Ve bu külah da onlara büyük gelmektedir. Bu anlaşma Irak’ın gerçek sahiplerini ortaya çıkarmaktadır. Okyanusun diğer tarafından gayri meşru olarak gelip bizlere komşu olan işgalciler, işgale son vereceklerini açıklayarak uluslararası arenada bu anlaşma ile kendilerini meşru bir hale getireceklerdir. Şu unutulmasın ki, Irak hükümeti ABD’nin programlarıyla hareket ettiği sürece ne Irak’ta ve ne de Ortadoğu’da hiçbir zaman barış ve huzur ortamı olmayacaktır. Bunun vebali de bu anlaşmaya rıza gösterip altına imza atanların boynunda olacaktır.
