Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
Cemaat welat topraklarında temellenmiş, yeşermiş ve tohumlarını welat topraklarına saçmıştır. Doğal olarakta şehitlerin kanları ve çekilen acılar ve meşakkatler, verimini bu topraklarda göstermiştir. Bu toprakları seçmek cemaatin özel seçimi değildir. Doğal bir süreç ve yaşanmışlığın sonucudur Daha doğrusu, susamışların suya yönelmesidir Sulanan topraklar filiz verir, uğraşılan-ekilen topraklar ürün verir...
İnsan yeterki suya hasret olsun, gider arar ve onu bulur. Şöyle ki cemaatin ilk önderleri ve çilekeşleri bölge insanı olduğu halde sonraki goncalar ve ürünlerinde büyük oranda bölge insanı olduğu görülmektedir. Fakat pekala ki cemaat tüm Türkiye ye hitap ediyordu ve insana ve tüm dünyaya yönelik açılımları vardı. Ama cemaat çalışmalarının geneli ve kültürel altyapı bölgesel endekste gelişim gösterdi. Cemaatin genel itibariyle bölgeye hitap etmesi durumunu ise cemaatin yetersizliğine değil, belkide büyük oranda bölge insanının cemaate susamışlığıyla açıklayabiliriz.
Şöyle bir örnek ki:
Peygamberimiz sav. ilk Mekke de tebliğ faaliyetlerine başlamış ve temel olarak Mekke insanlarıyla yola çıkmıştır. Fakat sonradan görülmüştür ki Peygamberin Ebuzer gibi Yemenli, Selman gibi Farıs dostlarının yanında toplu halde islama geçen Medineli Ensar dan cemaati oluşmuştur ve nihayetinde Peygamber sav. Mekkeli müşrik lerin şerrinden Medine deki Ensara hicret etmiştir. Demek ki yeterki cemaate susayan bir cemaat bulunsun. İster Mekke de ister Medine de ister Yemende yaşansın...
Bir toplum ki cemaat e her tür şoven-ırkçı-harici mantığından uzak, nefse esir olmadan, komplekslerinden arınarak bakabilsin. Bir toplum ki ENSAR mantığında olabilsin, gider cemaati bulur ve davet eder ve misafir eder ve anlamaya çalışır ve kaynaşmaya çalışır ve KARDEŞ olmaya çalışır. Kardeş olmak, öyle ihvan edebiyatı yapmakla, ağzında kardeşim kelimesini sakız edip beyninden ırkçı önyargılarına teslim olmakla olmuyor. Yahudinin Muhammed sav. ın ırkı olan Arap ırkına düşmanlığıyla veya ümeyyeoğullarının haşimoğullarına olan kinine benzer olan hamaset gözlüğüyle, ırkçı bakış açısıyla neye bakarsan bak o şeyi çirkin görürsün.
Cemaat'in ürünleri ortadadır. Irkçılığa bakış açısı ortadadır. Tarihi ortadadır. Cemaat ırkçılıktan münezzehlik konusunda tüm dünyaya örnek gösterilebilecek bir olgunluk ve timsal sahibidir. Cemaat kendine her tür zorbalığı her tür vahşeti uygulayan İslamcı-milliyetçileri sırf islamdan nasiplendikleri için hak ettikleri cevabı vermemiş, bunun yerine onları Allah a havale etmiş, takdiri Allah’a bırakmıştır. Cemaat ırki manada kendine uygulanan şiddet ve önyargısal eziyetlerden dolayı kimseye kin gütmemiş (sadece kendinden fedakarlık yapmış) şiddetsel yöntem ve istenmeyen çatışmalara sadece küfr ve islama hakaret konularında taraf olmuştur. Cemaat kendinden fedakarlık yapmıştır. Kendine vurulan ırkçı tokada eyvallah demiş, fakat islama vurulmak istenen küfri tokada engel olmuştur. Endişe İslamdır ve İslam alemidir, cemaatin şoven endişeleri yoktur.
Gel gelelim ırkçı şovenizm mağduru halklar konusuna Kişi veya toplum ırkçı olmaya görsün. Vay hallerine Şeytan ademe karşı ırkçıydı, dedi ki ben ateşten yaratıldım o ise topraktan, ben ondan üstünüm. İsrailoğulları ırkçılığın şahı kavim Muhammed nasıl Arap tan seçilir diye son peygamberi sabırsızlıkla bekledikleri halde sırt çeviren kavim. Ve Ümeyyeoğulları... Kureyş’ in iki evladı Ümeyyeoğulları ve Haşimoğulları Muhammed sav Haşimoğullarından olduğu için islama kin güden Ümeyyeoğlu liderleri ve Hz. Hüseynin başı ayakları altına gelince ’’Bedir in öcünü aldık’’ diyen Ümeyyeoğlu ırkçısı Yezid. Lanetlenme ve ırkçılık ikiz yumurta ikizleri. Şeytanın laneti, israiloğullarının laneti ve lanetli yezidoğulları.
Irkçı olan laneti hak eder.
Irkçı olan ahmaktır, hakkı görmez, hakka sırt çevirir, güzele sırt çeviri, anlamak istemez, görmek istemez, duymak istemez. Irkçı olan nefsine tapar, kendine tapar, kendinden olana tapar, kan davasına tapar, ÖTEKİ olana düşmandır. Düşmanlığı için bir sebep bulmasına gerek yoktur. Çünkü ÖTEKİ olmak gerek ve yeter bir sebeptir. Irkçı olan körükörüne tapandır. Kendinden olan her şeyi şirin gören, ÖTEKİ hak ve adaleti temsil ediyorsa dahi ÖTEKİ ne düşman ve mesafeli durandır.
Irkçılık ateşe giden yol
Irkçılık öyle bir ahmaklıktır ki, Müslüman kardeşinin her şeyine önyargıyla bakıp, müslümanın sözünü dinlemeden-anlamadan; kendi ırkdaşı olan kafirin sözüne ilahi bir sözmüş gibi inanmak ve doğruluğuna güvenmektir.
Yaşanmışlıklar bu ciğer yarasını defalarca kanatmıştır. Irkçı kafirlerin iftiralarına, komplo teorilerine, şeytani senaryolarına ve vahşetlerine maruz kalan cemaat, bölge dışındaki Müslümanlarsan zerre destek görmemiştir. Velev ki kimseninde desteğine ihtiyaç yoktur. Allah ne güzel vekildir, onun gücü herşeye yeter. Fakat gönül isterdi ki kafirin bu denli rezil iftiralarına Müslüman olanın ihtiyatla yaklaşabilmesi ve gerçekleri araştırdıktan sonra yorum yapmasıydı. Fakat bölge dışındaki Müslümanlar, kafirlerin cemaate atmış oldukları iftiralara mal bulmuş mağribi mantığıyla, canla başla sarılmışlar ve sahip çıkmışlardır. Kafir bir iftira atmış, Müslüman natyoislamist bire bir ekleyerek, iftirayı iki ye çıkarıp servis etmiştir. Zaten ben yazımın bundan sonrasında artık o tür Müslümanlara, Müslüman diye değilde natyoislamist diye hitap edeceğim. Çünkü bu arkadaşlar kalp olarak Allah a iman eden bir Müslüman olsalarda, siyasi olarak benim gözümde birer milliyetçi-İslamcıdırlar. İslam-cı dırlar diyorum çünkü onların gözünde İslam İMAN VE YAŞAM dan ziyade, taraftarlık manası gibi, siyasi bir hedef gibi, ırkçı hamaset gibi bir nevi tarafgirlik, bir çeşit maç, rekabettir.
NATYOİSLAMİZM ve CEMAAT:
Bölge dışı Müslümanların en büyük problemleri natyoislamist olmalarıdır. Allah için şiarını unutmalarıdır. Allah için yola çıkan kalplerin, kendilerini toprağa, vatana, dile, kültüre feda etmeleridir. Farkına varmadan ’’lailaheillallah’’ desturunu sakatlamalarıdır. Bu sakatlıkta, o Müslümanları tuğyan ın en büyük oyuncağı haline getirmiştir. Tuğyan müslümanın sırtından güç kazanıp Müslüman eliyle müslümana zarar verir olmuştur. Cemaat fertlerine en büyük işkence, takip, katl uygulayan görevlilerin, çoğununda natyoislamist cemaatlerden etkilenen kişilerden olması bunun en önemli kanıtıdır. Ki bu kişilerin Müslümanları sindirmek veya yok etmek için en vahşi ve rezil yöntemleri kullanmalarının, natyoislamist bakışın o kişilerde ne tür bir harabiyete yol açtığı ve ırkçı altyapının normal bir Müslüman’ı ne denli vahşileştirebildiğini göstermektedir Allah o bireyleri ıslah eyleye
Ve natyoislamist basın Cemaatin en zor anlarında beni en çok yaralayan, ne şehitlerin ne şehadeti, ne çekilen sıkıntılar ne de korkularım idi. O dönemde beni kahreden kendine İslami basın denen gazetelerin ve bazı yazarların aptal aptal yorumları ve işgüzarlıkları idi. Anlayamadığım, yaw arkadaş, YEZİD e gücünüz yetmiyordu, korkuyordunuz anlayabiliyorum da, neden susmadınız. Sadece SUSMANIZ yeterliydi. Cemaate yardım etmenize veya savunmanıza gerek yoktu. Sadece kafirin iftiralarına destek vermemeniz bile yeterdi. Kafir bir iftira attı, sizler bu iftiraya canla başla sarılıp ’’kraldan çok kralcı’’ kesildiniz. Cemaate olan bu kininizin sebebi neydi.
Bu KİN VE İŞGÜZARLIĞIN temeli ne idi.
SEBEP
Valla düşünüyorum düşünüyorum ve aklıma tek bir sebep geliyor. IRK konusu, HAMASET konusu. Kafir in getirdiği habere bu denli teslimiyetçi bir inanış ve sahiplenme. Tuğyan ın şeytani senaryolarına, çirkef karalamalarına, yakıştırmalarına bu denli içten bir destek Ahlaksız lakapları, nitelendirmeleri bu denli pervasız bir rezillikle cemaate yakıştırma hırsı Düşünüyorum ve düşünüyorum. Gaye Allah, yaşam Allah ve her şey O nun rızası için ve O nun kurallarıyla yaşıyoruz. Ben batıl bir inanca sahip olsaydım hiçbir zaman yaşananları unutmayacağım ve kinimi diri tutacağım derdim. Fakat Allah a inanıyorum ve O na sığınıyorum. Kin güdemiyorum, nefret edemiyorum. Bana karşı her türlü ahlaksızlığı yapmış olan natyoislamist Müslümanlara karşı kin güdemiyorum. İmam Ali gibi içime atıyorum. Fatima Annem gibi içime atıyorum. Kahroluyorum, üzülüyorum, yanıyorum ama Allah için ses çıkarmıyorum. Varsın bildikleri gibi yapsınlar. Ben Allah a inanıyorum ve her şeyi O na havale ediyorum. Ve şovenizm özürlüsü mağdur halka ve şovenizm özürlüsü halk endeksli cemaatlere sesleniyorum; Toplum kendini değiştirmek istemedikçe, Allah da onları değiştirmez. Irkçılık çok tatlıdır, şirindir, şehvet gibidir. Sonrası ise utançtır, rezalettir ve yüzkarasıdır. Yapmayın etmeyin. Geleceğe kirli bir nesil bırakmayın. Bugün tatlı gelen yarın çirkinliklere sebep olabilir. Kolay olanı tercih etmeyin, sarhoşluk vereni tercih etmeyin, asalaklığa yol açanı tercih etmeyin. Muhammedi çizginizin sakatlanmasına izin vermeyin. Taif lilerden taş yiyin, Medine’ye Habeşistan’a hicret edin, Uhud da acı çekin, Hayber de korkuyu yaşayın fakat Muhammedi yoldan taviz vermeyin. Kolay elde edilen kolay kaybedilir. Saman alevi hızlı yanar ve çabuk söner. Irkçı sosla yerleştirmeye çalıştığınız İslami bilinç; gün gelir Haccac ordusununda askerlik yapan ve İslam için savaşıyorum diyerek Medine’ye yağma ya giden talankarların, kendini kandırma aracı olur.
Cemaat yalnızdır. Cemaat in esasen yalnız olma konusunda da bir şikayeti yoktur. Allah'ımız vardır, O ne güzel vekildir. Fakat üzücü olan ahlaksız iftiralardır. Çünkü ahlaksız iftiralar dışarıdakilere zarar veriyor, Mustazafları ve ezilmişleri cemaatten uzak tutma amacı taşıyor. Cemaatin madalyaya ihtiyacı yoktur, debdebeli şöhret hevesi yoktur, hamasi övgü kaygısı yoktur. herşey Allah rızası içindir ve sığınılan O dur, şikayetler O na ve yalnızlığımızı paylaştığımız O dur. Cemaate atılan iftiralara ve ırkçı önyargılara duyduğumuz nefretin sebebi kendi nefsimiz değil, belki de bu iftiralar yüzünden cemaatten uzak duran Mustazafların kimsesizliğidir. O yüzden ırkçı natyoislamistlere tavsiyem, Mustazaflara ulaşmayı beceremiyorlarsa bile bu konuda cemaate sekte olmamalarıdır. Küfrün iftiralarına ortak olmayın yeter, cemaate karşı ırkçı önyargılarla yaklaşmayın yeter, tuğyan ın ajitasyon aracı olmayın yeter.
Cemaat welat topraklarında temellenmiş, yeşermiş ve tohumlarını welat topraklarına saçmıştır. Doğal olarakta şehitlerin kanları ve çekilen acılar ve meşakkatler, verimini bu topraklarda göstermiştir. Bu toprakları seçmek cemaatin özel seçimi değildir. Doğal bir süreç ve yaşanmışlığın sonucudur Daha doğrusu, susamışların suya yönelmesidir Sulanan topraklar filiz verir, uğraşılan-ekilen topraklar ürün verir... 
Irkçılık ateşe giden yol
Cemaat yalnızdır. Cemaat in esasen yalnız olma konusunda da bir şikayeti yoktur. Allah'ımız vardır, O ne güzel vekildir. Fakat üzücü olan ahlaksız iftiralardır. Çünkü ahlaksız iftiralar dışarıdakilere zarar veriyor, Mustazafları ve ezilmişleri cemaatten uzak tutma amacı taşıyor. Cemaatin madalyaya ihtiyacı yoktur, debdebeli şöhret hevesi yoktur, hamasi övgü kaygısı yoktur. herşey Allah rızası içindir ve sığınılan O dur, şikayetler O na ve yalnızlığımızı paylaştığımız O dur. Cemaate atılan iftiralara ve ırkçı önyargılara duyduğumuz nefretin sebebi kendi nefsimiz değil, belki de bu iftiralar yüzünden cemaatten uzak duran Mustazafların kimsesizliğidir. O yüzden ırkçı natyoislamistlere tavsiyem, Mustazaflara ulaşmayı beceremiyorlarsa bile bu konuda cemaate sekte olmamalarıdır. Küfrün iftiralarına ortak olmayın yeter, cemaate karşı ırkçı önyargılarla yaklaşmayın yeter, tuğyan ın ajitasyon aracı olmayın yeter.
