Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

KUR'AN EN BÜYÜK MUCİZE / HACI İNAN

Dediler ki: “ona Rabbinden ayetler/mucizeler indirilmeli değil miydi?” De ki: “ayetler/mucizeler ancak Allah katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.” Kendilerine okunmakta olan Kitap’ı sana indirmemiz onlara (mucize) olarak yetmedi mi? Kuşkusuz bunda (Kur’an’da) iman eden bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır.” (Ankebut suresi:29/50-51)

Allah (c.c) Peygamberlere, Risaletlerinin doğruluğuna delil teşkil etsin diye, kavimlerine gösterilmek üzere birtakım mucizeler vermiştir. Bu mucizelerin etkisi bazen zaman olarak kısa, bazen de peygamberlerin vefatıyla etkisi de kalkmış oluyordu. Ancak Resulullah (s.a)’in en büyük mucizesi olan Kur’an ise, kıyamete kadar etkisini göstermeye ve varlığını sürdürmeye devam edecektir. Kur’an’ın İlahi bir mucize olduğunun delili ise, konumuzun başına almış olduğumuz ayeti kerimedir: “Kendilerine okunmakta olan Kitap’ı sana indirmemiz onlara (mucize) olarak yetmedi mi?” diye buyurulmaktadır.

Bu mucize, belki bütün peygamberlerin göstermiş olduğu mucizelerin etkisini gösterecek kadar büyüktür. Kur’an’ın mucizevi etkisi ve bereketiyle, cehaletin zirvesinde olan bir topluluk, insanlığa önder olmuş, onlara insanlık dersi vermiş ve Allah (c.c)’a kulluk noktasında örnek İslami bir şahsiyet ortaya koymuşlardır. Düşmanlarının çokluğu, ona ve mensuplarına olan tahammülsüzlüğüyle beraber, Kur’an’ın kılavuzluğunda büyük fetihler gerçekleştirilmiş, fethedilen topraklarda yaşayan insanlar, onun sayesinde cehaletten ve delaletten kurtulmuşlardır. Kur’an’ın ruhuyla gerçek hayata kavuşmuş ve onun nuruyla da karanlıklardan aydınlığa çıkmışlardır. Geçmiş tarihimize baktığımızda, tarihimizin en göz alıcı dönemleri, Müslümanların Kur’an’a sımsıkı sarıldıkları dönemler olmuştur. Ona sırt çevrilip gerekli ihtimamın gösterilmediği dönemler ise, tarihimizin en karanlık ve zillet dönemleri olarak kendini göstermiştir.

Onun için İslam düşmanları, tarih boyunca Kur’an mucizesi karşısında hep yenilgiye uğramış, rezil rüsva olmuşlardır. Yaşamış oldukları mukadder yenilgiden kurtulmanın çaresi olarak, Müslümanları Kur’an’dan uzak bırakmaktan bulmuşlardır. Heyhat ki zaman zaman bu şeytani projelerini uygulamada başarılı olmuşlardır. Özellikle yaşamış olduğumuz coğrafyaya musallat olan İslam düşmanları, Cumhuriyet adı altında kurmuş oldukları tağuti sistem ve bu sistemin başına getirmiş oldukları sözüm ona büyük kurtarıcıya ilk yaptırmış oldukları icraat, Kur’an ve onun eğitiminin yasaklatılması olmuştur. Asırlardır Kur’an’la hemhal olmuş ve onu bütün hayatlarına geçirmiş olan bir topluluğu Kur’an’dan uzaklaştırmak için, başta bu uygulamaya boyun eğmeyen alimler ve onların takipçileri olan halk -kadın erkek demeden- kıyımdan geçirilmişlerdir. Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri, Müslümanların o dönemde yaşamış oldukları o korkunç durumu, tarihe not düşecek şu ibretli sözle özetlemiştir: “Bütün bir toplumun belleğinde Kur’an silinip unutulur endişesiyle iki kızıma hızlı bir şekilde Kur’an’ı öğrettim ki, onlar da çocuklarına öğretsinler ve böylece Kur’an unutulup gitmesin!” demiştir. Daha sonraları ise insanlara Kur’an’ı öğretmek için, en sarp dağların mağaralarına çekilip, oralarda Kur’an’ı gizlice öğretmeye çalıştığını zikretmiştir.

Mevcut mürtet sistem, kurulduğu ilk günden beri, Müslümanlara zulmün her türlüsünü yaşatmış ve hala yaşatmaya da devam etmektedir. Bu süre, neredeyse bir asrı devirmiştir. Gelmiş olduğumuz bugünümüzde ise toplum, sistemin asimilasyon projesine adeta teslim olmuş, Kur’an ’sız bir hayatı kanıksamış ve şu ayeti kerimede geçen peygamberi feryat toplumda kendini göstermiştir: “Peygamber dedi ki: Ey Rabbim! Gerçekten kavmim bu Kur’an’ı terk edip bıraktılar.” (Furkan suresi: 25/30)

Kur’an’ı bıraktığımız için toplum olarak nasıl sağa sola savrulduğumuz ortadadır. Düne kadar Müslümanlar için umut vadedenler, iktidar mevkiine geldiklerinde ise, önceki zalimlerin yapmış oldukları zulmün aynısını onların döneminde yapılmaya başlamışlardır. Kur’an’ın bir emrini yerine getirmek ve çocuklarına Kur’an’i bir hayat sağlamak için çırpınan anne ve babalara verilen cezaları görmemezlikten geliryorsunuz. Hani “cennet annelerin ayağı altındadır” diyordun. Hani “annemin ayağının altını öperim” diyordun. Müslüman bir anne, kızına sahip çıktığı için ona yapmış olduğun bu zulümden dolayı, Kahhar olan Allah’ın kahrının, kıyamete kadar peşinde olacağını hatırlatıyorum!

Evet, Kur’an, bu toplumdan ve toplumun hayatından koparılıp atıldı. Müslümanlar olarak, Kur’an’a olan bu duyarsızlığımızdan artık kurtulmamız gerekmektedir. Geçenlerde hassasiyet sahibi bir Müslüman diyordu ki: “Müslümanlar, Kur’an’a sahip çıkma, çocuklarını Kur’an terbiyesi üzeri yetiştirme adına, ağızlarına alacakları bir lokmayı ve üzerlerine atacakları bir elbiseyi dahi kendilerinden esirgeyip Kur’an’a hizmet yolunda harcamalıdırlar!” Toplumun içine düşmüş olduğu bu korkunç durumdan kurtulması için, kocaman metropollerde, birkaç tane irili ufaklı Kur’an kursunun faaliyete geçirilmesiyle bu işin hakkında gelineceği düşünülmemelidir. Zaman, Müslümanlar olarak bütün varlığımızla Kur’an’a sarılma ve toplumun kılcal damarlarına Kur’an’ın ruhunu zerk etme zamanıdır. Zaman, zifiri karanlığa bürümüş olan topluma, Kur’an’ın nurunu yansıtma ve onunla aydınlatma zamanıdır.

Allah Azze ve Celle, nurunu tamamlamak ve dinini en üstün kılmak istiyor. Aziz İslam’ın ve Müslümanların tekrar hakimiyet sahnesine çıkmalarını diliyor. Rabbimizin bu isteğine, geceli gündüzlü, vâridatlı vâridatsız, küçük büyük, kadın erkek her Müslümanın, lebbeyk deyip ona doğru koşması gerekmektedir. Zaman, oyalanma zamanı değildir. Vermiş olduğumuz mücadele, Müslüman olarak yeniden var olma mücadelesidir. Müslümanlar olarak, asırlardır hep ezilmiş ve tahkir edilmişiz. Değerlerimiz hep ayaklar altında ezilmiştir. Allah (c.c), ezilen bu ümmetin, ayağa kalkmasını ve dünya üzerinde iktidar sahibi olmasını istiyor. O zaman, hala neyi beklemekteyiz? Neden dünyanın basitliklerine takılıp kalmaktayız. Zaman, Kur’an ve Sünneti başımızın üstüne koyup, onun uğrunda mücadele verme zamanıdır. Zaman, her mahalle ve sokağı, Kur’an ve Sünnet taliminin yapıldığı kurumlarla donatma ve onun nuruyla aydınlatma zamanıdır. Rabbimizin bu iradesinin tecellisi için, bütün imkan ve değerlerimizle mücadele sahnesine fırlayıp, büyük fedakarlıklar gösterme zamanıdır. Ufak tefek infaklarla ve fedakârlıklarla Rabbimizin bu iradesinin tecellisi mümkün olamaz. Tıpkı Resulullah (s.a.v) ve Ashabı gibi büyük fedakarlıklar göstermek durumundayız: “Fakat Peygamber ve onunla beraber iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlar içindir ve işte kurtuluşa erenler de onlardır.” (Tevbe suresi: 9/88)

Bu satırları okuyan kardeşlerime sormak isterim: Hanenizde Kur’an’ı ezberlemiş olan kaç insanınız vardır? Günlük olarak çocuklarını ve ailesini etrafında toplayıp onlarla İbni Kesir, Kurtubi… den tefsir dersi, Buhari, Müslim, Tirmizi… den de hadis dersi yapan kaç tane kardeş ve bacımız vardır? Kur’an’ı okuduğunda anlayan, onun mana ve mefhumu üzerinde düşünen kaç insanımız vardır? İslam dininin temelini, Kur’an ve Sünnet oluşturmaktadır. Bunu bilmeliyiz, bu anlaşılmalıdır ve titizlikle hayata geçirilmelidir. Bütün bunları yapma gayreti içinde olmaya çalışalım aksi halde sorumluluklarımızı yerine getirmemiş oluruz.

Tağutların hışmına ve zulmüne maruz kalmış Müslümanlardan önemli bir kesim, Kur’an’a ve Sünnete sarılarak, ayakta kalma ve İslami hayatlarını muhafaza etme mücadelesini vermişlerdir. Bu tür İslami toplumların önemli bir kısmı, Kur’an’ı hıfz etmişlerdir. Oralarda Kur’an’ı hıfz etmek, normal adetten sayılmaktaymış. Kur’an’la beraber binlerce hadis ezberleyen Müslümanlar mevcutmuş. Üzerlerindeki zulüm biraz hafifleyince bu Müslümanların, Kur’an’ın etrafında nasıl kenetlendikleri, tağutları ve sistemlerini nasıl tarihin çöplüğüne attıklarına şahit olmaktayız. Heyhat ki toplumumuz, Kur’an’a karşı hala bir mehcuriyyet/onu terk edip ondan uzak durma halini yaşamaktadırlar. Kur’an’a olan bu yabancılıktan artık kurtulmak gerekiyor. Kur’an’la aramızdaki buzları eritip, bütün varlığımızla ona sarılmak gerekiyor. Onun rahmetiyle kuşatılma ve öğütleriyle uyanma zamanıdır.

Hacı İNAN

Diger Basliklar
   BAYRAM VE SONRASINDA YAPACAKLARIMIZ
   ÂLİMLER, ALLAH'IN KİTABI İÇİN VARİS SEÇTİĞİ KULLARIDIR
   RAMAZAN AYI VE RAMAZAN AYINDA UYGULAYACAĞIMIZ
   KUR'AN EN BÜYÜK MUCİZE / HACI İNAN
   İSLAM'I BİLİNÇLİ OLARAK TERCİH ETMEK
   İSLAMİ EĞİTİM MÜMİN OLMANIN GEREĞİDİR / HACI İNAN
   RESULULLAH(S.A.V)İN EŞLERİNİN ŞAHSINDAN MÜMİNE KADINLARA EĞİTİM DERSLERİ
   MUSA VE HARUN (A.S)'DAN İSLAMİ EĞİTİM KONUSUNDA ALINACAK DERSLER
   İSLAMİ EĞİTİMİN TEMELİNİ KUR'AN OLUŞTURUR / HACI İNAN
   İLİM VE AMEL EKSENİNDE İSLAMİ EĞİTİM / HACI İNAN
   İSLAM'DA EĞİTİMİN ÖNEMİ VE KISA TARİHÇESİ / HACI İNAN
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git