Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -21
15- SALİH AMEL İŞLEMEK (GÜZEL İŞLER YAPMAK)

Kur’an toplumunu en önemli özelliklerinden biri salih ameller işlemesi, güzel işler yapması ve en uygun davranışlarda bulunmamasıdır. Güzel ve salih ameller, Kur’an toplumunun insanlarını ferdi, toplumsal (siyasi, ekonomik, kültürel) ve ailesel olarak kuşatan hayatlarının kopmaz parçasıdır.

“Salih” kelimesi Kur’an-ı Kerim’de müfred (tekil) olarak 30 yerde geçerken, çoğul (cem) olarak 60 yerde zikredilmiştir. Salih amel ile ilgili ayeti kerimeler incelendiği zaman, bu amellerin hayatın sadece bir bölümünde, bazı işlere has olmadığı, hayatın bütün alanlarını kapsadığı görülür. Dolayısıyla Kur’an toplumu, hayatın bütün aşamalarında ve bütün alanlarında işleyeceği salih amellerle toplumun büyük bir olgusu olduğu gibi salih amellerin vereceği meyveler neticesinde toplumun İslam’la kuşanmasına ve İslam’ın rengiyle boyanmasına önayak olmalıdır.

Tatlı ve hoş söylemiyle meramımızı anlatan Kur’an-ı Kerim ifadelerini altın harflerle nakşetmiştir:

“Erkek veya kadın, mümin olarak kim salih bir amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.” (Nahl Suresi 97)

Çoğu zaman “güzel işler” olarak anlamlandırılan “salih amel” kavramı, insanların dünya ve ahiret hayatının güzelleşmesi için yapılan güzel amellerin tümünü kapsar. Allah Teala bu tür amelleri işleyenlere güzel bir hayat yaşatacağını vaad etmiştir. Ayette, salih amelin insan hayatını güzelleştireceği zikredilmektedir. Mükâfatlarının yapmakta olduklarının en güzeliyle verileceği vaadi, salih amelin hem dünyada hem de ahirette mutlu bir hayata ön ayak olacağının göstergesidir.

Derin anlamlar taşıyan bu ayet, salih amel işlemeyi hayatının bir parçası haline getiren Kur’an toplumunun dünyada ve ahirette mutlu ve mesut olacağı bir hayatla karşılaşacağını ifade etmektedir. Bu arada yeryüzünde güzel bir hayatla yaşatma vaadi, Mü’minlerin bol para kazanmaları ve zenginleşmeleri şeklinde anlaşılmamalıdır. Günahların ve yozlaşmaların cenderesinden kurtulmuş tertemiz bir aile yapısı, huzur, mutluluk ve bereket dolu, Allah sevgisinin kalplerde yer edindiği ve hareketlerde canlandığı tertemiz bir yaşam biçimidir. Bu arada Allah Teala’nın kullarına vereceği mal ve mülk nimetin başka bir ayağını oluşturur.

“İman edip salih amel işleyenlere, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.” (Bakara Suresi 25)

Kur’an toplumunun fertleri hayatlarının bütün aşamalarında Allah’a teslim olduklarından azapla korkutulmaya ve salih amellere teşvik edilmeye ihtiyaç duymazlar. İşlerinin evvelinde ve ahirinde, zahirinde ve batınında Allah rızası vardır. Her şeylerini Allah için yaparlar. Hayata bu zaviyeden baktıklarından günahlardan kaçınma ve Allah Teala’ya hakkıyla ibadette bulunma varlıklarının bir parçası olmuş, ayrılmaz bir kültür olarak hayatlarını kuşatmıştır.

Allah Teala, bazen çağrısına bütün insanları muhatap kılmakta, bazen de bunu sınırlandırıp hedefine Mü’minleri yerleştirmektedir. Ancak bu ayette insanlığa topyekûn bir çağrıda bulunduğunu görüyoruz. Önce iman edilmesini, ardından bunun amele dönüştürülmesini, bunun da karşılığında insanı hayrette bırakan muhteşem cennet nimetlerinin olduğu zikredilmektedir.

İnsanların derk etme ve anlama kabiliyetleri göz önünde bulundurularak cennetteki nimetler dünyadaki nimetlerle mukayese edilerek zikredilmiş. Aklın dünyanın ötesindekileri yani karşılaşmadığı şeyleri tasavvur etmesi ve kavraması zor olduğundan bu mukayese ile insanların daha iyi kavramaları sağlanmaya çalışılmıştır.

“Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr Suresi)

Asr suresi en kısa surelerinden biri olmakla birlikte Kur'an-ı Kerim’deki dini ve ahlaki yükümlülüklerin ve öğütlerin özü sayılmaya değer bir anlam zenginliğine sahiptir.

Amel-i salih iman’dan sonraki en doğal aşamadır. İman hakikatinin kalpte yerleşmesiyle harekete geçen Mü’min, salih amellere yönelmeye başlar. İmanın gerçekliği; aktiviteye ve harekete geçirici özelliklere sahip oluşundandır. İmanın kalpte yer edinmesiyle hareketsiz durması ve aktiviteye dönüşmemesi düşünülemez. Amel, hakiki imanın ikizi gibidir. İmanın kalbe girişiyle salih amelin çırpıntıları başlar. Özellikle Kur’an toplumunun insanlarını bir an bile durdurmayan, peşinden sürükleyip hayırlı işler yapmasına yol açan en büyük enerjidir iman. Ayetlerde geçtiği gibi, insanların hüsrandan, zarardan ve iflastan korunmalarının biricik yolu iman ve imanı izleyen salih ameldir. Hakkı ve sabrı tavsiye etme ise iman ve salih amelin meyveleridir.

“Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için, ölümü ve dirimi yaratan O'dur. O, güçlüdür, bağışlayandır.” (Mülk Suresi 2)

Kimlerin salih amel işleyeceğinin imtihana tabi tutulması bilinci insanın tembellikten, uyuşukluktan, günahtan ve şeytani tuzaklardan uzaklaşmasına ve Allah Teala’nın hoşlanacağı güzel amellere yönelişine sebep olur. Bütünüyle Allah’a teslim olmuş, yaşamı ve ölümü Allah’a bağlayan, hayatı Allah’ın rızasına vakfeden Kur’an toplumunun bütün adımları salih amel ile kuşatılmıştır. Olaylar İslami bakış açısıyla değerlendirildiği ve eylemlerde Allah’ın rızası arandığı için her şey kontrollü, ölçülü ve hakkın istediği minval üzere yürümektedir.

“İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.” (Araf Suresi 42)

Allah Teala’nın rahmet dalgalarının Mü’minleri nasıl kuşattığını, iman ile birlikte salih amellerin insanlara cennet kapılarını nasıl açtığını görüyoruz.

Zaten Kur’an toplumunun fertleri Allah’a teslimiyetin en numune olgusunu oluştururlar. İbadet vakti gelince halis ve riya bulunmayan samimi kalple ibadetlerini yerine getirirler. Allah yolunda mücadele, direniş ve cihada ihtiyaç duyulunca evlatlarını, mallarını ve engelleyici her türlü bağı ellerinin tersiyle itip canla başla çalışırlar. Önlerine çıkacak her sona hazırdırlar. Vazifelerini hakkıyla icra durumunda karşılaşacakları her sonun hayırlı olduğuna inanırlar.

Siyaset ve ekonomi alanında en güzelini yaparlar. Ahlak alanında en iyiye ve kemalin zirvesine ulaşmak için çabalarlar.

Kur’an toplumunun fertlerinin işlediği salih ameller, Mü’ninlerin tek düze ve donuk kişilikler olmadığını, ihtiyaç duyulan her alanda en iyisini işleme azmine sahip olduklarını ortaya koyar.

“Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır.” (Nisa Suresi 124)

Allah Teala, insanların cennete giriş şartını iman ve salih amele bağlamaktadır. Dolayısıyla inanmak, Allah’ın rızasını kazanmak ve cennete gitmek için yeterli ölçü değil. Zaten insanı ameli salihe sevk etmeyen pasif bir imanın faydası da yok. Allah Teala’nın Mü’minlerden istediği ettiği iman, salih amele sevkeden, Allah’a kulluğu yerine getirmeye zorlayan imandır.

“Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir.” (İsra Suresi 9)

Kur'an'ın Mü’minleri ilettiği yol, her yerde ve her zaman kullanılabilecek bir yöntem ve metodu kapsamakta ve insanları salih amellere sevk etmektedir.

Her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah Teala’nın koyduğu ilkeler bu şekilde tezahür etmektedir. Kullarını iyi tanıdığından kendileri için nelerin daha hayırlı ve iyi olduğunu, nelerin de şer ve kötü olduğundan haberdardır. Bu nedenle insanın ferdi ve toplumsal hayatını kuşatan bütün alanlarda en güzel ölçüyü O koymuştur. İnsanlar, O’nun ölçüsüne göre hareket ettikleri zaman mesut olurlar, başka ölçüleri esas aldıkları zaman ise hüsrana uğrarlar.

“Her kim, mümin olarak iyi olan işlerden yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.” (Taha Suresi 112)

Ayeti kerimeler Kur’an toplumunun ahlakını bir bir sıralamaktadır. Salih amel işleyenleri, yani Allah’a karşı vazifelerini hakkıyla icra edenleri ne baskılar korkutur ne de zalimlerin zulmü. İmanla birlikte işledikleri salih ameller etraflarını saran zırh gibi korumaya almıştır. Düşmanın anlık vereceği zarar ve sıkıntıların kalıcı bir tesiri yoktur.

“Bu durumda her kim mümin olarak iyi davranışlar yaparsa onun çabasını görmezlikten gelmek olmaz. Zira biz onu yazmaktayız.” (Enbiya Suresi 94)

Hiçbir hayırlı çaba boşa gitmez. Dünyada karşılığı olmasa da kayıt altına alınmış her iyilik ve salih amel, ahirette en güzel karşılıkla mükâfata dönüşecek.

“Onu dosdoğru (bir Kitab) olarak indirdi ki katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları) uyarmak ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel mükâfat bulunduğunu müjdelemek için.” (Kehf Suresi 2)

Yani insan, canının istediği gibi yaşayan ve ömrünü sorumsuzca tüketen başıboş bir varlık olarak yaratılmadığı gibi, ölümünden sonra da kendi başına bırakılmayacak. İmanla birlikte salih amellerde bulunmuşsa en güzel mükâfatla karşılaşacak. Aksi takdirde büyük bir azabın beklemekte olduğuyla ilgili şiddetli bir tehdit yapılmıştır.

Bu ayette göze çarpan bir incelik söz konusudur. Salih amel ile ilgili fiil, muzari olarak zikredilmiş. Yani bununla amellerin sadece bir defaya has olmadığı, sürekli olması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu süreklilik, hayatın bütün boyutlarını kuşatmalı ve insanda ahlak halini almalıdır.

Salih ameller, adımlarını kuşatan, kişiliklerinin çerçevesini çizen, hayat alanlarını şekillendiren ve ilişkilerine çeki düzen veren Kur’an toplumunun en önemli özelliklerindendir.

İbrahim FIRAT
Diger Basliklar
   VAHDET VE TAHAMMÜL -7
   VAHDET VE TAHAMMÜL -6
   VAHDET VE TAHAMMÜL -5
   VAHDET VE TAHAMMÜL -4
   VAHDET VE TAHAMMÜL -3
   VAHDET VE TAHAMMÜL -2
   VAHDET VE TAHAMMÜL -1
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -41
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -40
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -39
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -38
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -37
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -36
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -35
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -34
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -33
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -32
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -31
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -30
   KUR'AN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ -29
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git