Bir Ayet:
Insanlara bir rahmet tattirdigimizda ona sevinirler. Sayet yaptiklarindan ötürü baslarina bir fenalik gelse hemen ümitsizlige düsüverirler. (Rum/36)
Bir Hadis: Binekli yürüyene, yürüyen durana, az olanlar çok olanlara, küçük büyü?e selâm verir.
Biz Müslümanlar olarak tek yolu seçmek zorundayız. İstediğimiz birkaç yolu seçmekte serbest olduğumuzu zannedenler; çağımızın mantığını, gerçeklerin dilini, eşyaların tabiatını anlamakta hataya düşen kimselerdir. Bunlar, basit düşünceli ve kısır görüşlü kimselerdir. O yolların iç yüzünü araştırıp öğrenmezler.
Evet biz dünya Müslümanları olarak altında birleşeceğimiz bir sancak oluşturup o sancağın altında gölgelenmeliyiz. Doğu ve batı emperyalizminin aramızda fitne ve fesat çıkarmak için bize dayatmak istediği milliyetçilik akımlarına, din ve mezhep taassupçuluğunun hiçbir tanesine itibar etmemeli ve bilmeliyiz ki; milliyetçilik ve mezhep taassupçuluğu, zakkum ağacının dallarından birer daldırlar. Bugün İslam dünyasının bölük pörçük olmasının ve birbirlerinin kanlarını akıtmasının tek sebebi küfrün; ‘böl parçala ve kolayca yut’ oyununa gelmelerinden dolayıdır. Bugün ABD, İngiliz ve İsrail emperyalizmi, Irak’taki Müslümanları Şii, Sünni, Kürt ve Türkmen olarak bölüp birbirlerine kırdırmaları ve hakimiyetlerini kolayca sürdürmeleri; Irak’taki Müslümanların, küfrün oyunlarına gelip İslam sancağı altında birleşememelerinden kaynaklanmaktadır. Tüm güç ve kuvvetlerini işgalcileri kendi topraklarından sürmek için kullanacaklarına maalesef işgalci güçlerin istediği şekilde kuvvetleri dağınık halde mücadele etmektedirler. Onlar bilmiyorlar mı ki, işgalciler o topraklarda oldukları sürece kendileri hakim güç olamayacakları gibi, canları, malları ve namusları da güvence altında olamayacak?!
Bugün, Türkiye’de de, Türk ve Kürt milliyetçiliği kışkırtanlar, emperyalist güçlerdir. Özellikle İngiliz, ABD ve İsrail’dir. Bugün herkes biliyor ki, TC’nin derin devleti Türk ve Kürt savaşının bitmesini istememektedir. Ayrıca batılı devletler Türkiye’nin kendi egemenliklerinin altından çıkmasına müsaade etmezler. Türkiye’de derin devlet olarak anılan Ergenekon ve ona benzeyen yapıların Emperyalizmin mazlum halklar üzerinde hakimiyetlerini egemen kılmak için kurulduğu ve NATO denilen örgüt tarafından yönetildiği son operasyonlar ile belgelendi. Ergenekon denilen TC menşeli ulusalcı terörist örgütün bir Türk ve Kürt savaşının fitilini ateşlemek ve gerginlik ortamını yaratmak için ne şekilde planlar yaptığı da ortaya çıktı. Aynı şekilde bu batılı güçler tarafından yönetilen mürtet örgüt’ün (PKK/DTP)’de ne şekilde provakatif hareketlere giriştiği hepimizin malumudur. Demek ki, derin güçler, sivil hükümetlere karşı da Kürt kartını oynamak için bu etnik savaşın bitmesine engel oluyorlar. Hatta bu savaşın son bulması için en ufak bir çaba içine girenleri ortadan kaldırmışlardır. Turgut Özal ve Eşref Bitlis gibileri buna delildir. Derin devletin adamı olduğundan zerre kadar şüphe edilmeyen İmralı sakini olan şahıs bile “bu savaşı bitireni bitirirler” diye bir beyanat vermiştir. Bugün Ak parti hakkında açılan kapatma davası da kesinlikle bununla alakalıdır.
Bugün, dünya küfrü ne şekilde İslam Ümmetinin aleyhinde birleşiyorsa, büyük bir iftiharla emperyalizmin dönen çarklarına çomak sokan İslami ülkelerin ve milletlerin de yavaş yavaş birleştiklerini görüyoruz. Buna örnek olarak son yıllarda batılı emperyalistler tarafından köşeye sıkıştırılmak istenen ve 11 yıl önce ABD tarafından sudan bahaneler ile bombalanan Sudan Devleti ile İran İslam Cumhuriyeti arasında imzalanan askeri ve stratejik işbirliği antlaşmasıdır. Bu antlaşma 8 Martta İran Savunma Bakanı General Muhammed Meccar ile Sudanlı meslektaşı Abdurrahim Muhammed Huseyn arasında imzalandı. Bu antlaşmaya göre: Sudan ordusunun askeri envanteri Rusya ve Çin kaynaklı olmaktan İran yapımı silahlara döndürülecek. İran Silahları Sudan’a yarı fiyatına satılacak. İran Sudan’da kendi silahlarını üretecek sanayi tesis edecek. En önemli maddesi ise, iki ülkeden birinin işgali durumunda diğerinin yardımını öngören anlaşmadır. Umarız ki, İran ve Sudan tarafından açılmış olan bu birlikteliğin altına; Türkiye, Mısır, Cezayir, Libya, Suriye, Somali, Senegal, Malezya, Ürdün, Lübnan, Yemen, Suudi Arabistan vb. gibi ülkelerin halkları kamuoyu oluşturup idarecilerini bu birlikteliğe dahil olmaları için zorlarlar.
Şüphesiz, bu toprakların hepsi İslâm topraklarıdır. Ve hepsi de aleyhimizde birleşen, yardımlaşan, birbirleriyle dayanışma halinde olan ve hürriyeti için gayret gösteren bir ümmetin dirilmesi karşısında, o ümmeti susturmak için haince plânlar hazırlayan ve bu hususta birbirini destekleyen zalim ve kan emici batı emperyalizmi adına ve hesabına çoğusu yönetilmektedirler. Bu İslâm topraklarında, hürriyet uğrunda atılan her adım ve vurulmak üzere kaldırılan her tokadı durdurmak için başta Amerika, (dolarlarıyla, tanklarıyla, uçaklarıyla, devlet nüfuzu ile) İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya, Danimarka, Hollanda vb ülkeler birbirleri ile Haçlı zihniyeti ile yardımlaşmaktadırlar.
Sömürgeci güçlerin, bizi pençelerine almak için İslam coğrafyasında sürdürdükleri savaşlarda binlerce insanımızın kanını döktüler. Ancak bunlar, (her kim olursa olsun); artık emperyalizme daha fazla tahammülü kalmayan, fedakârlıkların ve tecrübelerin verdiği acı ile olgunlaşan ve uyanıklığı sayesinde, sömürme usullerinin değişen isimlerine ve şekillerine, işgalcilerin başka adlarına ve yardımcılarına daha fazla aldanmayan Müslüman halklar tarafından hak ettikleri cezayı alacaklardır. Bu hainlikleri kendileri için cezasız kalmayacaktır.
Evet bizim için tek yol vardır. Bu yolda gitmek ve bu yolu tutmaktan başka çaremiz yoktur. Bizim için tek yol; dosdoğru yol olan; Sıratı Müstakim yolu ve İslam Sancağı altında birleşmektir. Tarih göstermiştir ki, biz Müslümanlar, bu yoldan ayrıldığımız zaman zillet ve perişanlık içinde kıvranmışız. Bu yolda dosdoğru yürüdüğümüz zaman da, izzetli ve şerefli bir şekilde yaşayıp yücelmişizdir. Bu tarihi gerçeği hiç kimse inkar edemez. Peygamber efendimiz (sav) veda hutbesinde şöyle buyurmuşlardır: “Ey insanlar: Size iki şeyi emanet bırakıyorum. Eğer bu iki şeye sımsıkı sarılırsanız, yolunuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız. O iki şey de Kur’an ve Sünnettir. (Muvatta, Kader) (Diğer bir rivayette; Kur’an ve ehl-i beytimdir”denmiştir)”
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız sakın ayrılığa düşmeyiniz, Allah'ın size bağışladığı nimeti hatırlayınız. Hani bir zamanlar düşman olduğunuz halde O, kalplerinizi uzlaştırdı da O'nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Hani siz bir ateş kuyusunun tam kenarındayken O sizi oraya düşmekten kurtardı. Allah size ayetlerini işte böyle açık açık anlatır ki, doğru yolu bulasınız.” Ali İmran - 103
Allah Teala, Aziz İslam Ümmetini dosdoğru yol olan sırat-ı müstakim üzerinde ve İslam Sancağı altında birleştirsin… Amin… Selam ve Dua ile…